Sayfa 2713/7020 İlkİlk ... 171322132613266327032711271227132714271527232763281332133713 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 21,697 - 21,704 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Ingiltere dogumlu Amerikali kurgu romanlari yazari Janet Miriam Holland Taylor Caldwell'in olum yildonumu (30 Agustos 1985)

    "Eldivensiz olan kizarmis ve morarmis ellerinin buz kestigini, dugmeli eski kunduralar icindeki ayaklarinin dondugunu, tamir edilmis siyah coraplar icinde dizlerinin usudugunu hissetmiyordu. Sadece, arasira, boynundaki atkiyi biraz daha SIKISTIRIYORDU, ve paltosuna biraz daha SIKI sarilmak ister gibi bir jest yapiyordu.Fakat bu palto vucuduna cok dar geliyordu. Bu her bakimdan vahsi karakterli sahne icinde canli olarak bir o kiz cocugu ile martilar vardi ve yalniz martilar kimildaniyordu. Epey zaman gecti aradan. Orada tek basina oturan ve ancak on yaslarinda tahmin edilen bu yavru, bir cocukta rastlanilmayacak kadar buyuk bir sabirla bekliyordu. Gozleri denizden hic ayrilmiyor ve kulaklari coskun dalgalarin vahsi gurultusunden baska bir sey isitmiyordu." Aska Giris



    "She was unaware of her cold hands, which were reddened and without gloves, and of her cold feet in shabby buttoned boots, and her icy knees covered meagerly with darned black stockings. Occasionally she absently pulled the shawl about her neck and huddled deeper in her coat, which was too small for her. Nothing lived in that wild scene but the child and the gulls, and only the gulls moved. A long time had passed. The lonely girl, ten years old, waited with a vast patience beyond the patience of children, and her eyes never left the sea and her ears heard nothing but the savage voice of the tumultuous waters."

  2. Amerikali rock grubu Velvet The Underground'in kurucusu, Amerikali gitarist (Holmes) Sterling Morrison'in olum yildonumu (30 Agustos 1995)


  3. Amerikali aktor ve yonetmen Clint Eastwood, 30 Agustos 2000'de 57. Venedik Film Festivalinde Altin Ayi Yasam Boyu Basari Odulunu kazandi.


  4. Litvanya kokenli Amerikali aktor (Charles Arthur 'Charlie' Salvador) Charles Bronson'in olum yildonumu (30 Agustos 2003)




  5. Izlandali sarkici, soz yazari, aktris, album yapimcisi ve DJ Bjork, 5.solo albumu Medúlla'yi 30 Agustos 2004'de One Little Indian ve Elektra etiketleriyle piyasaya surdu.


  6. Akademi Odullu Kanada dogumlu Amerikali aktor Gwyllyn Samuel Newton 'Glenn' Ford'un olum yildonumu (30 Agustos 2006)




  7. 1988 yilida Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, Misirli yazar Necib Mahfuz’un olum yildonumu (30 Agustos 2006)

    "Seytan gencligin kapilarini kolayca girilecek bir yer olarak gorur ve gizlice iceri suzulerek kotulugunu yapar. Hepimiz gencligin kapilarini ondan korumali ve SIKI SIKI kapali tutmaliyiz. Dusun artik, yasini basini almisligin sayginligina erismis bir adamin bu kapilari acip seytani cagirdigini gorursek durum ne olur?" Midak Sokagi



    "Satan finds the doors of youth an easy entrance and he slips in both secretly and openly to spread his havoc. We should do all we can do to prevent the doors of youth opening to him and keep them tightly closed. Just think of elderly men to whom age has given the keys of respectability. What would be the situation if we were to see them deliberately opening these doors and calling out in invitation to the devil?"


    "Kendimi oyle bir girdapta buluyorum ki, siirden baska cikis yolu yok, siir varligimin tek amaci. Siir olmadan, bizi hava gibi kusatan askla ne ederdik ? Bizi ates gibi yakan gizli duygular, acimadan ustumuze gelen su dunyayla ?" Dilenci



    "I found myself caught in a whirlpool from which there's no escape except through poetry, for poetry is the very aim of my existence. Without it, what would we do with the love which surrounds us like air, the secret feelings which burns us like fire, the universe which oppresses us without mercy?"

  8. 1995 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Irlandali sair, yazar ve cevirmen Seamus Heaney'in olum yildonumu (30 Agustos 2013)

    Tek bildigim karanliga acilan bir kapi.
    Disarda, eski dingiller, paslanan demir cemberler;
    Icerde, dovulen orsun kesik cinlayislari,
    Sasirtici yelpaze kuyrugu kivilcimlarin
    Ya da su verildikce sertlesen nalin cikardigi islik.
    Ortada bir yerde olmali ors,
    Bir ucu dort kose, obur ucu tek boynuzlu bir hayvan,
    Cakili duruyor orda: onunde, nalbantin
    Bicimi ve muzigiyle buyudugu bir sunak.
    Bazan, deriden onlugu, killi burnuyla
    Kapinin pervazina yaslanip hizla akan trafikte
    Toynaklarin cikardigi sesleri hatirliyor,
    Sonra hirsla gercek demiri dovmek
    Ve atesi koruklemek icin iceri giriyor homurdanarak.



    Tutto ciò che conosco è una porta sul buio.
    Fuori vecchie assi e cerchi di ferro arrugginiti,
    dentro il timbro acuto dell'incudine martellata,
    l'improvvisa sventagliata di scintille
    o il fischio di un nuovo ferro che si forgia nell'acqua.
    L'incudine deve essere da qualche parte al centro,
    cornuta come un unicorno, quadrata
    da una parte e inamovibile: un altare
    dove lui si consuma in forma e musica.
    A volte, col grembiule di cuoio, i peli nel naso,
    appare allo stipite, riscopre il rumore
    di zoccoli in movimento tumultuoso,
    poi sbuffa e rientra, sbatte e schiocca,
    per tirar fuori con forza il vero ferro, lavorare ai mantici.



    Basparmagimla isaret parmagim arasinda
    kisacik kalemim duruyor, bir silahmiscasina rahat.
    Disaridan, penceremin altindan tanidik, net bir
    hisirti geliyor, bir kurek sertce engebeli topraga giriyor:
    Babam, topragi kaziyor. Asagiya bakiyorum
    Bitkilerin arasinda egilen gergin sirti
    dogruluyor ve yirmi yil sonra yeniden beliriyor orada,
    durmuyor babam, ritimle egilip kalkiyor patates tarhlari arasinda.
    Kaziyor.
    Lastik cizmesini koymus kulagina elindeki kuregin, sapi
    dizine bastirip var gucuyle kanirtiyor.
    Ta kokunden aliyor ust kismini bitkinin
    ve ters ceviriyor parlak yuzeyi derine gomerek
    toplarken ellerimizdeki o serin sertligini sevdigimiz
    patatesleri ortaya sermek icin.
    Fakat Tanrim, bu ihtiyar nasil da maharetle kullaniyor kuregi.
    Tipki kendi ihtiyar babasi gibi.
    Toner's batakliginda gundelikle calisirdi buyukbabam
    bir gunde en cok torfu o cikarirdi o turbaliktan.
    Bir keresinde ona sut goturmustum, elimde agzi
    uyduruk bir kagitla kapatilmis bir sise. Dogruldu
    sutu icmek icin bir an, sonra yine egildi oraciga hemen
    katlayip durup duzenlice, atmaya basladi cimli topragi
    yine omzunun uzerinden, indikce inerek daha asagi
    hep daha iyi bir torf icin. Kaziyordu.
    O patates topraginin soguk kokusunda, o lifli batagin
    bildik civigi ve islaginda, hoyratca kesiliyor bir yani
    basimin icinde ayaklanan canli koklerimin.
    Ama benim kuregim yok o adamlar gibi kazmak icin.
    Basparmagimla isaret parmagim arasinda
    kisacik bir kalem duruyor.
    Iste onunla kaziyorum ben.

Sayfa 2713/7020 İlkİlk ... 171322132613266327032711271227132714271527232763281332133713 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •