Sayfa 1763/7020 İlkİlk ... 76312631663171317531761176217631764176517731813186322632763 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 14,097 - 14,104 arası.

Konu: Sanat Mozaik


  1. Iskoc yazar Samuel Smiles'in dogum yildonumu (23 Aralik 1812)



    "Umut gunes gibidir, ona dogru giderken yukumuzun golgesini hep arkamizda birakiriz."




    "Kaybolmus bir servet calismakla, kaybolmus bir bilgi okumakla, bozulmus bir saglik tedavi ve ilacla telafi olunabilir; ama kaybolmus bir zaman edebiyen kaybolmus demektir."




    "En buyuk kole bir despot tarafindan yonetilen degil , kendi manevi cehaletinin , menfaat perestliginin ve ahlaksizliginin esiri olandir."

  2. Ingiliz roman yazari ve sair Jane Austen, Emma romanini 23 Aralik 1815’de Londra’da yayinci John Murray araciligiyla yayinladi.

    “Sanki kendinden yana bir etkilesim olusmustu; sanki Mr.Knightley'nin gozleri gercegi onun gozlerinden kapmis ve icinden iyilik adina ne gectiyse hepsini yakalayip degerlendirmisti. Simdi ona isiyan, sicak gozlerle bakiyordu. Emma'nin yuregi de mutlulukla isindi. Hele bir an sonra Mr.Knightley, gundelik nezaketten daha yakin bir ifadeyle uzanip elini tuttugu zaman.Belki de elini uzatan Emma olmustu bilemiyordu ama Mr.Knightley onun elini aldi, SIKTI, tam dudaklarina goturmek uzereydi ki, kim bilir ne dusunerek, birden vazgecti. Nasil bir sakinca gormustu, oyle en son anda neden caymisti. Emma anlayamadi. Caymasaydi daha iyi ederdi diye dusundu. Ne var ki erkegin niyeti kusku kaldirmazdi. George Knightley her zaman kadinlara karsi gosterisli nezaket jestleri yapmayan bir adamdi ama yaptigi zaman cok yarasiyordu, cunku o yaptiginda bu gibi jestler bir vakar ve sadelik kazaniyordu. Bu yarim kalmis girisimi animsadikca hosnutluk duymamak Emma'nin elinde degildi, cunku bu davranis kusursuz bir dostlugu simgeliyordu.”



    “Emma's colour was heightened by this unjust praise; and with a smile, and shake of the head, which spoke much, she looked at Mr. Knightley.-- It seemed as if there were an instantaneous impression in her favour, as if his eyes received the truth from her's, and all that had passed of good in her feelings were at once caught and honoured.-- He looked at her with a glow of regard. She was warmly gratified-- and in another moment still more so, by a little movement of more than common friendliness on his part.--He took her hand;-- whether she had not herself made the first motion, she could not say-- she might, perhaps, have rather offered it--but he took her hand, pressed it, and certainly was on the point of carrying it to his lips-- when, from some fancy or other, he suddenly let it go.--Why he should feel such a scruple, why he should change his mind when it was all but done, she could not perceive.--He would have judged better, she thought, if he had not stopped.--The intention, however, was indubitable; and whether it was that his manners had in general so little gallantry, or however else it happened, but she thought nothing became him more.-- It was with him, of so simple, yet so dignified a nature.-- She could not but recall the attempt with great satisfaction. It spoke such perfect amity.”

  3. Ingiliz nufus bilimci ve politik iktisat teorisyeni Thomas Robert Malthus’un olum yildonumu (23 Aralik 1834)

    “Zaten sahip cikilmis bir dunya'ya dogan insan, eger yasamasi icin gerekeni ailesinden alamiyorsa ve toplumda onun emegine ihtiyac duyulmuyorsa, bu insanin kucucuk bir lokma ekmege bile hakki yoktur; aslinda, bu insan fazladir. Tabiatin buyuk ziyafetlerinde onun icin oturacak bos yer kalmamistir. Tabiat bu insanin ziyafeti terk etmesini isteyecek; eger o, davetlilerden bazilarinin merhametine siginamazsa, tabiat kendi emirlerini hemen uygulayacaktir.”



    “A man who is born into a world already occupied, his family unable to support him, and society not requiring his labour, such a man, I say, has not the least right to claim any nourishment whatever; he is really one too many on the earth. At the great banquet of Nature there is no plate laid for him. Nature commands him to take himself away, and she will not be slow to put her order into execution.”

  4. Ispanyol sair Juan Ramón Jiménez’in dogum yil donumu (23 Aralik 1881)





    Ben degilim

    Ben, ben değilim.
    Birisiyim
    yanimda gelen, gormedigim,
    bazen ziyaret ettigim,
    ve bazen unuttugum biri;
    konustugumda, sessiz, durgun kalan biri,
    nefret ettigimde, uysalca, bagislayan biri,
    benim bulunmadigim yerlerde dolasan biri,
    ben oldugumde ayakta kalacak biri.

  5. Hollandali ressam Vincent Van Gogh'un, kendisi gibi ressam olan yakin arkadasi Paul Gauguin'in, birlikte yasadiklari evden ayrilmasindan endiselendi ve kiskandi.

    Bu endisesinden dolayi 23 Aralik 1888’de Paul Gauguin ile tartistilar ve Gauguin evden ayrildiktan hemen sonra ustura ile sol kulagini kesip bir genelevde calisan Rachel’a gonderdi.


  6. Alman besteci Engelbert Humperdinck'in kizkardesi Adelheid Wette'nin librettosu Alman masallari yazari Grimm Kardesler'in ayni isimli bir masalindan uyarladigi 3 perdelik operasi Hänsel und Gretel, işl lez 23 Aralik 1893'de Weimarer Hoftheater'da (simdi Deutsches Nationaltheater und Staatskapelle Weimar) sahnelendi.




  7. Italyan roman yazari Giuseppe Tomasi di Lampedusa'nin dogum yil donumu (23 Aralik 1896)

    "Prenses cok yorgun; uyuyor ve kendisini gormedim bile. Signorina Concetta'yi demek istiyorum." Durakladi. "Sevdalanmis" Kirk bes yasinda bir adam, sevdalanacak kadar buyumus bir kizi oldugunu fark edinceye kadar kendini hala genc sayabilir. Prens o anda yaslandigini hissetti; ava ciktigi zaman yaptigi uzun yuruyusleri, karisinin attigi Gesummaria cigliklarini, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra nasil hala dinc ve taptaze kalabildigini, hepsini unutup birden kendini Villa Giulia Parki'nda kucuk kecilere binmis bir suru torununun yaninda yuruyen ak sacli bir dede gibi gordu." Leopar



    "La Principessa è stanca; dorme e non la ho vista. Si tratta della signorina Concetta." Pausa. "Essa è innamorata." Un uomo di quarantacinque anni può credersi ancora giovane fino al momento in cui si accorge di avere dei figli in età di amare. Il Principe si senti invecchiato di colpo; dimenticò le miglia che percorreva cacciando, i "Gesummaria" che sapeva provocare, la propria freschezza attuale al termine di un viaggio lungo e penoso; di colpo vide sé stesso come una persona canuta che accompagna uno stuolo di nipotini a cavallo alle capre di Villa Giulia"




    “Biz Leoparlar, Aslanlardik; yerimize gececekler kucuk cakallar ve sirtlanlar olacak ve hepimiz, Leoparlar, cakallar ve koyunlar, kendimizi en namuslu, en durust saymayi surdurecegiz.”

Sayfa 1763/7020 İlkİlk ... 76312631663171317531761176217631764176517731813186322632763 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •