Sayfa 6924/7020 İlkİlk ... 592464246824687469146922692369246925692669346974 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 55,385 - 55,392 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Italyan ressam Antonio Sicurezza'nin dogum yildonumu ( 25 Subat 1905 )

    Ritratto di pacchiana, 1956




    Nudo di spalle, 1970


  2. Turk roman ve kisa oyku yazari, sair ve gazeteci Sabahattin Ali'nin dogum yildonumu ( 25 Subat 1907 )



    “ Almanya'ya nicin geldigimi unutmus gibiydim. Sabunculuk meselesini babamdan mektup aldikca hatirliyor, henuz lisan ogrenmekle mesgul oldugumu, yakinda bu neviden bir muesseseye muracaat edecegimi yazarak hem onu, hem kendimi avutuyordum. Gunlerim birbirine tipki tipkisina benzeyerek geciyordu. Butun sehri, hayvanat bahcesini, muzeleri dolasmistim. Bu milyonluk sehrin birkac ay icinde tukenivermesi bana adeta yeis veriyordu. Kendi kendime: ' Iste Avrupa! Ne var burada sanki ?' diyor ve esas itibariyle dunyanin pek SIKICI olduguna hukmediyordum. Ekseriya ogleden sonralari buyuk caddelerde, kalabaligin icinde dolasir, yuzlerinde cok muhim isler yapmis insanlara mahsus bir ciddilikle evlerine donen veya bir erkegin koluna asilarak baygin gozleriyle etrafa tebessum sacan kadinlari ve yuruyuslerinde hala asker adimlarini muhafaza eden erkekleri seyrederdim. ”



    “ I almost forgot why I had come to Germany. Whenever I got a letter from my father the soap business came back to mind, and I would assuage him and myself by claiming that I was still learning the language, and that I would be applying to an establishment of that sort very soon My days passed, one identical to the next. I had seen the entire city, the zoo, and the museums. It almost brought me to despair to think that I had consumed this city of millions within a few months. I told myself: ' Europe! So what ? ' and I concluded that the world was essentially a very boring place. Often, I wandered the broad thoroughfares among the crowds, and I watched the women casting smiles with their languorous eyes while pulling on their men’s arms: women returning home with the earnestness common only among those who accomplish important things; men who still maintained their proper soldier’s gait. ”



    “ Dibinde bir ejderhanin yasadigi bilinen kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne oldugu hic bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gosterecek bir insan bulmaktan daha kolaydir. ”



    " È di sicuro più semplice che ci sia un eroe disposto a calarsi in un pozzo dentro cui tutti sanno che vive un drago, piuttosto che trovare un uomo che mostri il coraggio di scendere in un pozzo le cui profondità celano un mistero. “




    “ Bir de ben bu halimle kalkip baska bir insanin kafasinin icini tahlil etmek, onun duz veya karisik ruhunu gormek istiyordum. Dunyanin en basit, en zavalli, hatta en ahmak adami bile, insani hayrete dusurecek ne muthis ve karisik bir ruha maliktir! Nicin bunu anlamaktan bu kadar kaciyor ve insan dedikleri mahluku anlasilmasi ve hakkinda hukum verilmesi en kolay seylerden biri zannediyoruz ? Nicin ilk defa gordugumuz bir peynirin esvafi hakkinda soz soylemekten kactigimiz halde ilk rast geldigimiz insan hakkinda son kararimizi verip gonul rahatiyla oteye geciveriyoruz ? ”



    " Tout ce que je voulais moi, c’est tâcher d’analyser ce qui se passait dans la tête d’un autre, dans la clarté ou la confusion de son esprit. Car l’homme le plus simple, le plus misérable, voire le plus sot du monde possède une âme dont la complexité m’étonnera toujours. Pourquoi refusons nous de l’admettre, et qu’est-ce qui peut nous faire croire que rien n’est plus facile que de comprendre les autres et les juger ? Pourquoi sommes-nous ainsi ? Nous nous gardons bien de nous prononcer sur les qualités d’un fromage que nous goûtons pour la première fois, mais dès la première rencontre , nous portons sur les autres un jugement catégorique dont nous faisons état sans le moindre scrupule. "

  3. Amerikali ressam Thomas Worthington Whittredge'in olum yildonumu ( 25 Subat 1910 )

    Crow's Nest, 1848




    Indian Encampment, c.1870


  4. Alman ressam ( Friedrich Hermann Carl Uhde ) Fritz von Uhde’nin olum yildonumu ( 25 Subat 1911 )

    Lasset die Kindlein zu mir kommen, 1884




    Die Kinderstube, 1889


  5. Ingiliz roman yazari, sair ve besteci ( John Burgess Wilson ) Anthony Burgess'in dogum yildonumu ( 25 Subat 1917 )



    " Genclik bitmeliydi, ah evet. Ama genclik, hayvanmis gibi olmaktir zaten sadece. Hayir, sadece hayvanmis gibi olmak degil de hani su sokaklarda satildigini dikizledigimiz minik oyuncaklardan biri olmak gibidir, teneke ve ici zemberekli ve ustunde kurma dolu olan ve girr girr girr diye kurunca gitmeye baslayan, yuruyen filan minik heriflerden biri olmak gibidir, ey kardeslerim. Ama dosdogru gider ve bir seylere carpar bam bam ve yaptiklarini, elinde olmadan yapar. Genc olmak, bu minik makinelerden biri olmak gibidir. " Otomatik Portakal



    “ Gercek dunyanin renklerinin filan ancak beyazperdeden dikizleyince gercek gelmesi tuhaf. / È buffo come i colori del vero mondo diventano veramente veri soltanto quando uno li vede sullo schermo. “

  6. Amerikali korku romanlari yazari John Saul’un dogum gunu ( 25 Subat 1942 )



    “ On yildir -bes yasindayken St. Ignatius'a basladigindan beri- rahibelerin ofkesinden korkarak yasamisti. Cezalarindan korkmayi ilk olarak arkasinda oturan bir arkadasina ciklet uzattigi icin Rahibe Katherine parmaklarina cetvelle vurdugu zaman ogrenmisti. Eli, gunun geri kalani boyunca kanamisti ama Rahibe Katherine revire gidip bi yara bandi yapistirmasına bile izin vermemisti. ‘ Carmiha gerilmisken Isa bile bir yara bandi istemediyse, sanirim sen elinde kucuk bir kesikle dayanabilirsin Luke.’ demisti. Sinif, Isa ile ilgili konusmasina gulmustu ama Rahibe tek bir bakisiyla ogrencileri susturmustu. ” Seytanin Sag Eli



    “ For ten years—ever since he'd started at St. Ignatius, when he was five years old—he'd lived in fear of the wrath of the sisters. He'd first learned to fear their swift brand of retribution when Sister Katherine rapped his knuckles with a ruler for passing a piece of chewing gum back to one of his friends. His hand had bled for the rest of the day, but Sister Katherine wouldn't even let him go put a Band-Aid on it. "If Jesus didn't ask for Band-Aids on the Cross, I think you can stand a little cut on your knuckles, Luke," she'd told him. The rest of the class giggled at the way she talked about Jesus on the Cross, but a single look from the nun silenced them. ”

  7. Brezilyali sair, romanci, muzikolog, sanat tarihcisi, elestirmen ve fotografci Mário Raul de Morais Andrade'nin dogum yildonumu ( 25 Subat 1945 )





    " Olgunluk donemimde, kalan yillarimi saydim ve yasadigimdan cok daha az zamanim kaldigini kesfettim.

    Bir sekerleme paketi kazanmis kucuk bir cocuk gibi yillari buyuk bir zevkle ve istahla yedim, ama azalmaya basladiklarini hissedince artik teker teker, tadini cikararak yiyorum.

    Artik yasalarin ve yonetmeliklerin tartisilip durdugu ve hicbir ise yaramayacagini bildigim sonsuz toplantilara ayiracak zamanim yok.

    Takvim yaslarina ragmen hala buyumeyen aptal insanlara destek olmak icin de zamanim yok.

    Vasatlikla ugrasmak icin de zaman ayiramam.

    Sismis egolarin bulundugu toplantilara katilmayi hic istemiyorum.

    Artik dalaverecilere ve cikarcilara tahammul etmiyorum.

    Basarili olmus insanlarin yerine gecmeye can atan su kiskanc insanlara hic tahammulum kalmadi.

    Ust duzey bir makam icin yapilan kavgalarin cirkin sonuclarina tanik olmaktan nefret ediyorum.

    Insanlar icerige degil, sadece basliklara bakar oldular.

    Benim zamanim ise, basliklarla ugrasmayacak kadar degerli artik.

    Oz'u istiyorum, ruhumun acelesi var. Pakette simdi daha da az seker kaldi.

    Insan onurunu ve gercekleri savunan, sorumluluktan kacmayan, basarilarindan dolayi sisinmeyen, kendi yanlislarina gulebilen, vaktinden once ‘oldum’ demeyen, insan olmayi anlamis insanlarla yasamak istiyorum.

    Asil olan, yasami degerli kilmis eylemlerinizdir.

    Yasamin sert darbelerinden yumusak bir ruh ile cikmayi basarabilmis ve baskalarinin yuregine dokunabilen insanlarla olmak istiyorum.

    Evet, olgunlugun bana getirecegi o dolulugu hissetmek icin acelem var.

    Elimde kalan tek bir sekerlemeyi bile yitirmek istemem.

    Amacim, sevdiklerim ve vicdanimla baris icinde ve huzurla dolu olmaktir.

    Umarim sizin icin de aynisi olur, cunku her halukarda yaslanacaksiniz… "

  8. Trinidad ve Tobago asilli Iingiliz yazar Sir Vidiadhar Surajprasad Naipaul'un dogum yildonumu ( 25 Subat 1945 )




    “ Eger plan olsaydi bu olaylar anlam ifade ederdi. Eger hukuk olsaydi bu olaylar anlam ifade ederdi. Ama plan diye sey yoktu; hukuk diye sey yoktu; hepsi aldatmacaydi, oyundu, zamanin heba olmasiydi. ”



    “ If there was a plan, these events had meaning. If there was law, these events had meaning. But there was no plan; there was no law; this was only make-believe, play, a waste of men's time in the world. “




    " Isadami ona alip on ikiye satabilen kisidir. Oteki ona alir, on sekize yukseldigini gorur ama hic bir sey yapmaz.Yirmiye yukselmesini bekler. Ikiye dustugunde tekrar ona cikmasini bekler. Zamanla ona cikar. Ama hayatinin dortte birini harcamis olur. Parasinin ona verdigi tek sey azicik matematiksel heyecandir. " Nehrin Donemeci



    " A businessman is someone who buys at ten and is happy to get out at twelve. The other kind of man buys at ten, sees it rise to eighteen and does nothing. He is waiting for it to get to twenty.When it drops to ten again he waits for it to get back to eighteen. When it drops to two he waits for it to get back to ten. Well, it gets back there. But he has wasted a quarter of his life. And all he's got out of his money is a little mathematical excitement. "

Sayfa 6924/7020 İlkİlk ... 592464246824687469146922692369246925692669346974 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •