Sayfa 109/506 İlkİlk ... 95999107108109110111119159209 ... SonSon
Arama sonucu : 4044 madde; 865 - 872 arası.

Konu: KFEIN Kafein Yazılım Hizmetleri Ticaret A.Ş.

  1. Ben tekniğin temeli sağlam hikayesi olan hisselerde ve genellikle çıkış trendinde olanlarda işlediğine inanırım. Şu an kafein bunları sağlıyor. Fibolar özellikle bu hisselerde iyi çalışıyor gibi duruyor. Üstadda söylemiş, alltaki fibo seviyesi 7.2x. üsttekiler 7.6x ve 8.1x.Buraların hacimli geçilmesi durumunda 8.7x ve sonraki10.xx. Tabi fibolar nereden çizdiğinize göre değişiklik gösterebilir. Grafikte bozulma olmassa durum bu şekilde değerlendiriyorum. Tabi benim için bir hissede en önemli şey “hikaye” ve hikayenin “meyvesi” olan kardır. Hikaye OVP de teyit edildi. İnşallah meyvesi de gelir. Herkese bol bereketli kazançlar diliyorum. Paylaşım yapan üstadlara da emekleri için teşekkürler. Çok faydalı oluyor paylaşımları.


    Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

  2.  Alıntı Originally Posted by istat Yazıyı Oku
    10 dan devretmesin
    görürsün önümüzdeki hafta..

    ytd..

  3. 2019 yılı: dramatik ekonomik gelişmeler yılı
    EKONOMİ / İSTANBUL - 22.09.2018 10:30
    MÜSİAD Genel Başkanı Kaan yeni ekonomi programını değerlendirirken: Tüm Dünya'nın dramatik ekonomik değişimlere sahne olacağı öngörülen 2019 yılı için ülkemizin aldığı ihtiyatlı makro duruş hem gerçekçidir hem de ekonomi çevreleri açısından bir uyarı niteliğindedir, dedi.

    2019 yılı: dramatik ekonomik gelişmeler yılı
    Bunlar da İlginizi Çekebilir
    TESK`ten `fırsatçılık` uyarısı
    TESK'ten 'fırsatçılık' uyarısı
    Yapılandırma ilk taksitte son gün uyarısı
    Yapılandırma ilk taksitte son gün uyarısı
    2019 yılı: dramatik ekonomik gelişmeler yılı
    2019 yılı: dramatik ekonomik gelişmeler yılı


    EKONOMİ SERVİSİ

    MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kaan açıklamasında şu hususlara dikkat çekti: Dengelenme, disiplin ve değişim aşamaları üzerine inşa edilmiş Yeni Ekonomik Programı, gerek temel makro parametreler için hedeflediği düzeyler gerekse üretim-tasarruf-yatırım üçgeninde reel sektöre vaat ettiği açılımlar bağlamında Dünya ve Türkiye ekonomisinin gidişatı açısından makul, ölçülebilir ve ihtiyatlı bulduğumuzu beyan ederiz.â€

    “YATIRIMIN ÖNCELİK KAZANMASI UMUT VERİCİâ€

    Kaan, “Programda sunulan üç etaplı ilerleme senaryosu; ülkemiz ekonomisinin yeniden makro değişkenler anlamında stabiliteye kavuşmasını, denge hattının sıkı maliye ve para politikaları ve bu politikaların güncellenerek denetimi ile devamlılığını ve nihayet ekonomik mantalitedeki paradigma değişimini ortaya koymaktadır. Bu üçlü ilerleme, reel sektör açısından ana yol haritası niteliğinde olacaktır. Öte yandan üretimde millileşme hareketinin, cari açığı doğrudan etkileyen sektör kalemlerine de vurgu yapması ve bu itibarla biyo-teknoloji, petro-kimya, yazılım, enerji ve makine-teçhizat gibi katma değeri yüksek sektörlerde yatırımın öncelik kazanması umut vericidir. Ekonominin konvansiyonel sektörlerinde kümelenmiş reel kesim için ise Emlak ve Kalkınma Bankaları'nın yeniden yapılandırılması hem mevcut dalgalanmanın dengeye kavuşmasını sağlayacak hem de 3 yıllık üretim planlamalarında verimliliği artıracaktır. İhracat Teşvik Sistemi'nin iyileştirilmesi ve Taşınmaz Değerleme Sistemi'nin kurulacak olması da dengelenme sürecine katkı sağlayacaktır.†Dedi.

    “2019 YILI TÜM DÜNYA'NIN DRAMATİK EKONOMİK DEĞİŞİMLERE SAHNE OLACAĞI BİR YILâ€

    Kaan, “Büyüme, enflasyon, dış ticaret ve istihdam rakamları; 2019 ve 2020 yılları için makul ve erişilebilir bir seviyeye işaret etmektedir. Tüm Dünya'nın dramatik ekonomik değişimlere sahne olacağı öngörülen 2019 yılı için ülkemizin aldığı ihtiyatlı makro duruş hem gerçekçidir hem de ekonomi çevreleri açısından bir uyarı niteliğindedir. Kamu maliyesi anlamında tasarruf kalemlerine yapılan ısrarlı vurgu ve bunun için özelleşmiş bir ofisin kurulmuş olması iki açıdan tatmin edicidir: Öncelikle bu ofisin ilgili tüm bakanlıklar ile işbirliği şeklinde kurulması; iletişim ve senkronizasyon sorunlarını giderecektir. Öte yandan ofisin sahada aktif olarak çalışacak olması; üzerinde ısrarla durduğumuz sahadan gelen mikro verilerin, makro politikalar üzerindeki belirleyici önemini nihayet doğrulamıştır.†Dedi.

    DENGE-DİSİPLİN-DEĞİŞİM

    Kaan, “Programın üçer aylık periyodlar ile denetlenecek olması hem planın işleyişinin verimliliğini hem de mikro değişimlerin izlenerek makro planda güncelleme yapılması ihtimalini desteklemektedir. Bu tür güncellemeler, değişimlere karşı hızlı refleks verme ve programın disiplin etabının işletilmesi adına elzemdir. Bankaların mali yapı ve aktif büyüklükleri üzerinde çalışmalar yapılacağının kaydedilmesi hem reel sektörün bankacılık sektörü ile olan güven ilişkisini güçlendirecek hem de güçlü finansal kesim yaratma politikasını destekleyecektir. Sonuç olarak; Yeni Ekonomik Program'ın denge-disiplin-değişim etaplarının sağlıklı bir şekilde işletilmesi ve ekonomik büyümenin yeniden %5'leri görmesi adına sanayi kesiminin de bu hususta hassas olmasının gerektiğini hatırlatmak isteriz.†İfadelerini kullandı.

  4. TEKNOFEST’te konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Artık fiziki güvenliğinizi siber güvenlikle, dijital sanayi ile, yerli yazılım ile tahkim etmiyorsanız kendi kendinizi kandırıyorsunuz demektir. Günümüzde dijital güvenliğiniz yoksa istediğiniz kadar fiziki tedbir uygulayın, gerçek manada özgürlüğünüzü sağlayamazsınız" dedi.
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Teknoloji Takımı (T3) Vakfı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali’ne (TEKNOFEST) katıldı. Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tür etkinliklerin gençlere teknolojiyi sevdireceğine ve teknoloji geliştirme süreçlerine katkı sağlamaya yönelteceğine inandığını kaydetti.



    Günümüz dünyasında gerçek anlamda bağımsızlığın teknolojiyi tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden bir ülke olmaktan geçtiğini vurgulayan Erdoğan, “Teknoloji konusunda kullanıcı olarak kaldığımız sürece hiçbir alanda özgürlüğümüzü garanti altına alamayız. Son yıllarda yaşadığımız her hadise özellikle bize bazı uyarılar yapıyor. Atacağımız adımlar bu alandaki yatırımlar, teknolojinin tüm alanlarında önde olmamız gerektiğini göstermiştir. Teknolojideki gelişmelerinde de ilk aşaması hayal edebilmektir. Bizim milletimiz bu bakımdan ileri bir seviyededir. Ecdadımız asırlar boyunca hep daha fazlasını hayat etmiş, bunun peşinden gitmiş, mücadelesini vermiş ve çoğunlukla hedefine ulaşmıştır. Kızıl Elma diye ifade ettiğimiz ufuk ötesindeki hedeflerimiz hep yenilenmiştir. Ne zaman hayal etmeyi bıraktıysak o zaman gerilemeye başladık. Biz de Türkiye’ye ne kazandırdıysak hep hayallerimizin peşinden giderek başardık†diye konuştu.


    Türkiye’nin teknoloji hamlesinin başarıya ulaşmasının, teknoloji üreten bir toplum haline dönüşmekle gerçekleşeceğini söyleyen Erdoğan, etkinliğin düzenlendiği 3’üncü Havalimanının bile Türkiye’nin bu konudaki vizyonunun somut bir ifadesi olduğunu vurguladı.

    "Dijital güvenliğiniz yoksa istediğiniz kadar fiziki tedbir uygulayın, gerçek manada özgürlüğünüzü sağlayamazsınız"
    Dünyada güvenlik kavramının anlamının büyük ölçüde değiştiğine dikkat çeken Erdoğan, “Artık fiziki güvenliğinizi siber güvenlikle, dijital sanayi ile yerli yazılım ile tahkim etmiyorsanız kendi kendinizi kandırıyorsunuz demektir. Günümüzde dijital güvenliğiniz yoksa istediğiniz kadar fiziki tedbir uygulayın, gerçek manada özgürlüğünüzü sağlayamazsınız. Bizim ecdadımız yıllarca kendi dönemi teknolojilerine öncülük etmiştir, daha sonra liderliği elinden kaçırmıştır. Osmanlı 17. Yüzyıldan itibaren teknoloji konusundaki geriliğinin farkına varmıştır. Dönemin yöneticileri bu sorunun çözümünü batının teknolojisini ülkemize taşımakta görmüştür. Bu tercihin sonucu olarak teknolojiyi kullanacak insan kaynağının da Batı’da eğitilmesi yoluna gidilmiştir. Bugün geriye baktığımızda bu tercihin çok da isabetli olmadığını anlıyoruz. Mühendislik öğrensin diye Batı’ya gönderdiğimiz öğrenciler, çoğunlukla zihinleri bize yakışmayan fikirlerle iğfal edilmiş olarak dönmüşlerdir. Halbuki asıl olan teknolojiyi tasarlamak, geliştirmek ve öğretmektir. Osmanlı özellikle Sultan Abdülhamid döneminde bu istikamette bir takım adımlar atmışsa da maalesef devletin ömrü bunları tamamlamaya yetmemiştir. 1. Dünya Savaşı ardından yaşanan işgaller ülkemizi maddi olarak yıpratsa da istiklal kararlılığımızı yok edememiştir†şeklinde konuştu.
    Cumhuriyet tarihinde milli savunma sanayii konusunda atılan her adımın engellendiğini hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “1925 yılında Haliç’te yerli sermaye ile gerçekten önemli bir savunma sanayi fabrikası kurulmuştur. 2’nci Dünya Savaşı yıllarında bu çabalar hız kazanmıştır. Nuri Demirağ kendi geliştirdiği uçakları, kendi fabrikasında üretmeye başlamıştır. İlk etapta eğitim ve küçük yolcu uçakları üreten bu fabrika, tek parti yöneticilerinin basiretsizliğinin kurbanı olmuştur. Bu fabrika atıl hali getirilmiştir. Nuri Demirağ uçaklarını almayan dönemin THK başkanı kendini ‘Amerika’nın verdiği bedava uçak dururken fabrikanızdan para ile sipariş verirsem yarın bu millet beni asar’ diye savunmuştur. Nuri Demirağ’ın uçak fabrikasının dışarı ihracat yapmasına dahi izin verilmemiştir. Tüm hayatını uçmaya adayan Vecihi Hürkuşâ€™un gayretleri, sürekli engellenmiştir, sabote edilmiştir. Uçak bombaları ve motor üreten Şakir Zümre ise karşısına çıkartılan engeller nedeniyle işini önce tarım aletleri yapımına, ardından da soba imalatına çevirmiştir. Kafkas İslam Ordusu komutanı Nuri Paşa’nın hikayesi tam bir ibret vesikasıdır. Ordunun dağıtılmasının ardından uzun yıllar yurt dışında yaşamak zorunda kalan Nuri Paşa İkinci Dünya Savaşı öncesi yeniden ülkemize dönüp savunma sanayi projelerine girişmiştir. Zeytinburnu’nda bir depoyu satın alan paşa, burayı silah üreten bir fabrikaya dönüştürmüştür. İşler büyüyünce bu fabrika Sütlüce’ye taşınmıştır. 1949 yılında bu fabrika aralarında Nuri Paşa’nın da olduğu pek çok kişi ile birlikte şüpheli şekilde havaya uçmuştur. Ölenlerin cesetlerine dahi ulaşılamadı. Böylece ülkemizin önemli bir savunma sanayi hamlesi resmen yok edilmiş oldu. Türkiye Kıbrıs Barış Harekatına kadar adeta üzerine ölü toprağı serpilmiş şekilde tamamen dış yardımlara bağlı kalmıştır. Kıbrıs Barış Harekatı’nda ülkemizin mühimmattan yedek parçaya, bütün bunlarla birlikte telsiz muhaberesinde bile her alanda yaşadığı ambargo durumun vahametini anlamaya başlamamıza vesile olmuştur. Buna rağmen gereken adımlar uzun yıllar yeterli düzeyde atılamamıştır. Yerli otomobil Devrim’in hikayesi malumdur. Hazırcılığın cazibesi bir kez daha galip gelmiştir. Rahmetli Özal bu gerçeği fark ettiği için savunma sanayi müsteşarlığı kurmuştur. Dönemin şartları çerçevesinde bir takım önemli çalışmalar başlatılmışsa da 2003 yılına geldiğimizde savunma sanayi ihtiyaçlarımızın ancak yüzde 20’si yerli imkanlarla karşılanabilir durumdaydı.â€

  5. Günlük fiyat hareketlerine takılanın ömrü kısa olur.Yazılım sektörü bundan sonra özellikle orta ve uzun vadeli yegane sektör.Şöyle düşünün savunma sektörünün eski hali gibi.

  6. Hüseyin GÖKÇE

    Türk Bilişim Derneği’nin (TBD) Yerli ve Milli Yazılım Çalışma Heyeti, sektörün gelişimine yönelik bir rapor hazırladı.

    Raporda yerlileştirme konusunda, kamu ve özel sektör yetkililerinin ortak hareket etmesi gerektiği vurgulandı. Rapor kamuoyuyla paylaşıldıktan sonra Cumhurbaşkanlığı, Bakanlıklara ve Dijital Dönüşüm Ofisi’ne sunulacak.

    Çalışmanın tüm kesimler tarafından sahiplenildiğini belirten TBD Başkanı Rahmi Aktepe, belirlenen hedeflere ulaşılması için her türlü katkıyı vermeye hazır olduklarını bildirdi. Çalışmalar sonucunda yerli ve milli yazılım sektörünün gelişiminin hızlı ivme kazanacağını ifade eden Aktepe, “Siber güvenlik başta olmak üzere, yüksek katma değerin oluşturulması ve bilişimde ithalat fazlalığının azaltılması için yerliliğin ve milliliğin önemini defalarca dile getirdik†dedi.

    Çalışma yapılırken, öncelikle yerli ve milli yazılımın nasıl olması gerektiğinin belirlendiğini bildiren Aktepe, teşvik destek mekanizmasının olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesi gibi konuların ele alındığını anlattı.

    Mevzuat konusunda de teknik çalışmaların başlatıldığının altını çizen Rahmi Aktepe, TBD çatısı altında 1995 yılında kurulan Kamu-BİB platformunun, kamu bilgi işlem birimleri ve sektörel katılımla önemli çalışmalara imza attığını, ulusal bilişim politikalarının oluşturulmasına katkı sağladığını anlattı.

    Raporda neler var?

    Yerlilik konusunun irdelendiği raporda, yerli yazılım üreticilerinin yabancı şirketler tarafından satın alınması durumunda, yerli ve milli statüsüne yönelik mevzuat ele alındı. Satın alma sonrasında özellikle kritik alanlar olan siber, uzay, savunma alanlarında millilik değerlendirmesinin yeniden yapılması ya da düşürülmesi konuları da masaya yatırıldı. Yerli yazılıma verilen teşviklerden, yüksek katma değerli ürünlerin elde edilmesinin yollarına kadar incelenen raporda, kamu kurumlarının milli yazılımlarda karşılaştığı sorunlar, kaynak kodlarının yönetimi, yazılımın dünya standartlarını yakalayarak yüksek teknolojik ürün olmasına kadar birçok konu değerlendirildi.

  7. Daha fazla söze gerek yok anlayan anlar ......Tavsiyem odurki asla saçma sapan tahta hareketlerine takılmayın...

  8. 7,17 lere çekilebilir....kısa vade durum bozulmuş görünüyor....orta ve uzun vade için şimdilik yön yukarı......ytd

Sayfa 109/506 İlkİlk ... 95999107108109110111119159209 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •