Toplumun ve toplum adına konuştuğunu iddia eden bizlerin sıkça yaptığı bir hata var. Bu hata az sonra yazacağım cümlelerle de doğrulanan, bir tarafıyla sanki hatasını kendi üzerinden gerçekleştiren bir kehanet gibi.
Temsiliyetler her zaman asıllarının üstünde “yükselirler”, onlardan rol çalar ve onların varlıklarını tüketirler. Bu her şeyde böyledir. Temsili yerine asılı görmek, ona itibar etmek şimdiye kadar kolay değildi ama başta AI olmak üzere mülkün sanal ve çoğul olarak yeniden üretilmeye başlandığı çağımızda bu giderek daha imkanlı hale geliyor. Pozitif bilimlerde daha sık rastladığımız ve ondan da önce eski bir alışkanlık olarak temsiller üzerinden düşünme ezberimiz, makinalara karşı en zayıf yanlarımızdan. Öyle ki matematikle varolma mücadelemizin bir sonucu olarak öğrendiğimiz yöntemler iş ekonomik-sosyal dünyaya gelince sıkça hataya düşürüyor bizi. Oysa pre-modern dönemin tek tipleştirerek oluşturduğu toplumsal/siyasal kavramlar geçerliliğini yitireli çok oldu, bizim gibi geçen yüzyılların kötü birer mirası olarak üzerimize bulaşmış arkaik kalıntıları üzerinde debelenip bir üst seviyeye geçememiş ve giderek çölleşen toplumsal/akademik/entellektüel alana sahip bölgelerde bu kavrayamamışlık ilerleyen zamanlarda giderek daha çok yakıcı olacak gibi görünüyor maalesef. Geçmekte olan ilk çeyreğe bakınca, dünya üzerinde beliren bu yüzyılın ayrımları giderek belirginleşiyor. Şimdiden bakınca dahi, önceki yüzyıldan kalan (belki biraz daha öncesinden) temsillere maruz kalan toplumların hali ortada. Toplumlar, sınıflar ve dahi devletler tek kavramla, tek kelimeyle tanımlanamayacak kadar grift ve çeşitliler. Doğada olan da bu, her ne kadar biz layıkıyla göremesek de.
Yer İmleri