Soruyu başka türlü soralım.

Deprem özelinde örnek şehrimiz İstanbul olsun.

İlki 1960"larda, diğeri 1990'larda ve sonuncusu yabancılar olmak üzere üç büyük göç dalgası aldı.
Sehir adeta işgal edildi.
Düzensiz göç, düzensiz ve plansız yerleşimlere yol açtı.
Gecekondu mahalleleri seçmen olmanın verdiği güçle, toprak rantlarına imar aflarına, kaptı kaçtı müteahhitlerin çürük çarık apartmanlarına evrildi.
Sonuç devasa bir sorun.
Anadolu'da büyükşehir statüsündeki pek çok il benzer süreci yaşadı.
Bilim diyenin önüne ilim kondu, akıl diyenin önü bayrak ve ezanla kesildi.
Bu böyle olmasaydı...
Kuralsız demokrasiye izin verilmeseydi.
Sanayi ve ticaret bir plan dahilinde sehirlere dağıtilsaydı.
İstanbul bir finans ve hizmet sehri olarak planlansaydı.
Düzensiz göçe ve yerlesime izin verilmeseydi
Deprem gerceğine göre yerlesim alanları belirlense, ulaşım ve altyapısı tamamlanmış imara açılmış alanlarda depreme dayanıklı konutlar insa edilseydi..
Sonra günün birinde bir abd gemisi gelseydi.
Biz bunda haarp teknolojisi olduğunu ve bununla fay hatlarını tetiklediğini biliyor olsaydık.
Bizim için ne anlam ifade ederdi?

Bunun artık çok anlamsız. bir soru olduğunun farkındayım.