- 
	
	
		
		
		
				
					
					
				
				
		
			
				
					1956 yilinda Pulitzer Odullunu kazanan Amerikali sair Elizabeth Bishop'in olum yildonumu ( 6 Ekim 1979 )
 
  
 
 Labrador sarisidir, hulyali Eskimo'nun
 yagladigi yer. Bu sevilesi koylari oksayabiliriz,
 cicek acmalari beklenir sanki bir camin altinda,
 ya da sanki gorunmez baliklara temiz bir kafes olurlar.
 Sahil kasabalarinin adlari dokulur denize,
 komsu daglari kesen kentlerin adlari
 hani nedenini kat be kat asar ya cosku
 iste boylesi bir heyecani duymustur burada matbaaci.
 Bu yarimadalar iki parmak arasinda alirlar suyu
 depo kumaslarinin duzlugunu hisseden kadinlar misali.
 
  
 
 Labrador's yellow, where the moony Eskimo
 has oiled it. We can stroke these lovely bays,
 under a glass as if they were expected to blossom,
 or as if to provide a clean cage for invisible fish.
 The names of seashore towns run out to sea,
 the names of cities cross the neighboring mountains
 -the printer here experiencing the same excitement
 as when emotion too far exceeds its cause.
 These peninsulas take the water between thumb and finger
 like women feeling for the smoothness of yard-goods.
 
 
 
 Yapraga tirmanirken gordun mu bir tirtili,
 en kenara tutunusunu, havada donusunu,
 etrafi yoklamasini bir seye erismek icin ? Hala
 havaya asiyor musun kelimelerini, on yildir
 bitirilmemis, panona yapistirilmis halde, eksikleri
 veya hayali imkansiz o cumlecik icin birakilmis bosluklariyla –
 Sen hic samayan esin perisi, rastgeleyi mukemmel kilan sen ?
 
  
 
 Have you seen an inchworm crawl on a leaf,
 cling to the very end, revolve in air,
 feeling for something to reach to something ? Do
 you still hang your words in air, ten years
 unfinished, glued to your notice board, with gaps
 or empties for the unimaginable phrase–
 unerring Muse who makes the casual perfect ?
 
 
 
 Gemidense buzdagimiz olsun isterdik,
 seyahatin sonu demek olsa da bu.
 Orada bulutsu bir kaya gibi hareketsiz durmasina ragmen
 ve kipirtili bir mermerken butun deniz
 
  
 
 We'd rather have the iceberg than the ship,
 although it meant the end of travel.
 Although it stood stock-still like cloudy rock
 and all the sea were moving marble.
 
 
 
 
 
 
        
    
- 
	
	
		
		
		
				
				
		
			
				
					Ilk Akademi Odullu Amerikali sinema, televizyon ve tiyatro aktrisi Ruth Elizabeth " Bette " Davis'in olum yildonumu ( 6 Ekim 1989 )
 
  
 
  
 
 “ Tutkularim, bir yumrugu olusturan parmaklar gibi hep bir araya toplanmisti. Bugun saldirganlik olarak kabul edilse de bu durtunun o zaman bir amac oldugunu biliyordum. ”
 
   
 
 
 
 
 
 
- 
	
	
		
		
		
				
				
		
			
				
					Gus Van Sant’in yonettigi, Nicole Kidman, Matt Dillon, Jo**uin Phoenix’in basrollerini paylastigi Sonsuz Ihtiras ( To Die For ), 6 Ekim 1995 tarihinde Amerika’da vizyona girdi.
 
   
 
 
 
 
 
 
- 
	
	
		
		
		
				
				
		
			
				
					Kanit Pesinde ( CSI: Crime Scene Investigation ) dizisi 6 Ekim 2000 tarihinde CBS kanalinda yayinlamaya basladi.
 
   
 
 
 
 
 
 
- 
	
	
		
		
		
				
				
		
			
				
					Finli sair, roman ve oyun yazari Paavo Haavikko’nun olum yildonumu ( 6 Ekim 2008 )
 
  
 
 Dedem imparatordu, bildiginiz gibi
 deliydi de
 herkesin icinde siir yazardi
 Savas istiyorsunuz;
 buyurun savasa.
 Dimdik yurursunuz,
 askerler gibi, taarruzdan onceki histeriyle
 Histeri hic iyilestirilemeyen bir hastalik,
 histerik olan da kazanandir, vazgecemeyen
 Konusmak anlamsiz, siir okuyayim:
 Oyle yogun ki sis, kopruden suyu goremezsin.
 Cicekler cosmaya basladi,
 anlamsizca oluverecekken.
 
  
 
 My grandfather the emperor was, as you know, mad,
 wrote poems in the presence of others.
 You want war,
 it is available.
 You walk with a stiff gait
 as soldiers always do, hysterics before an attack.
 Hysteria is the sickness which is never cured.
 The hysteric is a winner, he never gives in.
 There is no point in my speaking. I read the poem:
 The fog is so dense that the water cannot be seen from the
 bridge.
 The flowers start to rage
 when they are
 to die meaninglessly.
 
 
 
 
 
 
- 
	
	
		
		
		
				
				
		
			
				
					Ingiliz roman yazari Dame Hilary Mary Mantel, 6 Ekim 2009 tarihinde Kurtlar Hanedani ( Wolf Hall ) romani ile Booker Odulunu kazandi.
 
  
 
 " Sabah Cromwell'i zindana atin ve aksam geri geldiginizde onu kadife bir yastigin uzerinde tarlakusu yerken ve tum gardiyanlari kendisine borclandirmis olarak bulursunuz. / Lock Cromwell in a deep dungeon in the morning, and when you come back that night he'll be sitting on a plush cushion eating larks' tongues, and all the gaolers will owe him money. "
 
 
 
 
 
 
- 
	
	
		
		
		
				
				
		
			
				
					Haitili ressam Préfète Duffaut’nun olum yildonumu ( 6 Ekim 2012 )
 
 The Rite of Justice, 20th century
 
  
 
 
 Ecole Naïve Haïtienne, 20th century
 
   
 
 
 
 
 
 
- 
	
	
		
		
		
				
				
					
				
		
			
				
					Dogum Gunu Cocugu  
 
 
 Betimleme Ustasi Yasar Kemal
 
 
 " Cok karanlik bir geceydi. Karanlik duvar gibiydi. Otlarin kokusu, ciceklerin keskin kokulari cadirin icine doluyordu. Yastik dag nanesi kokuyordu. Iki gundur Muslum Beyin konuguydum. Iki gecedir gozume bir damla uyku girmiyordu. Uyursam, Muslum Bey beni uykumda oldurur saniyordum. Her an tetikteydim. Boyle bir is, boyle bir guvensizlik hic basima gelmemisti. Usuldan bir yagmur yagiyordu geceye. Kalktim ciktim yataktan. Soyunmamisyim. Tufegimi, kursunlarimi, neyim var, neyim yoksa durbunumu, fesimi orada biraktim, at da buyuk cadirin kapisinda bagli idi, onu da orada bagli biraktim, dustum yola... "
 
  
 
 " La nuit était très sombre. L'obscurité était épaisse comme un mur. L'odeur des herbes, le parfum tenace des fleurs emplissaient la tente. Le coussin sentait la menthe des montagnes. J'étais depuis deux jours l'hôte de Müslüm Bey. Depuis deux jours, je ne fermais pas l'Å“il. Je m'imaginais que si je m'endormais, Müslüm Bey me ferait tuer dans mon sommeil. J'étais sans cesse sur le qui-vive. Cela ne m'était jamais arrivé, je n'avais jamais ressenti une telle méfiance. Une pluie douce tombait sur la nuit. Je me suis levé. Je ne m'étais même pas déshabillé. J'ai tout abandonné là-bas, mon fusil, mes cartouches, tout ce que je possédais, mes jumelles, mon fez. Mon cheval était attaché devant la grande tente, lui aussi je l'ai abandonné et je me suis mis en route... "
 
 
 
 
 
 
 
  
	
	
	
	
	
	
	
	
	
	
	
	
		
		
		
		
			
				 Gönderi Kuralları
				Gönderi Kuralları
			
			
				
	
		- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-  
Forum Rules
 
			 
		 
	 
 
  
  
  
 
 
Yer İmleri