Sayfa 3593/7020 İlkİlk ... 259330933493354335833591359235933594359536033643369340934593 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 28,737 - 28,744 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Ingiliz yazar Lewis Carroll’in ayni isimli romanindan uyarlanan, Tim Burton’in yonettigi, Mia Wasikowska, Johnny Depp ve Helena Bonham Carter’in rol aldigi Alis harikalar diyarinda (Alice in Wonderland) 3 Mart 2010’da Italya, Isvec, Bahreyn ve Misir’da vizyona girdi.


  2. Turk sair, yazar ve gazeteci Ahmet Oktay’in olum yildonumu (3 Mart 2016)

    Hep unutustur akilda kalan,
    sicrayan, yenilen ve olen geyikler,
    derdin eksilmedigi kalem ve kagit.
    Kisa ve kesin bir sozdur erkekler,
    Ispanya'da "Non Pasaran",
    kizaran kilise canlari
    katedrallere coken golgelik
    Italya'da "Mamma Mia"
    iste avuclarin dunyayi duydugu kayalar,
    sarkik bir biyik Meksika'da, "Viva"
    Nehirler kurur, susar ask
    ve en kati sozdur erkekler
    kirac ve yoksul Anadolu'da.

    […]

    Ey isigini dagitan kristal
    olumsuzluk, ele gecirilmeyen gomu,
    ayisigi denizle kendini surdurur,
    iste her sey gecip gitmede,
    usulca butun erkekler olur.



    Oblivion is what lingers in the mind,
    Leaping, defeated, dying deer,
    Pen and pencil from which agony never strays.
    Men are a brief Word
    no pasarán in Spain
    church bells turning red,
    a long shadow over the cathedrals
    Mamma mia in Italy
    the rocks where the palms feel and hear the world.
    In Mexico drooping mustache Viva.
    Rivers dry up, love keeps quiet
    and men are the harshest word
    in barren squalid Anatolia.

    […]

    Crystal spreads its sparkle,
    deathlessness, that intractable tomb,
    moonlight makes the sea endure and itself,
    while all things pass on and go forth,
    slowly gently all men die

  3. “Bazen saatlerce bir agaca bakarak oylece duruyorsun, onu betimliyor, didik didik inceliyorsun; kokleri, govdeyi, dallari, yapraklari, her bir yapragi, yapraktaki her bir damari, sonra yeniden her bir dali inceliyorsun, ve boylece, ac bakisinin israrla gormek istedigi ya da yarattigi ilgisiz bicimlerin sonsuz oyunu surup gidiyor: surat, sehir, labirent ya da yol, armalar ve atli seferler. Algilarin gelistikce, giderek daha sabirli ve daha esnek oldukca, agac paramparca oluyor ve yeniden doguyor, yesilin binbir cesidi, ayni ama yine de farkli binlerce yaprak. Tum yasamini bir agacin karsisinda gecirebilirmissin gibine geliyor, onu tuketmeden, anlamadan, cunku anlayacagin bir sey yok; sadece ona bakarak. Bu agac hakkinda eninde sonunda soyleyebilecegin tek sey bir agac oldugudur; bu agacin sana soyleyebilecegi tek sey de bir agac oldugudur: kok, sonra govde, sonra dallar, sonra da yapraklar. Agactan daha baska bir hakikat bekleyemezsin. Agacin sana onerecek bir ahlaki, sana verecek bir mesaji yoktur. Onun gucu, gorkemi, omru - bu eski egretilemelerden hala kimi anlamlar cikarmayi, biraz cesaret toplamayi umuyorsan eger - bunlar huzur veren tarlalar, uyuyan sinsi sular, tek baslarina, pek yukseklere olmasa da kahramanca tirmanan kucuk patikalar, guneste salkimlarin olgunlastigi guler yuzlu yamaclar kadar abes goruntulerden, hosluklardan baska bir sey degildir.

    Iste bu yuzden senin gozunu kamastiriyor, seni sasirtiyor ya da dinlendiriyor; agac kabugunun ve dallarin, yapraklarin bu su goturmez, kuskulanilmaz gercekligi yuzunden. Hicbir zaman bir kopekle birlikte dolasmaman da bu yuzden belki, cunku kopek sana bakar, yalvarir, seninle konusur. Minnetten yasarmis gozleri, dayak yemis kopek havalari, sevincli kopek ziplayislari, ona, o asagilik evcil hayvan statusunu vermen icin seni durmadan zorlar. Bir kopek karsisinda tarafsiz kalamazsin, bir insanin karsisinda da oyle. Oysa bir agacla asla diyaloga girmezsin. Bir kopekle karsi karsiya yasayamazsin, cunku kopek, her an, senden onu yasatmani, beslemeni, oksamani, ona uygun bir insan olmani, onu aninda yere yatiracak o kopek ismini gurleyen Tanri olmani isteyecektir. Oysa agac senden bir sey istemez. Kopeklerin Tanrisi, kedilerin Tanrisi, yoksullarin Tanrisi olabilirsin, elinde bir tasma, biraz ciger, biraz servet olmasi bunun icin yeterlidir, ama asla bir agacin efendisi olamayacaksin. Kendin de bir agac olmayi istemekten baska bir şey yapamayacaksin." Georges Perec, Uyuyan Adam



    "Tu restes parfois des heures à regarder un arbre, à le décrire, à le disséquer: les racines, le tronc, la ramure, les feuilles, chaque feuille, chaque nervure, chaque branche à nouveau, et le jeu infini des formes indifférentes que ton regard avide quémande ou suscite: visage, ville, dédale ou chemin, blasons et chevauchées. Au fur et à mesure que ta perception s’affine, se fait plus patiente et plus souple, l’arbre explose et renaît, mille nuances de vert, mille feuilles identiques et pourtant différentes. Il te semble que tu pourrais passer ta vie devant un arbre, sans l’épuiser, sans le comprendre, parce que tu n’as rien à comprendre, seulement à regarder: tout ce que tu peux dire de cet arbre, après tout, c’est qu’il est un arbre, racine, puis tronc, puis branches, puis feuilles. Tu ne peux en attendre d’autre vérité. L’arbre n’a pas de force morale à te proposer, n’a pas de message à te délivrer. Sa force, sa majesté, sa vie – si tu espères encore tirer quelque sens, quelque courage, de ces anciennes métaphores – ce ne sont jamais que des images, des bons points, aussi vains que la paix des champs, que la traîtrise de l’eau qui dort, la vaillance des petits sentiers qui grimpent pas bien haut mais tout seuls, le sourire des côteaux où les grappes mûrissent au soleil.

    C’est à cause de ça que l’arbre te fascine, ou t’étonne, ou te repose, à cause de cette évidence insoupçonnée, insoupçonnable, de l’écorce et des branches, des feuilles. C’est à cause de cela, peut-être, que tu ne te promènes jamais avec un chien, parce que le chien te regarde, te supplie, te parle. Ses yeux mouillés de reconnaissance, ses airs de chien battu, ses gambades de chien joyeux, t’obligent sans cesse à lui conférer l’ignoble statut de la bête domestique. Tu ne peux rester neutre en face d’un chien, pas plus qu’en face d’un homme. Mais tu ne dialogeras jamais avec un arbre. Tu ne peux pas vivre en face d’un chien parce que le chien, à chaque instant, te demandera de le faire vivre, de le nourrir, de le flatter, d’être homme pour lui, d’être son maître, d’être le dieu tonnant ce nom de chien qui le fera aussitôt s’aplatir. Mais l’arbre ne te demande rien. Tu peux être Dieu des chiens, Dieu des chats, Dieu des pauvres, il te suffit d’une laisse, d’un peu de mou, de quelque fortune, mais tu ne seras jamais maître de l’arbre. Tu ne pourras jamais que vouloir devenir arbre à ton tour."

  4. MarVista Entertainment, son filmi Jojo Rabbit ile Akademi Odulu kazanan Taika Waititi’nin oyuncu kadrosunda yer aldigi, komedi turundeki Seven Stages to Achieve Eternal Bliss’ten fragman yayinladi.


  5. IFC Midnight, Malgorzata Szumowska’nin yonettigi; Raffey Cassidy, Michiel Huisman, Denise Gough’un rol aldigi korku filmi The Other Lamb’in fragmanini yayinladi.


  6. Sony Pictures Animation ve Columbia Pictures, animasyon filmi Connected'in fragmanini yayinladi.


  7. Vertical Entertainment, Nostaljik cocuk programi The Banana Splits Adventure Hour'dan uyarlanan komedi filmi The Banana Splits'in fragmanini yayinladi.


  8. Ingiliz portre ressami William Dobson'in dogum yildonumu (4 Mart 1611)

    The Executioner with the Head of John the Baptist, 1640




    Portrait of a Family, Probably that of Richard Streatfeild (c. 1645, Yale Center for British Art)


Sayfa 3593/7020 İlkİlk ... 259330933493354335833591359235933594359536033643369340934593 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •