Sayfa 340/7020 İlkİlk ... 2402903303383393403413423503904408401340 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 2,713 - 2,720 arası.

Konu: Sanat Mozaik



  1. Mavi yaz aksamlari, patikalarda, dalgin,
    Gidecegim, surtune surtune bugdaylara:
    Ayaklarimda islakligi kucuk otlarin,
    Yikasin birakacagim basimi ruzgara!

    Ne bir sey dusunecek, ne bir laf edecegim.
    Ama sonsuz bir sevgi dolduracak icimi;
    Gocebeler gibi, uzaklara gidecegim,
    Mutlu, sanki yanimda bir kadin varmis gibi.

    Arthur Rimbaud



  2. Onume bakar bakmaz
    Seni gordum kalabalikta
    Bugdaylar arasinda seni
    Agaclar arasinda
    Sonunda gezilerimin
    Acilarimin sonunda
    Donemecinde gululerimin
    Ateslerde sularda
    Seni gordum yazin kisin
    Evimde seni gordum
    Kollarimda seni
    Duslerimde seni gordum
    Senden ayrilmak yok bana.



  3. Sevdiğim soyluyor
    bensiz olamayacagini
    bu yuzden
    kendime dikkat ediyorum
    yolda yururken onume bakiyorum
    ve korkuyorum her yagmur damlasindan
    sanki beni ezecekmis gibi.

    Bertolt Brecht



  4. Birbirini seven cocuklar opusurler ayakta
    Gecenin kapilarina karsi
    Ve orada gecenler parmaklariyla gosterir onlari
    Ama birbirini seven cocuklar
    Orada degillerdir kisi olarak
    Ve yalnizca onlarin golgesidir
    Gecede titreyen
    Gecenlerin ofkesini artirarak
    Ofkelerini, asagilamalarini, gulmelerini ve kiskancliklarini
    Birbirini seven cocuklar aldirmazlar kimseye
    Onlar geceden bile uzak bir yerdedir
    Gunden daha yuksek bir yerde
    Ilk asklarinin isiltili aydinlıiginda

    Jacques Prevert

  5. Bu dogru.Aksamlar aglatiyor! Agladim, cok agladim!
    Ay isigi insafsiz, gunesim acimasiz:
    Buruk asklar ugruna uyusuk, esrik kaldim,
    N'olur bu gemi batsin! Beni de alsin deniz!

    Acilarda calkalanip gucsuz dustum dalgalar!
    Pamuk tuccarlarina hayir diyor dumenim,
    Artik benim icin ne bayrak, ne bandira var,
    Bu ofkeli sularda ne de yuzebilirim.

    Arthur Rimbaud



    Ma è vero, ho pianto troppo! Le Albe sono strazianti.
    Ogni luna è atroce ed ogni sole amaro:
    l'acre amore m'ha gonfiato di stordenti torpori.
    Oh, che esploda la mia chiglia! Che io vada a infrangermi nel mare!

    Non ne posso più, bagnato dai vostri languori, o onde,
    di filare nella scia dei portatori di cotone,
    né di fendere l'orgoglio di bandiere e fuochi,
    e di nuotare sotto gli orrendi occhi dei pontoni.



  6. Korkuyorum yitirmekten
    o essiz;
    yontu gozlerini senin
    ve gece;
    yuzume koyan ezgiyi,
    kimsesiz gulunu ah solugunun,öoylece.

    Yanarim bu kiyida dalsiz nesiz
    bir kutuk olmama; yanarim nice
    ciceksiz olmama,kilsiz,meyvesiz;
    keder kurdu beslenmeye gelince.

    Sen eger bir gizli gomuysen bende;
    carmihsan,kederimsen ipislak,
    bir kopeksem eger senin ulkende;
    kazancimi benden almamaya bak,
    susle ırmaginin suyunu sen de
    bu deliren guzumde yaprak yaprak.

    Federico Garcia Lorca

  7. Sabaha karsi miydi bilmiyorum
    yoksa aksamustu muydu
    belkide gece yarisi
    bilmiyorum
    girdi odama pencereler
    perdeli perdesiz
    ben basma perdeleri severim
    ama tul perdeler de vardi
    kara ustorlar da
    ustorlari cekip cekip birakiyordum
    bir daha inmez oldu kimisi
    kimisi bir daha cikamadi yukari
    ve camlari kirik pencereler
    elimi kestim
    kimi camsizdi busbutun
    camsiz pencereler icime dokunur
    camsiz gozlukler gibi
    Pencereler
    yagmur yagiyordu camlariniza
    kizil saclari kederli uzun
    ben alt dudagimda cigaram
    turku soyluyordum icimden
    yagmur sesini kendi sesimden cok severim
    Pencereler
    besinci katta gunesli boslugunuzda bir deniz
    bir deniz mavi yuzuk tasindan
    serce parmagima gecirdim usulcacik
    uc kere optum aglayarak
    öpüp alnıma koydum üç kere
    Pencereler
    ciktim kirmizi velenseli yataktan
    cocuk burnumu dayadim terli camina pencerenin
    oda sicakti ve genc anamin kokusu vardi odada
    disarda kar yagiyordu
    ben kızamik cikariyordum
    Pencereler
    Sabaha karsi miydi bilmiyorum
    belki de gece yarisi
    bilmiyorum
    odamin icindeydi yildizlar
    ve gece kelebekleri gibi
    cirpiniyorlardi camlarinizda
    ben onlara dokunmaktan cekinerek
    actim sizi pencereler
    saliverdim yildizlari geceye
    aydinlik sinirsiz hur geceye
    yapma aylarin gectigi geceye
    kurtlar duruyor ayin altinda
    hasta ac kurtlar
    kurtlar duruyor onunde pencerenin
    kadife perdeleri kapasam da SIMSIKI
    ordadirlar bilirim
    gozetliyorlar beni
    Pencereler
    dustum bir pencereden
    bir guzele bakarken
    dunya halime guldu
    guzel donup bakmadi
    belki farkinda degildi
    Pencereler
    pencereler
    kirk evin penceresi odama girdi
    ben oturdum birinin icine
    sarkittim ayaklarimi bulutlara
    bahtiyarim
    diyebilirdim belki

    Nazim Hikmet



    Non so se era l'alba
    o la sera
    forse mezzanotte
    non so.
    Tutte le finestre della mia vita
    sono rientrate alla mia stanza
    con tendine e senza tendine
    mi piacciono le tendine di cotone
    ma ce n'erano anche di tulle
    e stoini neri
    li tiravo e li lasciavo
    e li tiravo di nuovo
    qualcuno non è più sceso
    qualcuno non è più salito
    e finestre con i vetri rotti
    mi son ferito a una mano
    e qualcuna senza vetri.
    Le finestre senza vetri mi commuovono
    come gli occhiali senza lenti.
    Le finestre.
    La pioggia faceva colare sui vetri
    i suoi capelli rossigni, lunghi e tristi.
    Con la sigaretta incollata al labbro
    o dentro di me canticchiavo.
    Mi piace la voce della pioggia
    più che la mia.
    Le finestre.
    Al quinto piano nel vuoto assolato che le circonda
    un mare
    l'n mare in pietra blu da anello.
    L 'ho messo dolcemente al mignolo
    e l'ho baciato tre volte piangendo
    e tre volte l'ho portato alla fronte.
    Le finestre.
    Son sceso dal letto avvolto in coperte dai lunghi peli.
    Ho messo il mio naso di fanciullo sul vetro appannato.
    La stanza era calda
    e c'era l'odore di mia madre giovane.
    Fuori nevicava
    e io avevo il morbillo.
    Le finestre.
    Non so se era l'alba
    forse mezzanotte
    non so.
    Le stelle erano nella mia stanza
    e come le farfalle di notte
    battevano sui vetri.
    Attento a non toccarle
    vi ho aperto, finestre,
    e ho lasciato andare le stelle alla notte
    alla notte chiara senza confini e libera
    dove passavano le lune artificiali.
    Le finestre.
    I lupi sono sotto la luna
    malati di fame
    i lupi sono davanti alla mia finestra.
    Anche se chiudo le tende pesanti di velluto
    so che i lupi sono là
    e mi guardano.
    Le finestre.
    All'alba mi allontano sulla strada deserta.
    Le finestre mi guardano alle spalle.
    Soltanto esse sanno che non ritornerò la sera.
    Le finestre.
    Sono caduto da una finestra guardando una bella.
    La gente ride di me.
    La bella non si è neanche voltata per guardarmi.
    Forse non se n'era nemmeno accorta.
    Le finestre.
    Le finestre.
    Le finestre di quaranta case
    son rientrate alla mia stanza.
    Mi sono seduto su una di esse
    e ho dondolato i piedi alle nuvole.
    Potevo dire
    forse io sono felice




  8. "(Proust'un) olumune yapitlarıini yazmasini saglayan o deneysizlik yol acti. Ates yakmayi ya da pencere acmayi bilmiyordu, onun icin oldu." Jacques Rivière

Sayfa 340/7020 İlkİlk ... 2402903303383393403413423503904408401340 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •