Turk yazar Tezer Ozlu'nun dogum yildonumu (10 Eylul 1943)
"Bir zamanlar beden egitimi ogretmenligi yapmis babam, dudugunu saklamis. Sabahlari cizgili, bol pijamasini cikarmadan dudugunu otturuyor: 'Nazliydin nicin geldin askere? Haydi kalk! Haydi kalk!' Borazan gibi bir sesle bagiriyor.Uyanip, sabahin ilk isiklariyla birlikte kendimi Sum'un koynunda buluyorum. Babamin bu evle askerlik arasinda ne gibi bir baglanti kurabilecegini dusunuyorum. babam ev yasaminda askeri bir duzen istiyor. Bu kesin. Zengin olsa belki de kapida borazanlar caldiracak. Babamin kusagindaki Turk erkekleri ne buyuk bir ordu ve askerlik sevgisi besliyorlar."
"My father, who was a gym trainer once upon a time, hid his whistle. In mornings, he whistles before taking off his pajamas and shouts at us: 'If you were spoiled, then why did you come to the military? Wake up, wake up!' He shouts with a sound like a trumpet…I think about what kind of relation that my father can make between this house and the military service. My father demands military order at home life. That’s for sure. If he was rich he would sound trumpets at the door.How big the love of my father’s generation for the military is."
“Sabaha dogru yeniden yatiyoruz. Beni bekleyen ve bedenimi uyusturan sicakligini tum islakligimda duydugum insan.Yasamin en guzel ani. Denizlerle, kumsallarla, ruzgarla, yeryuzu ve gokyuzuyle birlikte varolusu derinden duydugum an. Iki insanin birlesmesiyle kutsallasan bu an. Sonsuzluk. Varolusun tum zamanlarini uzlastiran bu an. Iki insanin birlesmesindeki sonsuzluk ozu olmali insan yasaminin. Ozu olmali gunesin. Ozu olmali sevismeyi duyan ve duyuran gucun. Bizi saran sicakligin. Soguyan gecelerin. Ve geceleri gokyuzunu buruyen yildizlarin. Akdeniz'in uzerini kaplayan mavi gokyuzununun ozu olmali bu birlesme. Bu islaklik. Sonsuza dek varan, yasatan, sonra yasami uzaklara, Akdeniz'in kiyilarda beyazlasan dalgalariyla da yesil durgunlugu gerisindeki ufuklara iten gucun.”
“Nous faisons de nouveau l'amour au petit matin.Il est l'être qui m'attend, celui qui m'engourdit de sa chaleur dans mes plis humides. Le plus bel instant de la vie. L'instant où je fais corps avec l'existence, avec la mer, le sable, le vent, la terre, le ciel de la Méditerranée. L'instant sacré de l'union de deux personnes où je me réconcilie tout entière avec moi-même. Un instant d'éternité, l'essence même de la vie humaine, du soleil, de la force de l'acte d'amour. L'essence de la chaleur qui submerge, des nuits qui fraîchissent. Cette union, cette humidité en moi, c'est l'essence de la force folle de la vie qui vous projette au-delà du vert de la mer, du blanc de l'écume, de l'infini de l'horizon.”
"Yasli hemsire anneme soruyor: 'Acaba balkondan kendini atar mi?' 'Hayir. Balkondan falan atlamam. Aksine yasami cok seviyorum. Yuzlerce yil yasamak istiyorum. Benim icin neler de dusunuyorlar, diye geciyor aklimdan. Bir sey soylemiyorum. Gereken cevabi annem veriyor. Ilaclarim veriliyor. Uzun saatler uykuyu ararken tek yardimcim kucuk radyodan dinledigim muzik. Torelli, Marcello biraz olsun durgun anlar yasatiyor. Bu hastaneyi kentin diger onemli klinikleri izleyecek, cesit cesit hastalar taniyacak, kimiyle kavga edecek, kimiyle arkadas olacagim. Bazen dovusup, birbirimizin sacini yolacagiz. Gulumseyerek kuzu gibi elektrosok olmayi ogrenecegim. Kendimi kurtarmak istiyorum.' "
"The old nurse asked to mum: 'Can she throw herself from the balcony?' 'No, I don’t. I love life. I want to live for years and years. I think about what they think about me. I don’t reply anything, mum replies on my behalf. My medication is given. While looking for the sleep for long hours, my only assistant is the music coming from a small radio. Torelli and Marcello make me relaxed a little bit. This hospital will follow other clinics of the city; I will meet different patients; will be friend and quarrel with some of them. Sometimes, I will argue them by tearing their hair. I will learn to get the electroshock by laughing without reacting. If I want to save myself. ' "




Alıntı yaparak yanıtla







Yer İmleri