Bir vakit;

Misafirliğe gittik, Cuma akşamı iki sohbet, dediler yarın rakı balık yapalım, dedim yapalım. Sabah erken kalkalım o zaman, balıkçılar geliyor sabahleyin hemen çipura levrek ne varsa alalım dediler. Olur dedik. Neyse Cumartesi sabahı erkenden gittik Akçay veya Altınoluk, in cin top atıyor kimsecikler yok bizden başka, sahile doğru, deniz balığı alacaz taze, yeni çıkmış.

Neyse balıkları aldık dönüyoruz, sahilde bir kahve, veya kafe. Eternit, saç bir çatı, dört tarafı düz cam kapatma, tıklım tıklım. Ağzına kadar dolu. Bu nedir yaw dedim sabah sabah, oturmuş taş döşüyorlar rüyalarında mı görmüşler. Dediler burası emekli kahvesi, hepsi emekli memur bunların, içlerinde emekli hakim, komiser, asker, yok bilmem ne markasının Türkiye distrübütörü. Giymişler takım elbiseleri, yelek, kasket, ekseriyetle kravat, sabahın köründe taş döşüyorlar. Bir muhabbet oluyor bunlarda yalnız, akıllara zarar, bir gün gelelim dediler. Olur dedik. O gün organik domates yetiştirme hayalinin yerine bunu koymuştum, sahilde sabahın köründe taş döşemek...

Sn Realities yine uzun oldu ama, federal act ile alakalı bir durum ve mahsur yok sanırsam..