-
Buster Keaton ve Anne Cornwall'un basrollerini paylastigi Collage, 10 Eylul 1927 New York'da gosterime girdi.
-
Ikinci Yeni siir akimini onculerinden Turk sair Ece Ayhan Caglar’in dogum yildonumu (10 Eylul 1931)
Bir cakil taslari gulumseyisi aglarmis karafaki rakisiyla
simdi dipsiz kuyulara su olan Kinar Hanim'dan
duz saclariyla ne yapsin sehzadebasi tiyatrolarinda aapkalarini
tuketemezmis hic
Iste kel Hasan bu kel Hasan karanligi supururmus
ters yakilmis guldurmemek icin Serkldoryan sigaralariyla
iste masallara da girermis bir polis o zamanlardan beri surme
kirpiklerini aralayarak insanlari cocuklarin
Ve icinde birikmis ut calan kadin elleri olurmus hep
gibi bir uzunc sokun edermis aksamlari aglarken kuyulara Kinar
Hanim'in denizlerinden.

She cried the smile of pebble stones with the raki from the carafe
from Miss Kinar now who became water to steep wells
with her straight hair what can she do in the theatre houses of Shehzadehbashi
she could not have enough hats
This bald Hassan, this baldie swept the darkness
his rebellious cigarette lit backwards to avoid any laughter
and a police enters fair tales which go on ever since
parting the human eyelashes of children
And gathered inside her the sadness of the hands of an oud
playing woman, appeared suddenly into wells in the evenings crying
from Miss Kinar's waters
-
Pulitzer Odullu Amerikali sair Mary Oliver'in dogum yildonumu (10 Eylul 1935)

Iyi olmak zorunda degilsin.
Dizlerinin ustunde yurumen gerekmez
colde yuz mil, tovbe ederek.
Yalnizca icindeki uysal hayvanin
sevdigi seyi sevmesine izin ver yeter.
Bana caresizligini anlat, kendininkini, ben de sana benimkini anlatacagim.
O esnada dunya donmeye devam eder.
O esnada gunes ve yagmurun berrak damlalari
kirlarda, cayirlarda ve derin agaclarda,
daglarda ve nehirlerde gezinir.
O esnada yaban kazlari parlak mavi semalarda,
yeniden evin yolunu tutar.
Kim oldugun, ne kadar yalniz oldugun farketmez,
dunya senin hayal gucune sunar kendisini,
sana ayni yaban kazlari gibi seslenir, kulaklari tirmalarcasina ve heyecanla…
defalarca duyurur sana yerini
seylerin ailesindeki.
Bukerek kaslarini
Geliyor magaralarindan
Korunun kara seyleri.
Yemis bahcesini karistirirlar,
Sari odalarimizin etrafimizdaki
Cimen denizini kemirirler.
Bizi hala taniyorlarsa
Seyrek bakarlar
Ne yaptigimiza.
Duyariz onlari, ya da oyle saniriz:
Ay isiginin yalayan hayvan burnu,
Elmadaki dis.
Bir odun daha at atese;
Mozart, yeniden, pikapta,
Hala bir uzunc var
Bizimle odada.
Animsariz magarayi.
Duslerimizde geri doneriz
Ya da onlar gormeye gelir.
Muzigi de severler.
Birlikte yaprak yeriz.
Biraderlerimizdir.
Ailemizdir.
Kactigimizdir.

The dark things of the wood
Are coming from their caves,
Flexing muscle.
They browse the orchard,
Nibble the sea of grasses
Around our yellow rooms,
Scarcely looking in
To see what we are doing
And if they still know us.
We hear them, or think we do:
The muzzle lapping moonlight,
The tooth in the apple.
Put another log on the fire;
Mozart, again, on the turntable,
Still there is a sorrow
With us in the room.
We remember the cave.
In our dreams we go back
Or they come to visit.
They also like music.
We eat leaves together.
They are our brothers.
They are the family
We have run away from.
-
Pulitzer Odullu Amerikali bilim insani ve populer bilim kitaplari yazari Jared Diamond’in dogum gunu (10 Eylul 1937)
“Evcillestirilebilen hayvanlarin hepsi birbirine benzer; her evcillestirilemeyen hayvanin evcillestirilememesi nedeni farklidir. Buna benzer bir cumleyi daha once okudunuz gibinize geliyorsa, haklisiniz. Cumlede birkac degisiklik yaparsaniz Tolstoy’un buyuk romani Anna Karenina’nin o unlu ilk cumlesini bulursunuz karsinizda: ‘Mutlu ailelerin hepsi birbirine benzer; mutsuz ailelerin mutsuzluguysa kendine ozgudur.’ “ Tufek, Mikrop ve Celik

“Domesticable animals are all alike; every undo mesticable animal is undomesticable in its own way. If you think you've already read something like that before, you're right. Just make a few changes, and you have the famous first sentence of Tolstoy's great novel Anna Karenina: ‘Happy families are all alike; every unhappy family is unhappy in its own way.’ "
“Anlamak cogu kez sonuclari tekrarlamak ya da ebedilestirmek amacina degil, o sonuclari degistirmeye calisma amacina hizmet eder. Iste bu yuzden psikologlar katillerin ve tecavuzculerin ruhlarini anlamaya calisir, toplumsal tarihciler soykirimlari anlamaya calisir, doktorlar hastaliklarin nedenlerini anlamaya calisir. Bu arastirmacilarin amaci cinayeti, tecavuzu, soykirimi, hastaliklari hakli gostermek degildir. Tam tersine onlar, zincirleme nedenleri anlayarak bu zinciri kirmak isterler.”

“Understanding is more often used to try to alter an outcome than to repeat or perpetuate it. That's why psychologists try to understand the minds of murderers and rapists, why social historians try to understand genocide, and why physicians try to understand the causes of human disease. Those investigators do not seek to justify murder, rape, genocide, and illness, instead, they seek to use their understanding of a chain of causes to inter- rupt the chain.”
-
Amerikali paleontolog, jeolog, zoolog Stephen Jay Gould'un dogum yildonumu (10 Eylul 1941)
"Uyuyan Guzel prensini yuz yil beklemistir. Bettelheim, guzelin kanayan parmaginin ilk aybasi kanamasini, uzun uykusunun ise tam eriskinlige ulasmayi bekleyen ergenlik rehavetini temsil ettigini ileri surer. Gercek Uyuyan Guzel aslinda bir prens tarafindan opulmus olmayip bir kral tarafindan dollenmis oldugundan, uyanisini cinsel doyumun baslangici olarak yorumlayabiliriz (bkz. B. Bettelheim, The Uses ofEnchantment (Buyunun Yararlari), A. Knopf, 197 6, s. 225-36)." Darwin Sonrasi

"Sleeping Beauty waited a hundred years for her prince. Bettelheim argues that her pricked finger represents the first bleeding of menstruation, her long sleep the lethargy of adolescence awaiting the onset of full maturity. Since the original Sleeping Beauty was inseminated by a king, rather than merely kissed by a prince, we may interpret her awakening as the beginning of sexual fulfillment (see B. Bettelheim, The Uses of Enchantment, A. Knopf, 1976, pp. 225 - 36)."
"Olaganustu guc iddialariyla oylesine aldatilmis, basimiz donmus durumdayiz ki, siradan sihirbaz numaralariyla, insanin bilgi sinirlarinin otesindeki bir ruh dunyasina goz attigimizi sanmak yanilgisina dusuyoruz. Paranormal bir fantazi olabilir; sarlatanlar icin bir cennet olduguna hic kusku yok. Ama 'insanotesi' algi gucleri dortbir yanimizda , kuslarda, arilarda ve bakterilerde var. Ve dogrudan algilayamadiklarimizi, bilimin araclarini kullanarak algilayabilir ve anlayabiliriz."Pandanin Basparmagi

"What an imperceptive lot we are. Surrounded by so much, so fascinating and so real, that we do not see in nature, yet so gullible and so seduced by claims for novel power that we mistake the tricks of mediocre magicians for glimpses of a psychic world beyond our ken. The paranormal may be a fantasy; it is certainly a haven for charlatans. But “parahuman” powers of perception lie all about us in birds, bees, and bacteria. And we can use the instruments of science to sense and understand what we cannot directly perceive."
-
Turk yazar Tezer Ozlu'nun dogum yildonumu (10 Eylul 1943)
"Bir zamanlar beden egitimi ogretmenligi yapmis babam, dudugunu saklamis. Sabahlari cizgili, bol pijamasini cikarmadan dudugunu otturuyor: 'Nazliydin nicin geldin askere? Haydi kalk! Haydi kalk!' Borazan gibi bir sesle bagiriyor.Uyanip, sabahin ilk isiklariyla birlikte kendimi Sum'un koynunda buluyorum. Babamin bu evle askerlik arasinda ne gibi bir baglanti kurabilecegini dusunuyorum. babam ev yasaminda askeri bir duzen istiyor. Bu kesin. Zengin olsa belki de kapida borazanlar caldiracak. Babamin kusagindaki Turk erkekleri ne buyuk bir ordu ve askerlik sevgisi besliyorlar."

"My father, who was a gym trainer once upon a time, hid his whistle. In mornings, he whistles before taking off his pajamas and shouts at us: 'If you were spoiled, then why did you come to the military? Wake up, wake up!' He shouts with a sound like a trumpet…I think about what kind of relation that my father can make between this house and the military service. My father demands military order at home life. That’s for sure. If he was rich he would sound trumpets at the door.How big the love of my father’s generation for the military is."
"Yasli hemsire anneme soruyor: 'Acaba balkondan kendini atar mi?' 'Hayir. Balkondan falan atlamam. Aksine yasami cok seviyorum. Yuzlerce yil yasamak istiyorum. Benim icin neler de dusunuyorlar, diye geciyor aklimdan. Bir sey soylemiyorum. Gereken cevabi annem veriyor. Ilaclarim veriliyor. Uzun saatler uykuyu ararken tek yardimcim kucuk radyodan dinledigim muzik. Torelli, Marcello biraz olsun durgun anlar yasatiyor. Bu hastaneyi kentin diger onemli klinikleri izleyecek, cesit cesit hastalar taniyacak, kimiyle kavga edecek, kimiyle arkadas olacagim. Bazen dovusup, birbirimizin sacini yolacagiz. Gulumseyerek kuzu gibi elektrosok olmayi ogrenecegim. Kendimi kurtarmak istiyorum.' "

"The old nurse asked to mum: 'Can she throw herself from the balcony?' 'No, I don’t. I love life. I want to live for years and years. I think about what they think about me. I don’t reply anything, mum replies on my behalf. My medication is given. While looking for the sleep for long hours, my only assistant is the music coming from a small radio. Torelli and Marcello make me relaxed a little bit. This hospital will follow other clinics of the city; I will meet different patients; will be friend and quarrel with some of them. Sometimes, I will argue them by tearing their hair. I will learn to get the electroshock by laughing without reacting. If I want to save myself. ' "
-
Amerikali hard rock-blues rock-glam metal grubu Aerosmith'in solo gitaristi Anthony Joseph "Joe" Perry'nin dogum gunu (10 Eylul 1950)

-
1955-1975 yillari arasinda toplam 633 bolumuyle, yayini dunya televizyonlarinda en uzun suren western dizisi olan Gunsmoke, 10 Eylul 1955 tarihinde CBS kanalinda basladi.

Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri