Originally Posted by
Nevser84
Anlatımınız için çok çok teşekkür ederim. Heikin ashi için nerdeyse kör nokta bırakmayacak şekilde izah ettiniz. Geriye bu sistemi disiplinle ve duygulardan arındırılmış bir şekilde, kapasite, irade vb. olması halinde uygulamak kalıyor. Tabi keşke becerebilsek..
Bu arada ne kadar yeridir bilmiyorum ama ben hisse net forumu yaklaşık 2 yıldır takip ediyorum, sizide geç keşfettim aslında. Önceki nickiniz dönemine de denk gelmedim. Tabi ilk başlarda yüzeysel okuyup geçiyordum -ereğli başlığında- ama zamanla bahsettikleriniz, ayrıntılı anlatımlarınızın ve farklı bakış açılarınızın ne kadar önemli olduğunu kavrayabilmeye başladım. 16 yıllık kamu görevlisiyim 39 yaşındayım ve aslında matematik mezunuyum ama heves ettiğim bir şeyi yapabileyim diye çalışma hayatım ve 2 çocuğumun sorumluluğuna rağmen bu yaşımda Marmara üniversitesi sermaye piyasası bölümüne yerleşip (türkiyede devlet üniversitelerindeki tek bölüm) örgün öğretime giriş yaptım ve 2. Sınıftayım. Akademide bile bulunması zor anlattığınız altın değerindeki bilgileri keşke en baştan beri bir kenara düzenli bir şekilde not etseymişim, hata yapmışım. Geriye dönükte en fazla bir üyenin 200 mesajını görüntülenebiliyor. Yani sözün kısası bu sayfayı başlatıp devamlılık sağladığınız için sizi hiç tanımasamda çok minnettarım.
Vaktiniz olduğunda ve tabi anlatmak isterseniz: finansal piyasalardaki başlangıcınızı ve yolculuğunuzu, eğitim-öğrenim ve akademik olarakta sektörün hangi aşamalarında bulunduğunuzu, yaşamınızla -sanırım kanada da yaşamıştınız- paralel bir şekilde anlatırsanız zevkle okur feyz alırız diye son bir temenni veya ricayla sonlandırayım. ����
Sayın hocam cevabınız ve teveccühünüz için teşekkür ederim. Hayatınızla ilgili almış olduğunuz kararlarda ve yeni tercihlerinizde Allah sizi muvaffak etsin ve gönlünüze göre versin.
Akademik hayatınız haricinde, sermaye piyasalarının hangi kısımlarına ilgi duyuyorsunuz ve hangilerinde aktif bir yatırımcı olmak istiyorsunuz, bunu çok net bilmiyorum. Ama benim çok ufak bir dönemlik (ayı piyasasına başlangıç dönemi) kripto piyasaları tecrübesi haricinde genel ilgi ve yatırım alanım borsa. Onun haricinde, birbirleriyle etkilenebilirlikleri çerçevesinde, diğer piyasaları genel hatlarıyla takip ediyorum. Mega boğa sezonunun başlangıcı gibi görünmesi hasebiyle kısa bir süre içerisinde riske atabileceğim kadar bir miktarla tekrar kripto piyasasında yer almayı düşünüyorum, ama bu asıl yatırım alanımı ve bunun yüzdelerini değiştirmeyecek. Faize, altına ya da dövize yatırım yapmıyorum, zira anlamlı ve doğru takiple borsada, bırakın trend yapan piyasaları, yatay piyasalarda dahi swing trading ile iyi paralar kazanılabildiğini defalarca tecrübe ettim. Bu nedenle genelde borsa içinde kalıyorum. Kriptolardaki sert volatilite, değerleme yapma imkanının olmaması, ve ayrıca kripto varlıkların bazılarının benim temel felsefemle ve inancımla ters orjinleri olması nedeniyle oraya yatırımım kısıtlı oluyor ya da olacaktır. Gerçi borsadaki hisseler için de benzer şeyler söyleyebilirim, ana faaliyet alanı ve kazanç yapısı inançlarıma ve prensiplerime uygun olmayan hiç bir hisse senedine de yatırım yapmıyorum.
Sosyal medyayı ve platformları çok aktif kullanan birisi değilim, çok fazla popularite ya da görünürlük hoşuma gitmiyor işin açıkçası. Daha önce bazı ortamlarda dönem dönem başka nick'ler ile yazılar yazdığım, ya da fikirlerimi paylaştığım durumlar oldu. Ancak o paylaşımlar o anki konularla ya da konjonktürle ilgili paylaşımlardı genel itibariyle. Bu sayfayı da aslında, katılımın fazla olmamasını fark ediyorsanız, kendime bir günlükmüş gibi kullanıyorum. Elbette sayfayı okuyan arkadaşlar oluyor. Sonuçta kendi olumlu olumsuz tecrübelerimi, yatrırım tercihlerim ve zamanlamalarım konusunda yaptığım doğrular kadar yanlışları da paylaşmaya çalışıyorum. İnsanların kendi doğrularından ve yanlışlarından ders çıkarabildikleri gibi başkalarının doğrularından ve yanlışlarından da ders çıkarabileceklerini düşünüyorum. Zira yatırım hayatı tecrübî anlamda öğrenmenin hiç bitmeyeceği ve ilgi alanlarının ve doğruların fiyatlar kadar değişebildiği ya da dalgalanabildiği bir alan aynı zamanda. Bu nedenle 3-5 ay önce yazmış olduklarım bazen bugünkü yazdıklarımla bile çelişir görünebiliyor. Çünkü piyasalar, piyasaların davranış modelleri, piyasaların iklimi hiç bir zaman aynı kalmıyor. Kışın giydiklerimizle yazın giydiklerimiz, kapalı ve yağmurlu havalardaki psikolojimizle güneşli havalardaki psikolojimizin aynı olmaması gibi. O sebeple şartlara ve konjonktüre uygun tercihlerde bulunmaya çalışıyorum. Uzun vade yatırımcılık bir tercihtir ve saygı duyarım, ama ben olabildiğince proaktif bir yatırımcı olmaya çalışıyorum. Fiyatlardaki trendler kadar yatırım tercihleri konusundaki trendleri de yakalamaya ve onlardan istifade etmeye çalışıyorum.
Akademik eğitimin yanında bu işte sürekli okumak ve okuduklarımızı bir şekilde pratikleeştirmek ve öğrendiklerimizin bize uygunluğunu test etmek ve doğru olanları ayıklamak bu işin olmazsa olmazları. Yatırım işinde çok hesap değil, doğru hesap önemli. Gözlemleri de doğru kıstaslarla yapmak gerekli. Trend takibini bile ben logaritmik ölçeklerde yapmaya çalışıyorum, gerçek anlamda nasıl bir katlamalı büyüme olduğunu gözlemleyebilmek için. Buna itiraz edenlerimiz elbette çıkacaktır ve doğaldır bu. Çünkü doğruların ve kazanç yöntemlerinin tek olmadığı bir ortamdayız. Reel ekonomik hayatta da benzer şeyler yaşamıyor muyuz? Mesela Ereğli Demir Çelik Fabrikalarının ve iştiraklerinin bu yıla kadar yaptığı yatırımları bir de BIMAS'ın yaptığı yatırımları düşününüz, birbirinden çok farklı alanlar, çok farklı yatırım modelleri, ama ikisi de para kazandıran iş modelleri. Hangisi daha kazançlı sorusunun cevabı kişiden kişiye değişir. Hangisi daha az yatırımla daha fazla nakit üretebiliyorsa o daha anlamlı bir yatırımdır. Ölçekleri ve piyasadaki süreleri aynı olmadığı için yatırım verimlilikleri karşılaştırılabilir ancak. Ama sonuçta biri diğerinden üstün demek kolay bir şey değil. Gün gelir Ereğli haklı çıkar, gün gelir BIMAS.. Konjonktüre göre doğrular değişebilir. Herkesi üretim yapan bir işletme açmaya ikna edemeyeceğiniz gibi perakendeciliğe de ikna edemeyebilirsiniz. Bu birinin diğerinden daha üstün ya da daha iyi olduğu anlamı taşımaz. Reel hayattaki iş modelleri gibi bizim yatırım şeklimizin sonuçları da dalgalanabilecek ve çok iyi performans gösterdiğimiz bazı zamanlara nazaran belli dönemlerde vasat kalabileceğizdir. Bu realiteyi kabullenmeye kendimizi ikna etmeliyiz. Şimdi bir kaç aydır yatay piyasadayız. Tabii ki bunu başlamadan öngörmek de kolay değil. Önceden gelebileceğini öngöremediğimiz şeye bakıp da "vay be şöyle şöyle yapsaymışız böyle böyle kazanırmışız" şeklinde hayıflanmanın da getireceği çok şey yok aslında. O sebeple geçen dalgalarla ilgili yorumlarımı yaparken dalga takip etmeye çalışmanın pek de işe yaramadığını söylemiştim. Zira dalga bitene kadar onun bir dalga olduğunu, ya da kaçıncı dalga olduğunu göremeyebiliyoruz, ya da bir düzeltme ise düzeltme bitince ancak onun bir düzeltme olduğunu görebiliyoruz. Bir şey olup bittikten sonra "ha bu demek ki buymuş" demenin bize kazandıracağı tek şey niçin yamulduğumuzun izahını yapmaktır ya da niçin kazandığımızı anlayabilmektir. Kazanmaya ya da yamulmaya bu tespitin kendisi bizzat sebep olmamıştır.
Yukarıda tüm yazdıklarımı dikkate alırsak, aslında proaktif yatırımcılığın teorik ve fiili kısmı üzerine odaklanmanın, ve her dönem kazandıracak ve kayıpları minimize edecek tercihlerin peşinde olmanın yollarını aramalıyız yatırımcı profili olarak. Piyasada yaygınca anlatılan ve Polyannacılığa varan masallara çok da inanmamak gerektiğini düşünüyor ve buna inanıyorum. "20 yıl önce filanca şirketi alsaymışız ve 20 sene bekleseymişiz şöyle olurmuş" gibi cımbızla bir kaç örnek seçip onu anlatacağımız masallara delil olarak sunmak doğrucu ve gerçekçi bir yaklaşım değil. Öncelikle geçen 20 yılın doğruları gelecek olan 20 yılın doğruları ile aynı olmayacaktır. Buna ilaveten, geçen 20 yılda önemli olan bir şirket gelecek 20 yılda aynı önemi taşımayabilir. Şirketin bulunduğu piyasada şartlar değişebilir, piyasa oyuncuları değişebilir, sektör başka alternatifleri çıktığı için ölebilir, şirketin kendisi iyi yönetilmediği ya da değişimlere ayak uyduramadığı için performans iyi gitmeyebilir. Bir sürü ihtimal var. Bir cep telefonu üreticisi olarak Nokia'nın 90'lı yılların ikinci bölümü ile 2010'lara kadar olan süre içerisindeki popularitesi ve dünya pazarındaki yeri ile sonrasındaki düştüğü durumu dikkate almak bile bu işlerde sürekliliğin olmayabileceğinin ispatıdır. Bu örneği verdiğimde, bunun her sektöre uygun bir örnek olmadığını, bazı sanayilerin o kadar aynı hızla eskimeyeceğini ve hatta ilelebet kalacağını savunan arkadaşlar çıkabiliyor. Evet bazı sanayiler görece daha uzun ömürlü olabilir sektörel olarak, ama aynı sektördeki bir şirketin ne kadar uzun ömürlü olabileceği de sektörden bağımsız olarak da önemlidir. Mesela sektörel olarak zaman zaman sarsıntılar yaşasa da demir çelik sektörü ölmemiştir, ama bazı ülkelerde demir çelik sektörü ölmüştür, ya da sektör ölmese de bazı demir çelik şirketleri tarihe karışmıştır. Buna ilişkin 20'den fazla örnek verilebilir. İsteyen bu bilgileri araştırıp bulabilir. Bu bir tarafta dururken, aynı zamanda çok hızla değişen bir dünya dinamiği ile karşı karşıya iken, proaktif tercihlerde bulunmak, ya da bunu beceremiyorsak en azından aktif bri yatırımcı olmanın kime ne kaybı olmuştur ya da olacaktır? Dönem itibariyle iyi görünen şirketleri bulup onlarda trend sürmenin, trend bitince çıkmanın kime ne zararı olacaktır? Bir iki sayfa öncesinde örneğini verdiğim yatay piyasada bile 5 ayda ancak % 9-10 kazandırabilmiş bir hissede salınımlardan istifade ile en kötü performansla, en basit zamanlama hataları ile bile % 120 üstü kazanabilme imkanı varken niçin insanlara körü körüne uzun vade miti aşılanmaya çalışılır?
Yine çokça gevezelik yaptım ve aslında anlattığım şey bir kaç nokta ile özetlenebilir:
1) Sektörel trendleri olabildiğince iyi takip edebilmek ve mümkünse iyi trend yapan sektörlerde bulunabilmek,
2) Mümkünse bu sektörleri önceden keşfedebilmek,
3) Bunu önceden kestiremiyor ya da beceremiyor isek, en azından an itibariyle işleri iyi giden ve yakın zamanda çok da fazla bozulma ihtimali bulunmayanları tespit edebilmek,
4) Bu tespitler çerçevesinde kârlılıkları ve büyüme şeklini de işin içine katarak ucuz kabul edilebilecek ya da aynı gidişatla gelecekte ucuz kalabilecek olanları tespit etmek
5) Bunlarda olabildiğince trendleri ve dönüşleri iyi kullanabilmek
6) Bunlardan hiç birini yapamıyor isek, her dönemin oyuncusu olabilecek defansif sektörlerde salınımlardan istifade ile yine piyasanın çok çok üzerinde kazanç sağlıyor olabilmek..
Sadece son maddeyi uyguluyor olmak bile ortalama bir yatırımcıya piyasanın oldukça üstünde bir kazanç sağlayabilecektir. O sebeple trend süren bir sistem kurmak üzerinde zaman zaman çokça gevezelik yapıyorum. Başkalarının küçümsemelerine aldırmadan, hiç bir komplike tarafı olmayan, sadece tek bir görselle takip edilebilecek heikin ashi ile işlem yapmayı basitliği ve sadeliği ve kazandıran bir metot olması hasebiyle sürekli vurguluyorum. Heikin ashi ile işlem yapmanın trend sürmenin elbette tek alternatifi olmadığını da, başka alternatif yöntemlerin de kullanılabileceğini, aslolanın trend sürmek olduğunu ve bunu neyle yaptığımızın çok mühim olmadığını da sık sık yineliyorum.
Burada ve başka yerlerde yazdıklarımı, vaktim olması durumunda, belki başka bir sayfada ya da Mehmet Emin Bey'in yaptığı gibi bir kitapçıkta toplayabilirim. Olmaması durumunda da, günlük babında, önemli gördüğüm konuları yazmaya devam ederim.
Hürmetler.
"İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
Clausewitz
Yer İmleri