Sayfa 4115/7020 İlkİlk ... 311536154015406541054113411441154116411741254165421546155115 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 32,913 - 32,920 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Alman power metal grubu Helloween, 5.studyo albumu Chameleon'i 31 Mayis 1993 tarihinde EMI Records etiketiyle piyasaya surdu.


  2. Michael Jackson, 9. albumu HIStory: Past, Present and Future, Book I'da kiz kardesi Janet Jackson ile birlikte seslendirdigi ve Grammy Odulu kazanan Scream duetini 31 Mayis 1995 tarihinde Epic Records etiketiyle yayinladi.




  3. Vincent Cassel, Hubert Koundé, Saïd Taghmaoui, Abdel Ahmed Ghili'nin basrollerini paylastigi Protesto - Nefret (La Haine) 31 Mayis 1995'te Fransa'da vizyona girdi.




  4. Amerikali yazar, ruhbilimci ve bilgisayar yazilimcisi Timothy Francis Leary'nin olum yildonumu (31 Mayis 1996)

    "Uzucu bir ornek verelim ,Manhattan’da bir ofis insani ,yaticisi bilinmeyen, fabrikasyon mobilya yigininin yanindan geciyor, plastik kisisel olmayan mutfaga girip, kimin yaptigi belli olmayan paketlenmis, konserve yiyeceklerle kahvaltisini yapiyor; anonim kentli kiyafetleri giyip, isli metalden karanlik tuneller ve gri binalar boyunca kirli hava ile dolu, karanlik metal bir oda da seyahat ediyor. Butun gun, tanrisal ihtimalleri ile alakasi olmayan sembollerle ugrasiyor. Bu insan, 'kapali' farkindaligi kusursuzca yansitan, kasvetli kisisel olmayan, seri uretim, makinelesmis, otomatiklestirilmis bir robotun isimsiz cevresi tarafindan kusatilmis durumda." Beynin Tanridir



    "Let us consider a sad illumination. The Manhattan office worker moves through the clutter of factory-made, anonymous furniture to a plastic, impersonal kitchen, to breakfast on canned, packaged anonymous food-fuel; dresses herself in the anonymous-city-dweller costume, travels through dark tunnels of sooty metal and gray concrete to a dark metal room, foul with polluted air. All day s/he deals with symbols that have no relevance to hir divine possibilities. This person is surrounded by the dreary, impersonal, assembly-line, mass-produced, anonymous environment of an automated robot, which perfectly mirrors hir ‘turned-off’ awareness."




    "Nerden biliyoruz ? Dusundugumuz seyleri neden dusunuyor, inandigimiz seylere neden inaniyoruz? Neyin dogru neyin gercek olduguna nasil karar veriyoruz ? Insanlar en garip fikirlere bile neden inanir ? Insanlar, ozellikle de sistemin din adamlari ve bilim insanlari, hayatta kalmayi ve mutlu olmayi esas alan dersleri ogrenmeyi neden kati olarak reddediyorlar ? Insanlar nasil oluyor da boylesine farkli ve muhalif yollarla fanatik bir bicimde inaniyorlar? Neden beyinlerimiz boylesine farkli islevleri yerine getirmek icin donatilmis ya da programlanmis ya da sartlanmis.

    Dogu-Bati felsefesinin 3000 yilin ardindan hala cevaplandiramadigi bu sorular, turumuzun ilkel, primat dogasini yansitir."



    "How do we know? Why do we think and believe what we think and believe? How do we determine what is true and what is fact? Why will people believe even the most bizarre notions? Why do people, especially establishment priests and scientists, deliberately refuse to learn lessons basic to survival and happiness? How come people believe fanatically in such different and opposing ways? Why are brains equipped or programmed or conditioned to perform such different functions? Why do minds work the way they do?

    That these questions still remain unanswered after 3 , 000 years of Eastern- Western philosophy reflects the primitive, primate nature of our species."

  5. Ben Affleck, Morgan Freeman, Ian Mongrain'in basrollerini paylastigi En Buyuk Korku (The Sum of all Fears) 31 Mayis 2002 tarihinde Amerika ve Kanada'da vizyona girdi.


  6. Hintli sair ve yazar (Kamala Suraiya) Kamala Das'in olum yildonumu (31 Mayis 2009)

    Duskun koca, kadim yerlesimci kafamda,
    Yasli sisman orumcek, saskinligin aglarini oruyor.
    Nazik ol! Beni bir kusun kayasina, bir granite cevirdin
    Kumru, etrafimda pejmurde bir oda kurdun
    Dalgin okurken, yuzumun girintilerini oksadin.
    Yuksek sesle konusarak, sabahin korunde uykumu bereledin.
    Ruya goren gozumun icine parmak soktun.
    Ve hala, hulyalarimda, guclu adamlar golgelerini savurur.
    Onlar benim Dravidian kanimin calkantisinda beyaz gunesler gibi batar,
    Kutsal sehirlerin altindan sular gizlice akar.
    Sen gittiginde, hirpalanmis mavi arabami daha mavi denizlere surerim
    Kirk patirtili merdiveni kosarak, baskasinin kapisini calarim.
    Komsular izlese, gozetleme delikleri olsa bile
    Benim geldigimi ve yagmur gibi gittigimi gorurler.
    Sorun bana hepiniz; sorun bana
    O bende ne bulur? sorun bana; Onu neden bir aslan, bir hovarda diye cagirirlar?
    Sorun bana;
    Kasiklarimi kavramadan once, neden elleri kakuletali bir yilan gibi yalpalanir?
    Sorun bana;
    Neden o devrilmis buyuk bir agac gibi, goguslerime yigilir?
    Ve uyur.
    Sorun bana; neden hayat kisa ve ask hala daha kisa?
    Sorun bana; mutluluk nedir, fiyati nedir…



    Fond husband, ancient settler in the mind,
    Old fat spider, weaving webs of bewilderment,
    Be kind. You turn me into a bird of stone, a granite
    Dove, you build round me a shabby room,
    And stroke my pitted face absent-mindedly while
    You read. With loud talk you bruise my pre-morning sleep,
    You stick a finger into my dreaming eye. And
    Yet, on daydreams, strong men cast their shadows, they sink
    Like white suns in the swell of my Dravidian blood,
    Secretly flow the drains beneath sacred cities.
    When you leave, I drive my blue battered car
    Along the bluer sea. I run up the forty
    Noisy steps to knock at another's door.
    Though peep-holes, the neighbours watch,
    they watch me come
    And go like rain. Ask me, everybody, ask me
    What he sees in me, ask me why he is called a lion,
    A libertine, ask me why his hand sways like a hooded snake
    Before it clasps my pubis. Ask me why like
    A great tree, felled, he slumps against my breasts,
    And sleeps. Ask me why life is short and love is
    Shorter still, ask me what is bliss and what its price...



  7. Ey Kaptan! Canim Kaptanim! korkulu yolculugumuz sona erdi
    Butun tehlikeleri atlatti gemi, kavustuk istegimize kavustuk,
    Liman suracikta, bak, can sesleri geliyor, sevinc icinde halkimiz,
    Gozler dumduz ilerleyen teknemizde, teknemiz gururlu, korkusuz;
    Ama ey yurek! yurek! yurek!
    Ey kanayan kirmizi damlalar,
    Orada- guvertede Kaptanim yatiyor,
    Buz gibi olmus, olmus.

    Ey Kaptan! Canim Kaptanim! ayaga kalk, canlari dinle, dinle;
    Ayaga kalk -bayrak senin icin cekildi- senin icin dolup tasiyor kiyilar,
    Herkes seni cagiriyor, yerinde duramiyor kalabalik, herkes seni gormek istiyor;
    Gel Kaptan! Sevgili babacigim!
    Koluma daya basini, koluma daya!
    Bu bir dus, bu bir yalan, boyle guvertede,
    Senin buz gibi olman, olmen.

    Kaptanim ses vermiyor, dudaklari soluk, cansiz,
    Babam kolumun dokunusunu duymuyor, nabzi atmiyor artik,
    Gemi demirledi, guvenli, gorev sona erdi, tamam,
    Korkulu yolculugundan, sanli gemi, amacina ulasmis olarak donuyor;
    Sevinin ey kiyilar, calin ey canlar!
    Ama ben uzuntulu adimlarla,
    Kaptanimin yattigi guvertede dolasiyorum,
    Buz gibi olmus, olmus.

    Walt Whitman

  8. "Hayvanlara uzun uzun bakiyorum da ben de onlar gibi hayvanlasip yasayabilirim diyorum, hepsi kendi aleminde oylesine huzur icinde hallerinden sizlanmazlar, kan ter dokmemekteler, karanlikta gozleri acik uzanmiyorlar ve aglamiyorlar gunahlarina, Tanriya olan borclarini konusup midemi bulandirmiyorlar, hepsi hosnut, hicbirinin mal tutkusuyla gozu donmemis, hicbiri ne oburunun ne de binlerce yil once yasamis kendi turunden birinin onunde diz cokmuyor, hicbiri dunyanin ne en mutsuzu, ne de en saygin degeridir." Walt Whitman



    "I think I could turn and live with animals, they are so placid and self-contain’d,I stand and look at them long and long. They do not sweat and whine about their condition, They do not lie awake in the dark and weep for their sins, They do not make me sick discussing their duty to God, Not one is dissatisfied, not one is demented with the mania of owning things, Not one kneels to another, nor to his kind that lived thousands of years ago, Not one is respectable or unhappy over the whole earth."

Sayfa 4115/7020 İlkİlk ... 311536154015406541054113411441154116411741254165421546155115 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •