-
Ispanyol ressam Marià Josep Maria Bernat Fortuny i Marsal'in olum yildonumu (21 Kasim 1874)
La odalisca, 1861

El coleccionista de estampas, 1863
-
Fransiz Empresyonist ve Kubist ressam Jean Hippolyte Marchand'in dogum yildonumu (21 Kasim 1882)
La Source, c.1911

Chemins de fer en Russie, 1911
-
Belcikali Surréalist ressam René (François Ghislain) Magritte’in dogum yildonumu (21 Kasim 1898)

L'assassino minacciato (The Threatened Assassin, 1926)

Giocatore Segreto (The Secret Player, 1927)


“Zihin bilinmeyeni sever. Zihnin anlami bilinmediginden, anlami bilinmeyen goruntuleri sever. L'esprit aime l'inconnu. Il aime les images dont le sens est inconnu, car le sens de l'esprit lui-même est inconnue. / The mind loves the unknown. It loves images whose meaning is unknown, since the meaning of the mind itself is unknown.”
Gli amanti (The Lovers, 1928)



"Gorulebilir'in saklanmis olabilecegini, ama gorulemeyen'in bilinebilecegini ya da bilinemeyecegini ve daha fazla bir sey olmadigini hatirladigimizda, ilgi cekici yani ortadan kalkan bulanik bir edebiyat yuzunden, belli bir zamandan beri 'gorulemeyen'e garip bir oncelik tanindi. Oysa gorulemeyene gorunenden daha fazla onem vermek ya da bunun tersini yapmak icin bir neden yok." (Michel Foucault'a yazdigi mektuptan)

"Il y a depuis quelques temps, une curieuse primauté accordée à 'l’invisible' du fait d’une littérature confuse, dont l’intérêt disparaît si l’on retient que le visible peut être caché, mais que ce qui est invisible ne cache rien : il peut être connu ou ignoré, sans plus. Il n’y a pas lieu d’accorder à l’invisible plus d’importance qu’au visible, ni l’inverse."
https://www.youtube.com/watch?v=7c4oyCyFmR0
-
1978 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, Polonya asilli Amerikali yazar Isaac Bashevis Singer'in dogum yildonumu (21 Kasim 1902)

"Onlar ne biliyor ki, -butun bu akademisyenler, butun bu dusunurler, dunyanin butun liderleri- ne biliyorlar ki senin hakkinda? Onlar butun turlerin en haini olan insanin yaratilis tacini giydigine ikna etmisler kendilerini. Diger butun canlilar sadece iskence gorsunler, yiyecek olsun, giysi olsunlar, sonunda yok edilsinler diye yaratilmislar onlara gore. Hayvanlar icin butun insanlar bir Nazi; hayvanlar icin bu, sonsuz Treblinka'dan baska bir sey degil."
“Hayvanlari oldurmekle Hitler tarzinda gaz odalari yaratma ve Stalin tarzi toplama kamplari kurmak arasinda sadece kucuk bir adim vardir… Insan elinde bir bicak ya da tufekle durup da kendinden daha zayif olanlari oldurmeye devam ettikce adalet diye bir sey olmayacak.”

“There is only one little step from killing animals to creating gas chambers a' la Hitler and concentration camps a' la Stalin...There will be no justice as long as man will stand with a knife or with a gun and destroy those who are weaker than he is.”
-
Alman teorik fizikci ve bilim adami Albert Einstein, 21 Kasim 1905'te 4.makalesi olan 'Bir Cismin Eylemsizligi Enerji Icerigine Bagli midir?' (Ist die Trägheit eines Körpers von seinem Energieinhalt abhängig? - Does the Inertia of a Body Depend Upon Its Energy Content? - L'inerzia di un corpo dipende dal suo contenuto di energia?) Annalen der Physik dergisinde yayimladi.
Einstein bu makalede fizik alanindaki en meshur denklem icin bir kanit gelistirdi: E = mc²

-
Norvec dogumlu Danimarkali ressam Peder Severin Krøyer'in olum yildonumu (21 Kasim 1909)
The Hirschsprung family, 1881

Hip, Hip, Hurrah!, 1888
-
Danimarkali ressam Laurits Regner Tuxen'in olum yildonumu (21 Kasim 1927)
King Christian IX of Denmark with family, 1886

The Wedding of Tsar Nicholas II, 1895
-
Amerikali yazar Marilyn French'in dogum yildonumu (21 Kasim 1929)
" 'Sorun' diye basladi Mira kararli bir sesle, 'bu kadinlarin erkeklere cok onem vermeleri. Diyecegim o ki erkek bunlarin her seysi olmus. Erkek guzelsin derse guzel olduklarini saniyorlar, cirkinsin derse cirkin. Kisiliklerini, degerlerini belirlemek, onlari kabul edip etmemek hakkini taniyorlar erkege. Kendi benlikleri yok.' "

“ 'The problem,' Mira began firmly, trying to hold at bay the wave of insanity she felt washing over her, “is that these woman think too much about men. I mean, their men are everything to them. If the men think they're attractive, they are, if they don't, they're not. They give men the power to determine their identities, their value, to accept or reject them. They have no selves.' "
"Insan toplumun kurallarini cigneyebilir, cezasiz da kalabilirdi, ancak buyuk basaridan sonra donus yapamazdi. Sonsuza dek yalniz kalirdi artik. O zaman buyuk sanat, hic degilse iyi sanat yapitlari cikarabilirdi belki. Ne icin peki? Siirlerin ates yakmak icin kullanildigi, tablolarin duvarlardan bombalarla indirildigi, kutuphanelerin yakilip anitlarin yikildigi bir dunyada, bunlardan kurtulan sanat yapitlarinin bile —gorduklerinden bir sey anlayamadiklari icin kimsenin ayak basmadigi— muzelerde tas parcalari gibi dizilip birakildigi bir dunyada sanat neydi?"

"You could break society's rules, and you might even get away with it, but after such success, what return? Forever and forever you would be alone. Perhaps then you could make great art, or good art. But for what: in a world where poems are used to start fires and paintings are bombed off walls, where libraries are destroyed and monuments crumble, and even the art that survives is just so much dead stone sitting in a room in a museum where no one goes because they don't understand what they are looking at."
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri