Artan

38,72 10 18:10
1,32 10 18:10
156,20 10 18:10
145,20 10 18:10
13.620,00 9.99 18:10
Artan Hisseler

Azalan

30,96 -10 18:10
14,64 -9.96 18:10
585.100,00 -9.85 18:10
28,46 -8.19 18:10
2,79 -7.31 18:10
Azalan Hisseler

İşlem

12.407.378.932,25 18:10
8.790.086.131,88 18:10
6.391.210.512,19 18:10
6.249.460.477,35 18:10
5.938.404.533,40 18:10
Tüm Hisseler
Sayfa 265/928 İlkİlk ... 165215255263264265266267275315365765 ... SonSon
Arama sonucu : 8000 madde; 2,113 - 2,120 arası.

Konu: Viop LX

Hybrid View

Previous Post Previous Post   Next Post Next Post
  1. #1
    tüm mesele o kedi ve bell teoremi. tüm bilim yardır yardır buna uğraşıyor. ışık hızı bizim için anlamlı en yüksek hız olabilir ama kainatın büyüklüğüne göre ışık hızı kaplunbağa kadar yavaş

    gerçekten yaşıyormuyuz.. yoksa herşey similasyonmu. bunu ayırt edemediğimiz şey.

    veya herşey anlık olarak ışık hızından bile hızlı aynı anda yok olup aynı anda varmı oluyor.

    kuantum dolanıklığı işte böyle birşey.

  2.  Alıntı Originally Posted by EMLAK Yazıyı Oku
    tüm mesele o kedi ve bell teoremi. tüm bilim yardır yardır buna uğraşıyor. ışık hızı bizim için anlamlı en yüksek hız olabilir ama kainatın büyüklüğüne göre ışık hızı kaplunbağa kadar yavaş

    gerçekten yaşıyormuyuz.. yoksa herşey similasyonmu. bunu ayırt edemediğimiz şey.

    veya herşey anlık olarak ışık hızından bile hızlı aynı anda yok olup aynı anda varmı oluyor.

    kuantum dolanıklığı işte böyle birşey.
    Bilimi geliştiren şey bu.
    Bu soruyu sorabilecek seviyeye gelmek binlerce yılımızı aldı.

    Ne zaman olacağı meçhul ama, öncesinde dünyayı ve haliyle kendimizi yok etmezsek...
    Müspet/menfi cevabını da bir biçimde buluruz elbet.

    Tabii bu biçimi ile sorunca, mesele salt bilimsel bir sorun olmaktan çıkıp, felsefenin de alanına giriyor.
    Özellikle popüler bilimin temel sorunu, her şeyi kendi varlığımız, yeterliğimiz, duyularımız vb. ile ölçmeye/açıklamaya çalışmak.

    Henüz havsalamız almadığından bazı şeyler üzerinde de kurgu ile düşünüyoruz elbet.
    Bilim, bize evrenin her köşesine, bir insan ömründe ulaşabileceğimizi garanti edemez.
    Bilim-kurgu vb. de burada giriyor işin içine.

    Beri yandan da bazı soruların cevabını henüz bilemiyor olmamamız da, simülasyonda olduğumuz veya npc* olduğumuz anlamına da gelmez.

    Oran/orantı açısından bakarsak şu an ilköğretime devam eden 8-10 yaşındaki velet bile bundan 100 yıl önceki bilim adamının sahip olduğundan fazla bilgiye sahiptir temelde...

    Özetle sen-ben bilemeyeceğiz muhtemelen ama... Zamanı gelince bu sorular da cevabını bulacaktır.

    *https://tr.wikipedia.org/wiki/Oyuncu_olmayan_karakter
    Al,sat,tut,yakala,sık,bırak vb. tavsiye için aracı kurumunuzla görüşün.

  3. #3
    sen bulursun (ben yine bulamadım )

    güldür güldür bilal'den... alo engin'de ''HELE BUNLARA BAK...'' dediği biryer vardı

    o buraya cuk oturur

    tam adamını buldunuz tam benim ilgi alanıma giren şeyler

     Alıntı Originally Posted by KısaVade Yazıyı Oku
    Bu kuantum sensörler meselesini sen söyleyince okudum biraz...
    Çok değişik bir mevzuuu...
    Süper pozisyon gözleminden vb. söz ediyor...

    "Schrödinger'in kedisi"ni hem ölü hem de sağ iken görebileceğiz anlamına geliyor gibi...
    Bir nevi Zeki Müren'de bizi görecek artık
    ama bu EMLAK'ınkini beğendim... okumuş çocuk

    birşey yazıyorsa gerçekliğe yakın olma ihtimali yüksek oluyoru


     Alıntı Originally Posted by EMLAK Yazıyı Oku
    tüm mesele o kedi ve bell teoremi. tüm bilim yardır yardır buna uğraşıyor. ışık hızı bizim için anlamlı en yüksek hız olabilir ama kainatın büyüklüğüne göre ışık hızı kaplunbağa kadar yavaş

    gerçekten yaşıyormuyuz.. yoksa herşey similasyonmu. bunu ayırt edemediğimiz şey.

    veya herşey anlık olarak ışık hızından bile hızlı aynı anda yok olup aynı anda varmı oluyor.

    kuantum dolanıklığı işte böyle birşey.


    yalunuz sen bu dolanık işlerle uğraşırken, ben namaz kılıyorum

    öldükten sonra, ben cennette yan gelip yatarken... sen dolaşık işlerle uğraşacan

    ''keşke biraz çıtak dayuyu dinleseydim..'' deyeceksin

    NOT: tabiki cennet-cehennem yok ile girme konuya, orta yolu bulamayız... baştan VARlığını kabul et, öyle atışalım

  4. #4
    patron aslını sorarsan bence tüm bunlar can sıkıntımızdan kaynaklanıyor ) diyelim bu medeniyetteki yada bu tarihte şuan bu zeka ile herşeyi çözdüğümüzü farzet çözülebilecek herşeyi .. evren nasıl oluştu evrenden önce ne vardı aklına gelebilecek tüm bilinmezler bugün çözüldü diyelim.

    bana göre hiç şaşırmaz yada 1 2 gün şaşırır bugün ne yapıyorsan yarında yapmaya devam edersin.

    çünkü geçmişteki 250 bin sene önceki ilk akıllı insantürlerinin tek derdi yemek ve seksti ( üreme anlamında ) akılları anca buna yetiyordu.. beynimizde yavaş yavaş geliştikçe zekamız arttı..

    bana sorarsan şuanki beynimizle ve aklımızla artık bu bedene veya beyne sığmıyoruz. birşeyler ile uğraşmazssan can sıkıntısından kafayı yersin.

    mutluluk süreli ve kısa olanda gizli.. ne parada ne çok bilgide.. çünkü özü bundan oluşuyor...

    dönme dolabına binmeyi çok seviyorsun diyelim al sana bilet 2 gün dönmedolabından inme.. artık kusasın gelir ..

    paraya gelince.. kimse benim özel jetim yok diye ağladığını üzüldüğünüde görmedim. özel jete bindirip seni 10 gün havada kal yere inince şükür edip toprağı öpersin

    biz kendimizi özel sanıyoruz ama değiliz.. çünkü karşılaştıracak eldeki malzeme zaten yetersiz. ağaça bakıp oo ben senden daha akıllıyım demek gibi birşey..veya maymuna. ama maymun mu daha mutlu sen mi ? mesele özel olmak değil zeka değil akıllı olmak değil.

    evrene bakarsan kum tanesi kadar değerimiz yok... iyi insan kötü insan vb pozitivist düşünce akımları ile ancak kendimizi avutuyoruz. veya ölümden sonra yok olma endişemizi bastırmak için tonla şeylere inanıyoruz.

    öte taraf.. ebedi ve sonsuz ise.. sonsuz kere sonsuz kere sonsuz kere yaptığın şeylede mutlu olamazsın ).. mutluluk özünde kısa ve sürelidir..

    tüm bunlar birer similasyon olduğu gerçeğini öğrensek mesela.. yine ne değişirdi hayatımızda.

    can sıkıntısı bana göre.


  5.  Alıntı Originally Posted by EMLAK Yazıyı Oku
    patron aslını sorarsan bence tüm bunlar can sıkıntımızdan kaynaklanıyor ) diyelim bu medeniyetteki yada bu tarihte şuan bu zeka ile herşeyi çözdüğümüzü farzet çözülebilecek herşeyi .. evren nasıl oluştu evrenden önce ne vardı aklına gelebilecek tüm bilinmezler bugün çözüldü diyelim.

    bana göre hiç şaşırmaz yada 1 2 gün şaşırır bugün ne yapıyorsan yarında yapmaya devam edersin.

    çünkü geçmişteki 250 bin sene önceki ilk akıllı insantürlerinin tek derdi yemek ve seksti ( üreme anlamında ) akılları anca buna yetiyordu.. beynimizde yavaş yavaş geliştikçe zekamız arttı..

    bana sorarsan şuanki beynimizle ve aklımızla artık bu bedene veya beyne sığmıyoruz. birşeyler ile uğraşmazssan can sıkıntısından kafayı yersin.

    mutluluk süreli ve kısa olanda gizli.. ne parada ne çok bilgide.. çünkü özü bundan oluşuyor...

    dönme dolabına binmeyi çok seviyorsun diyelim al sana bilet 2 gün dönmedolabından inme.. artık kusasın gelir ..

    paraya gelince.. kimse benim özel jetim yok diye ağladığını üzüldüğünüde görmedim. özel jete bindirip seni 10 gün havada kal yere inince şükür edip toprağı öpersin

    biz kendimizi özel sanıyoruz ama değiliz.. çünkü karşılaştıracak eldeki malzeme zaten yetersiz. ağaça bakıp oo ben senden daha akıllıyım demek gibi birşey..veya maymuna. ama maymun mu daha mutlu sen mi ? mesele özel olmak değil zeka değil akıllı olmak değil.

    evrene bakarsan kum tanesi kadar değerimiz yok... iyi insan kötü insan vb pozitivist düşünce akımları ile ancak kendimizi avutuyoruz. veya ölümden sonra yok olma endişemizi bastırmak için tonla şeylere inanıyoruz.

    öte taraf.. ebedi ve sonsuz ise.. sonsuz kere sonsuz kere sonsuz kere yaptığın şeylede mutlu olamazsın ).. mutluluk özünde kısa ve sürelidir..

    tüm bunlar birer similasyon olduğu gerçeğini öğrensek mesela.. yine ne değişirdi hayatımızda.

    can sıkıntısı bana göre.


    Ahahaha yahu ortaya bombayı bırakıp, sonra da "her şey can sıkıntısı" diye bağlayınca...

    Demek ki, aslında senin canın sıkılıyor.
    Bah Çıtak dayı gibi... Arada 2 rekat namaz kıl, cemaate karış, sosyalleş.
    Namazdan 1 saat önce git camide 2 çay iç, çay ocağında 2 sosyalleş, çıkınca da yarım saat kahvehanede takıl.
    Tertemiz olur kafa. Soru, sual falan da kalmaz.
    Hepimiz toprak olacaz sonuçta. Çıtak dayının dediği gibi ya cennet/cehennem varsa?
    Al,sat,tut,yakala,sık,bırak vb. tavsiye için aracı kurumunuzla görüşün.

  6. #6
    ben bilirim adamımı...
    çok güzel yazmışsın yine

    burası bazen aynen benimde aklıma geliyor


     Alıntı Originally Posted by EMLAK Yazıyı Oku
    öte taraf.. ebedi ve sonsuz ise.. sonsuz kere sonsuz kere sonsuz kere yaptığın şeylede mutlu olamazsın ).. mutluluk özünde kısa ve sürelidir..

    tüm bunlar birer similasyon olduğu gerçeğini öğrensek mesela.. yine ne değişirdi hayatımızda.

    can sıkıntısı bana göre.

    o kadar zaman ne yapacağız diyorum, sıkılmayacakmıyız ?
    hatta işi daha ileri götürüyorum
    biz, çoluk, çucuk, anne, baba,eş, dost... birşeyler paylaşabileceğimiz birileri var (namazdan sonra çay ocağına gidip çay içtiklerimiz )
    ALLAH ne yapıyor ? diyorum
    ayarında, denginde kimse yok... yemiyor içmiyor
    ne ezeli... ne ebedi

    canı neden sıkılmıyor diye düşünürüm bazen

    ama bunun cevabı buradan çıkmaz... hocalara sormak ilazım gelür

  7. #7
     Alıntı Originally Posted by çıtak Yazıyı Oku
    ben bilirim adamımı...
    çok güzel yazmışsın yine

    burası bazen aynen benimde aklıma geliyor




    o kadar zaman ne yapacağız diyorum, sıkılmayacakmıyız ?
    hatta işi daha ileri götürüyorum
    biz, çoluk, çucuk, anne, baba,eş, dost... birşeyler paylaşabileceğimiz birileri var (namazdan sonra çay ocağına gidip çay içtiklerimiz )
    ALLAH ne yapıyor ? diyorum
    ayarında, denginde kimse yok... yemiyor içmiyor
    ne ezeli... ne ebedi

    canı neden sıkılmıyor diye düşünürüm bazen

    ama bunun cevabı buradan çıkmaz... hocalara sormak ilazım gelür
    ama şöyle bir paradoks var
    eski eşimi, zamanla daha çok sevmeye, aşık olmaya başladım

    desenki ''onunla sonsuza dek yaşarmısın ?''
    EVET derim

    bak bulduk... sonsuza dek yapabilecek bir sebebim oldu

    belki herkeşinde vardır, böyle sebepleri

  8.  Alıntı Originally Posted by çıtak Yazıyı Oku
    ben bilirim adamımı...
    çok güzel yazmışsın yine

    burası bazen aynen benimde aklıma geliyor




    o kadar zaman ne yapacağız diyorum, sıkılmayacakmıyız ?
    hatta işi daha ileri götürüyorum
    biz, çoluk, çucuk, anne, baba,eş, dost... birşeyler paylaşabileceğimiz birileri var (namazdan sonra çay ocağına gidip çay içtiklerimiz )
    ALLAH ne yapıyor ? diyorum
    ayarında, denginde kimse yok... yemiyor içmiyor
    ne ezeli... ne ebedi

    canı neden sıkılmıyor diye düşünürüm bazen

    ama bunun cevabı buradan çıkmaz... hocalara sormak ilazım gelür
    Naçizane fikrim:
    @Emlak'ın da, senin de tespitlerinde aynı sınırlılık var muhterem. İnsan zihni!
    Ki mesele buna geldiğinde salt bilimin değil, psikolojinin de konusudur.

    İnsan açısından bakarsak:
    Zihni belirleyen önemli etmenlerden, uyaranlardan biri deneyimlerdir. Ancak bununla da sınır değil, yediğin yiyeceği, içtiğin içeceğe kadar başka faktörler de var.

    Örneğin @Emlak hocanın;
    Adrenalin, Dopamin, Seratonin salgılayan reseptörleri muhtemelen alkol vb. bağımlılıklardan yalama olmuştur. Bu türden durumlarda; yoksunluk, dengesizlik, öngörülemezlik başlar.

    Başta İskandinav ülkeleri olmak üzere, İngiltere vb. de insanlar daha karamsar ve intihara eğilimlidir.
    Sırf yeterince güneş görmemekten... Beslenme, alışkanlıklar, bağımlılıklar...

    Bunları hep minicik zihnimiz ve deneyimlerimiz ile yorumlama çabasındayız.
    Yani kısıtlı veri, sonsuz soru... Hooop n'oldu? Yandı devreler
    Al,sat,tut,yakala,sık,bırak vb. tavsiye için aracı kurumunuzla görüşün.

Sayfa 265/928 İlkİlk ... 165215255263264265266267275315365765 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •