Sayfa 263/7020 İlkİlk ... 1632132532612622632642652733133637631263 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 2,097 - 2,104 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Avustralya asilli Amerikan vatandasi, Akademi Odullu Aktris Nicole Mary Kidman'in dogum gunu (20 Haziran 1967)






  2. Jaws, 42 yil once bugun vizyona girdi. (20 Haziran 1975)






  3. Romanyali yazar, filozof ve deneme yazari Emil Michel Cioran'in olum yil donumu (20 Haziran 1995)

    "Her insanin içinde bir peygamber uyuklar ve o uyandiginda, dunyadaki kotuluk biraz daha artar.Vaaz verme cilginligi icimizde oylesine yer etmistir ki, korunma icgudusunun bilmedigi derinliklerden dogar. Her insan, kendinin bir sey onerecegi ani bekler: Ne onerdigi onemli degildir. Bir sesi vardir ya, o yeter. Ne sagir ne dilsiz olmanin bedelini pahalıya oderiz. Copcusunden zuppesine kadar herkes, cinai comertliginin kesesinden harcar; hepsi, mutluluk receteleri dagitir; hepsi, herkesin adimlarina yon vermek ister: Ortaklasa hayat, bundan oturu tahammul edilemez bir hale gelir; insanin kendi hayati daha da cekilmez olur, baSkalarinin islerine hic karismadigi zaman kişi kendi isleri icin o kadar endise duyar ki, kendi benligini bir dine cevirir, ya da tersten havarilik yaparak benligini yok sayar; Evrensel oyunun kurbaniyiz." Curumenin Kitabi



    "In every man there sleeps a prophet and when he wakes there is a little more evil in the world. The compulsion to preach is so rooted in us that it emerges from depths unknown to the instinct for self-preservation. Each of us awaits his moment in order to propose something, anything. He has a voice: that is enough. It costs us dear to be neither deaf nor dumb.From snobs to scavengers, all expend their criminal generosity, all hand out formulas for happiness, all try to give directions: life in common thereby becomes intolerable, and life with oneself still more so; if you fail to meddle in other people's business you are so uneasy about your own that you convert your "self" into a religion, or, apostle in reverse, you deny it altogether; we are victims of the universal game."

  4. "Gozlerin gozlerin gozlerin, ister hapisaneme, ister hastaneme gel, gozlerin gozlerin gozlerin hep guneste... / I tuoi occhi i tuoi occhi i tuoi occhi che tu venga all'ospedale o in prigione nei tuoi occhi porti sempre il sole..." N.Hikmet


  5. Agirbasliligin, zarafetin icimde
    bir cekim yaratti ayin karsi koyamayacagi;
    ama gordum ki narkoleptik gozlerinde
    bir gormezlik var bu gece; ya da beteri,
    beni aciz bırakan bir kayitsizik.
    bu arada, uykusuz, tutarken nefesimi,
    gelecegimin kumda yazili oldugunu dusunurken
    "olum kadar sakin ve hareketsiz" bir ogle uzeri
    ve dua ederken hiclik icin, oyle derin olsun ki,
    degisimle bitsin. Ancak safak
    kurtarabilir beni, bu lanetli uyku evi'ni basip
    isikla, ve bogup her gece uyaran hayaletleri:
    bir baska omur gerek en azindan, izlemek için
    korunan gizlerini onun Agirbasliliginin ve zarafetinin

    Jonathan Coe, Uyku Evi



    Your gravity, your grace have turned a tide
    In me, no lunar power can reverse;
    But in your narcoleptic eyes I spied
    A sightlessness tonight: or something worse,
    A disregard that made me feel unmanned.
    Meanwhile, insomniac, I catch my breath
    To think I saw my future traced in sand
    One afternoon "as still, as carved, as death"
    And pray for an oblivion so deep
    It ends in transformation. Only dawn
    Can save me, flood this haunted house of sleep
    With light, and drown the thoughts that nightly warn:
    Another lifetime is the least you'll need, to trace
    The guarded secrets of her gravity, her grace.



  6. "Gercekten ruhumdaysan eger, o zaman, evet, duyarim, sakin denizin gecesini , sessizligimde, sakin denizin gecesinde." Andrea Bocelli, Il Mare Calmo della Sera

  7. "Olaganustu sarkilar okuyordu. Surulerini magaradan magaraya surup kucuk buzagilarini omuzlarinda tasiyan deniz halkini; Kral gecerken buklum buklum iri muhrelerden boru calan uzun yesil sakalli, gogusleri killi deniz erlerini; Kralin berrak zumrut damli, parlak inci dosemeli, som kehribar sarayini; butun gun buyuk menevisli mercan kanatlarinin dalgalandigi, baliklarin gumusten kuslar gibi firil firil oynastigi, Girit lalelerinin kayaliklara sarmastigi, menevisli kumsallarinda karanfillerin tomurcuklandigi denizalti bahcelerini anlatiyordu sarkilarinda. Yildiz denizlerinden gelip kanatlarindan buzlar sarkan balinalardan, "Seslerini isitip meraktan denize atlar boguluruz," diye tuccarlari kulaklarina balmumu tikamak zorunda birakacak denli merakli seyler soyleyen su perilerinden; batan uzun direkli kalyonlarin armalarina sarilan donmus gemicilerle, acik lombarlardan iceri dolan uskumru baliklarindan; gemilerin omurgalarina yapisip dunyayi bastan basa donup dolasan seytan minarelerinden; ucurumlarin dibinde yasayan, kapkara uzun kollarini acip istedikleri zaman geceyi getiren murekkep baliklarindan destanlar okuyordu. Yelkeni ipekten, kendisine ozgu gunesgozu tasindan oyma gemili deniz dolambaclarindan; kollariyla en buyuk gemileri kucaklayan, koca deniz devini arp cala cala uyutan mutlu denizcilerden; kaypak domuz baliklarini yakalayıp gule gule sirtlarina binen deniz cocuklarindan; bembeyaz kopuklerin uzerine sere serpe yaslanip gemicilere kollarini uzatan denizkizlarindan; kivrik disli denizaslanlariyla uzun yeleli derya kuheylanlarindan soz ediyordu." Oscar Wilde, Balikci ve Ruhu



    "E lei cantava un canto meraviglioso. Poiché cantava del Popolo Marino che spinge le sue greggi di grotta in grotta, e si porta in spalla i vitellini; dei Tritoni che hanno lunghe barbe verdi, e petti villosi, e soffiano in conchiglie ritorte al passaggio del Re; del palazzo del Re che è tutto d'ambra, con un tetto di limpido smeraldo, e un pavimento di perla lucente; e dei giardini del mare in cui i grandi ventagli di filigrana di corallo ondeggiano tutto il giorno, e i pesci guizzano qua e là come uccelli d'argento, e gli anemoni sono incollati alle rocce, e i dianti germogliano nella ondulata sabbia gialla. Cantava delle grandi balene che scendono dai mari del nord e hanno aguzze stalattiti di ghiaccio appese alle pinne; delle Sirene che narrano cose così meravigliose che i mercanti debbono turarsi le orecchie con la cera per non udirle, e balzare in acqua e annegare; delle galere affondate con i loro alti alberi maestri, e i marinai gelati aggrappati al sartiame, e lo sgombro che entra ed esce dai boccaporti spalancati; dei piccoli cirripedi che sono grandi viaggiatori, e si attaccano alle chiglie delle navi, e continuano a girare il mondo; e delle seppie che vivono nelle pareti delle scogliere e distendono le loro lunghe braccia nere, e possono far scendere la notte quando vogliono. Cantava del nautilo che ha una sua barca intagliata in un opale e spinta da una vela di seta; dei felici Tritoni che suonano arpe e sanno addormentare con l'inganno il grande Kraken; dei bambinetti che catturano gli scivolosi marsuini e ridendo li cavalcano; delle Sirene che giacciono nella bianca spuma e tendono le braccia ai marinai; e dei leoni marini con le loro zanne ricurve, e dei cavalli marini con le loro fluttuanti criniere."


Sayfa 263/7020 İlkİlk ... 1632132532612622632642652733133637631263 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •