Artan

3,63 10 18:10
15,73 10 18:10
73,80 9.99 18:10
99,10 9.99 18:10
131,00 9.99 18:10
Artan Hisseler

Azalan

208,80 -10 18:10
86,05 -9.99 18:10
1,72 -9.95 18:10
5,02 -9.87 18:10
3,42 -8.8 18:10
Azalan Hisseler

İşlem

11.186.184.212,16 18:10
10.535.484.199,25 18:10
7.558.517.350,11 18:10
6.808.187.869,30 18:10
6.140.509.840,20 18:10
Tüm Hisseler
Sayfa 236/237 İlkİlk ... 136186226234235236237 SonSon
Arama sonucu : 1889 madde; 1,881 - 1,888 arası.

Konu: KONTR - Kontrolmatik Teknoloji Enerji ve Mühendislik A.Ş.

  1. 3 aydır yazmıyorum

    bu satışlar yetmez tahsisli yapmalı

    yani yeni bir ortak almalı böyle 20-30 milyon usd kontrol için çerez parası

    ve yok pahasına satıyor

    yatırım fonu girişim sermayesi kuvvetli bir holding en az %30 almalı
    sermaye 1.3 milyar 400 milyon bedelli yapar diğer ortalar katılım hakkı kısıtlanır 15-20 tl yaklaşık 180 milyon usd para gelir
    borç temizlenir yatırımlar ertelenmez
    ama şu durum pek iç açıcı değil bir holding alarko koç sabancı vs kontrole ortak olmalı
    yada 100-150 milyon usd civarı bedelli yapmalı

  2. https://www.youtube.com/watch?v=S8y-5yZm8_E

    kim yapmışsa teşekkürler ,izlemeeye değer tamda bizim yatırımcı için karar vermeye fayda sağlayacak özet

  3.  Alıntı Originally Posted by nevriz Yazıyı Oku
    https://www.youtube.com/watch?v=S8y-5yZm8_E

    kim yapmışsa teşekkürler ,izlemeeye değer tamda bizim yatırımcı için karar vermeye fayda sağlayacak özet
    maalesef başarıldı... sn sami aslanhan başardı..

  4.  Alıntı Originally Posted by carizma Yazıyı Oku
    maalesef başarıldı... sn sami aslanhan başardı..
    Neyi başardı? Ey ahali patronlar sürekli hisse satıyor, ey ahali burada patron sözcülüğü yapanlar hisse almıyor, ey ahali bu adam dünya bankasını dolandırmaya kalktı. Gerçekler bunlar.. isterseniz hayal peşinde gidin süslü videolarla yapılan aldatmacalara karşılık malın fiyatı ortada. Piyasa her zaman gerçek olan ve gerçekleşeceğine emin olduğu fiyatlamayı yapar benim borsa tecrübem bana bunu söylüyor.


    Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

  5.  Alıntı Originally Posted by carizma Yazıyı Oku
    maalesef başarıldı... sn sami aslanhan başardı..
    Sayın carizma

    başarıldısını anladıkta malesefini anlayamadık neden maalesf açıklarmısınız,hem başarılan nedir onuda açıklarmısınız lütfen

  6. BAŞARILAN NEDİR ?


    https://evxl.co/nl/2025/11/13/americ...emand-craters/

    Amerikada elektrikli araç devrimi iddiasıyla kurulan ve vergi mükelleflerinin sağladığı yaklaşık 28 milyar dolarlık sübvansiyonla desteklenen Batarya Kuşağı teşviklerin sona ermesinden sadece haftalar sonra dramatik biçimde çöktü. Detroit Newsun aktardığı tabloya göre Indianadaki Kokomodan Kentuckydeki Bowling Greene, Michigandan Tennesseeye kadar uzanan bu hat bugün durmuş inşaatlar, boş fabrikalar, toplu işten çıkarmalar ve elektrikli araç dışı ürünlere yönelme çabalarıyla dolu. Binlerce kişiyi istihdam etmesi planlanan tesisler ya hiç devreye giremedi ya da kapasitesinin çok altında çalışıyor; milyarlarca dolarlık yatırımlar yarım kalmış beton yığınlarına dönüşmüş durumda. Otomobil üreticileri kamuoyuna elektrifikasyon taahhütlerini sürdürürken, fiiliyatta elektrikli araç üretiminden geri adım atıyor.
    Indiana Kokomo örneği bu çöküşün en net göstergelerinden biri. Stellantis ve Samsung SDIın 7,5 milyar dolara kadar federal kredi ve yerel teşvikle kurmayı planladığı, binlerce kişiye iş sağlayacağı açıklanan StarPlus Energy kompleksi bugün elektrikli araç bataryası yerine enerji depolama bataryaları üretmeye yönelmiş durumda. Saatlik çalışanlar geri çağrıldı ancak EV için değil; şebeke dengeleme ve veri merkezlerine yönelik bataryalar için. Kokomo Belediye Başkanının da ifade ettiği gibi, ikinci fabrikanın inşaatı fiilen yavaşlatıldı ve elektrikli araç sektörünün üzerinde ciddi bir belirsizlik bulutu dolaşıyor. Benzer bir tablo Michiganda da görülüyor: Van Buren Townshipte planlanan 1,6 milyar dolarlık Our Next Energy tesisi büyük ölçüde boş, sübvansiyon ödemeleri durdurulmuş durumda ve EVye ayrılan bölümler otomotiv sektöründeki belirsizlik gerekçesiyle askıya alınmış. Detroitte Fortescunun projesi tamamen iptal edildi, BorgWarner ve Freudenberg yüzlerce kişiyi işten çıkararak batarya tesislerini kapattı.

    Kentuckyde Ford ve SK On un ortak girişimiyle kurulan dev BlueOval SK kompleksinde de benzer bir hayal kırıklığı yaşanıyor. İlk fabrika sınırlı üretime geçmiş olsa da ikinci tesis boş bir kabuk olarak duruyor; vaat edilen 5.000 kişilik istihdamın yalnızca yaklaşık üçte biri gerçekleşmiş durumda. Fordun en önemli EV modellerinden F-150 Lightningin satışları beklentilerin çok altında kalırken, şirket Tennesse deki BlueOval City tesisinde batarya üretimini 2027ye ertelemek zorunda kaldı. Bowling Greende Çinli AESCnin Mercedes-Benz için inşa ettiği 2 milyar dolarlık fabrika ise aylardır sessiz; sahada otlar büyüyor, kapılar kapalı.

    Bu tabloyu daha da ağırlaştıran gelişme, 7.500 dolarlık federal elektrikli araç vergi indiriminin 30 Eylül 2025 itibarıyla kaldırılması oldu. Teşviğin bitmesiyle birlikte ABDâde elektrikli araç satışları tek bir ayda %24 düştü ve talebin ne kadar yapay olduğu net biçimde ortaya çıktı. General Motors, bu yavaşlamaya yanıt olarak binlerce işçiyi işten çıkardı ve Ohio ile Tennesseedeki 2 milyar doları aşan batarya fabrikalarında üretimi durdurdu. Ford, F-150 Lightning üretimini askıya aldı. Şirketlerin yıllardır geleceğin yatırımıolarak sunduğu tesisler, teşvik olmadan ayakta kalamadı.

    Bugün sektörün ayakta kalmak için başvurduğu ortak yol ise enerji depolama bataryalarına yönelmek. EV için tasarlanan dev fabrikalar, şebeke ölçekli batarya üretimine adapte edilmeye çalışılıyor. Uzmanlara göre bu dönüşüm, milyarlarca dolarlık tesislerin tamamen atıl kalmasını önlemek için yapılan zorunlu bir manevra. Samsung SDI, LG Energy Solution, AESC ve StarPlus Energy gibi oyuncular bu dönüşümü açıkça kabul ediyor. Nitekim yatırımcı sunumlarında da elektrikli araç talebinin belirsizliğine karşılık enerji depolamanın yenilenebilir enerji ve yapay zekâ kaynaklı elektrik ihtiyacıyla büyüdüğü vurgulanıyor.

    Ancak bu dönüşüm, geride ciddi bir toplumsal ve ekonomik enkaz bırakmış durumda. Daniel Jackson gibi binlerce işçi, geleceğin sektörü denilerek girdikleri batarya fabrikalarından işten çıkarıldı; yerel yönetimler boş binalar ve tutulmayan istihdam sözleriyle baş başa kaldı. Kokomoda ikinci fabrika ertelendi, Kentuckyde vaat edilen binlerce iş gerçekleşmedi. Vergi mükelleflerinin omzuna ise en az 28 milyar dolarlık doğrudan destek ve bunun ötesinde sayısız vergi teşviki yüklendi.

    Sonuçta ortaya çıkan tablo, sübvansiyonlara dayalı sanayi politikasının ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor. Çin, batarya ve elektrikli araçta gerçek maliyet avantajı ve entegre tedarik zinciriyle rekabet ederken, ABD talebi teşviklerle zorla yaratmaya çalıştı. Teşvik bittiği anda pazar çöktü. Toyotanın saf EV yerine hibritlere odaklanan çoklu yol stratejisinin bugün daha isabetli görünmesi de tesadüf değil. Pil Kuşağındaki çöküş, önce fabrika kur, talep sonra gelir anlayışının işlemediğini net biçimde ortaya koyuyor. EVXLin de vurguladığı gibi, piyasa temelleri olmadan, sadece umut ve sübvansiyonla kurulan bu 28 milyar dolarlık bahis kaybedildi; bedelini ise hem işçiler hem de Amerikan vergi mükellefleri ödüyor.

    pomega


    ABDde yaşanan Batarya Kuşağı çöküşü ile Türkiyede Pomega üzerinden şekillenen model arasındaki temel fark, yatırımın **talep tarafından mı yoksa teşvik tarafından mı sürüklendiği** sorusunda yatıyor. Amerikada yüz milyarlarca dolarlık EV batarya yatırımları, nihai talep henüz olgunlaşmadan, tüketici davranışı test edilmeden ve maliyet rekabeti sağlanmadan kuruldu. Talebi ayakta tutan ana unsur vergi indirimleri ve sübvansiyonlardı. Teşvik çekildiği anda satışlar çöktü, fabrikalar boş kaldı, şirketler yön değiştirmek zorunda kaldı. Bu modelde yatırımın dayanağı pazar değil, politika oldu ve politika değişince yapı çöktü.

    Pomega / Kontrolmatik tarafında ise tablo tersine işliyor. Buradaki yatırım mantığı, önce devasa kapasite kur, sonra müşteri ara değil; **mevcut ve büyüyen enerji depolama talebine kademeli kapasite ekleme** yaklaşımına dayanıyor. Türkiye ve yakın coğrafyada yenilenebilir enerji entegrasyonu, şebeke dengeleme ihtiyacı, sanayi tesislerinin kendi enerjisini güvence altına alma zorunluluğu ve veri merkezlerinin artan elektrik talebi zaten fiilen var olan bir pazar oluşturuyor. Yani Pomeganın hedef pazarı, ABDdeki EV bataryalarında olduğu gibi sübvansiyonla ayakta duran bir gelecek vaadi değil; bugün nakit üreten, proje bazlı ilerleyen bir gerçeklik.

    Bir diğer kritik fark **ürün esnekliği**. ABDde kurulan birçok tesis, neredeyse tamamen otomotiv odaklı ve tek müşteri segmentine bağımlıydı. EV talebi düşünce fabrikalar kilitlendi. Pomega tarafında ise üretim felsefesi baştan itibaren enerji depolama, endüstriyel çözümler ve şebeke uygulamalarına odaklı. Bu alanlar, otomotiv gibi tüketici modasına bağlı değil; enerji arz güvenliği gibi zorunlu bir ihtiyaca dayanıyor. Bu da talep dalgalanmasına karşı ciddi bir tampon oluşturuyor.

    Finansman yapısı açısından da fark net. ABDdeki projelerde özel sektör riski büyük ölçüde kamuya devredildi; vergi mükellefi yatırımın görünmez ortağı oldu. Talep gelmeyince zarar topluma yayıldı. Kontrolmatik Pomega modelinde ise yatırım, EPC tecrübesi, mevcut müşteri ağı ve proje gelirleriyle besleniyor. Şirket, sadece batarya üreticisi değil; aynı zamanda o bataryayı kullanacak projelerin tasarımcısı ve uygulayıcısı. Bu dikey entegrasyon, kapasitenin boş kalma riskini ciddi biçimde düşürüyor.

    Stratejik zamanlama da önemli. ABDde yatırımlar, EV talebinin zirvede olduğu varsayılan dönemde aynı anda ve aşırı hızla yapıldı. Bu bir kapasite balonu yarattı. Pomega yatırımı ise küresel olarak EV tarafında balonun söndüğü, buna karşın enerji depolama ihtiyacının hızlandığı bir döneme denk geliyor. Yapay zekâ veri merkezleri, yenilenebilir enerji artışı ve şebeke istikrarsızlığı, bataryayı opsiyonel değil zorunlu hale getiriyor. Yanlış yatırım, modaya yatırım yapmaktır; doğru yatırım ise zorunluluğa.

    Özetle ABD örneğinde hata, teşvikle talep yaratılabileceği varsayımıydı. Pomega tarafında ise yatırım, zaten var olan ve büyüyen bir ihtiyacın üzerine inşa ediliyor. Biri politika değişince çöken bir yapı, diğeri enerji dönüşümünün doğal bir parçası. Bu yüzden bazı batarya yatırımları bugün atıl kalırken, bazıları özellikle enerji depolama odaklı olanlar önümüzdeki yılların omurgasını oluşturacak. Fark, fabrikanın büyüklüğünde değil; **neden kurulduğunda** yatıyor.


    ABD battı Pomega neden batmaz?
    ABDde batan batarya yatırımlarının ortak noktası şuydu: Talep oluşmadan kapasite kuruldu, pazar değil teşvik satın alındı, fabrika müşteri için değil politika için inşa edildi. EV bataryası yatırımları, tüketicinin elektrikli aracı hangi hızda benimseyeceği netleşmeden, maliyetler düşmeden ve altyapı tamamlanmadan devreye alındı. Satışlar vergi kredileriyle ayakta duruyordu; teşvikler yavaşladığı anda siparişler kesildi, kapasite boş kaldı ve şirketler yön değiştirmek zorunda kaldı. Yani sorun teknoloji değil, zamanlama ve pazar körlüğüydü.
    Pomega tarafında tablo tamamen farklı. Burada yatırım, henüz oluşmamış bir hayale değil, halihazırda var olan ve büyüyen enerji depolama ihtiyacına yapılıyor. Şebeke ölçekli depolama, sanayi tesislerinin kesintisiz enerji zorunluluğu, yenilenebilir kaynakların yarattığı dengesizlik ve veri merkezlerinin artan yükü; bunların hiçbiri teşvikle var olan geçici talepler değil. Bunlar sistemin çalışabilmesi için gerekli altyapılar. Yani Pomeganın ürünü istersen al değil, almazsan sistem çalışmaz kategorisinde.
    ABDde birçok tesis tek bir segmente, çoğunlukla otomotive, hatta birkaç büyük müşteriye bağımlıydı. Talep düşünce fabrikanın da anlamı kalmadı. Pomega ise enerji depolama odağında, farklı sektörlere yayılan bir müşteri evrenine hitap ediyor. En önemlisi de Kontrolmatikin EPC ve proje tarafı sayesinde batarya, satılmayı bekleyen bir ürün değil; zaten projeye gömülü bir bileşen. Bu, boş kapasite riskini kökten azaltan bir fark.
    Bir diğer kritik nokta finansman ve ölçekleme. ABDde önce devasa fabrika, sonra müşteri modeli benimsendi. Pomegada ise kapasite artışı daha kontrollü, kademeli ve sipariş görünürlüğüyle ilerliyor. Bu, bilançoda ani şişkinlik ve sürdürülemez CapEx riskini düşürüyor. Yani burada büyüme, vitrin için değil nakit akışı için yapılıyor.
    Jeopolitik ve bölgesel gerçeklik de Pomega lehine. Türkiye ve çevre coğrafya, enerji arz güvenliği sorununu bugün yaşıyor. Avrupa, Orta Doğu ve Orta Asya için depolama artık stratejik bir ihtiyaç. ABDde EV bataryası talebi ertelenebilir; ama enerji depolama ertelenemez. Şebeke çökerse ekonomi durur. Bu yüzden bu yatırımlar lüks değil, altyapı yatırımıdır.
    Özetle ABD battı çünkü yanlış ürüne, yanlış zamanda, yanlış motivasyonla yatırım yaptı. Pomega batmaz demek asla risk yok demek değildir; ama Pomeganın dayandığı zemin talep, zorunluluk ve entegrasyondur. Biri teşvikle ayakta duran bir balondu, diğeri enerji dönüşümünün doğal sonucu. Aradaki fark da tam olarak burada yatıyor.
    Son düzenleme : carizma; Bugün saat: 19:20.

  7. 12-24 ayda yatırımcı neye bakmalı?

    Önümüzdeki 12-24 aylık dönemde yatırımcının bakması gereken şey fiyat değil, **şirketin ayakta kalma ve büyümeyi finanse etme kabiliyeti**dir. Özellikle batarya ve enerji depolama gibi sermaye yoğun sektörlerde hikâye anlatımı değil, nakit akışı ve sipariş sürekliliği belirleyici olur. Bu nedenle ilk bakılması gereken başlık **kapasite doluluğu**dur; kurulu hatlar gerçekten çalışıyor mu, üretim planı siparişle mi dolu yoksa potansiyel talep varsayımına mı dayanıyor. Ardından **tekrarlayan gelir** gelir; tek seferlik satışlar değil, devam eden projeler ve faz faz ilerleyen kontratlar şirketi krizlerden korur.

    İkinci kritik alan **müşteri yapısıdır**. Bir-iki büyük müşteri yerine, farklı sektörlere yayılmış, coğrafi olarak çeşitlendirilmiş bir portföy var mı bakılmalı. Bu doğrudan **marj dayanıklılığı** ile bağlantılıdır; talep yavaşladığında şirket fiyat kırarak mı ayakta kalıyor yoksa maliyet avantajı sayesinde marjını koruyabiliyor mu. Burada özellikle CapEx harcamalarının ciroya oranı önemlidir: Yatırım büyüyor ama ciro aynı hızda gelmiyorsa risk birikir; yatırım, satıştan önce koşuyorsa bu alarmdır.

    Üçüncü başlık **rekabet pozisyonu ve entegrasyon gücü**dür. Şirket saf üretici mi, yoksa projeye entegre bir oyuncu mu? Ürün satmak ile çözüm satmak arasında büyük fark vardır. Çözüm satan, yani bataryayı projeye gömen şirketler talep daraldığında ayakta kalır; sadece hücre satanlar ise ilk sarsıntıda kapasite fazlası sorunuyla karşılaşır. Bu noktada rakip olmama durumu önemlidir: Şirket müşterisine rakip mi, yoksa onun tedarik zincirinin doğal bir parçası mı?

    Dördüncü olarak **teknoloji roadmap** izlenmeli ama abartılmamalıdır. 12-24 ayda devrimsel teknoloji değil, **mevcut teknolojinin güvenilir şekilde üretilebilmesi** önemlidir. Yani en yeni kimyadan çok zamanında teslim, düşük fire, stabil kalite kazandırır. Teknoloji tarafı daha çok riskleri azaltma açısından takip edilmelidir.

    Son olarak **jeopolitik ve stratejik değer** devreye girer. Enerji depolama, artık yalnızca ticari değil, ulusal güvenlik başlığıdır. Şirketin bulunduğu coğrafya, ihracat kabiliyeti, regülasyonlara uyumu ve teşviklere bağımlılık düzeyi mutlaka sorgulanmalıdır. Teşvik bittiğinde ayakta kalabiliyor mu, yoksa tüm denge sübvansiyonlara mı bağlı?

    Özetle yatırımcı önümüzdeki 12-24 ayda hikâye ne anlatıyor yerine şuna bakmalı: **Bu şirket bugün nakit üretebiliyor mu, talep zorunlu mu, kapasite dolu mu ve büyüme kendi ayakları üzerinde mi duruyor?** Bu sorulara net cevap veren şirketler dalgalı dönemi atlatır; diğerleri ise güzel sunumlarla ama boş fabrikalarla kalır.

  8. **TSMC modeli Pomega benzerliği**

    TSMC modeli özünde şunu ifade eder: **herkese üretim yapan ama kimseyle rekabet etmeyen**, ölçeğini devlet teşviklerinden çok **küresel talep zorunluluğu** üzerine kurmuş, teknolojiyi vitrin için değil **süreklilik ve güvenilirlik** için kullanan bir sanayi yapısı. TSMC kendi markasıyla çip satmaz, müşteriyle rekabet etmez, ürün tasarlamaz; bütün gücünü yüksek verim, düşük hata oranı, zamanında teslim ve uzun vadeli müşteri bağına verir. Bu sayede talep döngüleri yavaşladığında bile ilk vazgeçilen değil, **en son dokunulan** tedarikçi olur. Bugün Apple, Nvidia, AMD gibi devlerin TSMCden kopamamasının nedeni teknoloji şovları değil, üretim güvenliğinin alternatifsiz hale gelmiş olmasıdır.

    Pomega tarafında benzerlik tam olarak burada başlar. Pomeganın iddiası en ileri batarya kimyası olmak değil, **çalışan, teslim edilen ve projeye gömülen** bataryayı üretmektir. Yani otomobil markası olmak, son kullanıcıya ürün satmak ya da müşterinin rakibi haline gelmek gibi bir pozisyonu yoktur. Tıpkı TSMC gibi, müşterisinin iş modeline rakip olmayan, aksine onu mümkün kılan bir **altyapı üreticisidir**. Bu durum, talep daraldığında Pomegayı ilk gözden çıkarılan değil, sistemin devamı için tutulması gereken oyuncu yapar.

    Bir diğer kritik benzerlik **talebin niteliğidir**. TSMCnin talebi tüketici modasına bağlı değildir; yapay zekâ, savunma, veri merkezi, otomotiv gibi alanlarda çip ihtiyacı ertelenebilir ama ortadan kalkmaz. Pomegada da benzer şekilde talep, sübvansiyonla şişirilmiş bireysel EV satışlarından değil, **şebeke, sanayi, altyapı ve enerji güvenliği** ihtiyacından gelir. Bu talep istersek alırız değil, almak zorundayız kategorisindedir. ABd de çöken batarya yatırımlarının aksine, Pomeganın pozisyonu nihai tüketici talebine değil, proje bazlı ve zorunlu yatırımlara yaslanır.

    Model benzerliğinin bir diğer boyutu **ölçek ve disiplin**dir. TSMC her teknolojiyi aynı anda kovalamaz; olgunlaşmış süreçleri maksimum verimle çalıştırır, yatırımgeri dönüş dengesini bozmamaya dikkat eder. Pomega tarafında da aynı mantık görülür: kapasite artırımı siparişle paralel gider,önce fabrika sonra müşteri yaklaşımı yoktur. Bu, kısa vadede daha yavaş gibi görünse de orta vadede bilançoyu koruyan şey tam olarak budur.

    Son olarak jeopolitik değer benzerliği dikkat çeker. TSMC bugün sadece bir şirket değil, **stratejik bir varlık**tır. Pomega elbette aynı ölçekte değildir; ancak Türkiye ve yakın coğrafya için enerji depolama alanında benzer bir yerli ve güvenilir tedarikçi rolüne oynar. Bu da şirketi tamamen serbest piyasa dalgalarına bırakmaz; regülasyonlar, kamu projeleri ve bölgesel ihtiyaçlar tarafından desteklenen bir zemin oluşturur.

    Özetle TSMC modeli ile Pomega arasındaki benzerlik, teknoloji fetişizminde değil; **rekabet etmeyen üretici olma**, **zorunlu talebe hizmet etme**, **siparişe dayalı ölçekleme** ve **stratejik altyapı rolü**ndedir. Bu model, kısa vadede manşet üretmez ama uzun vadede ayakta kalanların modelidir.

Sayfa 236/237 İlkİlk ... 136186226234235236237 SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •