Artan

1,41 14.63 18:10
28,38 10 18:10
55,00 10 18:10
267,50 9.99 18:10
123,40 9.98 18:10
Artan Hisseler

Azalan

47,70 -10 18:10
283,50 -10 18:10
45,36 -10 18:10
43,74 -10 18:10
12,99 -9.98 18:10
Azalan Hisseler

İşlem

13.711.567.177,20 18:10
10.895.811.089,25 18:10
8.802.742.609,10 18:10
8.085.116.003,38 18:10
7.196.277.142,40 18:10
Tüm Hisseler
Sayfa 518/961 İlkİlk ... 18418468508516517518519520528568618 ... SonSon
Arama sonucu : 7994 madde; 4,137 - 4,144 arası.

Konu: Dolarda Yukselis Kacinilmaz

Hybrid View

Previous Post Previous Post   Next Post Next Post
  1.  Alıntı Originally Posted by rxpu Yazıyı Oku
    Zihin fırtınası yaparsak.

    1-IMF ve yaptığı anlaşmalar dış borcun ödenebilirliğini sağlamak için bir teminat niteliği taşıyor.

    IMF ile anlaşma yapılırsa IMF dış borcun ödenebilirliğini sağlamak için hangi yola başvurur.

    1- Devalüasyon yaparak ihracat artışı sağlayarak döviz girişini arttırmak ve dış borcun ödenebilirliğini arttırmak.
    (Risk: Türkiye üretim profilinin düşük katma değerli olması nedeniyle ihracat döviz kurundaki artışa orantısal bir tepki vermiyor/veremiyor. IMF bunu bizden daha iyi biliyor. Ayırca özel sektörün döviz borcu bu seçeneği daha da riskli kılıyor.


    2- TL'yi değerlendirerek özel sektörün döviz borcunu ödemesini kolaylaştırmak. Aynı anda iç piyasada daha uzun bir resesyon planlayarak düşük kur ile cari açık oluşmasını engellemek. Bu sistem ile düşük katma değerli ihracat cari fazla verebilecek bir denge sağlayabilir. İç pazar açısından bu seçenek en tahrip edici olanı gibi duruyor.


    Not: IMF 2001 yılında Türkiye ile yaptığı anlaşmada 2. seçeneği uyguladı.
    İmf nin gelmesi için öncelikle özel sektör borcunun kamu tarafından yüklenilmesi gerekir.

    Zaten 2016 dan beri girilen yol bu.. kgf ler vergi indirimleri yapılandırmalar konkordato kolaylıkları en son klüplere sağlanan borç kıyağı..vb..

    Ülkenin ekonomik ve siyasi durumu göz önüne alındığında bu tek seçenekmiş gibi dursa da, elbette işin ahlaki boyutu sorgulamaya açık.. sonuç itibariyle özel sektör yıllar boyu tatlı karlar yazarken ülkedeki vergi mükelleflerine herhangi bir fayda kamu kanalıyla sağlanmamışken şimdi adamları kurtarmak uğruna, kurtulup kurtulmayacakları da şüpheli, borçluluk yapısının bilinçli olarak değiştirilmesi ve basiretsiz tüccarların faturasının imf den ucuz kredi uğruna tüm 80 milyona kesilmesini ben onaylamıyorum..

    Umarım yanılırım ama bu politikanın bilinçli yürütüldüğünü düşünüyorum..

    Borçlar bütçeye geçip imf lik olduktan sonra ise hangi yöntemle borç tahsilatı yapacaklarının önemi yok.. sonuçta bizim payımıza her türlü derin kemer sıkma düşecek.. gdp nin en az yüzde 10 a hazır olmak lazım.. iyimser tahminle 🙂

  2. #2
     Alıntı Originally Posted by effendy75 Yazıyı Oku
    İmf nin gelmesi için öncelikle özel sektör borcunun kamu tarafından yüklenilmesi gerekir.

    Zaten 2016 dan beri girilen yol bu.. kgf ler vergi indirimleri yapılandırmalar konkordato kolaylıkları en son klüplere sağlanan borç kıyağı..vb..

    Ülkenin ekonomik ve siyasi durumu göz önüne alındığında bu tek seçenekmiş gibi dursa da, elbette işin ahlaki boyutu sorgulamaya açık.. sonuç itibariyle özel sektör yıllar boyu tatlı karlar yazarken ülkedeki vergi mükelleflerine herhangi bir fayda kamu kanalıyla sağlanmamışken şimdi adamları kurtarmak uğruna, kurtulup kurtulmayacakları da şüpheli, borçluluk yapısının bilinçli olarak değiştirilmesi ve basiretsiz tüccarların faturasının imf den ucuz kredi uğruna tüm 80 milyona kesilmesini ben onaylamıyorum..

    Umarım yanılırım ama bu politikanın bilinçli yürütüldüğünü düşünüyorum..

    Borçlar bütçeye geçip imf lik olduktan sonra ise hangi yöntemle borç tahsilatı yapacaklarının önemi yok.. sonuçta bizim payımıza her türlü derin kemer sıkma düşecek.. gdp nin en az yüzde 10 a hazır olmak lazım.. iyimser tahminle ğŸâ•‚
    Ama burada devlet için bir çelişki var. Borçları kamusallaştırırsa devalüasyonlu çözüm devletin işine gelmez.

    Kamusallaştırmaz ise de devalüasyonlu çözüm IMF'nin işine gelmez. Zira IMF çok büyük oranda dış borç ödeme kapasitesine odaklanacaktır. Devalüasyon sonrası özel sektör çok büyük olasılıkla temerrüte düşeceğinden döviz girişi de ciddi oranda sekteye uğrayacaktır. Ayrıca yukarıda belirttiğim gibi düşük profilli imalat kapasitesi ile özel sektör kur artışı ile ihracatını arttıramıyor.

    Türkiye sadece uzun süreli bir resesyon ile cari fazla verebilir hale getirilebiliyor. İhracat sabit veya hafifi artıp ithalat ciddi daraldığında cari fazla mümkün oluyor.

    Ben IMF'nin bu seçeneğe oynayabileceğini düşünüyorum. Ama bu iç piyasayı en fazla hırpalayacak seçenek aynı zamanda.
    En güçlü veya en zeki olan değil, DEĞİŞİME en açık olan türler hayatta kalır...Charles Darwin
    https://twitter.com/r_x_p_u

  3.  Alıntı Originally Posted by rxpu Yazıyı Oku
    Ama burada devlet için bir çelişki var. Borçları kamusallaştırırsa devalüasyonlu çözüm devletin işine gelmez.

    Kamusallaştırmaz ise de devalüasyonlu çözüm IMF'nin işine gelmez. Zira IMF çok büyük oranda dış borç ödeme kapasitesine odaklanacaktır. Devalüasyon sonrası özel sektör çok büyük olasılıkla temerrüte düşeceğinden döviz girişi de ciddi oranda sekteye uğrayacaktır. Ayrıca yukarıda belirttiğim gibi düşük profilli imalat kapasitesi ile özel sektör kur artışı ile ihracatını arttıramıyor.

    Türkiye sadece uzun süreli bir resesyon ile cari fazla verebilir hale getirilebiliyor. İhracat sabit veya hafifi artıp ithalat ciddi daraldığında cari fazla mümkün oluyor.

    Ben IMF'nin bu seçeneğe oynayabileceğini düşünüyorum. Ama bu iç piyasayı en fazla hırpalayacak seçenek aynı zamanda.
    Her türlü durumda da ekonomide ciddi travmalar yaşanacak

  4. #4
    Geçen günde buna benzer bir beyin fırtınası olmuştu. 2001 krizi yaşandığında Türkiye halihazırda IMF ile çalışıyordu zaten. 99 yılında stand by anlaşması imzalanmıştı. 99 yılı ortalama usd kuru 0.42 iken 2001 yılı 1.23. Yani 2 yılda yüzde 300 civarı devalüe oldu TL. Kısaca olan olmuştu zaten. Buna rağmen 2002 ortalama kuru 1.51. Yüzde 25 civarı bir artış daha var. Faizlerden bahsetmeye gerek yok. Olanlar IMF gözetiminde vuku buldu.

  5. #5
     Alıntı Originally Posted by tospa Yazıyı Oku
    Geçen günde buna benzer bir beyin fırtınası olmuştu. 2001 krizi yaşandığında Türkiye halihazırda IMF ile çalışıyordu zaten. 99 yılında stand by anlaşması imzalanmıştı. 99 yılı ortalama usd kuru 0.42 iken 2001 yılı 1.23. Yani 2 yılda yüzde 300 civarı devalüe oldu TL. Kısaca olan olmuştu zaten. Buna rağmen 2002 ortalama kuru 1.51. Yüzde 25 civarı bir artış daha var. Faizlerden bahsetmeye gerek yok. Olanlar IMF gözetiminde vuku buldu.
    99 dan sonra 2000 dede bir kriz patlamıştı. O dönemde artışta bunuda göz önüne almak lazım. O dönem hükümet bir kamu bankasının 500 milyon dolar ihtiyacını karşılasaydı. 2. Kriz patlamaz yada gecikirdi.
    bir halt olacağı yok.

  6. #6
    Ha diyeceksiniz ki TÜFE hesabı yaptın mı. Maalesef. Çünkü mevcut veriler benim şahsımda yok hükmünde. Yüzde 20 tüfeye inanan varsa o hesabı da o yapsın.

  7. #7
    Önümüzde taze taze de Arjantin örneği var. Yekünlü bir anlaşma yaptılar 57 milyar dolar oldu ek paketle birlikte. Benim gibi teknikçilerin yok emanuke daha nereye gidecek grafiği mi delecek dediği Arjantin Pezosu cidden grafiği deldi ve 8 Hazirandaki IMF anlaşmasından sonra yüzde 50 civarı devalüe oldu. Faizlerde iki katına çıktı. Belki daha fazlası tam rakam hatırlamıyorum şu anda.

  8. #8
    Sağlam fenerliyim. Ama bu işe karşıyım batacaksa batsın

Sayfa 518/961 İlkİlk ... 18418468508516517518519520528568618 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •