-
Alman filozof Johann Gottlieb Fichte'nin dogum yil donumu (19 Mayis 1762)
"Seyler ve aralarindaki iliskileri yalnizca dokunma duyulariyla degerlendirebilen dogustan korlerden olusan bir dunya tasarlayin. Aralarina girip onlara renklerden ve yalnizca isik sayesinde gorulebilen iliskilerden bahsedin. Sansliysaniz, sozlerinize hicbir anlam veremediklerini soyleyecekler. Gozlerini acabilme yeteneginiz de yoksa eger, bosuna konusmakta oldugunuzu kisa surede anlayip susacaksiniz."

"Imagine a world of people all born blind.They can only know about the existence and interrelationship of things that exist fort he sense of touch.If you talk to them about colors and about other relationships that exist only through light and the sense of sight, you might as well be saying nothing at all.If you are lucky, they will inform you of this fact so that you notice your error and can at least refrain from further useless talk if you prove incapable of opening their eyes."
-
Malcolm X'in dogum yil donumu (19 Mayis 1925)

"Birini ayiplamakta acele etme. Senin gectigin yoldan gecmemiş, senin kadar hizli dusunemiyor olabilir. Unutma ki bir zamanlar sen de su anda bildiklerinden bihaberdin. / Don't be in a hurry to condemn because he doesn't do what you do or think as you think or as fast. There was a time when you didn't know what you know today."

"Egitim, gelecege gecis icin pasaporttur.Yarin, bugunden onun icin hazirlananlarindir. / L'educazione è il nostro passaporto per il futuro, poiché il domani appartiene a coloro che oggi si preparano ad affrontarlo."
-
Albert Camus, Yabanci (The Stranger / The Outsider) romanini 19 Mayis 1942 tarihinde yayinladi.
"Ne zamandir ilk kez olarak, anacigimi dusundum. Hayatinin sonlarinda nicin bir "Nisanli" edinmisti, nicin hayata yeniden basliyormus gibi oyunlara girismisti, anlar gibi oluyordum. Orada, orada da birtakim omurlerin sona erdigi bu Ihtiyarlar Yurdunun cevresinde de aksamlar, huzunlu bir savas araligi gibiydi. Anacigim, olumun esiginde, kendini orada serbest ve her seyi yeni bastan yasamaya hazir hissetmis olmaliydi. Kimsenin, kimseciklerin onun arkasindan aglamaya hakki yoktu. Ben de herseyi yeni bastan yasamaya kendimi hazir hissettim."

"For the first time in a long time I thought about Maman. I felt as if I understood why at the end of her life she had taken a 'fiancé,' why she had played at beginning again. Even there, in that home where lives were fading out, evening was a kind of wistful respite. So close to death, Maman must have felt free then and ready to live it all again. Nobody, nobody had the right to cry over her. And I felt ready to live it all again too."
"Istikbalimin karanlik ufkundan bana dogru, hayatim boyunca, bir cesit israrli ve serin bir ruzgar esiyor. Ve bu esinti, halkin, gayri-hakiki yillar boyunca bana zorlamaga calistigi butun bu fikirleri de duzelttirdi. Digerlerinin olumunun veya bir annenin sevgisinin veya Allahin sevgisinin veya bir kimsenin nasıl yasamak isteyisinin, kendisinin sectigi kaderin ne onemi var? Zira ayni kader, sadece beni degil, onu da, kendilerinin, benim kardeslerim olduklarını soyleyen milyonlarca imtiyazli insani da sececektir. Ve bir gun, hepsi olume mahkûm edilecek; digerlerininki gibi onun da vakti gelecek."

"Throughout the whole absurd life I'd lived, a dark wind had been rising toward me from somewhere deep in my future, across years that were still to come, and as it passed, this wind leveled whatever was offered to me at the time, in years no more real than the ones I was living. What did other people's deaths or a mother's love matter to me; what did his God or the lives people choose or the fate they think they elect matter to me when we're all elected by the same fate, me and billions of privileged people like him who also called themselves my brothers? Couldn't he see, couldn't he see that? Everybody was privileged. There were only privileged people. The others would all be condemned one day. And he would be condemned, too."
-
Jamaika dogumlu Amerikali sarkici, soz yazari, super model ve oyuncu Grace Jones'un dogum gunu (19 Mayis 1948)

-
Seamus Heaney, Death of a Naturalist (Bir Dogalcinin Olumu) siir kitabini 19 Mayis 1966 tarihinde yayinladi.


Basparmagimla isaret parmagim arasinda
kisacik kalemim duruyor, bir silahmiscasina rahat.
Disaridan, penceremin altindan tanidik, net bir
hisirti geliyor, bir kurek sertce engebeli topraga giriyor:
Babam, topragi kaziyor. Asagiya bakiyorum
Bitkilerin arasinda egilen gergin sirti
dogruluyor ve yirmi yil sonra yeniden beliriyor orada,
durmuyor babam, ritimle egilip kalkiyor patates tarhlari arasinda.
Kaziyor.
Lastik cizmesini koymus kulagina elindeki kuregin, sapi
dizine bastirip var gucuyle kanirtiyor.
Ta kokunden aliyor ust kismini bitkinin
ve ters ceviriyor parlak yuzeyi derine gomerek
toplarken ellerimizdeki o serin sertligini sevdigimiz
patatesleri ortaya sermek icin.
Fakat Tanrim, bu ihtiyar nasil da maharetle kullaniyor kuregi.
Tipki kendi ihtiyar babasi gibi.
Toner's batakliginda gündelikle calisirdi buyukbabam
bir gunde en cok torfu o cikarirdi o turbaliktan.
Bir keresinde ona sut goturmustum, elimde agzi
uyduruk bir kagitla kapatilmis bir sise. Dogruldu
sutu icmek icin bir an, sonra yine egildi oraciga hemen
katlayip durup duzenlice, atmaya basladi cimli topragi
yine omzunun uzerinden, indikce inerek daha asagi
hep daha iyi bir torf için. Kaziyordu.
O patates topraginin soguk kokusunda, o lifli batagin
bildik cıvigi ve islaginda, hoyratca kesiliyor bir yani
basimin icinde ayaklanan canlı koklerimin.
Ama benim kuregim yok o adamlar gibi kazmak icin.
Basparmagimla isaret parmagim arasinda
kısacik bir kalem duruyor.
Iste onunla kaziyorum ben.
-
Amerikali yazar Jodi Picoult'un dogum gunu (19 Mayis 1966)
"Bir defasinda Kate sekiz ve ben bes yasindayken kavga etmis ve artik ayni odayi paylasmak istemedigimiz kararina varmistik. Ancak evimizin buyuklugu ve diger odada da Jesse'nin yasadigi goz onune alindiginda gidecek baska yerimiz yoktu. O yuzden daha buyuk ve akilli olan Kate, odayi ikiye bolmeye karar verdi. "Hangi tarafi istiyorsun?" diye diplomatik bir edayla sordu. "Izin veriyorum, sen sec."
Tabii ki yatagimin dahil olduğu tarafi istiyordum. Ayrica odayi ortasindan ikiye bolecek olursaniz, Barbie bebeklerimizin durduğu kutu ve elisi malzemelerimizi koydugumuz raflar otomatik olarak benim tarafimda kalacakti. Kate buradan bir kalem almaya davrandi, ama onu durdurdum. "Orasi benim tarafim"diye isaret ettim.
"Sen ver oyleyse," dedi ve ben de ona kirmizi bir keceli kalem verdim. Masanin ustune cikip tavanda erisebildigi en yuksek noktaya kadar uzandi. "Bunu cizdikten sonra," dedi, "sen kendi tarafinda kalacaksin, ben de kendi tarafimda, anlastik mi?" Basimi salladim bu pazarliga en az onun kadar bagli olduğumu gostererek. Sonucta butun guzel oyuncaklar bendeydi. Ben ondan bir sey istemeden once Kate'in benim tarafima gecmek icin yalvarmasi cok yakindi.
"Yemin mi?" diye sordu ve serce parmaklarimizi tutusup yemin ettik." Kiz Kardesim Icin

"Once, when Kate was eight and I was five, we had a fight and decided we no longer wanted to share a room. Given the size of our house, though, and the fact that Jesse lived in the other spare bedroom, we didn't have anywhere else to go. So Kate, being older and wiser, decided to split our space in half. "Which side do you want?"she asked diplomatically." I'll even let you pick."
Well, I wanted the part with my bed in it. Besides, if you divided the room in two, the half with my bed would also, by default, have the box that held all our Barbie dolls and the shelves where we kept our arts and crafts supplies. Kate went to reach for a marker there, but I stopped her. "That's on my side" I pointed out.
"Then give me one,"she demanded, so I handed her the red. She climbed up onto the desk, reaching as high as she could toward the ceiling. "Once we do this"she said, "you stay on your side, and I stay on my side, right?" I nodded, just as committed to keeping up this bargain as she was. After all, I had all the good toys. Kate would be begging me for a visit long before I'd be begging her.
"Swear it?" she asked, and we made a pinky promise."
-
Oscar Wilde, hapishanede tutukluyken, The Ballad of Reading Gaol (Reading Zindanı Baladi / La Ballata del Carcere di Reading) siirini 19 Mayis 1897 tarihinde yayinladi.

"Kulak verin sozlerime iyice,
Herkes oldurebilir sevdigini
Kimi bir bakisiyla yapar bunu,
Kimi dalkavukca sozlerle,
Korkaklar opucuk ile oldurur,
Yurekliler kilic darbeleriyle!
Kimi gencken oldurur sevdigini
Kimileri yasli iken oldurur;
Sehvetli ellerle oldurur kimi
Kimi altindan ellerle oldurur;
Merhametli kisi bıcak kullanir
Cunku bicakla olen cabuk sogur.
Kimi ask kisadir, kimi uzundur,
Kimi satar kimi de satin alir;
Kimi gozyasi doker oldururken,
Kimi kili kipirdamadan oldurur;
Herkes öldürebilir sevdiğini
Ama herkes oldurdu diye olmez..."
-
Amerikali hard rock grubu KISS, 16.studyo albumu Revenge’i 19 Mayis 1992 tarihinde yayinladi.
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri