Sayfa 4731/7020 İlkİlk ... 373142314631468147214729473047314732473347414781483152315731 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 37,841 - 37,848 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Italyan ressam, yazar ve fotografci Antonio Ballero’nun dogum yildonumu (16 Eylul 1864)

    Ritratto in costume, XIX secolo




    Ritratto femminile, XIX secolo


  2. Polonyali ressam Maksymilian Gierymski'nin olum yildonumu (16 Eylul 1874)

    Winter in a small town I, 1872




    Return from the hunt, 1872


  3. Ingiliz sair, kisa oyku ve oyun yazari Alfred Noyes’in dogum yildonumu (16 Eylul 1880)



    Carol, her meneksenin
    cenneti var aynalar icin.
    kucuk vadiler yalan soyler
    cok bulutlu gogun altinda
    kucuk kulubeler
    sinirsiz toprakla cevrilir
    isik sacan her kucuk golet
    ardinda buyuk kiyilar oldugu iddiasinda.
    kiyilar ki, hicbir denizcinin ulasmadigi
    denizler ki, hicbir geminin acilmadigi
    butun kiyilar gun bittiginde
    batan gunese karisiyorki, bu oyku ogretmeye calisiyor:
    konusurken daha fazlasi soylenebilir.
    guzellik solan bir cicek
    ama gercek: bir buyucu kulesi
    kutsal olum canlarinin caldigi
    ve cevresinde bir ormanin yuvarlandigi
    tuhaf yollardan geldik
    gunleri tutan isiga
    korkunun ugradigi yerleri aradik
    o kat kat kure icin
    iste, uzak degil ama yakin
    o aptal-asik burada:
    kiyi ki, ardinda kiyi yok
    her kalbin derininde bir yalan
    askin olmayan gokyuzuyle
    cennet ne icin asilir?
    cennet aski olan kalpler icin?
    Carol, Carol, geldik
    tekrardan cennete, tekrardan eve.



    Carol, every violet has
    Heaven for a looking-glass!
    Every little valley lies
    Under many-clouded skies;
    Every little cottage stands
    Girt about with boundless lands.
    Every little glimmering pond
    Claims the mighty shores beyond—
    Shores no seamen ever hailed,
    Seas no ship has ever sailed.
    All the shores when day is done
    Fade into the setting sun,
    So the story tries to teach
    More than can be told in speech.
    Beauty is a fading flower,
    Truth is but a wizard's tower,
    Where a solemn death-bell tolls,
    And a forest round it rolls.
    We have come by curious ways
    To the light that holds the days;
    We have sought in haunts of fear
    For that all-enfolding sphere:
    And lo! it was not far, but near.
    We have found, O foolish-fond,
    The shore that has no shore beyond.
    Deep in every heart it lies
    With its untranscended skies;
    For what heaven should bend above
    Hearts that own the heaven of love?
    Carol, Carol, we have come
    Back to heaven, back to home

  4. Ingiliz sair Thomas Ernest Hulme’nin dogum yildonumu (16 Eylul 1883)



    Hafif bir ayaz guz gecesinde
    Dolastim disarda
    Ve bir cite yaslanan kirmizi ayi gordum
    Yanaklari kizarmis bir ciftciyi andiran.
    Durup konusmadan basimla selamladim,
    Istekli yildizlar sarmisti dort bir yani
    Bembeyaz yuzleriyle sehir cocuklarinin.




    Yurudum vadideki koruya yuregim sevinc icinde
    Sumbuller mevsiminde,
    Guzellik kokulu bir ortu gibi
    Sarip boguncaya kadar beni.
    Oylece kalakaldim, kiskivrak, kollari bagli
    Kendi kendinin hadimi olan o guzellikle.
    Simdi karisiyorum o son irmaga
    Ilencli, bir cuvalda, cit cikarmadan,
    Bogazi seyre dalan herhangi bir Turk gibi.



    Lighthearted I walked into the valley wood
    In the time of hyacinths,
    Till beauty like a scented cloth
    Cast over, stifled me. I was bound
    Motionless and faint of breath
    By loveliness that is her own eunuch.
    Now pass I to the final river
    Ignominiously, in a sack, without sound,
    As any peeping Turk to the Bosphorus.




    Sessiz rihtimin ustunde gece yarisi,
    Geminin direginin iplerine takilmis
    Asili duruyor ay. O kadar uzakmis gibi gorunen
    Bir cocugun balonu yalniz, oyundan sonra unutulmus.



    Above the quiet dock in mid night,
    Tangled in the tall mast’s corded height,
    Hangs the moon. What seemed so far away
    Is but a child’s balloon, forgotten after play.

  5. Alman – Amerikali psikanalist Karen Horney’in dogum yildonumu (16 Eylul 1885)

    “…biyolojik bakis acisindan kadin, annelik ya da annelik yetisinde tartisma goturmez ve gozardi edilemez fizyolojik bir ustunluge sahiptir. Bu ustunluk en acik anlatimiyla, erkek bilincaltinda- ki oglan cocugun annelige karsi duydugu yogun imrenmede dile gelir. Hepimiz bu tur bir imrenmeyi cok iyi taniriz, yine de bu imrenmeye etkin bir etken olarak yeterli ilgi pek gosterilmez. Benim yaptigim gibi bir analist uzun sure kadin hastalari analiz ettikten sonra erkekleri analiz etmeye baslayinca, erkeklerdeki kadinlarin goguslerine ve emzirme edimine oldugu kadar gebelige, doguma ve annelige karsi duyulan bu yogun imrenmeyle karsilasip, saskinliga duserler…”



    “…biological point of view woman has in mother-hood, or in the capacity for motherhood, a quite indisputableand by no means negligible physiological superiority. This is mostclearly reflected in the unconscious of the male psyche in the boy'sintense envy of motherhood. We are familiar with this envy assuch, but it has hardly received due consideration as a dynamicfactor. When one begins, as I did, to analyze men only after afairly long experience of analyzing women, one receives a mostsurprising impression of the intensity of this envy of pregnancy, childbirth, and motherhood, as well as of the breasts and of the mately less than that of the woman…”

  6. Italyan ressam Mario Delitala’nin dogum yildonumu (16 Eylul 1887)

    Volto di vecchio, 1924 (Pinacoteca nazionale di Sassari)




    Villaggio in Sardegna, 1926


  7. Fransiz besteci, orkestra sefi ve muzik ogretmeni Nadia Juliette Boulanger'nin dogum yildnumu (16 Eylul 1887)



    "Muzik calismak icin kurallari ogrenmeli, yapmak icin ise onlari cignemeliyiz."

    https://www.youtube.com/watch?v=LvOCiqZmwRA

  8. 1939 yilinda Nobel Eddebiyat Odulunu kazanan Finli yazar Frans Eemil Sillanpää'nin dogum yildonumu (16 Eylul 1888)

    "Oluler bile kalkarlar, nicin ayri ayri mezarlara gomulduklerini hayretle sorarlar; bu ayriligin nedenini hatirlamalari onlar icin imkansizdir."



    "Even the dead arise and wonder why they have been buried like this, in separate graves, for they cannot possibly remember what that was supposed to mean."

Sayfa 4731/7020 İlkİlk ... 373142314631468147214729473047314732473347414781483152315731 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •