-
1998 yilinda Nobel Edebiyat Odulu'nu kazanan, Portekizli yazar José Saramago'nun olum yil donumu (18 Haziran 2010)

"Geri donmek. Geri donme ifadesinin iade edilmek ile aynı sey olmadigini bilmek icin postaci olmaya gerek yoktur, geri donmenin anlami, eflatun mektubun yalnizca gidecegi adrese varmadigini ifade edebilir, diger bir deyisle yolun belli bir yerinde bir seyler olmus ve mektup gittigi yolu bu kez tersine kat etmistir. Tabii mektuplar yalnızca goturuldukleri yere gidebilirler, bacaklari ya da kanatlari yoktur ve bilindigi kadariyla kendi baslarina karar alamazlar, eger alabilselerdi birçok kez tasimak zorunda kaldıkları kotu haberleri tasimayi istemeyeceklerine de eminiz. Bir anligina olaya karsi tarafin bakis acisindan bakan olum, benim yolladiklarim da bu turden mektuplar iste, dedi, birine belirli bir tarihte olecegini bildirmek haberlerin en kotusu, bu durum, yillarca olumun dehlizlerinde yasamaya ve gunun birinde zindancinin gelip, Iste mektubun, hadi hazirlan, demesine benziyor." Olum Bir Varmis Bir Yokmus

"Came back unopened. You don't need to be a postman to know that coming back is not the same thing as being sent back, that coming back could merely mean that the violet-colored letter failed to reach its destination, that at some point along the way something happened to make it retrace its steps and return whence it had come. Letters can only go where they're taken, they don't have legs or wings, and, as far as we know, they're not endowed with their own initiative, if they were, we're sure that they would refuse to carry the terrible news of which they're so often the bearers. Like this news of mine, thought death impartially, telling someone that they're going to die on a particular date is the worst possible news, it's like spending long years on death row and then having the jailer come up to you and say, Here's the letter, prepare yourself."

"Yolculuk asla bitmez. Biten yolculardir sadece. Ustelik onlar da hatirda, anilarda, anlatilarda bir sure daha kalirlar. Kumsalda oturan yolcu "Gorulecek baska bir sey kalmadİ"dediginde bilir aslinda bunun boyle olmadigini. Yolculugun sonu bir yenisinin baslangicindan ibarettir. Gorulmeyeni gormek sarttir; gorulmus olani yeniden gormek; yazin goruleni bir de kisin gormek, gece goruleni bir de gunduz gozuyle seyretmek, eskiden yagmurun ıslattigini simdi gunes altinda gormek, olmamis hasadi, curumus meyveyi, yeri degismis kayayi, onceleri orada olmayan golgeyi. Atilan adımlarin ustunden yeniden gecmek gerekir, tekrar etmek ve yanlarina yenilerini eklemek icin. Yolculuga yeniden cikmak gerekir. Her zaman. Yolcu yeniden yollarda."
-

"Bununla birlikte yasamak, cabalamak gerekiyordu.Hayatın bu cozulmez sorunlarinin baskisi altinda olmak korkunctu; tek onlari unutayim diye onune ilk cikan seyin cekiciligine kendini kaptirivermisti.Her cesit topluluga girip cikiyordu; cok iciyor,tablolar satin aliyor, yapi yaptiriyor, ozellikle okuyordu.
Okuyor,eline gecen her seyi okuyordu ve oyle okuyordu ki eve gelince daha usaklar elbiselerini cikarirken kitaba sariliyor, okuyordu; okumaktan uykuya; uykudan salona, kulup gevezeliklerine, gevezelikten icki alemine ve kadinlara, icki aleminden tekrar gevezelige, okumaya ve saraba geciyordu. Sarap icmek onun icin gitgide hem bedensel, hem ruhsal bir gereksinim halini aliyordu." Lev Tolstoy, Savas ve Baris
-
"Son kisacik mum.Omur yuruyen bir gölge.Buyuk sahnede kucuk rolunu oynayan zavalli bir komedyen, bir daha adi hic duyulmuyor. Bir budalanin anlattigi hikaye, gurultulu, tutku dolu.Ve hic bir anlami yok." Shakespeare, Macbeth

"Spengiti, spengiti breve candela! La vita non è che un'ombra che cammina, un povero commediante che si pavoneggia e si agita, sulla scena del mondo, per la sua ora, e poi non se ne parla più; una favola raccontata da un idiota, piena di rumore e di furore, che non significa nulla."
-
"Bu aksam bir sokak sarkicisiyim hunersiz bir sesim var. Sana, senin isitemeyecegin bir sarkiyi soyleyen bir ses... / Stasera io sono un cantastorie di strada.La mia voce è semplice, senza artifici, e tunon puoi udire la mia canzone..." N.Hikmet
-
"Sevilmek fani olmaktir, sevmekse baki olmak. / Essere amati, è passare. Amare, è durare." Rainer Maria Rilke
-

John Steinbeck'in genc oglu Thom'a asik olma konusunda yazdigi mektup:

Sevgili Thom,
Bu sabah mektubunu aldik. Mektubuna kendi bakis acimdan cevap verecegim, Elaine de kendi bakis acisindan.
Ilk olarak, eger asikksan bu iyi bir seydir, hatta bir insanin basina gelecek en iyi seydir. Sak,n bunu kucumsemelerine izin verme.
Ikincisi, askin cok cesidi vardır. Biri bencil, cimri, acgozlu, egoist ve aski kendini begenmek icin kullanir. Bu askin, cirkin ve "kotu" cesididir. Digeri, senin icindeki iyi olan her seyi disa vurmani saglar. Iyilik, itibar ve saygi. Sadece toplumsal saygi meselesi degil, bir baskasini essiz ve degerli gorebilmeni saglayan o daha yuce saygiyi da.
Ilk cesidi, seni hasta, kucuk ve zayif yapabilir, ikincisi seni guclendirir, sahip oldugunu bilmedigin cesareti, iyiligi ve bilgeligi ortaya cikarmani saglayabilir.
Bunun gelip geçici bir genclik aski olmadigini soyluyorsun. Eger bu kadar yogun duygular hissediyorsan elbette genclik aski degildir.
Fakat benden sana neler hissettigini soylememi istemiyorsun diye dusunuyorum. Hissettiklerini, sen herkesten daha iyi biliyorsun. Sana bu konuda ne yapman gerektigiyle ilgili yardimci olmami istiyorsun; bunu yapabilirim.
Oncelikle sonuna kadar hissettiklerinin tadini cikar, mutesekkir ol ve sukran duy.
Askin amaci, en iyi ve en guzel amactir. Ona ulasmaya calis.
Eger birine asiksan o kisiye acilmakta bir tehlike yoktur; yalnizca bazi insanlarin cok cekingen olabilecegini unutmamalisin, bazen asli ilan ederken bu cekingenligi goz onunde bulundurmak gerekir.
Kizlar senin ne hissettigini bilmek gibi bir ozellige sahiplerdir ama yine de hissettiklerini duymak isterler.
Bazen hislerine bazi sebepler dolayisiyla karsilik alamazsin; ama bu hissettiklerinin degerini ya da guzelligini azaltmaz.
Son olarak, senin ne hissettigini biliyorum, cunku ben de ayni seyleri hissediyorum; sen de boyle hissettigin için memnunum.
Susan'la tanismayi cok isteriz. Bu gorusmenin planlarini Elaine yapacak, cunku bu onun uzmanlik alani; cok da memnun olacaktir. O da aski biliyor, belki sana benden daha fazla yardimci bile olabilir.
Ve sakin kaybetmekten korkma. Eger dogruysa devam edecektir. Acele etme yeter. Iyi şeyler asla elden kacmaz.
Sevgiler,
Baban
-
Fransiz matematikci, fizikci ve filozof Blaise Pascal’in dogum yil donumu (19 Haziran 1623)
"Adil olanin pesinden gidilmesi dogrudur, en guclunun pesinden gidilmesi ise kacinilmazdir. Gucu olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan guc ise zalim. Gucu olmayan adalete mutlaka karsi cikan olur; cunku kotu insanlar her zaman vardir. Adaleti olmayan guc ise baski altinda kalir. Demek ki adalet ile gucu bir araya getirmek gerek, bunu yapabilmek icin de adil olanın guclu, guclu olanin ise adil olmasi gerekir.
Adalet tartismaya aciktir. Guc ise ilk bakista tartilmaz bicimde anlasilir. Bu nedenle gucu adalete veremedik; cunku guc adalete karsi cikip kendisinin hakli oldugunu soyledi. Hakli olani guclu kilamadigimiz icin de guclu olani hakli kildik."

"Justice, might." It is right that what is just should be obeyed; it is necessary that what is strongest should be obeyed. Justice without might is helpless; might without justice is tyrannical. Justice without might is gainsaid, because there are always offenders; might without justice is condemned. We must then combine justice and might, and for this end make what is just strong, or what is strong just.
Justice is subject to dispute; might is easily recognised and is not disputed. So we cannot give might to justice, because might has gainsaid justice, and has declared that it is she herself who is just. And thus being unable to make what is just strong, we have made what is strong just."
-
Iskocyali roman ve tiyatro yazari, unlu Peter Pan'in yazari James Matthew Barrie'nin olum yil donumu (19 Haziran 1937)
"Biri disinda, butun cocuklar buyur ve buyuyeceklerini erken yasta ogrenirler. Wendy de soyle ogrendi: Iki yasindayken, bir gun bahcede oynuyordu. Bir cicek daha koparip, bu cicekle annesine kostu. Sanirim kucuk kiz pek sevimli gorunuyordu ki, Bayan Darling elini gogsune koyup, "Ah, keske hep boyle kalabilsen!" diye haykirdi. Bu konuda aralarinda gecen konusmanin hepsi buydu, ama Wendy bundan boyle buyumek zorunda oldugunu ogrenmisti. Bunu iki yasina girdikten sonra anlarsiniz hep. Iki yas, sonun baslangicidir."

"All children, except one, grow up. They soon know that they will grow up, and the way Wendy knew was this. One day when she was two years old she was playing in a garden, and she plucked another flower and ran with it to her mother. I suppose she must have looked rather delightful, for Mrs. Darling put her hand to her heart and cried, "Oh, why can't you remain like this for ever!" This was all that passed between them on the subject, but henceforth Wendy knew that she must grow up. You always know after you are two. Two is the beginning of the end."
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri