Sayfa 4795/7020 İlkİlk ... 379542954695474547854793479447954796479748054845489552955795 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 38,353 - 38,360 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Fransiz yazar Émile (Édouard Charles Antoine) Zola'nin olum yildonumu (29 Eylul 1902)



    “Sanatcinin icinde iki tip insan vardir biri sair digeri de zanaatci. Biri sair dogar. Digeri zanaatci olur. / Il y a deux hommes à l'intérieur de l'artiste, le poète et l'artisan. On est né poète. On devient artisan.”



    "Étienne ve Catherine, zavalli atin onlarin yanlarina gelmeye calisirken, kayalarin arasinda SIKISIP kaldigini gorduler. Carparak iki on ayagini kirmisti. Son bir gayretle birkac metre daha surulmustu, ama kalcalari gecmiyordu, toprak her yerini sarmalamis, onu birakmiyordu. Kanayan basini uzatti, kocaman actigi saskin gozleriyle, yeni bir cikis yolu aradi.

    Su hizla onu kapliyordu, ahirda olen diger atlar gibi, acikli bir hiriltiyla kisnemeye basladi. Gun isigindan uzakta debelenirken, bacaklari kirilip, hareketsiz kalan bu ihtiyar atin can verisi korkunc oldu. Kederli cigligi susmak bilmiyor, yelesi sulara gomuluyor, alabildigince acip, ileri dogru uzattigi agzindan daha boguk bir inleme yukseliyordu. Dolan bir ficinin boguk gurultusunu andiran son bir hirilti isitildi. Sonra buyuk bir sessizlik oldu."



    "Alors, Étienne et Catherine, comme il arrivait près d’eux, l’aperçurent qui s’étranglait entre les roches. Il avait buté, il s’était cassé les deux jambes de devant. D’un dernier effort, il se traîna quelques mètres ; mais ses flancs ne passaient plus, il restait enveloppé, garrotté par la terre. Et sa tête saignante s’allongea, chercha encore une fente, de ses gros yeux troubles.

    L’eau le recouvrait rapidement, il se mit à hennir, du râle prolongé, atroce, dont les autres chevaux étaient morts déjà, dans l’écurie. Ce fut une agonie effroyable, cette vieille bête, fracassée, immobilisée, se débattant à cette profondeur, loin du jour. Son cri de détresse ne cessait pas, le flot noyait sa crinière, qu’il le poussait plus rauque, de sa bouche tendue et grande ouverte. Il y eut un dernier ronflement, le bruit sourd d’un tonneau qui s’emplit. Puis un grand silence tomba."

  2. Sovyet-Rus yazar Nikolay Alekseyevic Ostrovskiy’nin dogum yildonumu (29 Eylul 1904)

    “Sinir dediginiz, uzerinde ayri levhalar tasiyan iki karsilikli direk demektir. Sessiz ve dusman, iki ayri dunyayi ozetleyerek bakisirlar orada. Asagidan yukariya dogru sivrilen, titizlikle budanmis bir agac govdesidir biri, siyah-beyaza boyalidir, bir polis kulubesi gibi. Yirtici bir kus vardir ucunda, kanatlarini alabildigine acmis, pusunun heyecaniyla gagasi daha da oburlasmis bir halde, karsisindaki madeni kalkana dikmistir karanlik bakislarini. Kalkan, topraga iyice yerlesmis dort kose kalin bir mesenin zirvesindedir. Ve bir orakla bir cekic parildamaktadir bu dovme demirden kalkanin uzerinde. Aralarinda alti adim ya vardir ya yoktur ve dumduzdur toprak altlarinda, yataydir, puruzsuzdur, ama bakmayin siz. Aslinda bir ucurum ayirmaktadir bu direkleri. Ve hic kimse, hayatini tehlikeye atmaksizin, bu kisa mesafeyi asamaz.”



    “This is the frontier – two posts facing one another in silent hostility, each standing for a world of its own. One of them is planed and polished and painted black and white like a police box, and topped by a single-headed eagle nailed in place with sturdy spikes. Wings outspread, claws gripping the striped pole, hooked beak tensely outstretched, the bird of prey stares with malicious eyes at the cast-iron shield with the sickle and hammer emblem on the opposite pole – a sturdy, round, rough-hewn oak post planted fi rmly in the ground. The two poles stand on level ground, yet there is a deep gulf between them and the two worlds they stand for. You cannot cross the intervening six paces except at the risk of your life.”




    —Bu aksam ne okuyoruz bakalim?

    —Kitapci kapaliydi, kitap alamadim.

    —Bayram degil, seyran degil, neden kapaliymis?

    —Jandarmalar alip goturmusler adami. Soylendigine gore, yasak kitap bulmuslar.

    —Yasak kitap da neymis? diye sordu Klimka.

    —Yasak kitap demek politika demekmis, soylendigine gore.

    —Politika mi dedin? Politika da ne demek kuzum?

    Pavka omuzlarini silkti:

    —Ben de pek iyi bilmiyorum ama, soylendigine gore, Car’a karsi cikarsan politika olurmus.

    Klimka sicramisti korkudan.

    —Vay anasini, demek boyle adamlar da var!..

    —Ne bileyim var mi yok mu…



    —Aren’t we going to read today? he asked Pavel.

    —There’s nothing to read,” Pavel replied. “The bookstall’s closed.

    —Why should it be closed today? Klimka wondered.

    —The gendarmes picked up the bookseller. Found something on him, Pavel replied.

    —Picked him up? What for?

    —For politics, they say.

    Klimka stared at Pavel, unable to grasp his meaning.

    —Politics. What’s that?

    Pavel shrugged his shoulders.

    —The devil knows! They say it’s politics when you go against the tsar.

    Klimka looked startled.

    —Do people do that sort of thing?

    —I dunno, replied Pavel

  3. Fransiz ressam Albert Pierre René Maignan’in olum yildonumu (29 Eylul 1908)

    The Departure of Hektor,19th century (Princeton University Art Museum)




    Homage to Clovis II, 1883


  4. Brezilyali Realist roman ve kisa oyku yazari, sair J. Maria Machado de Assis'in olum yildonumu (29 Eylul 1908)

    "Ey oldugum gune dek sevgisini kazanmak icin cirpindigim kalabaliklar, sizin kayitsizliginizin intikamini boyle aldim iste: Siz etrafimda vizildayip durun, ben sizi duymuyordum bile. Benim bu tavrim, Aiskhylos'un Prometheus'unun, kendisine iskence edenlere karsi takindigi tavirla karsilastirilabilir. Beni sacmaliklarinizin, onemsiz seyler karsisinda duydugunuz heyecanin kayasina zincirleyebileceginizi mi sandiniz? Dostum, sizinkiler zayif zincirler. Guliver gibi, bir kasimi oynattim mi, istedigim an kirarim ben onlari."



    "Multitud, cuyo amor codicié hasta la muerte, así era como a veces me vengaba de ti; dejaba rumorear en torno a mi cuerpo la turba humana, sin oírla, como el Prometeo de Esquilo hacía con sus verdugos. ¡Ah! ¿Tú pensabas que me tenías encadenado a la roca de tu frivolidad, de tu indiferencia o de tu agitación? Frágiles cadenas, amiga mía; yo las rompía con un gesto de Gulliver."



    "Pascal, insanin dusunen bir kamis oldugunu soylemis. Yanlis. Insan dusunen bir dizgi hatasidir. Hayatin her donemi, bir oncekini duzelten yeni bir basimdir ve her donem, bir sonraki tarafindan duzeltilecektir; ta ki nihai basim yapilana kadar."



    “Deja que diga Pascal que el hombre es una caña que piensa. No; es una errata que piensa, eso sí. Cada etapa de la vida es una edición, que corrige a la anterior, y que será corregida también, hasta la edición definitiva, que el editor obsequia graciosamente a los gusanos.”



    "On yedi yasindaydim; dunyayi ve kendimi, ust dudagimin tepesindeki tuylerin biyik olduguna inandirmaya calisiyordum. Kibirli hareketler icinde oldugum icin erkek gibi davranan bir cocuk mu, yoksa cocuk gibi davranan bir erkek mi oldugumu bilmek zordu."



    "Tenía diecisiete años; sombreábame el labio superior ligero vello, que yo me esforzaba en transformar en bigote. Los ojos, vivos y resueltos, eran mi rasgo verdaderamente masculino. Como ostentase cierta arrogancia, no se distinguía bien si yo era un jovenzuelo con humos de hombre o un hombre con aires de niño."

  5. Fransiz ressam Albert Pierre René Maignan'nin olum yildonumu (29 Eylul 1908)

    Le départ d'Hector (The Departure of Hektor, 19th century)




    Les Dernier Instants de Chlodobert, 1880


  6. Amerikali ressam Winslow Homer'in olum yildonumu (29 Eylul 1910)

    Prinsoners from the front,1866




    Long Branch, New Jersey, 1869


  7. 29 Eylul 1911

    "Goethe’nin gunlukleri. Gunluk tutmayan kisi, bir gunluk karsisinda yanlis bir konumdadir. Diyelim boyle biri Goethe gunlugunde: '11.1.1797. Butun gun evde cesitli ugraslarla gecirildi' notunu okudu; ona oyle gelir ki, sanki kendisi bir gunde asla bu kadar az is yapmamistir. Goethe’nin gezi gozlemleri bugunkulerden degisik; cunku bir posta arabasindan yapiliyor gozlemler ve arazinin yavas yavas degisime uygun olarak daha yalin bir bicimde olusup cikiyorlar; dolayisiyla, soz konusu yerleri gormeyenler bile cok kolay izleyebiliyor bunlari. Serinkanli ve dupeduz pitoresk bir dusunus bicimi gozlemlerde kendini aciga vuruyor. Cevre arabada yolculuk eden kimseye yerek karakteriyle hirpalanip orselenmeden kendini sunup soseler ulkeyi demiryollarindan cok daha dogallikla katettiginden ve belki soselerle demiryollari arasinda irmaklarla kanallar arasindakine benzer bir iliski bulundugundan gozlemcide zorlamalara yer kalmiyor ve fazla bir zahmete girmeden sistematik olarak her seyi gorebiliyor. Bu yuzden, enstantane gozlemler az gunlukte; boylesi gozlemler cokluk ic mekanlarda rastlaniyor; ic mekanlarda belirli kisiler gozler onunde birbirlerinden ayrilamayacak gibi ansizin boy gosteriyorlar; ornegin Heidelberg’teki Avusturyali subaylar; oysa Wiesenheim’deki erkeklerin anlatildigi bolum dogaya daha yakin 'mavi ceket ve isleme ciceklerle bezenmis ak yelekler giyiyorlar' (bellege dayanilarak yapildi bu alinti). Ren nehrinin Schaffhausen’de yaptigi caglayana iliskin epey uzun bir yazi, orta yerinde buyucek harflerle: 'Uyarilmis dusunceler.' ”



    29. September 1911

    "Goethes Tagebücher: Ein Mensch, der kein Tagebuch hat, ist einem Tagebuch gegenüber in einer falschen Position. Wenn er z. B. in Goethes Tagebüchern liest "11. I 1797 den ganzen Tag zuhause mit verschiedenen Anordnungen beschäftigt" so scheint es ihm, er selbst hätte noch niemals an einem Tag so wenig gemacht. – Reisebeobachtungen Goethes anders als die heutigen, weil sie aus einer Postkutsche gemacht mit den langsamen Veränderungen des Geländes sich einfacher entwickeln und viel leichter selbst von demjenigen verfolgt werden können, der jene Gegenden nicht kennt. Ein ruhiges förmlich landschaftliches Denken tritt ein. Da die Gegend unbeschädigt in ihrem eingeborenen Charakter dem Insassen des Wagens sich darbietet und auch die Landstraßen das Land viel natürlicher schneiden als die Eisenbahnstrecken, zu denen sie vielleicht im gleichen Verhältnisse stehn wie Flüsse zu Kanälen, so braucht es auch beim Beschauer keine Gewalttätigkeiten und er kann ohne große Mühe systematisch sehn. Augenblicksbeobachtungen gibt es daher wenige, meist nur in Innenräumen wo bestimmte Menschen gleich grenzenlos einem vor den Augen aufbrausen z. B. österreichische Officiere in Heidelberg, dagegen ist die Stelle von den Männern in Wiesenheim der Landschaft näher 'sie tragen blaue Röcke und mit gewirkten Blumen verzierte weiße Westen' (nach dem Gedächtnis citiert). Viel über den Rheinfall bei Schaffhausen niedergeschrieben mitten drin in größeren Buchstaben 'Erregte Ideen.' "

  8. Akademi Odullu Italyan yonetmen, senarist, editor, yazar, ressam ve film elestirmeni Michelangelo Antonioni'nin dogum yildonumu (29 Eylul 1912)

    “Neden bugun erotizmin edebiyatimizda, teatral gosterilerimizde ve baska yerlerde bu kadar yaygin oldugunu dusuyorsunuz? Zamanımizin duygusal hastaliginin belirtisidir o. Eros saglikli olsaydi, yani, insan kitleleri icinde muhafaza edilmis olsaydi, zihinlerin erotizmle olan bu mesguliyeti saplanti haline gelmeyecekti. Fakat eros hastadir, insan rahatsizdir, bir sey rahatsiz etmektedir onu ve ne zaman bir sey canini SIKSA, insan tepki gosterir, fakat kotu bir sekilde tepki gosterir, yalnizca erotik olan bir durtuyle tepki gosterir ve mutsuzdur.”



    “Perché pensate che l’erotismo sia così prepotente, oggi, nella nostra letteratura, nelle rappresentazioni a teatro, dappertutto? E’ un sintomo del male emotivo del nostro tempo. Ma la nostra preoccupazione nei confronti di ciò che è erotico non diventerebbe ossessione, se Eros fosse sano – se noi rimanessimo nella nostra dimensione umana. Ma Eros è malato; il genere umano non sta bene, qualcosa lo preoccupa. E ogni qual volta qualcosa lo preoccupa, il genere umano reagisce, ma reagisce male, solo con l’impulso erotico stesso; ed è infelice”




Sayfa 4795/7020 İlkİlk ... 379542954695474547854793479447954796479748054845489552955795 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •