Artan

13,86 10 18:10
16,73 9.99 18:10
48,46 9.99 18:10
47,80 9.99 18:10
9,49 9.97 18:10
Artan Hisseler

Azalan

74,25 -10 18:10
1,80 -10 18:10
247,50 -10 18:10
261,00 -10 18:10
355,50 -10 18:10
Azalan Hisseler

İşlem

12.483.671.562,50 18:10
7.660.126.892,25 18:10
7.224.558.633,72 18:10
6.414.277.037,00 18:10
6.015.548.689,20 18:10
Tüm Hisseler
Sayfa 5521/7020 İlkİlk ... 452150215421547155115519552055215522552355315571562160216521 ... SonSon
Arama sonucu : 56157 madde; 44,161 - 44,168 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Amerikali fantezi ve bilim kurgu yazari Margaret Weis’in dogum gunu (16 Mart 1948)

    "Karanlik istila edebilirdi ama umudu hicbir zaman yok edemezdi. Bir tek mum veya daha fazlasi alevlenip sonebilirdi ama eski mumlardan yenileri yanacakti. Iste boyle tutusurdu umudun alevi hep, gelen gune kadar karanligi aydinlatarak."



    “The darkness might conquer, but it could never extinguish hope. And though one candle, or many, might flicker and die, new candles would be lit from the old. Thus hope’s flame always burns, lighting the darkness until the coming of day.”


    "Umut gercekleri reddetmektir. Umut, yuk beygirinin onunde sallanip, atin ona ulasmak icin nafile cabayla surekli yurumesini saglayan havuctan baska bir sey degil."



    “Hope is the denial of reality. It is the carrot dangled before the draft horse to keep him plodding along in a vain attempt to reach it."

  2. Amerikali genc yetiskin ve cocuk romanlari yazari Alice Hoffman'in dogum gunu (16 Mart 1952)

    "Bazen ask, tek kapisi olmayan bir ev gibidir; Yildizlarla dolu bir gokyuzu gibi tek bir tane goremezsiniz."



    "Sometimes love is like a house without any doors. It's a sky filled with so many stars it's impossible to see a single one."

  3. Fransiz aktris Isabelle Anne Madeleine Huppert'in dogum gunu (16 Mart 1953)




  4. Gregory Peck, John Megna, Frank Overton'in basrollerini paylastigi Ugursuz Kus / Bulbulu Oldurmek (To Kill a Mockingbird) 16 Mart 1963 tarihinde Amerika'da vizyona girdi.




  5. Michelangelo Antonioni’nin yonettigi, David Hemmings, Vanessa Redgrave ve Sarah Miles’in basrollerini paylastigi drama-gizem-gerilim Cinayeti Gordum (Blowup) 16 Mart 1967’de Londra’da gosterime girdi.





    "Isleri yoluna koymak icin kucuk bir felaketten iyisi bulunmaz. / Un disastro è quello che ci vuole per vedere chiaro nelle cose."




  6. Isvecli sair Gunnar Ekelof’un olum yildonumu (16 Mart 1968)



    Bir dunyadir her insan
    Onlara hukmeden kralin zatina karsi yurutulen
    kasvetli bir isyandaki
    kor yaratiklarla donanmis bir dunyadir her insan.
    Her bir ruhta binlerce ruh hapsolmus,
    her bir dunyada binlerce dunya gizli
    ve bu kor, bu alttaki dunyalar
    gercek ve canlidirlar, tamamlanmamis olsalar bile
    benim gercek oldugum kadar gercektirler. Ve biz
    icimizdeki binlerce olasiligin krallari ve kontlari
    tebaaya mensubuz gene de, hapsedilmis ruhlariz
    daha buyuk bir yaratikta, ki O’nun benligiyle varligi
    ustamizi anladigimiz kadar az anliyor ustasini.
    Onlarin olumunden ve sevdasindan
    oturudur bizim duygularimizin bir renk tonu almasi.
    Gecer gibi bir buyuk vapur
    otede, ufkun altinda, durur orada
    aksam isiltisi gibi. – Ve orada oldugunu
    sahilde bize bir dalga ulasmadan once bilmiyoruz daha,
    once bir dalga, sonra bir tane daha ve niceleri daha
    carpar ve cagildar her sey yeniden
    ayni olana dek. – Gene de farklidir her sey.
    Insanlar gitti, bazi olasiliklar serbest kaldi
    dediginde bize bir sey,
    iste boyle kavrar garip bir huzurluk biz golgeleri.



    Everyone is a world, peopled
    by blind beings in dark commotion
    against the self the king who rules them.
    In every soul thousands of souls are trapped,
    in every world thousands of worlds are hidden
    and these blind, these underworlds
    are real and living, though incomplete,
    as true as I am real. And we kings
    and princes of the thousand possibilities in us
    are ourselves servants, trapped
    in some greater creature, whose self and being
    we grasp as little as our own superior
    his superior. Our own feelings have taken
    the color of their love and death.
    As when a mighty steamship passes
    far out, under the horizon, lying
    in the evening glitter- - And we don’t know about it
    until the swell reaches us on the shore,
    first one, then another, and then many
    which strike and boom until everything has become
    as before. – Yet everything is different.
    So we shades are troubled by a strange unease
    When something tells us that others have gone ahead,
    That some of the possibilities have been released.

  7. James Bridges’in yonettigi, Jane Fonda, Jack Lemmon ve Michael Douglas’in basrollerini paylastigi Dunyanin Kaderi (The China Syndrome) 16 Mart 1979’da vizyona girdi.




  8. Turk halkbilimcisi, halk edebiyati ve folklor arastirmacisi Pertev Naili Boratav’in olum yildonumu (16 Mart 1998)



    “Hoca’nin cok yaslandigi gunlerden bir gun Azrail gelip kapisina dayanmis. Niyeti Hoca’nin canini almak. Hoca bakmis durum ciddi, ‘bana bak Azrail’ demis, ‘insanoglu bile birinin canini alacagi zaman son arzusunun ne oldugunu sorar, sen bana bu sansi tanimayacak misin?’ Azrail, Hoca’nin bu dilegini kabul edip son arzusunun ne oldugunu sormus. Hoca da olmeden once son bir kez namaz kilmak istedigini soyleyip kapanmis secdeye. Uc rekat, bes rekat, on rekat... derken boylece uzayip gidiyormus Hoca’nin namazi. Aradan hayli zaman gecmis artik iyiden iyiye sabirsizlanan Azrail dayanamayip Allah’in huzuruna cikip Hoca’dan dert yanmis. Demis ki: ‘Bu fani benden bir namaz icin izin istedi ama, namazi bir turlu bitmek bilmiyor.’ Bunun uzerine Allah, ‘birak’ demis, ‘birak da gariban diledigi gibi kilsin namazini.’ ”



    “One day when the Hoca was very old, the angel o f death, Azrael, came to his door with the intention of carrying away the Hoca’s soul. Realising that the situation was serious, the Hoca declared, ‘See here, Azrael, even hum an beings g ra n t their victim s one last wish. Are y o u going to begrudge me?’ Azrael agreed and asked what the Hoca’s last wish was. He replied that he wanted to say his prayers one last time, an d bent over his prayer mg. But he went on praying and praying, with no sign of stopping. Finally Azrael lost patience and went back to heaven, where he complained to God about the Hoca. ‘This mortal asked permission to pray one last time, but he has not stopped yet. ’ At that God said, ‘Leave the poor fellow alone. Let him pray as much as he pleases. ’ ”

Sayfa 5521/7020 İlkİlk ... 452150215421547155115519552055215522552355315571562160216521 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •