Sayfa 4333/7020 İlkİlk ... 333338334233428343234331433243334334433543434383443348335333 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 34,657 - 34,664 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Norvecli ressam Gerhard Peter Frantz Munthe’nin dogum yildonumu (19 Temmuz 1849)

    View of Nevlunghavn, 1880




    At the Farm, Ulvin, 1889


  2. Amerikali gazeteci, elestirmen ve kadin haklari savunucusu (Sarah Margaret Fuller Ossoli) Margaret Fuller’in dogum yildonumu (19 Temmuz 1850)

    "Dagin ustundeki bu siire tirmanarak ulasamam. Belki, ancak fuzyon ve pariltiyla. Benim icin asil olan, dogaya dair soylu bir farkindalik, baslica birkac fikir, belli bir yer ve huzunlu bir muzik."



    “I do not find the poem on the mountains improved by mere compression, though it might be by fusion and glow. Its merits to me are, a noble recognition of Nature, two or three manly thoughts, and, in one place, a plaintive music.”



    “Kadini sadece sevmek kaba bir hata cunku kadinlarin varolusunda hem dogruluk hem sevgi vardir. Dunyadaki enerjileri bu ikisinden olusur.”

  3. Betty Boop, Koko the Clown, Popeye ve Superman karakterlerini izleyiciyle bulusturan, canlandirmali cizgi filmin onculerinden Amerikali mucit, film yonetmeni ve yapimci Max Fleischer’in dogum yildonumu (19 Temmuz 1883)


  4. Avusturya dogumlu Italyan ressam Vito Timmel’in dogum yildonumu (19 Temmuz 1886)

    Porto di Trieste, 1930s




    Pescatore notturno, 1931


  5. Ingiliz ressam Maxwell Gordon Lightfoot’un dogum yildonumu (19 Temmuz 1886)

    Study of a Girl, c.1910




    The race, 1956


  6. Ispanyol ressam Josep de Togores i Llach’in olum yildonumu (19 Temmuz 1893)

    Two Female Nudes, 1920s




    Badende, circa 1920


  7. Rus sair, oyun yazari, film ve tiyatro aktoru Vladimir Vladimirovic Mayakovski’nin olum yildonumu (19 Temmuz 1893)



    Hicbir sey silemez aski,
    ne tartismalar ne ayrilik.
    bir de bakarsin
    yeniden gozden gecirilmis, olculup bicilmis,
    ustunde dusunulmustur.
    Ve simdi duzyazi parmakli
    sancagimi kaldiriyor,
    dogdum dogali ve yurekten,
    sevdigime,
    olene dek de sevecegime yemin ediyorum.






    Tutun dumani kemiriyor havayi.
    Oda, Kruçyonih'in Cehennem' inden bir bolum gibi.
    Animsiyor musun
    Ilk kez
    ardinda bu pencerenin
    tutkudan cildirmiscasina
    oksamistim ellerini.
    Simdi
    oturuyorsun ayni yerde,
    yuregin
    demirden bir kilif icinde.
    Ve yarin
    paralayan sozlerle
    kovacaksin belki beni
    Ve los antrede
    uzun sure
    titreyislerle sarsilan bir kol
    bulamayacak
    ceketteki yerini.
    Cikacagim, ezilmis.
    Firlatacagim vucudumu sokaga.
    Yabanil
    cilgin
    umutsuzlukla paramparca.
    Hayir
    gerek yok buna,
    sevgilim,
    biricigim,
    gel
    vedalasalim simdiden.
    Agir bir gulle gibi
    askim
    nereye kacarsan kac
    asilidir sana
    nasil olsa.
    Birak
    son bir haykirisla uluyayim
    horlanmisligin aci yankisini.
    Calismaktan
    anasi agladiginda okuzun
    gider
    salar kendini soguk sulara.
    Askindan baska
    deniz yok bana,
    ve gozyaslari da
    bir erinc
    koparamiyor ondan.
    Yorgun fil
    sessizligi aradiginda
    yatar
    kizgin kumlara saltanatla.
    Askindan baska
    gunes yok bana.
    Ve bilmiyorum bile
    neredesin simdi ve kiminle.
    Eger
    bir baska sair olsaydi
    boylesine uzdugun,
    onarirdi acisini
    parayla ve unle.
    Fakat
    sevinc vermiyor bana hicbir cinilti
    senin sevgili adinin
    ciniltisindan baska.
    Atmayacagim
    bir bosluga kendimi,
    zehir icmeyecegim.
    Ve dayayip
    sakagima namluyu
    cekmeyecegim tetigi.
    Agzi hicbir bicagin
    bakislarin kadar senin
    kesemez beni.
    Yarin unutacaksin
    seni taclandirdigimi,
    ve yakip tukettigimi
    ciceklenmis bir ruhu
    askla.
    Ve ucari gunlerin firtinali karnavali
    dagitacak
    sayfalarini kitaplarimin.
    Sozlerimin kurumus yapraklari mi
    durduracak seni
    cirpinan soluguyla.
    Birak hic degilse
    son bir sevgi dalgasi sereyim
    beni birakip giden adimlarinin altina.



    Il fumo del tabacco ha roso l’aria.
    La stanza
    è un capitolo dell’inferno di Kruchenych.
    Ricordi?
    Accanto a questa finestra
    per la prima volta
    accarezzai freneticamente le tue mani.
    Oggi, ecco, sei seduta,
    il cuore rivestito di ferro.
    Ancora un giorno,
    e mi scaccerai,
    forse maledicendomi.
    Nella buia anticamera, la mano, rotta dal tremito,
    a lungo non saprà infilarsi nella manica.
    Poi uscirò di corsa,
    e lancerò il mio corpo per la strada.
    Fuggito da tutti,
    folle diventerò,
    consunto dalla disperazione.
    Ma non è necessario tutto questo;
    cara,
    dolce,
    diciamoci adesso addio.
    Il mio amore,
    peso così schiacciante ancora,
    ti grava sopra
    lo stesso,
    dovunque tu fugga.
    Lasciami sfogare in un ultimo grido
    l’amarezza degli offesi lamenti.
    Se lo sfiancano di lavoro, un bue,
    se ne va
    ad adagiarsi sulle fredde acque.
    Ma, al di fuori del tuo amore,
    per me
    non c’è mare,
    e dal tuo amore neanche col pianto puoi impetrare tregua.
    Se l’elefante sfinito cerca pace,
    si stende regalmente sulla sabbia arroventata.
    Ma, al di fuori del tuo amore,
    per me
    non c’è sole,
    e io non so neppure dove sei e con chi.
    Se così tua avessi ridotto un poeta,
    lui
    avrebbe lasciato la sua amata per la gloria e il denaro
    ma per me
    non un solo
    suono è di festa
    oltre a quello del tuo amato nome.
    Non mi butterò nella tromba delle scale,
    non ingoierò veleno,
    non saprò premere il grilletto contro la tempia.
    Su di me,
    al di fuori del tuo sguardo,
    non ha potere la lama di nessun coltello.
    Domani dimenticherai
    che ti ho incoronato,
    che l’anima in fiore ho incenerito con l’amore,
    e lo scatenato carnevale dei giorni irrequieti
    socompiglierà le pagine dei miei libri
    Potranno mai le foglie secche delle mie parole
    trattenerti un momento
    per aspirare avidamente?
    Ma lascia almeno
    ch’io lastrichi con un’ultima tenerezza
    il tuo passo che s’allontana.

  8. Cinli ressam Xu Beihong’un dogum yildonumu (19 Temmuz 1895)

    Tianheng's five hundreds heroes, 1930




    Put Down Your Whip, 1939


Sayfa 4333/7020 İlkİlk ... 333338334233428343234331433243334334433543434383443348335333 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •