Sayfa 2260/7020 İlkİlk ... 126017602160221022502258225922602261226222702310236027603260 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 18,073 - 18,080 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. 1977 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, Ispanyol sair Vicente Aleixandre'nin dogum yildonumu (26 Nisan 1898)

    Seviyorum seni ruzgarin dusu
    sen parmaklarimla birlesen, sen kuzeyin unuttugu,
    yeryuzunun guzel sabahlarinda bas asagi
    gulumseme kolayken yagmurun guzelliginden.
    Ne hostur bir irmagin bagrinda yolculuk etmek;
    gizini soyleyin bana acik gozlerinizin, ey dost baliklar,
    kendini denize savuran ve uzak gemilerin
    govdesine destek veren bakislarınizin gizini.
    Sizi seviyorum yeryuzu gezginleri, siz ki su ustunde uyursunuz,
    size Amerika'ya gidenler giysilerini aramaya,
    aci ciplaklarini kumsalda birakip
    geminin guvertesinden aydan bir isin ceken insanlar.
    Ne guzeldir yol almak umut icinde,
    nitelik degistirmedi altinla gumus,
    sicrarlar dalgalarin ustune, pul pul sirtin ustune
    muzik ve dus getirirler en sarisin saclara.
    Bir irmagin dibini izleyerek uzaklasiyor istegim
    parmaklarimin ucuyla tuttugum sayisiz kentlerden,
    o kopkoyu, kara giyimli yiginlardan ki
    sirtima damgalari cikmis gibi biraktim, uzakta.
    Umuttur yeryuzu, yanaktir,
    sinirsiz bir gozkapagidir, icinde varoldugumu bildigim.
    Animsiyor musun? Duslere anahtar oldugum
    bir gece yeryuzu icin dogdum ben, butun ve kalan.
    Baliklar, agaclar, taslar, yurekler, madalyalar,
    sizin esmerkezli dalgalarinizda, evet kimildamadan yer degistiriyorum,
    done done ariyorum ah merkez, ah merkez,
    ilerliyorum, ey yeryuzu yolculari, var olan gelecekten
    denizlerin cok otesine, atan nabizlarimla.



    Te amo sueño del viento
    confluyes con mis dedos olvidado del norte
    en las dulces mañanas del mundo cabeza abajo
    cuando es fácil sonreír porque la lluvia es blanda
    En el seno de un río viajar es delicia
    oh peces amigos decidme el secreto de los ojos abiertos
    de las miradas mías que van a dar en la mar
    sosteniendo la quilla de los barcos lejanos
    Yo os amo —viajadores del mundo— los que dormís sobre el agua
    hombres que van a América en busca de sus vestidos
    los que dejan en la playa su desnudez dolida
    y sobre las cubiertas del barco atraen el rayo de la luna
    Caminar esperando es risueño es hermoso
    la plata y el oro no han cambiado de fondo
    botan sobre las ondas sobre el lomo escamado
    y hacen música o sueño para los pelos más rubios
    Por el fondo de un río mi deseo se marcha
    de los pueblos innúmeros que he tenido en las yemas
    esas oscuridades que vestido de negro
    he dejado ya lejos dibujadas en espalda
    La esperanza es la tierra es la mejilla
    es un inmenso párpado donde yo sé que existo
    ¿Te acuerdas? Para el mundo he nacido una noche
    en que era suma y resta la clave de los sueños
    Peces árboles piedras corazones medallas
    sobre vuestras concéntricas ondas —sí— detenidas
    yo me muevo y si giro me busco oh centro oh centro
    camino —viajadores del mundo— del futuro existente
    más allá de los mares en mis pulsos que laten

  2. Arjantinli yazar Roberto (Emilio Gofredo) Arlt'in dogum yildonumu (26 Nisan 1900)

    "Varolma bilinci, icinde bir santimetrekare duyarliktan baska bir yer tutmuyordu. Geriye kalani, karanlikta yok olup gidiyordu. Evet, bir santimetrekarelik bir adam, duyarli yuzeyinden bir hayaletin elle tutulamaz yasamina uzanan bir santimetrekarelik bir varlikti." Yedi Deliler



    "Sí, todo su cuerpo sólo vivía, estaba en contacto con la tierra, por un centímetro cuadrado de sensibilidad. El resto se desvanecía en la oscuridad. Sí, él era un centímetro cuadrado de hombre, un centímetro cuadrado de existencia prolongando con su superficie sensible, la incoherente vida de un fantasma."




    "Yalnizca aci cekmeyi biliyorlardi; bu dunya yorgun insanlarin, ilk caglarin tembel ve dev canavarlari gibi uyanir uyanmaz dunyayi yuklu uyusukluklariyla kirleten dev hayaletlerin dunyasiydi. Iste, ucmaya tutkun ruhunun kendisinden sonra dunyaya geleceklerin dumduz edici yararsizliklariyla ezilmis hissetmesi, buradan kaynaklaniyordu."



    "Tenían exclusivamente capacidad para el sufrimiento, éste era un mundo de gente fatigada, fantasmas apenas despiertos que apestaban a tierra con su grávida somnolencia, como en las primeras edades los monstruos perezosos y gigantescos. De allí que toda su alma voladora se sintiera aplastada por la inutilidad de los prójimos."

  3. Yugoslav yazar Mehmed "Meša" Selimovic'in dogum yildonumu (26 Nisan 1910)

    “Bismillahirrahmanirrahim!

    Hokka ile kalemi ve yazmakta olan seyleri tanikliga cagiriyorum. Yaniltici aksam karanligini, geceyi ve gecenin canlandirdigi her seyi tanikliga cagiriyorum; Ayin on dordu ile safak vaktini tanikliga cagiriyorum; Kıyamet gununu ve kendi kendini kinayan ruhu tanikliga cagiriyorum; Her insanin daima zararda olduguna dair her seyin baslangici ve sonu olan zamani tanikliga cagiriyorum!"



    “Bismilahirrahmanirrahim!

    I call to witness the ink, the quill, and the script, which flows from the quill; I call to witness the faltering shadows of the sinking evening, the night and all she enlivens; I call to witness the moon when she waxes, and the sunrise when it dawns. I call to witness the Resurrection Day and the soul that accuses itself; I call to witness time, the beginning and end of all things - to witness that every man always suffers loss.”




    "Mekanin yalniz gozle gorebildigimiz kadarı bize aittir; biz ise tamamen ona aidiz. O bizi yorar, korkutur, cagirir, kovar. Bizi gordugunu saniriz, o ise bizimle ilgilenmez bile. Ona hukmettigimizi soyleriz, oysa yalniz bize gosterdigi hosgoruden faydalaniyoruzdur.Yeryuzunun bize egilimim yoktur. Simsekler, dalgalar bizim icin degildir; biz onlarin icindeyiz. Kendi oz yurdu yoktur insanin. O kor guclerden asirir yurdunu. Yeryuzu mutsuzluktan baska bir sey vermeyen tuhafliklar konutu olabilir yalniz, kimseye ait olmadigi gibi bize de degildir.”



    "This space which owns us and that we own it only as much as our eyes can pass over it, which wearies us, scares us, challenges us, pursues us. Space owns us. We only own it as much as our eyes can pass over it. We think that it sees us, but we don’t matter to it; we say that we’ve overcome it, but we only make use of its indifference. The earth isn’t friendly to us; lightning and the waves of the sea aren’t here for us; rather, we exist in them. Man has no true home, he can only wrest one away from those blind powers. Nothing is ours but illusion, and therefore we hold onto it firmly."

  4. 1903 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, Norvecli sair Bjornstjerne Bjornson’un olum yildonumu (26 Nisan 1910)



    Ilk yapraklari yeseriyordu agacin tomurcuk tomurcuk, tek tek.
    "Alayim mi onlari elinden? " dedi
    Kiragi surunerek.
    Sactan tirnaga titreyip agac
    "Hayir" dedi, yalvararak,
    "Cicek acincaya kadar
    Onlari rahat birak."

    Tomurcuklandı çiçekleri agacin
    Otustu butun kuslar.
    "Alayim mi onlari elinden? " dedi
    Esintiyle ruzgar.
    "Hayir" dedi sallanirken agac,
    Titremeden yaprak yaprak.
    " Cicek acincaya kadar
    Onlari rahat birak."

    Yaz ortası sicaginda
    Agac meyvesini verdi.
    Cocuk dedi: "Toplayabilir miyim
    Artik yemislerini? "
    Egerken yuklu yapraklarini agac
    "Tabii" dedi, "toplayabilirsin
    Al hepsini,
    Hepsi senin icin."

  5. Amerikali bilim kurgu yazari A. E. Van Vogt'nun dogum yildonumu (26 Nisan 1912)

    "Nicin bilmesin? Uzun donemde, bireyin bilmesi mumkun olan bir seyi bilmemesinin ozuru kalmayacaktir. Nicin gezegeninin gokleri altinda durup ona batil inanclarla ve cehaletle aptal gibi baksin ve onemli konularda birilerinin onu kandirdiklari inanciyla karar versin? Dunya'nin eski caglarindaki yikik uygarliklar insanlarin gelismelere koru korune tepki vermelerinin ya da diktaci doktrinlere guvenmis olduklarinin delilidir."

    Omuz silkti. "Insanlari kuskucu hale getirmeliyiz. Okuma yazmasi olmayan kurnaz koylu saglam kanitlar gosterilmesi gereken bilimadaminin atasidir. Her duzeydeki anlayista, sorgulayici insan belirli bir konudaki bilgi eksikligini kısmen 'Bana goster! Yeni fikirlere acik bir zihnim var, ama ancak sozlerle ikna edemezsin beni!' diyerek telafi eder."



    "Why shouldn’t he? Why should he stand under the sky of his planet and look up at it with the stupid eyes of superstition and ignorance, deciding vital issues on the basis of somebody’s fooling him? The smashed civilizations of Earth’s antiquity are evidence of what hap*pens to a man’s descendants when he reacts blindly to situations, or if he depends on authoritarian doctrines."

    He shrugged. "At the moment a lesser goal is possible. We must make men skeptical. The shrewd though illiterate peasant who has to be shown concrete evidence is the spiritual forebear of the scien*tist. On every level of understanding, the skeptic partly makes up for his lack of specific knowledge by his attitude of ’Show me! I’ve got an open mind, but what you say cannot by itself convince me.’ "

  6. Pulitzer Odullu Amerikali roman ve kisa oyku yazari Bernard Malamud'in dogum yil donumu (26 Nisan 1914)

    "Gokyuzunden kara bir kus uctu. Karga miydi? Atmaca miydi? Yoksa kara bir kartalin yumurtasi mi arabaya dogru inmekteydi? Eger oyle degilse nedir bu? Eger bu bir bombaysa ben ne yapabilirim? Egilirim, zaten baska ne yapabilirim ki? Eger bu bir bombaysa, ben ne diye dunyaya geldim?" Tamirci



    “A black bird flew out of the sky. Crow? Hawk? Or the black egg of a black eagle falling towards the carriage? If it isn’t that what is it? If it's a bomb, what can I do? I'll duck, what else can I do?If it’s a bomb, why was I ever born?”




    "Ben devrimci degilim. Ben deneyimsiz bir adamim. Boyle seylerden anlamam ki. Ben bir tamirciyim. Kirilan ne varsa tamir ederim - yurek disinda."



    "I am not a revolutionist. I am an inexperienced man. Who knows about such things? I am a fixer.I can fix what's broken - except in the heart."

  7. Avustralyali roman yazari Morris West'in dogum yildonumu (26 Nisan 1916)



    "Tum hayatinizi firtinayi beklemekle gecirirseniz, hicbir zaman gunisiginin tadini cikaramazsiniz."

  8. Amerikalİ filozof, sosyolog ve psikolog George Herbert Mead'in olum yildonumu (26 Nisan 1931)

    "Eger analizin sinirlarini zorlarsaniz, bilincte gerceklesen her seyin bir sekilde insanin kafasinin icine yerlestirilmesi gerektigi gibi sonuclar elde edersiniz, cunku bilinci etkileyen rastlantisal bir iliskiyi takip etmektesinizdir. Bahsettiginiz insan kafasi gozlemlediginiz kafaya dayanarak aciklanmaz. Bertrand Russel gercek kafanin bir fizyologun inceledigi kafa olmadigini, fizyologun kendi kafasi oldugunu soyler." Zihin, Benlik ve Toplum



    "If you push that analysis to the limit you get such results as where you say that everything that takes place in consciousness in some way has to be located in the head, because you are following up a certain sort of causal relation which affects consciousness. The head you talk about is not stated in terms of the head you are observing. Bertrand Russell says the real head he is but the physiologist's own head."

Sayfa 2260/7020 İlkİlk ... 126017602160221022502258225922602261226222702310236027603260 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •