Sayfa 4203/7020 İlkİlk ... 320337034103415341934201420242034204420542134253430347035203 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 33,617 - 33,624 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Fransiz okyanus uzmani, sinema yonetmeni ve kasif Jacques-Yves Cousteau'nun olum yildonumu (25 Haziran 1997)





    "Sonucta bir bilim adami nedir? Bir anahtar deligi, doganin anahtar deligi, neler olup bittigini ogrenmeye calisan merakli bir adam. / Qu'est-ce qu'un scientifique après tout? C'est un homme curieux qui regarde à travers un trou de serrure , le trou de serrure de la nature, essayant de savoir ce qui se passe."



    "Tum yasamin dayandigi iki temel sivi olan su ve hava, kuresel cop tenekeleri haline geldi. / Water and air, the two essential fluids on which all life depends, have become global garbage cans."

  2. 40 altin - platin album Odullu ve 12 Grammy Odullu Turk-Amerikali album yapimcisi Arif Mardin'in olum yildonumu (15 Mart 2006)


  3. The King of Pop Michael Joseph Jackson'in olum yildonumu (25 Haziran 2009)






  4. Amerikali aktris Farrah Leni Fawcett'in olum yildonumu (25 Haziran 2009)




  5. Ispanyol yazar ve Real Academia Española uyesi Ana María Matute Ausejo’nun olum yildonumu (25 Haziran 2014)

    "Anilar kimi zaman, gorunuste hicbir ise yaramayan bazi nesnelere benzerler ve onlarla aramizda garip bir bag oldugunu hissederiz. Neden boyle davrandigimizi tam olarak bilmeden, onlari atip kurtulma kararini bir turlu veremeyiz ve sonucta, sanki orada arzu etmedigimiz, hatta belli belirsiz korktugumuz bir seyle karsilasacakmisiz gibi, acmaktan cekindigimiz o sandigin dibinde ust uste yigilirlar." Issiz Cennet



    “A veces, los recuerdos se parecen a algunos objetos, aparentemente inútiles, por los que se siente un confuso apego. Sin saber muy bien por qué razón, no nos decidimos a tirarlos y acaban amontonándose al fondo de ese cajón que evitamos abrir, como si allí fuéramos a encontrar alguna cosa que no se desea, o incluso se teme vagamente.”

  6. Dogum Gunu Cocuklari



    Linda Cardellini, Busy Philipps, Ricky Gervais ve Timur Bekmambetov

  7. Yine ikimiz, koyuyoruz ellerimizi atese,
    sen nice zamandir yillanmis gecenin sarabi askina,
    ben ise sabahin hic SIKILMAMIS pinari ugruna.
    Koruk, guvendigimiz ustasini beklemekte.
    Keder yaydiginda sicakligini, geliyor cam ustasi.
    Gidisi ortalik isimadan, gelisi cagirmadin sen, hem de
    yasli, aklasmis kaslarimizin alacakaranligi kadar.
    Yine kursun dokmekte goz yaslarinin kazaninda,
    sana bir kadeh icin - kutlamaktir onemli olan yitirilmisi
    bana da isli cam kiriklarim icin - atese sacilmakta.
    Ve sana kadeh kaldiriyorum, golgeleri cinlatarak.
    Anlasilir simdi kimin cekindigi,
    ve kimin sozunu unuttugu. Sense
    ne bilirsin, ne de istersin tanimayi,
    kenardan icersin, serindir diye
    ve ayik kalirsin, tipki eskisi gibi,
    ustelik belli ki, kaslarin hala cikmakta!
    Bana gelince, bilincindeyim yasadigim
    ask aninin, cam kiriklarim sacilip atese,
    yine o eski kursuna donusurken. Duran
    benim merminin ardinda, hayal gibi,
    yalnizca tek gozu acik, hedefinden emin,
    ve SIKIYORUM onu, sabahin ortasina.



    Wieder legen wir beide die Hände ins Feuer,
    du für den Wein der lange gelagerten Nacht,
    Ich für den Morgenquell, der die Kelter nicht kennt.
    Es harrt der Blasebalg des Meisters, dem wir vertrauen.
    Wie die Sorge ihn wärmt, tritt der Bläser hinzu.
    Er geht, eh es tagt, er kommt, eh du rufst, er ist alt
    wie das Zwielicht auf unseren schütteren Brauen.
    Wieder kocht er das Blei im Kessel der Tränen,
    dir für ein Glas - es gilt, das Versäumte zu feiern -
    mir für den Scherben voll Rauch - der wird überm Feuer geleert.
    So stoß ich zu dir und bringe die Schatten zum Klingen.
    Erkannt ist, wer jetzt zögert,
    erkannt, wer den Spruch vergaß.
    Du kannst und willst ihn nicht wissen,
    du trinkst vom Rand, wo es kühl ist
    und wie vorzeiten, du trinkst und bleibst nüchtern,
    dir wachsen noch Brauen, dir sieht man noch zu!
    Ich aber bin schon des Augenblicks
    gewärtig in Liebe, mir fällt der Scherben
    Ins Feuer, mir wird er zum Blei,
    das er war. Und hinter der Kugel
    steh ich, einäugig, zielsicher, schmal,
    und schick sie dem Morgen entgegen.



    Ancora mettiamo entrambi le mani nel fuoco:
    tu per il vino del lungo fermento notturno,
    io per la mattinale acqua sorgiva, che non conosce i torchi.
    il mantice attende il maestro, in cui confidiamo.
    Non appena l'ansia lo scalda, il soffiatore giunge.
    Va via prima di giorno, arriva prima del tuo richiamo:
    è antico, come la penombra sopra le nostre ciglia rade.
    Di nuovo egli fonde il piombo nella caldaia di lagrime:
    per una coppa a te - occorre solennizzare il tempo perduto -
    a me per il coccio pieno di fumo - che sarà versato nel fuoco.
    Mi scontro così con te, facendo tintinnare le ombre.
    Scoperto è chi esita, adesso,
    chi ha scordato la formula magica.
    Tu non puoi e non vuoi conoscerla,
    bevi sfiorando l'orlo, dove è fresco:
    come un tempo, tu bevi e resti sobrio,
    le ciglia ti crescono ancora, tu ancora ti lasci guardare!
    Io con amore all'attimo protesa sono già, invece:
    il coccio mi cade nel fuoco, piombo mi ridiventa
    qual'era. E dietro al proiettile sto,
    monocola, risoluta, defilata,
    e incontro al mattino lo invio.

    Ingeborg Bachmann

  8. Roma Imparatoru Flavius Claudius Iulianus’un olum yildonumu (MS 26 Haziran 363)

    “Cynic felsefesinin amaci, her felsefenin oldugu gibi, mutluluktur, ama cokluk goruslerine gore degil, dogaya gore yasamayı iceren mutluluktur.”



    “Now the end and aim of the Cynic philosophy, as indeed of every philosophy, is happiness but happiness that consists in living according to nature.”


    “Gercekten de, Ren'in karsisindaki Barbarlarin bile sert seslendirilmis kuslarin sarhoslugundan farkli bir dilde bestelenen vahsi sarkilar soylediklerini ve bu tur sarkilari sevdiklerini gordum.”



    "Indeed I have observed that even the Barbarians across the Rhine sing savage songs composed in language not unlike the croaking of harsh-voiced birds, and that they delight in such songs.”


    “Sadece bir erkek ve bir kadin yaratma gucune sahip olanlar, bir kerede bircok erkek ve kadin yaratmayi basardilar.”



    “For they who had the power to create one man and one woman, were able to create many men and women at once.”

Sayfa 4203/7020 İlkİlk ... 320337034103415341934201420242034204420542134253430347035203 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •