Sayfa 2900/7020 İlkİlk ... 190024002800285028902898289929002901290229102950300034003900 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 23,193 - 23,200 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Amerikali sair, yazar, editor ve edebiyat elestirmeni Edgar Allan Poe'nun olum yildonumu (7 Ekim 1849)



    Yaz ortasindaydi
    Ve geceyarisi
    ve yildizlar yorungelerinde
    Olgun olgun pirildarken
    Daha parlak isiginda
    Kendisi goklerde
    Kole gezegenlerin arasinda
    Isigi dalgalarda olan soguk ayin
    Soguk tebessumune dikmistim gozlerimi
    Fazlasiyla-fazlasiyla soguktu benim icin
    Derken kacak bir bulut
    Gecti ortu niyetine
    Ve ben sana dondum
    Yukseklerdeki ihtisamina
    Magrur aksam yildizi
    Senin isigin daha degerlidir benim icin
    Cunku yuregime mutluluk verir
    Goklerdeki gururun geceleri
    Ve daha cok begenirim
    O alcaktaki daha soguk isiktan
    Senin uzaklardaki atesini.



    "Ilk karsilasmamiz Montmartre Sokagi'ndaki karanlik bir kitaplikta oldu. Ikimiz de ayni kitabi ariyorduk, ender bulunan, pek onemli bir kitapti. Bu olay bizi birbirimize yakinlastirmaya yetti. Tekrar tekrar bulustuk. Bir Fransiz'in kendisinden soz ederken takinacagi tam bir acik yureklilikle anlattigi aile oykusu, beni pek ilgilendirmisti. Okudugu kitaplarin cokluguna da sasip sasip kaliyordum, ama asil ruhumu bir ates gibi saran yaratici hayallerinin sicakligi, canliligi, tazeligiydi. Paris'te o zaman aramakta oldugum seyleri ararken, boyle bir adamin dostlugu, benim icin degeri olculmez bir hazineydi, bu dusuncemi acikca ona soyledim. Sonunda kentte kaldigim surece beraber oturmaya karar verdik, ben onun kadar darlik icinde olmadigimdan, bir ev tutup ruhlarimizin karanlik havasina uyacak bir bicimde dosemeyi uzerime aldigim ev, St Germain'in dis mahallelerinde issiz bir yerdeydi, zamanin asindirdigi cirkin, neredeyse yikilacak eski bir yapiydi, ne oldugunu sorup ogrenmedigimiz bazi bos insanlar yuzunden yillarca bos kalmisti."



    "Ci incontrammo la prima volta in un'oscura libreria di Rue Montmartre, dove il fatto fortuito di essere entrambi alla ricerca dello stesso volume, raro quanto singolare, ci portò a intrattenere più stretti rapporti. Da allora ci rivedemmo spesso. Mi interessò vivamente la sua piccola storia familiare, che egli mi narrò nei minimi particolari, con tutta quella franchezza di cui e capace un francese, ogniqualvolta discorre di se stesso. Mi stupì la vastità delle sue letture; e, soprattutto, sentii il mio spirito infiammarsi a contatto dello stravagante fervore, della vivida freschezza della sua immaginazione. Considerando ciò che allora mi interessava scoprire a Parigi, pensa, che la compagnia di un uomo simile sarebbe stata per me un tesoro inestimabile, e francamente glielo confidai. Alla fine combinammo di abitare insieme durante il mio soggiorno nella capitale; e poiché la mia situazione finanziaria era meno precaria della sua, potei addossarmi le spese dell'affitto e dell'arredamento, in uno stile che si confacesse alla tetraggine un po' fantastica del mio e del suo carattere, di una casa grottesca, rosa dal tempo, da lungo disabitata a causa di certe superstizioni che trascurammo di indagare, che sorgeva, semidiroccata ormai, in una zona solitaria e squallida del Faubourg Saint-Germain."

  2. Amerikali yazar ve sair James Whitcomb Riley'in dogum yildonumu (7 Ekim 1849)

    Silaya varmaliyiz! Neden boyle aylakca dolasiriz? –
    Bilmeyiz ki sila nerededir, siladan onca uzagiz, –
    Sadece cocuklarin yuzlerinde – ve o annenin yuzunde –
    Yani elmalarin ciceklendigi bazi guzel yerlerde
    Donukca dusleriz silayi, imgelem durulastirana dek
    Gozyaslarindan hosnut gecici hevesin gozlerini de.

    Silaya varmaliyiz – cunku hayli zamandir
    Ayriyiz siladan, neredeyse sonsuz bir gun gibi!
    Ve oyle hasret icinde buyuduk ki
    Dunyanin kahkahasi figandir
    Bikmis kulaklarimiza, ve sarkisi nafile, –
    Silaya varmaliyiz – Silaya varmaliyiz yine!

    Silaya varmaliyiz! Ozleriz yurekle ve ruhla bulmayi
    Coktandir kaybettigimiz yolumuzu, ve geri donmeyi!...
    Yorgunca yol alan, el ele tutusup arayan yaslilar zumresi
    Icinden yukseldi bir cocuk cigligi,
    Fakat yuzler isildamakta, bulutlar en sonunda sanki
    Yagdirir biz gecip giderken ustumuze gun isigini...



    We must get home! How could we stray like this?--
    So far from home, we know not where it is,--
    Only in some fair, apple-blossomy place
    Of children's faces--and the mother's face--
    We dimly dream it, till the vision clears
    Even in the eyes of fancy, glad with tears.

    We must get home--for we have been away
    So long, it seems forever and a day!
    And O so very homesick we have grown,
    The laughter of the world is like a moan
    In our tired hearing, and its song as vain,--
    We must get home--we must get home again!

    We must get home! With heart and soul we yearn
    To find the long-lost pathway, and return!...
    The child's shout lifted from the questing band
    Of old folk, faring weary, hand in hand,
    But faces brightening, as if clouds at last
    Were showering sunshine on us as we passed...

  3. Rus ressam Sofia Sukhovo-Kobylina'nin olum yildonumu (7 Ekim 1867)

    Self-depiction of the artist graduating from the Imperial Academy of Arts, 1854




    Before the storm, 1866


  4. Nobel Odullu Danimarkali fizikci Niels Henrik David Bohr’un dogum yildonumu (7 Ekim 1885)

    “Iki tur dogru vardir.Tersinin yanlis oldugu gun gibi ortada olan yuzeysel dogrular ve tersi de dogru olan daha derin dogrular.”



    “Two kinds of truths. An ordinary truth is a statement whose opposite is a falsehood. A profound truth is a statement whose opposite is also a profound truth.”



    “Fizigin isini doganin nasil oldugunu kesfetmek seklinde dusunmek yanlistir. Fizik, doga hakkinda ne soyleyecegimizle ilgilenir.”




    “Uzman, dar bir alanda yapilabilecek tum hatalari yapmis kisiye denir.”

  5. Amerikali doktor, yazar ve sair Oliver Wendell Holmes’un olum yildonumu (7 Ekim 1894)



    “Paraya fazla guvenin olmasin, fakat onu guvenilir bir yere koy.”




    “Insan zihni bir kez yeni bir fikirle esnedi mi, bir daha hicbir zaman eski boyutlarina geri donemez.”




    “Bagnazin kafasi gozbebegi gibidir; ne kadar aydinlik olursa o kadar kuculur.”




    “Gunah islemenin bircok vasitalari vardir, fakat yalan bunlarin hepsine uyan bir saptir.”

  6. Italyan ressam Michele Gordigiani'nin olum yildonumu (7 Ekim 1909)

    Portrait of the Countess of Castiglione (1862)




    The Silk Divan 1879


  7. Italyan sanatci ve ressam Mimmo Rotella'nin dogum yildonumu (7 Ekim 1918)

    I cinquanta facce di Marilyn (The fifty faces of Marilyn)




    Gli Sposati (The Married, 1964-1972)


  8. Amerikali yazar, editor, edebiyat elestirmeni ve ogretmen William Knowlton Zinsser'in dogum yildonumu (7 Ekim 1922)

    "Her paragraf, kendisinden onceki paragrafin etki ve anlamini arttirmali. En onemli noktalardan birisi her paragrafin son cumlesi— buna azami dikkat gösterin zira bir dahaki paragrafa gecisi saglayan nokta burasidir. O cumleye espri ya da sasirtici bir sey koymaya ozen gosterin. Okuyucunuzu gulumsetirseniz en azindan bir paragrafin daha okunmasini garantileyebilirsiniz."



    "Every paragraph should amplify the one that preceded it. Give more thought to adding solid detail and less to entertaining the reader. But take special care with the last sentence of each paragraph — it's the crucial springboard to the next paragraph. Try to give that sentence an extra twist of humor or surprise, like the periodic snapper in the routine of a stand- up comic. Make the reader smile and you've got him for at least one more paragraph."

Sayfa 2900/7020 İlkİlk ... 190024002800285028902898289929002901290229102950300034003900 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •