Artan

74,80 10 18:10
27,72 10 18:10
22,22 10 18:10
56,10 10 18:10
44,72 9.99 18:10
Artan Hisseler

Azalan

29,00 -9.99 18:10
178,30 -9.99 18:10
13,18 -9.97 18:10
27,88 -9.95 18:10
148,10 -9.58 18:10
Azalan Hisseler

İşlem

15.391.186.634,50 18:10
11.651.729.257,00 18:10
8.754.858.816,75 18:10
8.418.027.635,10 18:10
7.875.238.617,92 18:10
Tüm Hisseler
Sayfa 574/965 İlkİlk ... 74474524564572573574575576584624674 ... SonSon
Arama sonucu : 8009 madde; 4,585 - 4,592 arası.

Konu: Dolarda Yükseliş Kaçınılmaz XII

Hybrid View

Previous Post Previous Post   Next Post Next Post
  1. #1
    Duhul
    Mar 2017
    İkamet
    istanbul
    Gönderi
    6,956
    AKP’li belediye çöpleri ormana dökerken böyle yakalandı

    https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem...landi-6554242/
    Yazdıklarım yatırım tavsiyesi değildir.

  2.  Alıntı Originally Posted by Desidero74 Yazıyı Oku
    Evet aynen katılıyorum , para bolluğu da oluştu bir kesim insan çok az kazanıyor ama aile birlikte yaşadığı için yani her çocuk eve bir miktar koysa Total rakam yüksek görünüyor, sahte bir refah içinde görüyorlar kendilerini , bu da var .
    A101 , BİM , şok Başta enflasyonun kaynağı hep yazdım her yerde söyledim , pek çok a101.icin üretilen ürün berbat ötesi , geçen ay sok dan 500 ml sızma Lio yağ aldım ve buzdolabında donmadi hatta buzlukta 12 saatte zor dondu leş gibi yanık motor yağı kokusu vardı Prina yağı , işte herkesin oh be cennet varmis dediği bu marketler cehennemin kapısını araladı.Hepsi hökumetin adamı kimse dokunmaz , biz kendi kendimizi zehirlerken , lafta emperyalistlerle savaşalım , gerçek emperyalist babamda olsa bana pislik yediren, bunu denetlemeyen, göz yuman dir.
    Sızma diye şalvar giyip yol kenarında pamuk yağı ile karıştırdığı zeytinyağını satan dan başlıyor.
    Bizde kendi mikroplugumuz dahil herşeyi abd İngiliz e havale etmek moda oldu önce bı adam olalım da ondan sonra görelim bakalım ne yapabilirler.
    Bakın gıda ve sağlık işi o kadar ciddi ki asla gözükapalı alışverş yapmayın, heryerden yiyip içmeyin..
    bizzat kendim gıda ambalajı üreticisiyim , ne imalatlara giriyorum nelerle karşılaşıyorum bilseniz.ve şu an ne bir denetleme var ne de kural. Herkes kafasına göre üretiyor. Fırıncısıda, yağcısıda sebzeciside peynirciside..
    Misal zeytinyağını sadece nova veradan alırım. Peynir işi bilindik markalar..
    Sebze meyve + balığı bile metro marketten alırım, çünkü kurumsal ve üretim kurallarına uyan tek firma bana göre..

    Ve burada herkese en büyük önerim tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırın tüm ailenize. Bu kuralsızlık ve özellikle gıdada ki hileler yüzünden ciddi hastalıklar olcak uzun vadede.. bugün en kötü özele gitseniz daha ilk tetkikler 500-1000 tl.. tamamlayıcıda 15 tl verip çıkıyorsunuz endoskopi kolonoskopi bile olsanız. Bu mülteciler vs derken 5 sene sonra devlet hastanelerini kimse kullanamayacak..

  3.  Alıntı Originally Posted by Sugosu82 Yazıyı Oku
    Bakın gıda ve sağlık işi o kadar ciddi ki asla gözükapalı alışverş yapmayın, heryerden yiyip içmeyin..
    bizzat kendim gıda ambalajı üreticisiyim , ne imalatlara giriyorum nelerle karşılaşıyorum bilseniz.ve şu an ne bir denetleme var ne de kural. Herkes kafasına göre üretiyor. Fırıncısıda, yağcısıda sebzeciside peynirciside..
    Misal zeytinyağını sadece nova veradan alırım. Peynir işi bilindik markalar..
    Sebze meyve + balığı bile metro marketten alırım, çünkü kurumsal ve üretim kurallarına uyan tek firma bana göre..

    Ve burada herkese en büyük önerim tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırın tüm ailenize. Bu kuralsızlık ve özellikle gıdada ki hileler yüzünden ciddi hastalıklar olcak uzun vadede.. bugün en kötü özele gitseniz daha ilk tetkikler 500-1000 tl.. tamamlayıcıda 15 tl verip çıkıyorsunuz endoskopi kolonoskopi bile olsanız. Bu mülteciler vs derken 5 sene sonra devlet hastanelerini kimse kullanamayacak..
    Bütün bunlara rağmen yandaş kesimden mevcut yönetime bir tek uyarı yok arkadaş sanki uzaydan besleniyorlar .

    Bazı akrabalarımla bile papaz oldum bu yüzden kardeşim , kime oy verirsen ver ama yanlışları gör ve uyar ki düzelsin diyorum adamın ağzı açılıyor, kilişşdaroglu şöyle demiş böyle demiş , yaw temel sorunlar parti meselesi değil ülke meselesi , burada tek ses olmazsa , kim olursa olsun bu kazığı yeriz diyorsun adam anlamıyor ,cahillik diz boyu .

    Evet bu uyduruk denetimsiz besinler bizi surundurerek öldürecek , bakalım o zaman tatlilarinda bile paranızla bile zor eriseceginiz balları kullananlar size merhamet edecek mi ??

    Olmadı sağlık ocağından torba torba hap getirip yutariz artık .

  4.  Alıntı Originally Posted by Tinaz Yazıyı Oku
    Dedigimiz, millet ucuza verir vermez degil, cogunluga %8.45 zam, yillik fiyat artisi %35.7

    Gercekler bunlarken dangalagin biri, sinirlar Menderes doneminde cizildi diyor.
    Az çok yazdıklarımdan siyasi görüşümü anlamışsınızdır ancak acı bir gerçeği söyleyeceğim ki o da yapılan emekli, memur , asgari maaş zamları en ideali bu. Siz gerçek enflasyon %35 ( ki bence daha fazla ) oranında zam yaptığınız anda herşeyin fiyatı %70 artar, sonra emekliye vs %70 zam yaparlar o zamanda %150 artar fiyatlar ve böyle bir döngüye gireriz. Şu an emekliye,memura vs gerçek oranda zam yapıldığı anda ülke olarak iflas ederiz.

  5. #5
     Alıntı Originally Posted by Sugosu82 Yazıyı Oku
    Az çok yazdıklarımdan siyasi görüşümü anlamışsınızdır ancak acı bir gerçeği söyleyeceğim ki o da yapılan emekli, memur , asgari maaş zamları en ideali bu. Siz gerçek enflasyon %35 ( ki bence daha fazla ) oranında zam yaptığınız anda herşeyin fiyatı %70 artar, sonra emekliye vs %70 zam yaparlar o zamanda %150 artar fiyatlar ve böyle bir döngüye gireriz. Şu an emekliye,memura vs gerçek oranda zam yapıldığı anda ülke olarak iflas ederiz.
    bu bir yanılsama bence..

    iki şey aynı anda yapılmalı:

    * vergiler düşürülecek
    * ücretler kademeli biçimde gerçekçi hale getirilecek..


    şu anda halkı umursamıyor sadece yüksek vergiler ile siyasal islam projesini devam ettiren (demografik yapıyı değiştirip iktidarı garantilemek, yandaş stk ve medyanın destklenmesi vb) bir yapı var..

    bu proje için vergileri yüksek tutuyorlar..

    oysa vergiler düşürülürse maliyet enflasyonu düşer.. sizin dediğinize benzer bir enflasyon ilk başta yine olacaktır ama daha az şiddette ve en öenmlisi yapısal olarak işler yoluna girecektir.. neden sonuç ilişkisi daha sağlıklı çalışmaya başlayacak ekonomide..

    ama istedikleri bu değil.. daha doğrusu ekonomi umurlarında değil.. zira oy verenler ekonomik gerekçelerle oy vermiyor..onlarda bunu biliyor..
    It is not because things are difficult that we do not dare, it is because we do not dare that they are difficult. (Seneca)

  6. Bir yalanı ne kadar uzun süre söylersen o kadar gerçek olarak kabul edilmeye başlar..
    Mesela abdülhamid zamanı toprak kaybı olmadığı
    yada chp nin camileri yıktığı gibi..

    Oysaki menderes dönemindeki cadde açacaz diyerek (vatan caddesi) gibi bir cami katliamı başka bir dönem olmamıştır..

    https://www.yenicaggazetesi.com.tr/-90316h.htm

  7. #7
     Alıntı Originally Posted by discretus Yazıyı Oku
    yetmez ama evetçiler..

    örneğin mülteciler konusunda aşırı humanizm kasan, duygu sömürüsü yapan etki ajanları..

    ve benzerleri..


    bunların siyasal islamcılar ile çok fazla ortak yanları var.. hepsi emperyalistlerin ekmeğine yağ süren politikalar söylemler takip eder..birisi humanizm üzerinden (sevgi pıtırcıklığı) diğeri ümmet kardeşliği kavramı üzerinden..

    şu nokta önemlidir.. bu toplraklarda gerçek anlamda bağımsız duruş M. Kemal Atatürk ve fikirleri ile olmuşur.. mesela Atatürk milliyetçiliği diye bir kavram vardır ve rasyoneldir, kendini sözde milliyetçi zanneden mehape den çok farklıdır duruşu..


    esas nokta şu: Kemalizm ile solculuk KESİNLİKLE birbiri ile alakalı şeyler değildir..

    Atatürk solcu değildi.. tamamen RASYONEL VE PRAGMATİK bir insandı, problem çözücüydü.. yani chp kuruluşunda solcu değildi..

    bu ayrıştırıcı ve bu topluma tamamen ters söylem (sosyal demokratlık adı altında solculuk oynamak) Ecevit ile başlamış ortanın solu diye kökleşmiştir.. ama chp^nin dna'sında aslında olmayan bir şeydir..
    Sol sağ kavramlarının bizde tam karşılığı yok da onun için. Bu çoğunlukla tarihimizle ilgili, İslam-Türk sentezinde bir Rönesans yok mesela, çünkü öyle güçte bir kilise hiç var olmuyor. Çünkü hilafet/halifelik de olsa, %100 bir şeriat uygulaması yok, çoğu uygulama değiştirilmiş yumuşatılmış durumda, ruhban sınıfı büyük çoğunlukla yönetime ortak değil dönem dönem güçlense de, çünkü kurumsal da değil, iktidar çok güçlü ruhban sınıfını asla kendine ortak etmiyor, dini padişahlar bir güç unsuru olarak kendisi bizzat kullanıyor paylaşmıyor. Uzun mevzular.

    Normalde, tarihe baktığımızda, sağ Cumhuriyeti kuruluş felsefesini savunur, statükocudur, sol Demokrasiyi değişimi savunur, modernisttir. Sağ aynı zamanda demokrasiye karşı devleti de savunur, çünkü bazı güç odakları, kişiler, demokrasiyi alet ederek ve cahil yönlendirilmiş menfaatçi halk kitlelerini provake ederek sistemi ele geçirebilir. Demokratik Cumhuriyet büyük bir tehlike karşısında geçici olarak olağanüstü yetkili bir idareci seçerse buna diktatör denir, yani demokratik bir kavramdır, geçicidir, daha etkin ve gerekli bir yönetim ihtiyacına binaen meclisçe verilir. Diğerine ise tiran denir, sistemi zorla veya kandırarak ele geçirir, süresizdir, belirsizdir. Yani sağ da gereklidir, yoksa demokrasi zıbıtabilir.

    Kurucu/kurucu meclis devletin temellerini atar ve bunları kaim kılmak adına, koruyucularını kurumsallaştırır. Vardı ya bunların bir geyiği, atanmışlar seçilmişleri mi denetleyecek meselesi, o işte. O atanmış aslında ilk kurucu meclisin görevlendirdiği kimse, vazifesi Cumhuriyetin temellerini korumak..

    Atatürk kurucu, dolayısıyla sağcı veya solcu kalıbına tam uymuyor. Ya da dönemine göre değişiyor. Yaptığı şey devrim, dolayısıyla sosyalist devrimle benzeştiriliyor ve sosyalistler devrimci diye sahip çıkıyor, laiklik sekülerizm konularında da devrim yapıyor ama yukarıda tarihsel gelişimine bakmaya çalıştığımızda, sadece bu sağ ve sol için yeterli değil. Cumhuriyeti kurduktan sonraki dönemde aslında sağ oluyor, mevcuda itiraz eden, eskiyi talep edenler de sol. Yani bu kalıplarla mevzuyu anlamak imkansız.

    Atatürk'ü anlamış birisinin ben Atatürkçüyüm, Kemalistim demesi de aslında uygun değil. Zaten Kemalizm kelimesinin bir ideolojileştirilmesi süreci var, Kadrocular Hareketi Şevket Süreyya Önder filan, bizzat Atatürk bunları önce ihtar ediyor, sonra İnönü bunlara çokça sahip çıkmasına rağmen kapattırıyor. Yani tarihsel bir gerçeklik bu, kendisinin bizzatihi idolleştirilmesine, Kemalizm adı altında bir ideoloji yaratılmasına tepkisi var. Tabi günümüzde Kemalizm kelimesi Atatürkçülükle eş anlamlı da kullanılıyor, halk terminolojik bir anlam yüklemeden kullanıyor. Veya kendimizi tarif etmek için, karşıt grup bizi tarif etmek için yapıyor, biz de bunu bilerek kullanıyoruz. Ama yaratılmaya çalışılan ve Atatürk'ün bizzat karşı çıktığı hareketi incelerseniz, nüvelerinde, biraz Turancılık, yoğun bir 'özgün sosyalizm', ve elitist teknokratlar vesayetinde devletçilik ilkesi yoğun bir Cumhuriyet felsefesi vardır. Aslına bakarsanız sonraki 40-50 yıllık döneme bakılırsa buna benzer de bir şey yaşanıyor, ama başrolde bunlar yoklar, daha çok Amerikancı ve yeşil kuşak projesine uygun elitistlerin vesayeti var. Yani işte Ergenekon diye de peşine düşülen bu grup hiç bir zaman aslında etkin değil, ne zaman güçlense kafaları eziliyor, ama hiç yok olmuyorlar da.

    Kuruluş felsefesi yeterli. Çok da basit. Mevcut haliyle gerçekleştirilebilmiş Misakı Milli sınırları üzerinde, tam bağımsız, laik, halkçı, bazı temel konularda devletçi, ülkeyi kuran halklara Türk Milleti denir diyen, sosyal demokrasi ile idare edilen bir Cumhuriyet.

    Bir ırk üzerinden siyaset yapmanın veya dini siyasete alet etmenin hatta bizzat Cumhuriyete alternatif bir idare arzulayacak şekilde siyasi parti kurmanın normal şartlarda imkansız olması lazım. Bunlar olmayınca ne kalıyor geriye, sağ ve sol. Cumhuriyetçiler, Demokratlar.

    Biz hala Cumhuriyet devrimlerini aşamadık, hala Cumhuriyetin temel değerleri sorgulanıyor. Geç kalmış ve mikro milliyetçilik akımlarına maruz bırakılmış halkın bir kesimi, dış tahriklerle destekle, biz ayrılacağız ayrı bir devlet kuracağız diyor, Cumhuriyet devrimleri esnasında küsmüş/küstürülmüş bir kesim, hala Osmanlı hayalleriyle yaşıyor, Osmanlının bile uygulamadığı yaşamadığı bir siyasal İslami rejim arzuluyor. Dillerinden düşürmedikleri Fatih'i, tarihçiler Roma İmparatorluğunun devamı Kayzer kabul ediyorlar, çünkü adam İmparator, devasa bir coğrafyanın sömürge şeklinde iç işlerinde yarı bağımsız dış işlerinde bağımlı devletlerinin üzerinde bir yapı. Bir devlet bir imparatorluğa nasıl benzeyecek, o dillendirdikleri uygulamalar o imparatorlukta bile yoktu ki, 4 ncü Murat zamanı içkiyle ilgili yaşananlar bariz örnek mesela.

    Dolayısıyla, belki de normal olanı bu, bunların yaşanması gerekiyordu, yaşanıyor. Ve halk ahlaksızlığın ahlakını tecrübe ederek öğreniyor. Komünist bir belediye başkanı var malumunuz, çok ilginç bir örnek, bazı şeyleri anlamak için incelemek lazım, devletler ölçeğinde iflas eden bir sistem ama yerel ölçekte gayet de başarılı, idealize edilmiş bir örnek, diyor ki geçenlerde program yapmışlar, yaw diyor kayyum atanan başkan XX milyon lira makam gideri altında harcama yapmış, hala onu ödemeye çalışıyorum, ben aynı dönemde 50 bin lira harcadım makam gideri diye, normalde bütçenin en fazla %10 u kadar borçlanabilirsin, bunlar bütçenin 40 katı borçlanmışlar, öde öde bitmiyor. Yani mevzu bu, mevzu buyken, diğer şeylerin hepsi teferruat değil de nedir?

    Selamlar..

  8. #8
     Alıntı Originally Posted by achiles Yazıyı Oku
    sol sağ kavramlarının bizde tam karşılığı yok da onun için. Bu çoğunlukla tarihimizle ilgili, islam-türk sentezinde bir rönesans yok mesela, çünkü öyle güçte bir kilise hiç var olmuyor. çünkü hilafet/halifelik de olsa, %100 bir şeriat uygulaması yok, çoğu uygulama değiştirilmiş yumuşatılmış durumda, ruhban sınıfı büyük çoğunlukla yönetime ortak değil dönem dönem güçlense de, çünkü kurumsal da değil, iktidar çok güçlü ruhban sınıfını asla kendine ortak etmiyor, dini padişahlar bir güç unsuru olarak kendisi bizzat kullanıyor paylaşmıyor. Uzun mevzular.

    Normalde, tarihe baktığımızda, sağ cumhuriyeti kuruluş felsefesini savunur, statükocudur, sol demokrasiyi değişimi savunur, modernisttir. Sağ aynı zamanda demokrasiye karşı devleti de savunur, çünkü bazı güç odakları, kişiler, demokrasiyi alet ederek ve cahil yönlendirilmiş menfaatçi halk kitlelerini provake ederek sistemi ele geçirebilir. Demokratik cumhuriyet büyük bir tehlike karşısında geçici olarak olağanüstü yetkili bir idareci seçerse buna diktatör denir, yani demokratik bir kavramdır, geçicidir, daha etkin ve gerekli bir yönetim ihtiyacına binaen meclisçe verilir. Diğerine ise tiran denir, sistemi zorla veya kandırarak ele geçirir, süresizdir, belirsizdir. Yani sağ da gereklidir, yoksa demokrasi zıbıtabilir.

    Kurucu/kurucu meclis devletin temellerini atar ve bunları kaim kılmak adına, koruyucularını kurumsallaştırır. Vardı ya bunların bir geyiği, atanmışlar seçilmişleri mi denetleyecek meselesi, o işte. O atanmış aslında ilk kurucu meclisin görevlendirdiği kimse, vazifesi cumhuriyetin temellerini korumak..

    Atatürk kurucu, dolayısıyla sağcı veya solcu kalıbına tam uymuyor. Ya da dönemine göre değişiyor. Yaptığı şey devrim, dolayısıyla sosyalist devrimle benzeştiriliyor ve sosyalistler devrimci diye sahip çıkıyor, laiklik sekülerizm konularında da devrim yapıyor ama yukarıda tarihsel gelişimine bakmaya çalıştığımızda, sadece bu sağ ve sol için yeterli değil. Cumhuriyeti kurduktan sonraki dönemde aslında sağ oluyor, mevcuda itiraz eden, eskiyi talep edenler de sol. Yani bu kalıplarla mevzuyu anlamak imkansız.

    Atatürk'ü anlamış birisinin ben atatürkçüyüm, kemalistim demesi de aslında uygun değil. Zaten kemalizm kelimesinin bir ideolojileştirilmesi süreci var, kadrocular hareketi şevket süreyya önder filan, bizzat atatürk bunları önce ihtar ediyor, sonra inönü bunlara çokça sahip çıkmasına rağmen kapattırıyor. Yani tarihsel bir gerçeklik bu, kendisinin bizzatihi idolleştirilmesine, kemalizm adı altında bir ideoloji yaratılmasına tepkisi var. Tabi günümüzde kemalizm kelimesi atatürkçülükle eş anlamlı da kullanılıyor, halk terminolojik bir anlam yüklemeden kullanıyor. Veya kendimizi tarif etmek için, karşıt grup bizi tarif etmek için yapıyor, biz de bunu bilerek kullanıyoruz. Ama yaratılmaya çalışılan ve atatürk'ün bizzat karşı çıktığı hareketi incelerseniz, nüvelerinde, biraz turancılık, yoğun bir 'özgün sosyalizm', ve elitist teknokratlar vesayetinde devletçilik ilkesi yoğun bir cumhuriyet felsefesi vardır. Aslına bakarsanız sonraki 40-50 yıllık döneme bakılırsa buna benzer de bir şey yaşanıyor, ama başrolde bunlar yoklar, daha çok amerikancı ve yeşil kuşak projesine uygun elitistlerin vesayeti var. Yani işte ergenekon diye de peşine düşülen bu grup hiç bir zaman aslında etkin değil, ne zaman güçlense kafaları eziliyor, ama hiç yok olmuyorlar da.

    Kuruluş felsefesi yeterli. çok da basit. Mevcut haliyle gerçekleştirilebilmiş misakı milli sınırları üzerinde, tam bağımsız, laik, halkçı, bazı temel konularda devletçi, ülkeyi kuran halklara türk milleti denir diyen, sosyal demokrasi ile idare edilen bir cumhuriyet.

    Bir ırk üzerinden siyaset yapmanın veya dini siyasete alet etmenin hatta bizzat cumhuriyete alternatif bir idare arzulayacak şekilde siyasi parti kurmanın normal şartlarda imkansız olması lazım. Bunlar olmayınca ne kalıyor geriye, sağ ve sol. Cumhuriyetçiler, demokratlar.

    Biz hala cumhuriyet devrimlerini aşamadık, hala cumhuriyetin temel değerleri sorgulanıyor. Geç kalmış ve mikro milliyetçilik akımlarına maruz bırakılmış halkın bir kesimi, dış tahriklerle destekle, biz ayrılacağız ayrı bir devlet kuracağız diyor, cumhuriyet devrimleri esnasında küsmüş/küstürülmüş bir kesim, hala osmanlı hayalleriyle yaşıyor, osmanlının bile uygulamadığı yaşamadığı bir siyasal islami rejim arzuluyor. Dillerinden düşürmedikleri fatih'i, tarihçiler roma imparatorluğunun devamı kayzer kabul ediyorlar, çünkü adam imparator, devasa bir coğrafyanın sömürge şeklinde iç işlerinde yarı bağımsız dış işlerinde bağımlı devletlerinin üzerinde bir yapı. Bir devlet bir imparatorluğa nasıl benzeyecek, o dillendirdikleri uygulamalar o imparatorlukta bile yoktu ki, 4 ncü murat zamanı içkiyle ilgili yaşananlar bariz örnek mesela.

    Dolayısıyla, belki de normal olanı bu, bunların yaşanması gerekiyordu, yaşanıyor. Ve halk ahlaksızlığın ahlakını tecrübe ederek öğreniyor. Komünist bir belediye başkanı var malumunuz, çok ilginç bir örnek, bazı şeyleri anlamak için incelemek lazım, devletler ölçeğinde iflas eden bir sistem ama yerel ölçekte gayet de başarılı, idealize edilmiş bir örnek, diyor ki geçenlerde program yapmışlar, yaw diyor kayyum atanan başkan xx milyon lira makam gideri altında harcama yapmış, hala onu ödemeye çalışıyorum, ben aynı dönemde 50 bin lira harcadım makam gideri diye, normalde bütçenin en fazla %10 u kadar borçlanabilirsin, bunlar bütçenin 40 katı borçlanmışlar, öde öde bitmiyor. Yani mevzu bu, mevzu buyken, diğer şeylerin hepsi teferruat değil de nedir?

    Selamlar..
    Güzel tesbitleriniz var
    aslında idris küçükömer yıllar önce teşhisi koymuştur
    Türkiye de (kavramlar yerli yerinde değildir)
    sol sağdır sağ da soldur.
    Son düzenleme : koçari; 25-07-2021 saat: 08:16.

Sayfa 574/965 İlkİlk ... 74474524564572573574575576584624674 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •