Çuçoro Çarpışması (17 Eylül-7 Ekim 1620)
1514 yılından beri Boğdan Beyliği doğrudan doğruya Osmanlı Devleti'nin bir parçası olmamakla birlikte Osmanlı Devleti'nin himayesi altında sayılıyordu. Boğdan Beyliği Tuna nehri yoluyla Karadeniz'e ulaşan ticaret yolları üzerinde bulunduğu için coğrafi konumu açısından Lehistan için stratejik bir önem taşıyordu. 16. yüzyıl sonlarında Lehistan soyluları (magnatlar) Boğdan'ın işlerine karışmaya başladılar. Osmanlılardan tarafından tayin edilmiş olan Boğdan Voyvodası Gaspar Graziani de Lehistan'ın yanında Osmanlılara karşı tavır aldı. Ayrıca Lehler Erdel Prensliğine saldırdılar. Erdel Prensi ve Protestan sempatizanı Bethlen Gábor Osmanlı Devleti'nden yardım istedi. Bu Osmanlılar için kabul edilemez bir durumdu. Osmanlı padişahı Genç Osman Lehistan'a savaş açtı.
Nogay Tatarları da Kantemir Mirza'nın kumandası altında Osmanlı ordusunun yanında yer aldı. Çuçoro mevkiinde Osmanlı ve Leh ordularıyla karşılaştı. Lehistan ordusunun başında Rusya'yı dize getirerek 10 yıl önce Moskova'yı ele geçirmiş ünlü Leh komutanı Stanislaw Zolkiewski bulunuyordu. Boğdan Voyvodası Gaspar Graziani de 600-1000 civarında askeriyle Lehistan'ın yanında yer aldı. Ancak Boğdanlı birçok bey Osmanlılara karşı savaşmayı reddetti.
Savaşın daha ilk gününde Leh askerleri bozguna uğradılar. Boğdanlı askerler taraf değiştirerek Osmanlı tarafına geçtiler. 6 Ekim'de Osmanlılar tekrar taarruza geçtiler. Leh kumandanlar ve soylular askerlerini terk ederek kuzeye doğru kaçmaya başladılar. Leh askerlerinin çoğu ya öldürüldü ya da esir alındı. Leh kumandanı Stanislaw Zolkiewski de savaşta öldürüldü ve kafası kesilerek padişaha gönderildi.
Gaspar Graziani kaçmayı başardı ama Osmanlılardan korkan kendi askerleri tarafından öldürüldü.
Böylece Çuçoro Savaşı büyük bir Osmanlı zaferiyle sonuçlanmış oldu.
Son düzenleme : metin; 25-03-2017 saat: 06:30.
1809 yılında Hurşid Paşa tarafından, isyancı sırp askerlerinin kafataslarından yapılan kule
"Kara Yorgi Petroviç tarafından başlatılan 1804 isyanlarının en büyük kahramanlık destanı Niş yakınlarındaki Çegar Tepesi'nde yazılmıştır.
31 Mayıs 1809 tarihinde Sırp Prensi Stefan Sindjeliç komutasındaki Sırp birlikleri Çegar Tepesi'nde kendilerini kuşatmış olan Osmanlı birlikleri ile savaşmaktadırlar. Sindjeliç önceden varılan anlaşma çevresinde diğer Sırp prenslerinin ve Rusya'nın yardıma gelmesini beklemektedir. Ancak diğer sırp prensleri de Rus yardımı gelmez.
Sindjeliç artık siperlerin Osmanlı askerlerinin eline geçmekte olduğunu görünce cephaneliği havaya uçurur. Kendisi ile birlikte yaklaşık 3000 Sırp ve bir o kadar da Osmanlı askeri ölür.
Hikayenin bundan sonraki bölümü daha da acıklıdır. Kuşatma komutanı Hurşid Paşa, Sırp askerlerinin kafataslarından bir kule yaptırır. Sonradan üzerine bir kilise inşa edilen ve "Kelle Kule" olarak bilinen bu kule Niş yakınlarındadır.
Çeşitli nedenlerden bugün sayıları azalmış olan kafataslarından biri de Sindjeliç'e aittir. "
Yer İmleri