Özünde homojen piyasalarda teknik analizin çalıştığına inanan biriyim.
Ancak uygulaması ve başarısı tartışılır da olsa mevcut koşullarda uygulanan heterodoks politikaların, özellikle yabancı sermaye yokluğu nedeniyle... Piyasayı belirleyen sermayenin tek bir tarafa ait oluşu, hadi daha yumuşak bir ifade ile neredeyse tek bir çatı altında toplanmış oluşu nedeniyle, teknik analizin orta, uzun vade için pek de anlamlı olmadığını düşünüyorum. (İstisnaları yok saymamak, her kağıdın, tahtanın, tahtacının kendi hikayesi olduğunu unutmamak lazım tabi...)
Kasım-Aralık 21 (özellikle 20 Aralık) dönemindeki kur hareketlerinin bir örnek olabileceğini, bu vakanın iç politikaya sağladığı "dış saldırı" gerekçesi dışında da homojen olmayan para piyasalarının ne kadar hoyrat olabileceğinin bir örneği olarak değerlendirilebileceğini düşünüyorum.
Mevcut ekonomi yönetimi "bir araya topladığı" sermaye ile başka oyuncunun da olmayışı(şort bacağının kırık olması vb.) sayesinde, istediği alanda amaca yönelik istediği sonuçları elde edebiliyor.
Söz gelimi halka arz furyası, KKM uygulaması vb. hem dövize olan talebi azaltmanın hem de emisyonun önüne geçmenin etkili yolları oldu geçmişte. Tabi kendince bedelleri ile...
Buradaki trick şu: Neredeyse tek elde toplanmış durumdaki sermaye ile, Aralık 21 benzeri hareketler sergilenerek, köpek balığının çevresinde sakince beslenmeye alışmış, kendince semirmiş diğer canlılar bir gece kendini yem olarak bulabilir.
Demoklesin kılıcı gibi sallansın diye değil, zamanı gelince patlatmak için duvara asılan silah olduğunu düşünüyorum, bugün anlamsız görünen bazı uygulamaların.
https://www.gazeteduvar.com.tr/borsa...galeri-1649478
Yine şöyle diyen çıkabilir,malda olanlar haftaya borsada iyimser, olmayanlar kötümser.Ben iyimserim ama bu malda olduğum için değil.çünkü bu ülkede işlerin nasıl yürüdüğünü biliyorum.Düşse ne olur ki,bir kaç gün sonra daha fazla çıkar.Trent varsa trenti hiç bir şey durduramaz, şu an çıkan bir trent var gibi.Olaya bu açıdan bakmak daha sağlıklı olur diye düşünüyorum.
...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temelinde ‘nass’ bulunduğunu ileri sürdüğü “Faiz sebep, enflasyon sonuç” kabulü terk edildi ve her ay alınan kararlarla mevduat faizi %45 sınırına kadar yükseltildi.
Faiz yükseltildi ama enflasyon düşmedi, düşmüyor.
TÜİK de baskıyı yumuşattığı için enflasyon yüksek görünüyor.
...
Hafize Gaye Erkan dün istifa etmeseydi, Pazartesi günü %70’in ötesinde çıkması beklenen yıllık enflasyonu o açıklayacaktı.
“Zamanlaması önemli” derken bunu kast ettim.
Muhtemelen, ilan edilecek enflasyon oranının yüksek çıkacak olması, kendisinin ‘affını istemesini’ çabuklaştırmış da olabilir.
Mehmet Şimşek’in durumu ne olacak?
Şimşek, kısmen kamuoyu önünde kısık sesle ifade etmeye çalıştığı ekonominin gerçek sorunlarını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a anlatıyor mu, kuşkuluyum.
Ona yardımcı olmak isterim:
Bu işin yalnızca faizi indirip bindirmekle çözülemeyeceğini, her şeyden ve herkesten önce, devletin ve bürokrasinin tasarrufa zorlanarak kamu harcamalarının kesin tedbirlerle kısılmasıyla işe başlanması gerektiğini…
Yabancı sermaye girişi ve yabancı doğrudan yatırımlar için, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunun uygulamalarla da vurgulanmasının şart olduğunu…
Ayıplı demokrasi görüntüsünün dışarıdan bakanları endişeye sürüklediğini, içeride de iş dünyasının iştahını azalttığını…
Bütün bunları Cumhurbaşkanı Erdoğan’a anlatıyor mudur Mehmet Şimşek?
Sorumun cevabı “Hayır” ise…
Yukarıdaki yarım cümleyi sizler tamamlayabilirsiniz.
...
Bu yazıda birazcık objektif olan herhangi birinin bilmediği hiçbir şey yok.
Yazıyı özel kılan yazarı.
https://fehmikoru.com/hafize-gaye-er...r-olabilir-mi/
Yer İmleri