Sayfa 4301/7020 İlkİlk ... 330138014201425142914299430043014302430343114351440148015301 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 34,401 - 34,408 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Isvecli oyun yazari ve film yonetmeni Ingmar Bergman!in dogum yildonumu (14 Temmuz 1918)





    "— Yine de olmek istemiyorsunuz.

    —Istiyorum.

    —Neyi bekliyorsunuz?

    —Bilgi istiyorum.

    —Guvence mi istiyorsunuz?

    —Adina ne derseniz deyin. Tanriyi duyularla kavramak, oyle amansizcasina anlasilmaz bir şey mi? Neden yarim soz verisler ve gorunmeyen mucizeler sisinde saklar kendini? Kendimize inancimiz yokken, baska bir seye nasil inanc duyabiliriz? Inanmak isteyip de inanamayanlarimizin basina neler gelecek? Peki inanmak isteyen ama inanmaya gucu yetmeyenler ne olacak? Tanriyi neden olduremem icimde? Ona ilenirim, yuregimden sokup atmak isterim de, neden boyle agrilar icinde, boyle asagilanarak yasar durur? Neden, her seye karsin, silkip atamadigim sasirtici bir gercektir o? Isitior musunuz beni?" Yedinci Muhur



    "—Yet you do not want to die.

    —Yes, I do.

    —What are you waiting for?

    —Knowledge.

    —You want a guarantee.

    —Call it what you will. Is it so hard to conceive God with one's senses? Why must He hide in a midst of vague promises...and invisible miracles? How are we to believe the believers when we don't believe ourselves? What will become of us who want to believe, but cannot? And what of those who neither will nor can believe? Why can I not kill God within me? Why does He go on living in a painful, humiliating way? I want to tear Him out of my heart...but He remains a mocking reality...which I cannot get rid of. Do you hear me?”

  2. Italya dogumlu Fransiz sair, roman ve senaryo yazari Louis Calaferte'in dogum yildonumu (14 Temmuz 1928)

    Irkinizdan olmayan herkesten nefret edin.
    Inancinizdan olmayan herkesten nefret edin.
    Farkli konumdaki herkesten nefret edin.
    Habire nefret edin ki sizden de nefret etsinler.
    Nefretin sonu Hacli Seferlerine cikar.
    Ya oldureceksin ya da oleceksin,
    Ve her halukarda nefretinin kurbani olacaksin.
    Oysa kaide sudur :
    Yalniz basina mutlu olamazsin.
    Oteki dedigin mutlu degilse
    Sen de saadeti bulamazsin.
    Oteki dedigini bekleyen bir gelecek yoksa
    Senin de guzel gunlerin olamayacak.
    Oteki dedigin aci cekiyorsa
    Sen de ayni aciyi yasayacaksin.
    Eger oteki dedigin sevgisiz kalmissa
    Sen de sevgiyi goremeyeceksin.
    Bu dunya ya hepimizin ya da hic birimizin.
    Sigindigin bencilligin sonsuzlukta zerre kadar etkisi yok
    Ve oteki dedigin panzehirindir senin.



    Haïssez celui qui n’est pas de votre race.
    Haïssez celui qui n’a pas votre foi.
    Haïssez celui qui n’est pas de votre rang social.
    Haïssez, haïssez, vous serez haï.
    De la haine, on passera à la croisade,Vous tuerez ou vous serez tué.
    Quoi qu’il en soit,
    vous serez les victimes de votre haine.
    La loi est ainsi :
    Vous ne pouvez être heureux seul.
    Si l’autre n’est pas heureux,
    vous ne le serez pas non plus,
    Si l’autre n’a pas d’avenir,
    vous n’en aurez pas non plus,
    Si l’autre vit d’amertume,
    vous en vivrez aussi,
    Si l’autre est sans amour,
    vous le serez aussi.
    Le monde est nous tous, ou rien.
    L’abri de votre égoïsme est sans effet dans l’éternité.
    Si l’autre n’existe pas, vous n’existez pas non plus.

  3. Fransiz sair, roman ve oyun yazari Raymond Roussel’in olum yildonumu (14 Temmuz 1933)

    “Ozellikle, Londra'nin en ince kadinlarini izleyerek, tirnaklarinin kalaylanmasiyla ilgili yeni bir modayi benimsemisti, tum cilalama duzenlerinden ustun olan bu islem, her parmagin ucunda, isiklar sacan bir kucuk ayna olusturmaktaydi. Yontemin yaraticisi, becerikli bir cerrah olarak, yerel bir duyarsizlastirmadan sonra, ozel bir ilacla tirnagi etten ayiriyor, ic yuzunu kalayliyor, sonra kendine ozgu ikinci bir urunle saglamca yapistiriyordu. Kullanilan kalay, bir yari-saydamlik verilmis olarak, biraz azalmayla da olsa, dibinde akligini, makasa ayrilmis bolumu disinda tum geri yanindaysa, plculu pembemsi ayrimini gostermekteydi.

    Tirnak uzadikca, bulusu yapanin zaman zaman yeniden sokup dibindeki incecik yeni kusagi kalaylaması gerekiyordu.”



    “Elle avait notamment adopté, à l’instar des premières élégantes de Londres, une mode récente concernant certain étamage des ongles, qui, supérieur à tous systèmes de polissage, créait au bout de ch**ue doigt une sorte d’étincelant petit miroir. Opérateur adroit, l’inventeur du procédé, après complète insensibilisation locale, séparait avec une drogue spéciale la chair et l’ongle, dont il étamait la face interne, avant de le recoller solidement à l’aide d’un second produit de sa façon. L’étain employé, savamment doué d’une demi-transparence, laissait, non sans atténuation, à la lunule sa blancheur et à tout le reste, moins la portion réservée aux ciseaux, sa discrète nuance rosée.

    À mesure que l’ongle poussait, il fallait, de temps à autre, que l’inventeur le décollât de nouveau, pour étamer, à sa base, la mince bande neuve.”

  4. Cek ressam ve grafik sanatcisi Alfons Maria Mucha'nin olum yildonumu (14 Temmuz 1939)

    Four Seasons, circa 1897




    Woman with a Burning Candle, 19th century


  5. Ingiliz roman ve bilim kurgu yazari Christopher Priest’İn dogum gunu (14 Temmuz 1943)

    “Her sihirbazlik numarasi uc bolum ya da perdeden olusur. Birincisi ‘Vaat’ bolumudur. Sihirbaz size siradan bir sey gosterir. Iskambil destesi, bir kus ya da bir insan. Bu nesneyi size gosterir. Son derece gercek, uzerinde oynanmamis, normal bir sey oldugunu gormeniz icin nesneyi incelemenizi ister. Fakat gercek, farkli olabilir. Ikinci perdeye ‘Donusum’ denir. Sihirbaz olagan bir nesneyi alir ve onu olaganustu bir seye donusturur. Hilenin sirrini ariyorsunuz ama bulamazsiniz cunku dikkatli bakmiyorsunuz. Siz sirri bilmek degil kandirilmak istiyorsunuz. Henuz alkislamazsiniz, cunku bir seyi yok etmek yeterli degildir. Onu geri getirmeniz gerekir. Iste bu yuzden her sihirbazlik numarasinda ucuncu bir perde bulunur. Iclerinde en zorlusu. Bizlerin deyisiyle ‘Prestij! “



    “Every great magic trick consists of three parts or acts. The first part is called ‘The Pledge’. The magician shows you something ordinary: a deck of cards, a bird or a man. He shows you this object. Perhaps he asks you to inspect it to see if it is indeed real, unaltered, normal. But of course... it probably isn't. The second act is called ‘The Turn’. The magician takes the ordinary something and makes it do something extraordinary. Now you're looking for the secret... but you won't find it, because of course you're not really looking. You don't really want to know. You want to be fooled. But you wouldn't clap yet. Because making something disappear isn't enough; you have to bring it back. That's why every magic trick has a third act, the hardest part, the part we call "The Prestige.’ "

  6. Amerikali oyun ve suc romanlari yazari (Jeffry P. Freundlich) Jeff Lindsay’in dogum gunu (14 Temmuz 1952)

    “—Dexter, soyleyisin cok kotu.

    —Ispanyolca mi denesem? Ispanyolcam iyidir.

    — Fark etmez, Morg sokagi diye bir yer yok.

    — Ne?

    — Morg sokagi hayalidir. Edgar Allen Poe'nun uydurdugu bir yerdir. Gercekte oyle bir yer yok. Sanki 'Noel Baba diye bir şey yok' demis gibi yuzune baktim. Paris cesetlerinin ust uste yigildigi bir yer yok muydu?”



    “— Dexter,’ she says. ‘Your pronunciation is terrible.

    — I might do better in Spanish, ‘I say.

    — It wouldn't matter,’ she says. ‘There is no Rue Morgue.’

    — What?

    — It's imaginary,’ she says. ‘Edgar Allan Poe made it up. There is no real Rue Morgue. I feel like she has just said there is no Santa Claus. No Rue Morgue? No happy historical pile of Parisian corpses?’ ”

  7. 1922 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, 20. yuzyil Ispanyol edebiyatinin onde gelen isimlerinden, Ispanyol yazar, gazeteci ve oyun yazari Jacinto Benavente y Martínez'in olum yildonumu (14 Temmuz 1954)



    “Ask soz konusu olunca cilgin insanlarin daha fazla deneyimi vardir. Askta sakin ve mantikli insanlari istemezsiniz, cunku onlar, size asik olmayi tattiramaz, sadece kalpten severler. / In matters of love, the insane are those who have more experience. Of love never ask the sane; the sane love wisely, which is like never having loved. / In materia di amore, i pazzi sono quelli che hanno più esperienza. D'amore non chiedi mai il sano; l'amore sano, saggiamente, che è come non aver mai amato."

  8. Nino ve Toni Pagot'un Calimero karakteri, ilk kez 14 Temmuz 1963'te Italyan televizyonlarinda goruldu.





    "Ama bu haksizlik!! oyle degil mi?"




Sayfa 4301/7020 İlkİlk ... 330138014201425142914299430043014302430343114351440148015301 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •