Sayfa 3438/7020 İlkİlk ... 243829383338338834283436343734383439344034483488353839384438 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 27,497 - 27,504 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Iranli sair, gazeteci Khosrow Golsorkhi'nin dogum yildonumu (22 Ocak 1944)

    Ogretmen tahtada bagirir,
    Ellerini ortmus tebesir tozu,
    Siniftakilerin umurunda mi?
    Pestil yiyip dalgalarindalar,
    Kimisi “Gencler” dergisine dalmis,
    Aldiran yok kendini paralayan ogretmene,
    Ve dogrulamaya calistigi o denkleme!
    Karanlik tahtaya yazilmis mahzun beyaz bir yazi;
    Bir esittir bir diyor!
    Birden bir ogrenci parmak kaldirir;
    Hep biri cikmali itiraz eden,
    Tek tek kelimeleri siraliyor;
    Esitlik buyuk bir yalandir diyor!
    Ogretmen gence saskinca bakar,
    Genc donup sessizce sorar;
    "Bir insan sayet bir sayi olsaydi,
    Yine de bir bire esit mi olurdu hocam?”
    Zor bir soru herkes donup kalir,
    Ogretmen sinirli sinirli dusunur,
    Sonra evet deyip kesip atar!
    Ogrenci gulumser itiraz eder,
    Birer sayi olsaydi insanlar der;
    Parasi ve gucu olan daha fazla olur,
    Iyi ve yurekli olan daha az!
    Birer sayi olsaydi insan,
    Ustun olurdu teni beyaz olan,
    Dusuk kalirdi zenci adam!
    Insan sayi olsaydi sayet hocam,
    Esitlik alt ust ederdi herseyi durmadan!
    Nasil zengin olurdu hirsiz alcaklar?
    Kim orerdi Cin’in etrafina yuksek duvarlar?
    Bir insan bir insana esit olsaydi,
    Kimin sirti yuk altinda bukulur?
    Bir insan bir insana esit olsaydi,
    Kim cururdu hapiste o zaman?
    Kim iskence altinda olurdu hocam?
    Ogretmenin sesi yavasca duyulur;
    Acin notlarinizi gencler diyor,
    Yazin oraya buyuk harflerle;
    “Bir esit degildir bire!"



    The teacher was shouting at the board.
    He flushed angrily
    and his hands were covered with chalk dust.
    The students in the last row of seats were eating fruits and making noises;
    on the other side of the class a student was flipping through a magazine.
    None of the students were paying attention
    because the teacher was shouting and pointing to the algebraic equations.
    The teacher wrote on the blackboard, which reminded us of darkness and cruelty,
    1=1
    one is equal to one.
    One of the students rose
    (always one must rise)
    and said softly,
    “The equation is a blunder.”
    The teacher was shocked
    and the student asked,
    “If one human being was one unit
    Does one equal one, still?”
    It was a difficult question and the students were silent.
    The teacher shouted,
    “Yes, it is equal!”
    The student laughed,
    “If one human being was one unit,
    the one who had power and money would be greater than the poor one
    who had nothing but a kind heart.
    If one human being was one unit,
    the one who was white would be greater than the one who was black.
    If one human being was one unit,
    equality would be ruined.
    If one were equal to one
    how would it be possible for the rich to get richer?
    Or who would build China’s wall?
    If one were equal to one,
    who would die of poverty?
    or who would die of lashing?
    If one were equal to one,
    who would imprison the liberals?”
    The teacher cried:
    “Please write in your notebooks
    one is not equal to one

  2. 22 Ocak 1945

    "Gonul rahatligiyla buyuk bir tehlikeyi goze alan bir kimseye cesur denebilirse, o zaman ben de Charles da o sabah cok cesurduk demektir. Kesif gezimizi, elektrikli tel orgunun hemen arkasındaki SS binasina kadar genislettik.

    Kamp nobetcileri alelacele cekip gitmis olacaklar. Masalarin uzerinde yari yariya donmus corbayla dolu tabaklar bulduk, corba donmus da olsa sevinerek govdeye indirmekten geri kalmadik; sapsari buz haline girmis birayla dolu buyuk kadehler, oyuna baslanirken terk edilmis bir satranc tahtasi; siginaklarda da suruyle degerli seyler. Bir sise votka, bir suru ilac, gazete, dergi ve biri bugun Torino'daki evimde bulunan dort tane cok guzel step battaniyesi aldik oradan..." Primo Levi, Bunlar da mi Insan?



    22 gennaio 1945

    "Se è coraggioso chi affronta a cuor leggero un grave pericolo, Charles ed io quel mattino fummo coraggiosi. Estendemmo le nostre esplorazioni al campo delle SS, subito fuori del reticolato elettrico.

    Le guardie del campo dovevano essere partite con molta fretta. Trovammo sui tavoli piatti pieni per metà di minestra ormai congelata, che divorammo con intenso godimento; boccali ancor colmi di birra trasformata in ghiaccio giallastro, una scacchiera con una partita incominciata. Nelle camerate, una quantità di roba preziosa. Ci caricammo una bottiglia di vodka, medicinali vari, giornali e riviste e quattro ottime coperte imbottite, una delle quali è oggi nella mia casa di Torino..." Se questo è un uomo

  3. Alman sair ve oyun yazari Else Lasker-Schüler'in olum yildonumu (22 Ocak 1945)

    Yollarin son guzelliklerini topluyorum….
    Bir melek bana olum giysisi dikiyor-
    Kendimde farkli dunyalar tasiyorum.

    Ebedi yasam-‘onda’ askin varligi soylenir
    Her seyi ayaklandirir insanda ask
    Sonra nefret baslar, mesale alevlerine benzer.

    Aska dair cok sey soylemek istiyorum
    Guclu firtinalar estigi zaman,
    Girdaplarda savrulurken agaclar,
    Kalbimde onlarin agirligi var.

    Acilar yasadim….
    Dolunaylar sorularini yanitlar.
    Gunlere nasil tutundugumu ay goruyordu,
    Parmaklarimin ustune basarak gectigim korkular.



    Ich pflücke mir am Weg das letzte Tausendschön ...
    Es kam ein Engel mir mein Totenkleid zu nähen –
    Denn ich muß andere Welten weiter tragen.

    Das ewige Leben dem, der viel von Liebe weiß zu sagen.
    Ein Mensch der Liebe kann nur auferstehen!
    Haß schachtelt ein! wie hoch die Fackel auch mag schlagen.

    Ich will dir viel viel Liebe sagen –
    Wenn auch schon kühle Winde wehen,
    In Wirbeln sich um Bäume drehen,
    Um Herzen, die in ihren Wiegen lagen.

    Mir ist auf Erden weh geschehen ...
    Der Mond gibt Antwort dir auf deine Fragen.
    Er sah verhängt mich auch an Tagen,
    Die zaghaft ich beging auf Zehen.

  4. Amerikali film yonetmeni, senarist, oyuncu, yapimci, editor ve besteci James Robert 'Jim' Jarmusch'in dogum gunu (22 Ocak 1953)





    "Hicbir sey orijinal degildir. Hayalgucunuzu gazlayan, sizi ilhamla titrestiren her yerden calin. Eski filmlerden, yeni filmlerden, muzikten, kitaplardan, resimlerden, fotograflardan, siirlerden, ruyalardan, rastgele sohbetlerden, mimariden, koprulerden, tabelalardan, agaclardan, bulutlardan, sulak havzalardan, isik ve golgelerden beslenin. Sadece ve sadece ruhunuza seslenen seyleri malzeme alin.

    Bunu yaparsaniz isiniz (ve hirsizliginiz) ozgun olur. Ozgunluk paha bicilmez, orijinallik safsatadir. Bunlari yaptiktan sonra da hirsizliginizi saklamakla ugrasmayin; tam tersine degerini bilin. Jean-Luc Godard'in 'nereden aldiginiz degil, nereye goturdugunuz onemlidir.' sozunu hep aklinizda tutun."


  5. Amerikali oyun yazari Arthur Miller'in 17. yuzyilda Amerika'nin Massachusetts eyaletindeki Salem kasabasinda cadilikla suclanan bir grup insanin cadi mahkemelerinde yargilanip idam edilmesi olayini konu edinen Cadi Kazani (The Crucible - Il Crogiolo) oyunu ilk kez 22 Ocak 1953'de New York, Martin Beck Theatre'da sahnelendi.


    “...Insanlari cehaletten kurtaracak olanlarin gevsemesi yuzunden, benim gibilerin gevsemesi yuzunden, sizin gibilerin, yalana bile bile gercek diyen sizin gibi kara vicdanli insanlar yuzunden, Allah lanet ediyor soyumuza.Yanacagiz, hep birlikte yanacagiz Allah’in atesinde!”



    “...For them that quail to bring men out of ignorance, as I have quailed, and as you quail now when you know in all your black hearts that this will be fraud—God damns our kind especially, and we will burn, we will burn together!"

  6. 22 Ocak 1954’de yapilan 11. Golden Globe Odul toreninde, Audrey Hepburn, Roma Tatili (Roman Holiday) filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktris; Spencer Tracy, The Actress filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktor Odulunu kazandi.


  7. Italyan sair Giorgio Caproni'nin olum yildonumu (22 Ocak 1990)

    Silah sesleri
    inim inim inletiyordu butun ormani
    donmus penceremin
    yaninda, gozluyordum
    kiragida birbirleriyle carpisan
    golgeleri.
    Bir ona
    bir otekine gidiyordum
    Bulmaya
    calisiyordum kendi golgemi
    Engel oluyordu
    isime, handaki curcuna.
    Dumanlar.
    Sen sakrak kahkahalari
    kadinlarin.
    Kirilan
    bardaklar.
    Basim donuyordu.
    Boyle cilgin bir
    senlik hic gormemistim daha.
    Dort nala gidiyordu
    arkamdaki samata, ariyordum
    -tufek omuzda golgeler-
    icinde kendi golgemi.
    Bir gorunup bir kayboluyordu.
    Pusu kurmustum avlanmak icin ama
    karanlikti sonum.
    (Benim hedef.
    Gerisi
    safsata.)



    La caccia
    Tempestavano spari
    in tutta la foresta.
    Vicino alla finestra
    ghiacciata, spiavo
    le ombre che nella galaverna
    si scontravano.
    Andavo
    dall'una all'altra.
    Tentavo
    di fissare la mia.
    L'interno dell'osteria
    mi stornava.
    I fumi.
    Gli schianti delle risate
    delle donne.
    I bicchieri
    mandati in frantumi.
    Mi girava la testa.
    Mai avevo visto una festa
    più cieca di quella.
    Ero isolato.
    Nella
    scompagine che alle mie spalle
    vorticava, cercavo
    - il fucile imbracciato -
    fra le altre ombre la mia.
    Appariva. Spariva.
    Il punto di stazione,
    certo, non mi favoriva.
    (La mira, ero io.
    Il resto,
    tutta una fantasia.)



    Oraya, hic gitmedigim yere
    geri dondum.
    Eskiden nasil degilse simdi de ayni her sey.
    Masada (kareli masa ortusunun
    uzerinde) hic doldurulmamis
    bardagi yine yari
    dolu buldum. Her sey
    asla birakmadigim gibi
    ayni kalmisti.



    Sono tornato là
    dove non ero mai stato.
    Nulla, da come non fu, è mutato.
    Sul tavolo (sull'incerato
    a quadretti) ammezzato
    ho ritrovato il bicchiere
    mai riempito. Tutto
    è ancora rimasto quale
    mai l'avevo lasciato.

  8. Japon yazar, oyun yazari ve fotografci Kōbō Abe’nin olum yildonumu (22 Ocak 1993)

    “Sarki soylemek isteyen keyfince soylesin. Aslinda, eline tek gidislik bilet tutusturulmus bir insan, pek oyle kolay kolay gonlunce sarki soyleyemez. Elinde tek gidis biletinden baska bir sey olmayan insan turu, ayakkabisinin topugu cakillara bastiginda cikan sesten bile urkecek kadar diken ustundedir. Artik daha fazla yurumeye niyeti yoktur. Cani gidis-donus bileti icin agit yakmak ister aslinda. Tek yon bileti, dun ve bugun, bugun ve yarin arasindaki bagin koptugu, paramparca olmus bir yasamidir. Oylesine yirtik pirtik olmus bir tek yon bileti icin agit yakabilenler, bir zamanlar gidis-donus biletini simsiki yakalamis olan insanlarla sinirlidir. Iste o yuzden de, biletin donus icin olan yarisini kaybetmemek, caldirmamak icin neredeyse histeri telasiyla hisse senetleri alir, hayat sigortasi yaptirir, sendikayla amirleri arasinda ikiyuzluce oynarlar. Banyo yaptiklarinda, tuvaletin deliginden yukselen tek yon biletlilerin yardim isteyen cigliklarindan bikar, kulak tikamak icin televizyonu sesini iyice acarak izler, tek gidis bileti icin gonul rahatligiyla agit yakabilirler: Kapatilan insanin sarkisi, cift yonlu bilet icin agit bile olsa, hic kuskuya kapilmazlar.” Kumlarin Kadini



    “Got a one way ticket to the blues, woo, woo (I bought one way ticket to heaven, wow, wo …) Actually, the person to whom the ticket was stolen in one end, would never sing like that. … A one-way ticket is a broken-down life without a connection between yesterday and today, between today and tomorrow. And only the person who clamped a fist in the fist can humming a slightly sad song about a ticket to one end. That is why he is in constant anxiety – afraid that he will lose his ticket for a trip back or he will be stolen; he buys shares, insures life, duplicates with the union and bosses. He closes his ears, so as not to hear the screams for help coming from the gutters and cesspools, the screams of those who got tickets to one end. In order not to think, he turns on the television with all his might and sings a blues one-way ticket at the top of his voice. And you can be sure that every prisoner will sing a blues about a round-trip ticket. ”

Sayfa 3438/7020 İlkİlk ... 243829383338338834283436343734383439344034483488353839384438 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •