Artan

187,00 10 18:10
243,20 10 18:10
3,52 10 18:10
112,20 10 18:10
24,86 10 18:10
Artan Hisseler

Azalan

1,23 -10.22 18:10
16.650,00 -10 18:10
50,40 -10 18:10
88,20 -10 18:10
5,22 -10 18:10
Azalan Hisseler

İşlem

15.239.969.123,70 18:10
9.040.503.149,50 18:10
8.606.593.889,00 18:10
7.631.812.223,41 18:10
7.471.303.136,50 18:10
Tüm Hisseler
Sayfa 7/176 İlkİlk ... 567891757107 ... SonSon
Arama sonucu : 1419 madde; 49 - 56 arası.

Konu: Tarihte Bugün

Hybrid View

Previous Post Previous Post   Next Post Next Post
  1. 1906 - Mehmet Şamil Bey in teklifi ile rozet yapımı ve rozette yer alacak kulüp renkleri de kararlaştırıldı. Tabiatın bütünüyle birbirine zıt iki ana rengi kulüp renkleri olarak seçildi: Siyah ve Beyaz Beşiktaş ın ilk rozetinin yapıldığı tarih, Fransız mektebindeki rozetlerden esinlenerek miladi yıl olarak 1906 yazıldı. Üstte Arap harfleriyle Beşiktaş yazarken, sağda J, solda K harfleri yer aldı.
    Rozetin arka yüzünde Konstantinopolis te yapıldığı yazılıdır ve iç tarafında rozeti yapan ustanın mührü yer almaktadır. Rozetteki armada yer alan yıldızın 6 köşeli olduğu dikkat çekmektedir. 2. Meşrutiyet e kadar (1908) bu 6 köşeli yıldız kullanılmıştır.





    Yıllardır Beşiktaş ın ilk renklerinin kırmızı-beyaz olduğu, Balkan Savaşının kaybedilmesinin ardından siyah- beyaz olarak değiştirildiği söylenir. Beşiktaş tarihi ile ilgili bir çok kaynak böyle yazmaktadır. Ancak 100. yıl belgeselinin hazırlanması sırasında yapılan ayrıntılı araştırmalarda, kırmızı rengin kullanılmadığı, renklerimizin her zaman siyah-beyaz olduğu yönündeki belgeler ağırlık göstermiştir. Beşiktaş 100. Yıl Belgeseli yapımcısı Tuğrul Yenidoğan, yaptığı araştırmalar sonucunda bu tartışmalara noktayı koymuştur: Osman Paşa Konağında başlangıçta ferdi sporlar yapıldığından herhangi bir forma rengine gereksinim duyulmadı. Ancak sporcuların sayısı her geçen gün yeni katılımlarla artmaya devam edince, eğitimini Fransız mektebinde tamamlamış Mehmet Şamil Bey kurucular heyetini topladı. Okul günlerinde kullandığı, okulunun renklerini taşıyan rozeti yakasından çıkardı ve gösterdi: Bizler de tıpkı bu rozet gibi bir rozet yaptırmalı ve Kulübümüzde spora devam eden her azayı bu rozeti taşımaya mecbur tutmalıyız dedi.

  2. Kocası şehit olunca, küpelerini satıp aldığı tüfekle dağa çıkan Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Aydın İmamköylü Ayşe Çavuş...


  3. ORTA DOĞU BAYRAKLARI
    1916 da Osmanlı İmparatorluğunu İngiltere, Fransa ve Rusya arasında paylaştırıp öncelikle de Suriye ile Irak ı bizden alabilmek maksadı ile yapılan meşhur Sykes-Picot Anlaşmasının iki mimarından biri olan İngiliz asker ve diplomat Sir Mark Sykes ile Fransız diplomat François Georges Picot tur.

    Mark Sykes, ilk bayrağı Osmanlı İmparatorluğuna karşı 1916 da patlayan Arap İsyanında isyanın lideri Şerif Hüseyin e bağlı silâhlı gruplar tarafından kullanılması için hazırlamıştır. Temel amaç araplara bir millet ruhu kazandırmaktır. Her rengin anlamı vardır:

    Siyah, Abbasileri temsil eder; yeşil Mısırdaki Fatımî Hilâfetinin sembolüdür, beyaz Emevi Devletinin, kırmızı da Hazreti Aliye bağlı olanların timsalidir.

    Hicazda 1916 dan 1921 e kadar kullanılan bu bayrağı daha sonra kurulan diğer Arap memleketleri, Suudi Arabistan dışında aynen benimsediler. Arap devletleri renklerin sıralamasında kendilerine göre değişiklik yaptılar, bazı devletler bayrağın ortasına sembollerini yahut Allahu Ekber ifadesini yerleştirdiler ama köşedeki üçgen ile şeritler aynı kaldı.

    Mark Sykes ın ressamlığının eseri olan bayrağı sadece Arap devletleri değil, Ortadoğudaki silâhlı eylem yapan gruplar da aldılar. Meselâ, Filistin Kurtuluş Örgütü resmen tanınmasından önceki senelerde de bu bayrağı kullandı ve Filistin Devletinin kurulmasından sonra da devletin bayrağı yaptı.

    Mesela, Ürdün, bugün bayrağın ilk hâlini, yani Mark Sykes ın çizdiği şekli aynen kullanıyor ve kral, Amman da her sene Haziran ayının başında yapılan Arap İsyanınının yıldönümü törenlerinde bayrağı büyük dedesi Şerif Hüseyin in başkaldırısının hatırasına binlerce askerin bulunduğu meydana bizzat dikiyor.

    Gariptir... Mark Sykes ın ölümü yıllar sonra insanlığın başına bela olan, o dönem ispanyol gribi olarak bilinen H5N1 virüsünden olmuştur.




  4. 10 Nisan 1912 Titanic'in ilk yolculuğu ve batmadan önceki son fotoğrafları




  5. 1923 Galatasaray spor klübüne Ayet Emin tarafından çizilen ve hazırlanan ilk arma



    Galatasaray'ın ilk amblemi, 333 Şevki Ege tarafından çizildi. Bu, ağzında futbol topu olan kanatları gerili bir kartaldı. "Kartal", Galatasaraylıların üzerinde durduğu bir amblem örneğiydi. Ancak, kartal adı benimsenmeyince, Şevki Ege'nin kompozisyonu bir kenara itildi.
    Cumhuriyetin ilan edildiği yıl olan 1923’te Galatasaray’ın artık 1919’dan bu yana kesintisiz olarak yapılmaya başlanan kongrelerinden birisi daha yapıldı. Kulüp henüz 18 yaşındaydı ve Bu kongreye özellikle gençler daha çok ilgi göstermişti.
    Arkadaşlarının kısaca Ayet olarak çağırdıkları Ayetullah, kendisi gibi bir dergi çıkarmaya ve bu sayede Galatasaraylı öğrencilerin sesi olmaya meraklı olan arkadaşı Şinasi ile Kara Kedi adını verdikleri bir dergi çıkarmaktaydı. Daha önce yazdığımız gibi, dergi öyle matbaada basılan bildik dergilerden değildi. Bu dergi tüm arkadaşların katılımı ile hazırlanıyor ve Ayet’in inci gibi el yazısı ile de yazılıyordu. Yani söz konusu dergi tam anlamıyla el emeği, göz nuru bir çabanın ürünüydü.
    Lise I. Sınıf öğrencisi olan Ayet’in ağırlıklı olarak arkadaşı Şinasi ile birlikte hazırladığı Kara Kedi’nin çizeri Ayet, inanılmaz bir çizgi yeteneğine sahipti. Sayfalarımızdaa bol bol örneklerini gördüğünüz kara kalem çalışmaları, Ayet’in müthiş gözlem yeteneği ile birleştiğinde dönemin yatakhane kültürü, lise gündelik hayatı, İstanbul yaşamı, Beyoğlu ve birçok değişik olaylar üzerinde canlı bir arşiv oluşturuyordu…

    İşte o müthiş çalışmaların birinde Ayet, kendi zevkine göre bulduğu ve geliştirdiği dekoratif unsurlar ya da elle çizilmiş resimler ile süslediği derginin bir sayfasında herkesin dikkatini çeken bir figür kullanmıştı.

    Ayet, Harf devrimi öncesinde kullanılan alfabenin G ve S’ye karşılık gelen gayın ve sin harflerini ahenkli bir tasarım ile birlikte çizmiş, her zaman yaptığını yaparak, ortasına da kendi dergisinin adını ve “logosunuâ€, o sevimli kara kedisini yerleştirmişti!

    Çizim, hemen herkesin çok hoşuna gitmişti. “Galata†ve “Saray†kelimelerinin baş harflerinin çok şık bir tasarım ile istiflenerek bir araya getirilmesinden oluşan- tabii ki kara kedisiz!- bu amblemin kulüp yöneticilerine gösterilmesi kararı verildi.

    İşte kulübün 1923 yılında toplanan kongresi bu çalışmanın heyete sunulması ve kabul edilmesi için çok iyi bir fırsattı. Kendi halinde sessiz bir kişiliğe sahip Ayet’in o heyecanlı kongre ortamında kendi çalışmasını ortaya çıkarmas biraz zordu ama daha atılgan karakterli yakın dergi arkadaşı Şinasi, gayın sin’li resmi Ayet’ten alarak kongreye sunmaya karar vermişti.

    Ancak o da sonuçta çok gençti; bir noktadan sonra elindeki bu amblem ile ortaya çıkmaya cesaret edememişti. Daha “oturaklıâ€, “sözü geçen†bir üyeye ihtiyaç vardı. Şinasi’nin yanıbaşında oturan Doktor Namık (Canko) bir girişimde bulunmuş ve Şinasi’nin elindeki taslağı alarak kürsüye çıkmıştı.
    Doktor Namık konuşmasına “ … arkadaşlar genç kardeşlerimizden Şinasi Reşit kongremize bir rozet şekli getirmiştir. Kulübümüzün remzi ve rozetimiz olarak kabul edilmesini teklif ederim …†diyerek başladı. Sonrasında da Şinasi’den aldığı büyük bir resim kağıdına çizilmiş olan sarı kırmızı gayın sin’i ortaya çıkardı. Resmin ortaya çıkması ile birlikte salonda büyük bir alkış koptu ve tüm Galatasaraylıların gönülden ittifakı ile üzerinde hiçbir tartışma olmaksızın bu amblem kabul edildi. Artık Galatasaray’ın da tüm dünyadaki önde gelen kulüpler gibi bir amblemi, kendisini semboller ile tanıtmasını sağlayacak bir logosu olmuştu.

    Ayet’in eliyle yazdığı öğrenci dergisinin kapağı için tasarladığı amblemin kulübün resmi logosu haline gelmesi ve kongrenin aldığı karar ile kullanımına işlerlik kazandırılması sonrasında, söz konusu amblem ilk kez 1925 yılında yeni kurulmuş olan Galatasaray talebe sandığının zarf ve mektup kağıtlarında kullanılmıştı. Daha sonrasında ise lise öğrencilerinin kasketlerine ve ceketlerine işlenmişti. Elbette aynı yıllardan itibaren hangi branşta sahaya çıkarsa çıksın tüm Galatasaraylı sporcuların formalarına da.

  6. 1912 Balkan savaşında asılan Türk köylüler










    Osmanlı İmparatorluğu'nun, tükenişini hazırlayan 1912-13 Balkan Savaşları sırasında on binlerce asker yaşamını yitirirken, Balkanlar'da yerleşik olarak yaşayan 600 bin Müslüman da, büyük acılar çekip, katliamlara uğrayarak Anadolu'ya göç etmek zorunda kaldı.
    Çetecilerin öldürmeye karar verdikleri köylüler, köy meydanına getiriliyor. Belki son arzuları soruluyor, iki rekat namaz kılmak istediklerini söyleyince abdest almalarına ve namaz kılmalarına izin veriliyor. Ardından halkın gözleri önünde üst üste konmuş eğreti tahta sandıkların üstüne güçlükle çıkarılarak ağacın dallarında sallandırılarak infaz ediliyordu. Bu, 1910'ların Balkan köylerinde ve kasabalarında alışıldık bir manzara haline gelmişti..
    Balkan Savaşları döneminde, savaş muhabiri olarak cepheye giden Sovyet devriminin önde gelen isimlerinden ünlü Marksist teorisyen Lev Troçki Bulgarların yaralı ve tutsak Türklere yaptıkları eziyetleri anlatan yazılar kaleme aldı. Bu yazıları, Rusya'da büyük tepkilere yol açmıştı.

  7. Yemen deki 7. Orduya gönderilen 300.000 altını Cembele mevkinde çıkan savaş sırasında develere yükleyip yerine teslim eden Sudanlı Arap Musa





    300 bin altını Yedinci Ordu Komutanı Ahmet Tevfik Paşa ya teslim etmek üzere yola çıkan 43 kişi Cembele mevkiinde 2.000 kişilik bir Bedevi-İngiliz kuvveti tarafından kıstırıldılar. Zenci Musa bu savaş sırasında küçük bir grupla altınları kaçırmayı başardı ve yerine teslim etti.
    12 Ocak 1917 de gerçekleşen bu savaş London Times gazetesinde sekiz sütun üzerine manşetten verilmişti. İngilizler altınları elden kaçırmanın büyük üzüntüsünü yaşadılar..
    Son düzenleme : metin; 10-03-2017 saat: 19:41.

  8. Tarihin en Büyük Casusu ve Gerillası: EŞREF SENCER KUŞÇUBAŞI
    Kuşçubaşı Eşref, Hayber cenginde ağır yaralı olarak esir edildiği zaman, bütün Arabistan yerinden oynamıştı:
    Şerif Hüseyin haberin doğruluğunu öğrenmek için ikinci büyük oğlu
    Emir Abdullah ı yaralı Eşref Beye ziyarete gönderir.
    Eşref Bey, Emir Abdullah a ;
    - Hayber de Peygamberimiz İslamiyet için düşmanlarıyla mücadele etmişti. Ondan 1285 sene sonra biz Türkler de, İslamiyet ve haysiyet için ingilizlerle muharebe ettik. Bizi haince arkadan vurdunuz.
    Haram olsun yediğiniz ekmeklerimiz. Sizler şerif değil senıg ( Alçak) adamlarsınız. dedi.
    Emir Abdullah, Eşref Bey in bu ağır hakaretine sükunetle su cevabı vermişti ;
    - Vela telvasu lisaneküm ya Hazret-i Bek (Lisanınızı kirletmeyiniz Bey Hazretleri.)






Sayfa 7/176 İlkİlk ... 567891757107 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •