Artan

12,32 10 18:10
133,10 10 18:10
17,95 9.99 18:10
83,65 9.99 18:10
16,25 9.95 18:10
Artan Hisseler

Azalan

3.600.000,00 -10 18:10
37,48 -9.99 18:10
289,00 -9.97 18:10
4,07 -9.96 18:10
28,32 -9.87 18:10
Azalan Hisseler

İşlem

7.468.048.809,25 18:10
6.326.164.607,21 18:10
5.831.811.390,32 18:10
5.767.830.718,38 18:10
5.524.156.276,00 18:10
Tüm Hisseler
Sayfa 179/179 İlkİlk ... 79129169177178179
Arama sonucu : 1431 madde; 1,425 - 1,431 arası.

Konu: Dolarda yükseliş kaçınılmaz xxvı

  1. Eğer bu Arap dölleri gider, rüzgar dönerse, benim Sırbistan ve Avusturya ile de meselem var, sadece Rum ve Yunan'da kalmam.

    ABD Nato'dan çıkarım diyor, eğer ABD bu deklemden çıkarsa, bu Avrupa kendini nasıl koruyacak.

    Tarihi nedenlerden ötürü Almanya ve Polonya ile sorunumuz olmaz ama bu Sırbistan'a her bir boşnak kardeşimin hesabını sorarım.

    Son 500 yıllık tarihe bir bak, tarihin en üstün milletini, 100 milyon insanı nasıl Güney Kıbrıs'taki 4 tane kıçıkırık'ın zevkine bırakırsın ey Avrupa, biz bunun öcünü almazmıyız sandın.

    Hele bekle az kaldı..

  2. Türkler Çanakkale de İngilizleri yenene kadar ben Tanrı'yı İngiliz sanıyordum.

    Mahatma GANDİ.

  3. Şiddetsizlik gurusu Gandhi'nin çelişkilerle dolu hayatının perdesini aralayınca neler mi göreceğiz? Kadınlara düşman, oğlunun din değiştirmesine tahammülsüz ve garip nefis terbiyeleriyle Gandi'nin çelişkiler tablosu.

    Gandi yalanları.


  4. Pisikletçi ,The Kechioren li, Amet Abi ne oldu?
    Uzun zamandır yok, yoksa, Miami sahillerinde denize girerken kendisini köpek balığı mı kaptı?



  5. Atıcılar pardon tahmin yapanlar lokali
    BİST U100 Günlük Kapanış Tahmini KAPANIŞ METRE VIII



  6. Ahali de bu erken seçim masalına inanıyor, yok Devlet Bahçeli masayı devirirmişte yok seçime gidelim dermişte...

    Reyis Bahçeliyi mecliste fazla çene olmasın diye tutuyor, yoksa Bahçeli dahil kimsenin erken seçim yaptırma gücü falan yok...

    Reyis hadi Allah versin dese, kimse erken seçim için 360 oyu bulamaz...
    DOLAR 5 GAYME OLACAK!
    Bu imza, Subat 2017 tarihine aittir!

  7.  Alıntı Originally Posted by seref9 Yazıyı Oku
    Değerli Dostlarım;

    Anadolu ve çevresindeki toplulukların kültürü, tarih boyunca birbirine sıkı sıkıya bağlı olmuş ve karşılıklı etkileşimle şekillenmiştir.

    Türk, Ermeni ve Yunan müzikleri buna çok güzel bir örnek sunar. Üç kültürün müziği birebir aynı olmasa da, makamlar, ezgi yapıları ve kullanılan enstrümanlar bakımından birbirine yakındır.

    Örneğin, Hicaz makamı hem Türk sanat müziğinde, hem Ermeni kilise müziğinde hem de Yunan rebetiko ezgilerinde karşımıza çıkar. Ud, keman, kanun, santur ve kaval gibi enstrümanlar ortak, melodiler ise aynı coğrafyanın ruhunu taşır.

    Bu benzerlik sadece müzikle sınırlı değildir. Yemek kültürü de büyük ölçüde ortaktır. Ortak kelimeler bize bunu gösterir: “pilav”, “dolma”, “börek”, “tarhana” gibi kelimeler hem Türk, hem Ermeni, hem de Yunan mutfaklarında kullanılır.

    Örneğin, dolma hazırlanışı her kültürde benzerdir: yaprak veya sebze içi, pirinç, soğan, baharat ve zeytinyağı ile doldurulur, taş fırında veya tencerede pişirilir. İsimler farklı telaffuz edilebilir, ama özü ve lezzeti ortaktır.

    Benzer şekilde düğün ve cenaze törenleri de birbirine oldukça yakındır. Düğünlerde misafire sunulan yemekler, müzik eşliğinde yapılan oyunlar, acılı günlerde topluca yapılan dualar ve ağıtlar, toplumsal dayanışmayı ve aidiyeti pekiştirir. Burada kullanılan ortak kelimeler de dikkat çekicidir: “kirve” (düğünde şahit/yardımcı), “sofra”, “ayini” gibi kelimeler, kültürler arası bağımızı gösterir.

    Tarih boyunca ise, bizlerin bir arada yaşama potansiyelini, emperyalist güçler kullanarak zayıflatmıştır.

    Özellikle İngiliz sömürgeciliği gibi emperyalist sistemler, toplumları birbirine düşman ederek fakirleşmemizi ve köleleştirilmemizi sağlamıştır.

    Bugün Ermenistan dünyanın en fakir ülkelerinden biri konumundadır; biz Türkler ve Yunanlar da zengin sayılmayız. Bu gerçek, birlikte hareket etmenin ve ortak kültürel mirasa sahip çıkmanın ne kadar önemli olduğunu gösterir.

    Bir insanın kendi vatanına, kimliğine, tarihine, kültürüne ve toplumuna karşı mesafeli ya da eleştirel bir tutum alması, her durumda “düşmanlık” olarak okunamaz.

    Ancak şu da bir gerçektir ki; bu başlıklar söz konusu olduğunda eleştiri ile aidiyetsizlik, muhalefet ile karşıtlık, özgür düşünce ile başkasının söylemini taşıma arasındaki çizgi zaman zaman bilinçli ya da bilinçsiz şekilde aşılabilmektedir.

    İdeolojik körlük, tarihte ve bugün, bireyin gerçekliği görmesini engelleyen en güçlü faktörlerden biridir. İnsan, kendisini ait hissettiği ideolojiyi mutlak doğru kabul ettiğinde; toplumun değerlerini, tarihsel hafızasını ve ortak acılarını küçümseyebilir.

    Bu noktada yapılan şey çoğu zaman eleştiri değil, yabancılaşmadır.

    Öte yandan, çıkar ilişkileri üzerinden konumlanan, gücü ya da imkânı kim sunuyorsa onun söylemini savunan bir kesimin varlığı da inkâr edilemez. “Gâvurun ekmeğini yiyen gâvurun kılıcını sallar” sözü, tam olarak bu durumu tarif eder. Ancak bu yaklaşımı genelleştirerek, her farklı siyasi tercihi bu kapsama sokmak; meseleyi aydınlatmaz, sadece yaftalamaya hizmet eder.

    Bir başka sorun da, bilgiyle değil kanaatle konuşma alışkanlığıdır. Olayları, tarihsel bağlamı ve sonuçları yeterince okumadan fikir üretmek; yüksek sesle konuşmayı, derin düşünmenin önüne koymak toplumda ciddi bir kirlilik yaratır.

    Bu durum ne belli bir ideolojiye ne de tek bir kesime özgüdür. Geçmişte bedel ödemiş olmak, bugün yapılan her değerlendirmeyi otomatik olarak doğru kılmaz; insan yanılabilir, değişebilir ya da çağın gerisinde kalabilir.

    Ancak bütün bu eleştiriler yapılırken dilin seviyesi önemlidir. Kişileri isim vererek aşağılamak, zekâ ya da ahlak üzerinden hüküm vermek; karşıt fikri çürütmez, yalnızca öfkeyi örgütler.

    Hakaret, haklılık üretmez; aksine savunulan fikrin meşruiyetini zayıflatır.

    Sonuç olarak mesele; insanların neyi savunduğundan çok, nasıl ve hangi gerekçeyle savunduğudur. Bir düşüncenin ülkeye, topluma ya da ortak değerlere zarar verdiği iddia ediliyorsa, bu iddia somut söylemler, eylemler ve sonuçlar üzerinden tartışılmalıdır.

    Aksi hâlde fikir tartışması yerini kamplaşmaya, eleştiri yerini düşmanlığa bırakır. Sağlıklı bir toplum; kör bağlılıkla değil, bilinçli aidiyetle; hakaretle değil, akılla güçlenir.

    Bu benzerlikler, kimliğimizi veya tarihsel farklılıklarımızı yok saymak anlamına gelmez. Aksine, ortak kültürel köklerimizi görmek, birbirimize düşmanlığı değil, kardeşliği hatırlatır.

    Her milletin iyi ve kötü yanları, doğru ve yanlış uygulamaları vardır; bireyler ise zamanla fikir değiştirebilir, farklı tercihlerde bulunabilir. Bu, aidiyetimizin değerini azaltmaz; aksine zenginleştirir.

    Hepimiz aynı ülkenin eşit vatandaşlarıyız ve ortak kültürümüzü anlamak, birbirimizi anlamanın temel yoludur. Müzik, yemek, törenler, ortak kelimeler ve tarihsel deneyimler, geçmişimizin ve birlikte yaşamış olmanın bize bıraktığı en değerli mirastır.

    Bu mirası hatırlamak ve sahiplenmek, kimliğe düşmanlık yapmak değil; aksine aidiyeti ve toplumsal bağı güçlendirmek demektir. Kültürel farklılıklarımızı küçümsemek yerine, benzerliklerimizi kutlamak, hem tarih bilincimizi hem de toplumsal olgunluğumuzu pekiştirir.
    Güzel sözler, hoş sözler, yiyene afiyet olsun, bizim karnımız yok.
    İsmini vererek zikredilen halkların hiç birinin varlığına, kültürüne, yaşama hakkına itirazımız yok.
    Bu bayrağın gölgesinde, bu devletin çatısı altında.
    Meselenin ortak kûltür, halkların kardeşliği falan olmadığını, meselenin post kavgası olduğunu akıl izan sahibi herkes görüyor zaten.
    O yüzden gereksiz bir yazı olmuş.

Sayfa 179/179 İlkİlk ... 79129169177178179

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •