Artan

156,20 10 15:45
145,20 10 15:39
1,32 10 15:47
38,72 10 15:47
13.620,00 9.99 15:46
Artan Hisseler

Azalan

30,96 -10 15:47
84,60 -10 15:47
14,64 -9.96 15:47
28,96 -6.58 15:47
76,05 -5.65 15:47
Azalan Hisseler

İşlem

8.307.099.717,00 15:47
6.200.351.615,62 15:47
5.010.514.709,71 15:47
4.811.818.617,00 15:47
4.524.718.831,60 15:47
Tüm Hisseler
Sayfa 681/961 İlkİlk ... 181581631671679680681682683691731781 ... SonSon
Arama sonucu : 7994 madde; 5,441 - 5,448 arası.

Konu: Dolarda Yukselis Kacinilmaz

Hybrid View

Previous Post Previous Post   Next Post Next Post
  1.  Alıntı Originally Posted by cumartesi71 Yazıyı Oku
    Bahsettiğim gibi,nasıl olup zarar ettiği muallak.Ancak şu da var ki, özellikle teknoloji alanında yeni bir teknoloji çıktığında,eskisinin yok olması doğal.Eskiden 50 milyar ederken şimdi 2 milyar etmemesi anlaşılabilir bir durum. Uydulardan sağlanacak hizmet bu kuruluşların sonu olacak ve mecburen bu hizmeti ithal etmek zorunda kalacağız. Değerindeyken satılıp bunun yerine teknolojiye yatırım yapılsaydı bu ithalata bir nebze mecbur kalmayabilirdik. Malum olduğu üzere teknolojiyi kendimiz üretmek gibi bir vizyonumuz yok,bu teknolojiyi üretecek insanlara değer vermek zaten hiç yok, bu durumda ithalattan başka seçenek de yok.
    Sn.Cumartesi çok haklısınız...

    Lakin son 3 sayfa yazılanları okudum.. Bahs edilen sürekli inovasyon, yaratıcılık,geleceği görmek, teknoloji, eğitim ve bilim...

    Bakınız arkadaşlar ben ODTÜ Mühendislik fakültesi mezunu piyasada 23 yıldır mühendislik yapmaya, çalışan didinen ortalama zeka üstü sayılabilecek bir vatandaşım...

    Ben artık bu memlekette bilim, sanat, inovasyon, teknoloji, eğitim filan vazgeçtim... Ben o noktalarda filan değilim.. Bu yazdığımı anlayabilmeniz için ssadece Anadoluyu gezmenizi öneririm..

    Neyse..


    Belki karamsarlık yada ümitsizlik ile suçlayabilirsiniz.. Her şeyi ABD ye yada batılı güçlere bağlamak bence dünyanın en saçma düşüncesidir...

    Dış mihraklar lafı ve ÜLKENİN BEKAA sorunu lafları bence en uyduruk en gereksiz cümlerlerdir. Yanlış anlaşılmak istemem, bu tehlikeler olabilir veya vardır da; o halde sen niye varsın?

    Bakınız değerli arkadaşlar; Sürekli bilim, uydu, tekonoloji, sanat, eğitim filan...

    Geçiniz bunları; Soğan yada patates üretmenin inovasyon yada teknoloji ve ya eğitim ile ne alakası var...

    SIFIR...

    Arkadaşlar bakınız bu sayfalara yazı yazan insanların %80 eminim üniversite mezunu bence %90 nın üstü ortalama zeka üzerinde dir...

    Ama;

    Belki PATATES nasıl üretilir bilemezsiniz...

    Patates üretimi çok basittir.. Patatesi küçük küçük bölersiniz.. Yada bırakın bölmeyi kabuğunu soyun patatesini siz yiyin; elinizdeki o kabuk var ya; onu binanızın önündeki toprağa gömün...

    Sonra o kabuktan patates çıkar...

    Bu kadar...

    Bunun yaratıcılık yada inovasyon yada teknoloji ile ne alakası var.. Konu SOĞAN ve PATATES..

    Bazı arkadaşlar takılma bu konuya diyorlar ama takılmamak akıl dışı...

    Patates yada soğan üretemeyen bir toplumdan neyi bekleyebilirsiniz ki?

    Uzay da maden aramasını mı?

    Çok ciddi radikal, laubalilikten uzak, popülizm kokmayan işlere imza atmamız şart...

    Bakınız 10 yıl sonra TR yi bekleyen asıl sorunu sizlere yazayım...

    TR de nüfus yaşlanıyor. Yaş ortalaması sanırım 32 yada 33.. Sanılanın aksine TR artık genç bir nüfus değildir...

    İstatistikçiler bilir, ortalama 5 yıl sonra yaş ortalaması 37 olmaz.. Ağırlıklı ortalama daha sert ileriye gider.. Çünkü kalabalık ve yönelim noktası ortalamayı 37 yerine daha üst nokta olan 42 ye filan getirir.. Bunun istatistiksel yada matematiksel formülleri var..

    RTE aslında 3 çocukta haklı ama ben 5 sayfa önce NÜFUS PLANLAMASI yapılması gerekli dedim..

    İkiside doğru.. Tek şart ile..

    Nüfusu doğru kullanıp enflasyonu kontrol altına alıp büyüyemiyorsan nüfusu kontrol altında tutman gerekir..

    Enflasyonu yapıyorsan kontrol altında tutabiliyorsan; büyümede geliyorsa en az 3 çocuk yapmalısın ki yaş ortalaman GENÇ kalsın..

    GENÇ ne demektir; çalışan, üreten, vergi ve borç ödeyen demektir..

    TR de emekli potasına şu an milyonlar giriyor. TR de şuan 15 milyona yakın emekli var.. Çalışan sayısı sanırım 25 milyon...

    Yani; 25 milyonun vergileri ile 15 milyona bakılıyor..

    Bu 5 sene sonra 20 milyon çalışan 20 milyon emekli sonraki 5 yılda ise 25 milyon emekli 15 milyon çalışana doğru evrilecektir..

    15 milyon çalışanda; 25 milyon emekliye bakamaz...

    Yani mevcut sorumlu hükümetler TR nin yaş ortalaması 18 iken bu nüfusu doğru yönetip ekonomiyi gelişmiş ülke ayarına getirmeleri gerekiyordu...

    1980 ler de ilkokulda öğretmenim bana TR gelişmekte olan bir ekonomi diye öğretmişti...

    46 yaşımda 23 yıldır arazilerde çalışmaktan anası ağlamış bir mühendis olarak bu ülke bir gelişemedi gitti anasını satıyım..

    Bu ne menem bir iştir...

    Nüfus yaşlanıyorsa ve borç artıyorsa ne olacak?

    Borcu yaşlı değil ; GENÇ öder... Bankalar dahi yaşlı adama kredi vermezler.. Ölür de kredim kalır diye..

    Lafı ve yazılarımı uzatıyorum lakin kısa da anlatamıyorum... Kusuruma bakmayınız...

    Bol kazançlar...
    Son düzenleme : selka; 21-01-2019 saat: 00:28.

  2. #2
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Adana
    Yaş
    51
    Gönderi
    11,171
     Alıntı Originally Posted by selka Yazıyı Oku
    Sn.Cumartesi çok haklısınız...

    Lakin son 3 sayfa yazılanları okudum.. Bahsedilen sürekli inovasyon, yaratıcılık,geleceği görmek, teknoloji, eğitim ve bilim...

    Bakınız arkadaşlar ben ODTÜ Mühendislik fakültesi mezunu piyasada 23 yıldır mühendislik yapmaya, çalışan didinen ortalama zeka üstü sayılabilecek bir vatandaşım...

    Ben artık bu memlekette bilim, sanat, inovasyon, teknoloji, eğitim filan vazgeçtim... Ben o noktalarda filan değilim.. Bu yazdığımı anlayabilmeniz için sadece Anadoluyu gezmenizi öneririm..

    Neyse..


    Belki karamsarlık yada ümitsizlik ile suçlayabilirsiniz.. Her şeyi ABD ye yada batılı güçlere bağlamak bence dünyanın en saçma düşüncesidir...

    Dış mihraklar lafı ve ÜLKENİN BEKAA sorunu lafları bence en uyduruk en gereksiz cümlerlerdir. Yanlış anlaşılmak istemem, bu tehlikeler olabilir veya vardır da; o halde sen niye varsın?

    Bakınız değerli arkadaşlar; Sürekli bilim, uydu, tekonoloji, sanat, eğitim filan...

    Geçiniz bunları; Soğan yada patates üretmenin inovasyon yada teknoloji ve ya eğitim ile ne alakası var...

    SIFIR...

    Arkadaşlar bakınız bu sayfalara yazı yazan insanların %80 eminim üniversite mezunu bence %90 nın üstü ortalama zeka üzerinde dir...

    Ama;

    Belki PATATES nasıl üretilir bilemezsiniz...

    Patates üretimi çok basittir.. Patatesi küçük küçük bölersiniz.. Yada bırakın bölmeyi kabuğunu soyun patatesini siz yiyin; elinizdeki o kabuk var ya; onu binanızın önündeki toprağa gömün...

    Sonra o kabuktan patates çıkar...

    Bu kadar...

    Bunun yaratıcılık yada inovasyon yada teknoloji ile ne alakası var.. Konu SOĞAN ve PATATES..

    Bazı arkadaşlar takılma bu konuya diyorlar ama takılmamak akıl dışı...

    Patates yada soğan üretemeyen bir toplumdan neyi bekleyebilirsiniz ki?

    Uzay da maden aramasını mı?

    Çok ciddi radikal, laubalilikten uzak, popülizm kokmayan işlere imza atmamız şart...

    Bakınız 10 yıl sonra TR yi bekleyen asıl sorunu sizlere yazayım...

    TR de nüfus yaşlanıyor. Yaş ortalaması sanırım 32 yada 33.. Sanılanın aksine TR artık genç bir nüfus değildir...

    İstatistikçiler bilir, ortalama 5 yıl sonra yaş ortalaması 37 olmaz.. Ağırlıklı ortalama daha sert ileriye gider.. Çünkü kalabalık ve yönelim noktası ortalamayı 37 yerine daha üst nokta olan 42 ye filan getirir.. Bunun istatistiksel yada matematiksel formülleri var..

    RTE aslında 3 çocukta haklı ama ben 5 sayfa önce NÜFUS PLANLAMASI yapılması gerekli dedim..

    İkiside doğru.. Tek şart ile..

    Nüfusu doğru kullanıp enflasyonu kontrol altına alıp büyüyemiyorsan nüfusu kontrol altında tutman gerekir..

    Enflasyonu yapıyorsan kontrol altında tutabiliyorsan; büyümede geliyorsa en az 3 çocuk yapmalısın ki yaş ortalaman GENÇ kalsın..

    GENÇ ne demektir; çalışan, üreten, vergi ve borç ödeyen demektir..

    TR de emekli potasına şu an milyonlar giriyor. TR de şuan 15 milyona yakın emekli var.. Çalışan sayısı sanırım 25 milyon...

    Yani; 25 milyonun vergileri ile 15 milyona bakılıyor..

    Bu 5 sene sonra 20 milyon çalışan 20 milyon emekli sonraki 5 yılda ise 25 milyon emekli 15 milyon çalışana doğru evrilecektir..

    15 milyon çalışanda; 25 milyon emekliye bakamaz...

    Yani mevcut sorumlu hükümetler TR nin yaş ortalaması 18 iken bu nüfusu doğru yönetip ekonomiyi gelişmiş ülke ayarına getirmeleri gerekiyordu...

    1980 ler de ilkokulda öğretmenim bana TR gelişmekte olan bir ekonomi diye öğretmişti...

    46 yaşımda 23 yıldır arazilerde çalışmaktan anası ağlamış bir mühendis olarak bu ülke bir gelişemedi gitti anasını satıyım..

    Bu ne menem bir iştir...

    Nüfus yaşlanıyorsa ve borç artıyorsa ne olacak?

    Borcu yaşlı değil ; GENÇ öder... Bankalar dahi yaşlı adama kredi vermezler.. Ölür de kredim kalır diye..

    Lafı ve yazılarımı uzatıyorum lakin kısa da anlatamıyorum... Kusuruma bakmayınız...

    Bol kazançlar...
    Sn. selka malesef tarım ve tarım ekonomisi konularında yeterli bilgiye sahip olmadığınız anlaşılıyor.Tarımsal yatırımları konusunda projlerde çalıştığım için bunu açık yüreklilikle söyleyebilirim.

    Çok uluslu şirketler ve onların 3. dünya da yer alan taşeronları vasıtasıyla işletilen bir plan var. .Konuyu uzatmadan şu kadarını söyleyeyim o dediğiniz patatesin üretilmesi hadiseesi var ya yaklaşık en az 15 sektörle ilgili bir durum.Öyle patatesi ektim kolayca hasat ederim hadisesi değil...Tarımsal ürünler konusunda baskı unsuru oluşturan ve bur da sizin bile öğrendiğinizde şaşıracağınız yerlere kadar uzantıları olan bir çete var.Mesele patatesin üretimi değil tarımsal üretimin sektörel boyutu..Kusura bakmayın ama patates tanımınız çok yüzeysel kalmış.Bu bakış açınıza şaşırmadım desem yalan olur.Tarımsal üretimi 85milyar EUR ihracata dönüştüren hollanda inovasyonun kralını yapıyor.Teknolojiyi müthiş kullanıyor.Dünyanın en iyi süt sağım sitemleri israil'de...Bunlar 3-5 tane patatesi ekip biçmiyorlar. İnternette şöyle biraz araştırsaydınız rahatlıkla görebilirdiniz.Ha ben canlı bir şekilde de gördüm..O başka tabi...Türkiye'de her hangi bir ürünün üretilmesi için üretim şartlarının uygun olması gerekiyor.Tarlada ürününü eken üreticinin onu karlı bir şekilde satabilmesi,gübresine,ilacına, tohumuna vs. yaptığı harcamaların uygun olması şart..Üreticinin üretip yapabilmesi için girdi ve çıktı oranının dengeli olması zaruri bir durum..Yoksa neden üretsin ki? Türkiye'de çiftçinin borcunun 150 milyar dolara yaklaştığı iddia ediliyor.Yani öyle 3-5 patatesi böl ek hadisesi değil.

    Dış mihraklar konusuna gelince, Bir ODTÜ lüden bunu duymak gerçekten üzücü.ODTÜ emperyal düşüncelere herzaman karşı çıkmış bir düşüncenin ürünüdür. Ve genelde de öyle biliriz.Yanlış biliyorsak başka tabi..

    Fakat bu dış mihraklar sadece bizim değil dünyadaki bir çok ülkenin başına bela olan bir konudur.Bizdeki durumların benzerleri meksika,brezilya, şili, endonezya,panama, vs. bir çok ülkede yaşandı.Tüm bu ülkelerde iktidarlar değiştirildi.Ve yeni ,iktidarlar için yol açıldı.Çok uluslu şirketler vasıtalarıyla kendi finansal kuruluşlar vasıtalarıyla ülkelere müdahaleler yapıldı. Kültürlerine bilinçli saldırılar gerçekleştirildi.Hatta Müdaheleye direnen ülkelere askeri müdahaleler dahi yapıldı.Bu konuyu daha fazla araştırmanızı tavsiye ederim.(Paul Harrison -3.dünyanın batılılaştırılması,John Perkins-bir ekonomik tetikçinin itirafları,Oktay sinanoğlu-bye bye türkçe,banu avar-hangi dünya düzeni vs....)

    Bunlar birer komplo değil, ülkelere yapılan ve kısa bir araştirmayla bile rahatlıkla bulunabilecek müdahaleler...Sonuçları o ülkelerde yaşayan insanların ekonomik felaketleri oldu.Tüm bu ülkelerin en fazla ortak oldukları nokta ilk müdahalelerin eğitim sitemlerine olmasıydı.

    Türkiye de de 1948 yılınd an itibaren yaşanan durum bu.Ha siz başınızı kumar gömersiniz kabul etmezsiniz o başka.....Ama sizin yada benim inkar etmem sonucu değiştirmez.İktidarlar gelir gider ama bu ülkede bu farkına varılmadan hiçbir şey düzeltilmez.Çünkü eğitim sistemi insanları düşünmeye ve üretmeye sevketmiyor. Eğitim sitemi değişmeden,düzeltilmeden hiçbir şeye karşı koyamazsınız..Patates üretimi sadece patates üretimi değildir...Öyle olsaydı 16 milyonluk Hollanda 85 milyar euroluk tarım ihracatı yaparken biz en gerekli tahılı bile ithal etmezdik.

    Kusura bakmayın ama gerçekten bu konularda geri kalmışsınız....
    Son düzenleme : human01; 23-01-2019 saat: 06:16.
    Burdaki tüm yorumlarım yatırım tavsiyesi değildir.

  3. #3
    O kadar bilimsel degil ya
    Soganciysan her tur zenginsin zaten
    Adamdan kiz alcan diyek
    Kiz sogan kokuyo demezsin
    Bulmusun yagli kayinbobayi
    Atlarsin sogan suyuna
    Devir her devir ekonomi devri human hocam
    Egitim dedin
    Uni olmayan koy dahi kalmadi
    Demek egitimlende olmuyo
    Beton dedik o da olmadi
    Bi caresi yok yani durumun

  4. #4
    vergilerin artması değil azalması gerekiyor.. standart bir vatandaşın verdiği

    * gelir vergisi
    * her aldığı şeye verdiği kdv
    * ssk primleri
    * işşizlik sigortası
    * ötv, mtv ve diğer bilumum vergiler

    şeklindeki vergiler/kesintiler sonucunda halkın elinde harcanabilir para kalmıyor..büyük çoğunluk asgari ücret veya biraz üstünde alıyor ülkede.. bir eve bugunun şartlarında 8-10 bin tl girmiyorsa zaten bitik demektir.. millet resmen sürünüyor, ortalamada..

    bu duruma zaten kötü yönetim ve israf sonucunda kamu maliyesinin delinmesi ve bu delinmeyi önlemek için tasarruf etmek yerine (hukumetin) daha fazla vergi alınması sonucunda geldik. şu andaki vergi miktarı skandaldır..

    mevcut siyasi zihniyetin daha fazla vergi alması demek daha fazla harcaması demektir..

    şu anda zaten yüksek vergi alıyor ve bunlar o parayı yeni uçaklar ve yeni saraylar , yandaş vakıf ve stk ların ihyası ve biricik "ümmet" leri için harcıyorlar..eğer çok çok gerekirse (milletten daha fazla alamazlarsa) yabancılardan borç alıyorlar, %7.5 dolar faizi ile...zira bu ilkel zihniyete göre borç yiğidin kamçısıdır..
    Son düzenleme : discretus; 20-01-2019 saat: 11:47.
    It is not because things are difficult that we do not dare, it is because we do not dare that they are difficult. (Seneca)

  5. #5


    tipik bir örnek..2018 için..

    ÖTV ve KDV ye dikkat..gelir vergisi ise az..standart vatandaştan (işçi ve bordrolu) çok alıyor ama bir çok kişiden almıyor.. vergi denetimleri yetersiz..bu önemli bir sorun. ayrıca yandaşlara yapılan vergi afları meselesi var...


    şimdi... bu ÖTV nin bütçedeki ağırlığına bakın.. deprem için çıkarılmış ve kısıtlı bir süre için tasarlanmıştı..

    akp bunu KALICI hale getirdi..


    tersten bakarsanız bu vergi deprem öncesindeki hukumetlerin elinde yoktu..yani daha az para ile ülkeyi yönetebilmişler..köprüler, okullar, fabrikalar barajlar yapabilmişler..

    ama mevcut akp zihniyeti bu altyapı yatırımlarını borçla ve yabancılara yaptırıyor..ayrıca yaptırdığı köprülerden fahiş ücretler talep ediyor.


    bu kadar yuksek vergi gelirlerine rağmen ülkenin geldiği durumda ortada.. berbat bir ekonomik görünüm..


    demek ki bu ÖTV ve benzerleri olmasaydı çok daha önce çuvallayacaklardı..

    sonuçta ortaya çıkan net gerçek: fazla vergi işe yaramıyor.. aksine israfı ve sorumsuzluğu teşvik ediyor..
    It is not because things are difficult that we do not dare, it is because we do not dare that they are difficult. (Seneca)

  6. #6
     Alıntı Originally Posted by discretus Yazıyı Oku
    vergilerin artması değil azalması gerekiyor.. standart bir vatandaşın verdiği
    Türkiye'de vergiler ve vergi oranları teknik anlamda düşemeyebilir.

    Zira vergi oranlarının düşmesi devletin harcamalarını kısması demek. Ayrıca mali genişleme ile sağlanan ve oy potansiyelini arttıran bazı uygulamaların yapılamaması demek. Bu da politikacı için uygun bir seçenek değil.

    Verginin daha az ama daha fazla kazanca sahip olanlardan alınması da gelişmiş ülkelerde verimli sonuçlar verebiliyor ancak Türkiye gibi ülkelerde bu yapıldığında yani sermaye grubuna vergi artışı olduğunda bu grup ülkedeki yatırımlarını azaltabiliyor ya da tümden ülkeyi terk edebiliyor. Zira Türkiye'nin özelliği yüksek teknoloji ve katma değerli imalattan çok düşük maliyetli (gerek işçilik gerek se diğer vergi gibi maliyetler anlamında) ekonomik faaliyetlerde rekabet ediyor olması.

    Tüm bu nedenlerle düşük gelirlilerden alınan yüksek ve dolayı vergiler bu dinamikler ve temel yapı değişmediği sürece teknik olarak kalmak zorunda. Bu da düşük katma değerli üretimin sonucu oluşan bir ceza olarak nitelendirilebilir.

    Ceza her zaman bir sonuçtur. Sebepler değişmeden ceza çekmekten kurtulmak mümkün olmaz.
    En güçlü veya en zeki olan değil, DEĞİŞİME en açık olan türler hayatta kalır...Charles Darwin
    https://twitter.com/r_x_p_u

  7. #7
    sadece üretim yapısı ile açıklanamaz mevzu..

    işin içinde israf ve kötü yönetim var..


    ÖTV gibi ek vergi kalemleri var.. ve bu vergi kalemleri bu zihniyetin daha çok para harcamasına, kendi siyasi davaları için kullanmalarına neden oluyor.. ne kadar vergi versen yine harcayacaklar..

    durum budur.. ülkenin ihtiyacı olan adalet, güvenlik ve yatırım gibi konular daha az bir vergi ile yapılabilir..bunun için dolaylı vergileri azaltıp dolaysız vergilere odaklanmalı, bunu yaparken oranları azaltıp herkesten toplamalılar..

    olay tamamıyla hukumetin fonksiyonlarını icra edip etmemesiyle alakalıdır.. şu anda kolaya kaçıyorlar .. ayrıca elbette yuksek israf var.. bu kadar israf varken durumun düzelmesi de mümkün değil..

    özetlersek...yüksek vergi alıyorlar.. bu vergiyi adaletli biçimde almıyorlar..ve israf ediyorlar..
    It is not because things are difficult that we do not dare, it is because we do not dare that they are difficult. (Seneca)

  8. #8
    diyanetin bütçesi 10 milyar tl ye çıkarıldı.. en yüksek artışlardan birisi.. veya 1000 muhtar umreye götürülüyor..makam arabası saltanatı.. belediyelerde yolsuzluklar..ihalelerde yolsuzluklar... gerçek denetim olsa verdiğimiz vergilerin nasıl israf edildiğini halk daha iyi görecek..ülke çiftlik gibi yönetiliyor..bu çok net..
    It is not because things are difficult that we do not dare, it is because we do not dare that they are difficult. (Seneca)

Sayfa 681/961 İlkİlk ... 181581631671679680681682683691731781 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •