Sayfa 29/45 İlkİlk ... 19272829303139 ... SonSon
Arama sonucu : 356 madde; 225 - 232 arası.

Konu: Deprem ve piyasalar

  1.  Alıntı Originally Posted by Crushing Yazıyı Oku
    Ben izmitteydim nerden gittiniz bilmiyorum ama dönemin başbakanı 3. Gün geldi bölgeye

    Kola şişelerine su doldurup satanlar vardı mesala

    Şehir ceset kokuyordu...
    Şimdi bunların hiç biri yok değil mi? kaç yıl sonra 25 yıl mı? Cesetler kokmaya başladı bile... Bakın yukarda bakan hangi ara açıkladı, daha hiç enkazına ulaşılmayan binalar, kurtarma çalışması yapılmamış binalar varken, hasar tespiti yaptılar... neyse bunları bu millet affederse ben ne yapayım!
    Mesut yılmaz çıkıp, yetersiz kaldık dedi bakın işte... https://www.yenicaggazetesi.com.tr/m...du-629061h.htm

    evet samimi bir açıklama idi ama şimdi her şey dört dörtlük öyle mi, bir yetkili çıkıp konuşuyor mu sorumluluğu üstüne alıyor mu?

  2.  Alıntı Originally Posted by KaaN- Yazıyı Oku
    Bakan Murat Kurum açıkladı;

    10 ilde 171bin bina incelenmiş;
    - 25 bin bina yıkık, ağır hasarlı ya da yıkılacak
    - 122 bin bina az hasarlı ya da hasarsız
    - 24 bin bina orta hasarlı
    - Yıkılan binaların %95' i 2000 yılı ve öncesi yapılmış

    Toki' nin 10 ilde 134 bin binası varmış. Hiç biri zarar görmemiş.

    Bu 122 bin ağır hasarlı/yıkık binanın kaç tanesine imar affı verdiklerini tabii ki açıklamadı. Yemezzz..

    Sonuç olarak, eski binada oturan arkadaşlar acilen çözüm aramaya başlamalılar. Bakan' ın rakamlarına güvenmeyenler olabilir ama başka bilgi yok. 2000 öncesi yapılan binalar maalesef çürük. Toki' de fiyatlar muhtemelen çok artacak. İnsanların ev satın alma isteği çok azalacaktır ama kira olarak da çok artış olur.

    İnşallah herkes en kısa zamanda bir çözüm üretebilir.
    25 bin bina YIKIK! her binada 3 daireden 5 kattan ve 4 er kişiden. 60 kişi var. hadi şans bu ya, yıkılan her binada 4 KİŞİ ÖLSE...100 BİN ölü yapar?

  3. Bir kadın vardı, saati 600 tl ye biz makina getirttik kendi binamızdan çalıştırıyoruz benzin de bize ait demişti, diğer bir operatör ise kendi inşaatında dayısı için çalışıyordu, bence şu an Türkiye'deki tüm inşaatlar durdurulmalı ve bu araçlar bölgeye IŞIK HIZI aktarılmalı...

  4. her şeyi bırakın binlerce kişi ölmüş, bir rabia için göz yaşı dökenler, 10 binler için bir damla göz yaşı akıttı mı? samimiyet...
    neyse yazıyorum da ne oluyor sanki, içimdeki isyanın tarifi yok... kimsenin anladığını da sanmıyorum.

    99 da eksikler vardı, benim de desteklediğim hükümetin çok eksiği oldu ama emin olun bir karşılaştırma yapıldığında şu an aya gidecek bir ülkenin eksikliği ile karşılaştırıldığında 99 da çok şey yapıldığı ortaya çıkar... sadece askerin olayların içinde olması bile fark yaratacak bir hadisedir... yine de henüz yardım bekleyen insanlar varken bunları tartışmak boşa...

  5. Mahfi Eğilmez'in yazısı aşağıda. Linkini de veriyorum, içinde durumu net bir şekilde özetleyen bir görsel var.

    Devlet yönetimi bu vaziyette iken vatandaş tek başına bir halt yapamaz. Bunun neresi anlaşılamıyor gerçekten çözemiyorum. Önce bu yönetim şekli değişecek. Bu geleceğimiz için bir zorunluluk. Sonrasında hepimiz taşın altına elimizi sokarız. Bu bugün sokmadığımız anlamına gelmiyor ama yeterince sokamıyoruz, bu engelleniyor. Durum böyle olunca da felaketin götürüsü katlanarak artıyor.

    Geleceğimizin yok olmasına ben razı gelmiyorum, razı gelenlerden de hesap soracağım.

    https://www.mahfiegilmez.com/2023/02...nedenleri.html

    Organizasyon Bozukluğunun Nedenleri
    Şubat 11, 2023
    Deprem, ülkedeki yönetim sisteminin ve organizasyonun ne kadar yanlış olduğunu, bunların başındaki kişilerin çoğunun liyakatten ne kadar uzak bulunduğunu acı biçimde gösterdi. Türkiye'de belki bunlar hiçbir zaman tam olarak doğru değildi ama bu kadar yanlış hale gelmesinin nedeninin 2018'de geçilen ve her konuda Cumhurbaşkanını yetkili hale getiren yeni yönetim sistemi olduğu açık biçimde ortaya çıktı. Deprem, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu tür olaylara doğrudan müdahale yetkisinin alınmasının, AKUT'a el konulmasının, her kararın en yukarılarda toplanmasının nelere mal olduğunu adeta gözlerimizin içine soktu. Şimdi herkes afet illerine gönderilen yardım malzemelerinin ortada kalmasına, telef olmasına, yağmalanmasına üzülüyor ve bunun niçin devletçe organize edilemediğini soruyor. Bu sorunun yanıtı 2018 yılındaki düzenlemede yatıyor. Bir başka örnekten giderek bunu açıklamaya çalışayım.


    TÜSİAD'ın 6 Temmuz 2018 günü TÜSİAD merkezinde düzenlediği "Yeni Hükümet Döneminde Nasıl Bir Bütçe?" başlıklı panelinde konuyu bütçe açısından ele alıp ortaya koymaya çalışmıştım. Aşağıda o konferansta yaptığım sunumdan bir bölümü paylaşıyorum[1]:


    Bu yeni şemada 9 kurul, 5 ofis, 16 bakanlık ve 7 tane bağlı kuruluş var. Bütün bu birimlerde üretilenler son merci olarak Cumhurbaşkanına gelecek. Orada da mutlaka bir teşkilat olacak ve onlar inceleyip onay için Cumhurbaşkanına getirecekler. Bu sistemde bürokrasi çalışmaz, her konu sorumluluktan kaçmak için Cumhurbaşkanına gider. Bu tür örgütlenme, bürokrasinin sorumluluk almaktan kaçacağı ve her şeyi en üst makama taşıyacağı bir sistemdir. Böyle bir düzenlemede bütçe sistemi kilitlenir, her türlü harcama, yük getiren düzenleme hep yukarıya taşınır. Bu durum, vergi koyma ve harcama yetkisini hükümdardan alıp halkın temsilcilerinden oluşan parlamentoya bırakan yüzlerce yıllık birikimin tamamen tersine çevrilmesi anlamına geliyor.

    Konferansta anlatmaya çalıştıklarım bütçe ve bütçe uygulamasıyla ilgiliydi. Bu yeni sistemin bütçeyi nasıl içinden çıkılmaz hale getireceğini, yetki kullanımını nasıl kısıtlayacağını ortaya koymaya çalışmıştım. Bütçe ile ilgili olarak ortaya koyduğum bu görüşleri alıp küçük değişikliklerle başka alanlara taşırsanız aynı durumun her alanda geçerli olacağını göreceksiniz. Depremde, afet yerlerine gönderilen malzemelerin niçin telef olduğun, niçin yerine ulaşmadığı sorularının yanıtı da bu yeni, yanlış sistemde gizli. İnsanlar malzeme topluyor, afet yerlerine yolluyor ama bunları alacak, dağıtımı yapacak bir organizasyon yok. Çünkü bütün yetkiler en yukarılara, merkeze taşınınca yerel yerleşimde bu yetkileri kullanacak, sözünü dinletebilecek kimse kalmıyor. Herkes, yukarıdan talimat bekleyince her şey birbirine karışıyor. Oysa TSK, eskiden bu durumda bütün yerel yerleşimlerde kendiliğinden ortaya çıkar, yetkiyi de sorumluluğu da alır bu işleri organize eder, yağmayı önler, gönderilen malzemelerin ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlardı. TSK'den bu yetki alınınca karşımıza bu derbeder, perişan görünüm çıktı. Bir başka örnek deprem sonrası üst üste yaşanan çöküşlere karşın borsanın kapatılamamasıdır. Yukarıdan talimat beklenince bir deprem de borsada yaşandı. Oysa bu yetki Borsa Başkanında olsaydı bu çöküşler yaşanmadan borsa işleme kapatılırdı.

    Yetki ve sorumluluk devri yapılmayan sistem işlemez. Deprem bunu bize en acı şekliyle bir kez daha gösterdi.

    Tanıma göre, devlet, milletin organize olmuş halidir. Hükümet ise devleti çalıştıran mekanizmadır. Depremde millet organize oldu ama devlet ortada yoktu. Çünkü devleti çalıştıracak olan hükümet, yetki kullanacak durumda değildi. Yönetici konumundaki kişiler karşılaştıkları sorunları en yukarıya sormaya cesaret edemeyince sistem çöktü.

    TÜSİAD'daki sunumu şuna benzer bir cümleyle bitirmişim: Türkiye, gelecekte, son dönemlerde yaptığı yapısal reform gibi görünen düzenlemeleri eski haline geri getirdiğinde yapısal reform yapmış olacak.

  6. Sayın Müzikal, aynen, her şey laçka bütçe mi kaldı, kurumların bütçeleri tek bir kişide ve karman çorman...ondan alıp oraya koy ondan alıp orada koy, bütçe yönetimi yok ki, işsizlik fonunda 100 milyarlar olması lazımdı, kim bilr nekadar para var orada...

    neyse aslında boşa tartışıyoruz zaten...

  7.  Alıntı Originally Posted by fedoramca Yazıyı Oku
    Şimdi bunların hiç biri yok değil mi? kaç yıl sonra 25 yıl mı? Cesetler kokmaya başladı bile... Bakın yukarda bakan hangi ara açıkladı, daha hiç enkazına ulaşılmayan binalar, kurtarma çalışması yapılmamış binalar varken, hasar tespiti yaptılar... neyse bunları bu millet affederse ben ne yapayım!
    Mesut yılmaz çıkıp, yetersiz kaldık dedi bakın işte... https://www.yenicaggazetesi.com.tr/m...du-629061h.htm

    evet samimi bir açıklama idi ama şimdi her şey dört dörtlük öyle mi, bir yetkili çıkıp konuşuyor mu sorumluluğu üstüne alıyor mu?
    Bunu mu çıkardın yazdıklarımdan

    Millet olarak zayıf hafızalıyız

    Kısa bir süre sonr bunu da unuturuz gibime geliyor

    İnşallah bu sefer öyle olmaz her birey bu hassasiyeti korur...

  8. #232
     Alıntı Originally Posted by fedoramca Yazıyı Oku
    Şimdi bunların hiç biri yok değil mi? kaç yıl sonra 25 yıl mı? Cesetler kokmaya başladı bile... Bakın yukarda bakan hangi ara açıkladı, daha hiç enkazına ulaşılmayan binalar, kurtarma çalışması yapılmamış binalar varken, hasar tespiti yaptılar... neyse bunları bu millet affederse ben ne yapayım!
    Mesut yılmaz çıkıp, yetersiz kaldık dedi bakın işte... https://www.yenicaggazetesi.com.tr/m...du-629061h.htm

    evet samimi bir açıklama idi ama şimdi her şey dört dörtlük öyle mi, bir yetkili çıkıp konuşuyor mu sorumluluğu üstüne alıyor mu?
    Yalanlarda boğuluyorlar.

    İnanan kalmadı.

    Başbakan gelmemeişmiş kurumlar oradaydı ve 3 günde kokma olmaz.

    2. günü araç garacında deprem zedelere gönderilmiş malzemeleri yakaladım kişinin birinde Arifi ye dediğim yer.

    Ben Ankara dan biraderim İstanbul dan geldi onun hanımı ve yeğenim Sakaryada ydı binaları yıkılmamış gömülmüştü.
    NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
    YERLİ MALI YURDUN MALI HERKES ONU KULLANMALI

Sayfa 29/45 İlkİlk ... 19272829303139 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •