Sayfa 1820/7020 İlkİlk ... 82013201720177018101818181918201821182218301870192023202820 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 14,553 - 14,560 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Ispanyol sair Ángel González'in olum yildonumu (12 Ocak 2008)



    Bir yanlis anlasilma oldu aslinda.
    'Sandık basina!' diye haykirdi halk,
    ama o 'Silah basina!' anladi, 'Silah basina!' dedi.
    Gururu oksandi ve sahlanip
    tufekle, tabancayla ve yasayla
    bir yigin insan oldurdu.
    Kinina sokarken kilicini, konustu:
    'Demokrasi yetkinliktir, olgunluktur' dedi.
    Alkis tuttu bu sozlere halk. Sustu oluler,
    aldirmadilar bile, baska ne yapsinlar?
    Iradesi gerceklesti halkin.
    Bundan boyle eger -sessizlik-
    isterseniz Sefiniz olurum artik.
    Parmagini kaldirabilir yalnizca
    aranizda boyle dusunmeyen varsa.
    Ezici bir cogunlukla btuun cesetler
    ona mezarligin baskomutanligini verdiler

  2. "Seninle konusacak bir milyon sey var.Bu dunyada istedigim sensin.Seni gormek ve konusmak istiyorum.Seninle her seye bastan baslamak istiyorum. / Ho un milione di cose di cui parlare con te. Tutto quello che voglio in questo mondo sei tu. Voglio vedere te e parlare. Voglio il due di noi a ricominciare tutto dall'inizio." Haruki Murakami


  3. “Onun ask bilgisi tumuyle kuramsaldi ve o aski, bir cig damlasinin nazik dususu ya da durgun bir suyun dalgaciklari gibi alev yalayislari olarak ve yaz gecelerinin kadife karanligi gibi serin olarak tasarliyordu. Onun ask gorusu daha cok sakin, uysal bir sevgi, goksel bir sakinligin cicek kokulu romantik isikli ortaminda, sevgiyle yumusakca hizmet etmekti.” Jack London, Martin Eden



    “She did not know the actual fire of love. Her knowledge of love was purely theoretical, and she conceived of it as lambent flame, gentle as the fall of dew or the ripple of quiet water, and cool as the velvet-dark of summer nights. Her idea of love was more that of placid affection, serving the loved one softly in an at mosphere, flower-scented and dim-lighted, of ethereal calm.”

  4. “O zaman anladim; biz harika yol arkadaşlariydik, ancak sonunda her birimiz kendi rotasinda gidecek yalniz bir mental kutlesinden baska bir sey degildik. Uzaktan bakinca kayan yildizlar kadar guzel gorunuyorduk. Gercekte ise, tek basimiza uzaya hapsolmus, hicbir yere gidemeyen tutsaklar gibiydik. Ancak iki uydunun yorungeleri tesadufen kesisince bir araya gelebiliyorduk. Hatta birbirimize duygularımizi bile acabilirdik. Sadece bir anligina. Hemen sonraki an ise mutlak bir tek basinaliga dogru savrulacaktik. Gunun birinde yanip yok oluncaya dek.” Haruki Murakami, Sputnik Sevgilim



    “And it came to me then. That we were wonderful traveling companions but in the end no more than lonely lumps of metal in their own separate orbits. From far off they look like beautiful shooting stars, but in reality they're nothing more than prisons, where each of us is locked up alone, going nowhere. When the orbits of these two satellites of ours happened to cross paths, we could be together. Maybe even open our hearts to each other. But that was only for the briefest moment. In the next instant we'd be in absolute solitude. Until we burned up and became nothing.”

  5. “Tepelerinde soguk alevlerle parlayan kuzey isiklari veya dans ederek seken yildizlar, altlarinda karla kaplanip hissizlesmis ve donmus topragin oldugu bu ortamda, Sibirya kurtlarinin bu sarkisi belki de yasama karsi bir meydan okumaydi. Ne var ki uzun iniltiler ve yarida kesilen aglamalarla pes perdeden soylendigi icin sarki daha cok bir yakarisa, varolus eziyetinin acik bir ifadesine benziyordu. Bu eski bir sarkiydi, soyun kendisi kadar eskiydi; sarkilarin henuz huzunlu oldugu zamanlardan kalmaydi, genc dunyanin ilk sarkilarindandir.” Jack London, Vahsetin Cagrisi



    “With the aurora borealis flaming coldly overhead, or the stars leaping in the frost dance, and the land numb and frozen under its pall of snow, this song of the huskies might have been the defiance of life, only it was pitched in minor key, with long-drawn wailings and half-sobs, and was more the pleading of life, the articulate travail of existence. It was an old song, old as the breed itself—one of the first songs of the younger world in a day when songs were sad.”

  6. Showtime, Damian Lewis ve Paul Giamatti’nin rol aldigi Billions’in 4. sezonundan fragman yayinladi.


  7. Marlon Brando’ya benzetilen Amerikali aktor Billy Zane, yapimciligini yapacagi, Bernard Judge’in kaleme aldigi Marlon Brando biyografisinden uyarlanan bagimsiz film Waltzing with Brando’da usta aktoru canlandiracak.



    Brando, Los Angeles’ta yasayan bir mimar Judge’i, Tahiti adalarindan birinde kendisine ekolojik olarak kusursuz bir yasam alani insa etmesi icin ise almis ve ikili bu surecte birlikte epey vakit gecirmislerdi.

    https://indianexpress.com/article/en...rando-5535421/

  8. Eddie Murphy’nin basrolunde yer aldigi 1988 yapimi komedi filmi Coming to America’nin devam filmi geliyor.



    Eddie Murphy yillar sonra Prens Akeem’i tekrar canlandiracak olmaktan mutluluk duydugunu soyledi.

    Filmin kadrosunda Arsenio Hall, Shari Headley, John Amos ve James Earl Jones olacak.

    https://www.upi.com/Eddie-Murphy-con...6341547297162/

Sayfa 1820/7020 İlkİlk ... 82013201720177018101818181918201821182218301870192023202820 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •