bulgarlar bizden 5-6 ay once aldiklarini bize en az %100 kârla satabilirler,pazar acsinlar sinira biz gidelim![]()
Yine birileri yazıyor. Borsa dışında her şey konuşuluyor...
Köyümüz 17 haneliydi. Herkesin ortalama 10 yakın ineği vardı, 25-30 arası koyun, nöbetleşe güdülürdü. Kaz, tavuk, ördek, hindi ve diğer hayvanlar. Herkesin ortalama 50 dönüm arazisi vardı. Herkesin bostanı bağı bahçesi vardı. Tamam yılda tek ürün alınırdı. Süte, yoğurda, peynire, tereyağına, yumurtaya, ete, una, buğdaya, ekmeğe, bulgura, bibere, fasulyeye, kabağa, elmaya, mercimeğe, nohuta vb. unuttuğum ürünlere para harcanmazdı. Kışa konserve yada kurutma yapılırdı. Ahlatı bile kuruturduk. Kışın hoşafını yapardık. Rengi hoş değildi ama besleyiciydi. Kısaca herkes kendine yetecek kadar ekerdi.
Bizim ailemiz 9 kişiydi. Anne, baba, amca, yenge, dede, nine ve biz 3 çocuk aynı evde yaşardık. Hepimiz farklı işleri vardı. Koyun, inek, manda vb hayvanları ben güderdim. Yıllarca güttüm. Ta Lise bitene kadar. Çocuklar dahil 9 kişi de çalışırdı. Köy doyurmuyordu ki babam ve amcam sanayi de çalışırdı. Koparta ve boya işleriyle uğraşırdı. Oysa biz köyde kişi başı bugünkü parayla 500 tl kazansaydık herhalde babamlar çalışmaya gitmezdi. Sigorta köyde yoktu. Emeklilik yoktu. Karnımızı yine de zor zar doyururduk. Genelde akşamları tek yemek veya çorba yerdik. s Yaşlılara ev halkı bakardı ki zaten yaşlılar ölünceye kadar çalışırdı. Hareketlilik onları yatalak yapmazdı. Sonra ben üniversite okudum, abilerim üniversite okudu. Evlendik başka şehirlere taşındık. Köye gidemez olduk. Dede nine vefat etti. Anne baba amca yenge yaşlandı. Onlarda kasabaya taşındı. Hayvanlar satıldı. Köy ekmeğe dikmeğe devam ediyorlar ama %20 civarı.
Diğer köylülere ne oldu. Köydeki 17 hane sayısı düştü 3'e 2 sinin ineği var 3 tane. Onlarda yakında satacak sanırım. Başka hayvan da yok.
Şimdi ben kendi hayatımı anlattım. Siz de durum nasıl bilmem.
Bir üniversite de bir arkadaşım vardı. Bu youtube'dan iyi para kazandı. 5 milyonluk yatırım yaptı 500 döneme yakın arazi satın aldı 200 hayvan. İstanbulda yaşıyor. Şirketi var, çalışanları var, devam ediyor. Eğer arazileri kendi ekip biçmese hayvancılıktan zarar eder ki 2 çalışanı var onlarda afgan. Çoluk çocuk İstanbul'da yaşıyor kendisi 500km uzakta köye gidip geliyor. Alışkın geçmişi köyde geçmiş benim gibi tezek kokusunu bilir.
Şimdi ben 1990'larda köyde karnımı doyurabilseydim köyde kalırdım. Üniversite okumak zorunda kaldım. Ya da babam amcam köyde karnını doyurabilseydi her gün 10 km mesafede yürüyerek bir tamirhaneye çalışmaya gider miydi? Hem de eti senin kemiği benim diyerek. Dedem ve ninem köyde karnını doyurabilseydi daha refah bir hayat yaşaması gerekmez mi? Tatil nedir bilmediler ne babam ne amcam ne dedem denize girmediler daha.
Şimdi burada yazanlara bakıyorum da diyorlar ki köye dönün bizi besleyin. Biz klavyeden para kazanalım, güzel yerlerde yaşayalım. Devlet bize maaş versin. Çocuklarımız özel okullarda okusun, tatilden dönmeyelim, gezelim tozalım, borsadan köşe olalım vs.
Kusura bakmak yok. Yumurta tanesi 5 tl, Et 500 tl, Patetes 25 tl, soğan 10 tl olmadan köye gidip 1 m2 yer ekmem. Aylık kazancım köyde 50 bin tl olmalı ki attığım taş ürküttüğüm kurbağa'ya değsin. İstiklal caddesinden günlük 250 tl'ye köyde çalışacak adam bulursam belki ekerim. Yoksa İstiklal caddesindekileri, Nişantaşındakileri neden beslemek için aç karna köyde çalışayım değildi mi?
Yazın şehir çocukları gelirdi köye yüzleri PIRIL PIRIL . Biz köy çocuklarının ise yüzleri güneşten yanmış, KAVLAMIŞ soyulmuş. İşte sırf bu yüzden üniversite okudum. Hem de ilk 1000 bine girerek. İneklerin arkasında LİSE 3 biyoloji kitabını bitirdim. Biyolojiden 0 yanlış.
Şimdi siz gidin köyünüze biz yiyelim beyler (buradakiler kastetmiyorum) ! Yiyorsa!
Ful time olmasada çoğunu orda yaşadım. Hiç tatil yapmadan yazları köyde harman kaldırdım. Samandan nefret ederim çünkü küçük olduğum için hep samanlıkta saman çiğnedim. Dev samanlık nefes almak o kadar zor ki her tarafına yapışır kaşınırsın. Koyun sağımında koyunları tutarsın koyun hapşırdı mı sümüğü suratına gelir. Sap arabasıyla sap getirir onu patozda gece gündüz ramazanda aç suzur ezerdik. Bilirim köy eziyetini. Bacanağım hala köyde iyi kazanıyor ama kişi başına vurunca asgari ücretin kaçta birine gelir. Evde beş kişi güneş doğmadan başlar çalışmaya gece hatta gece yarısı cümbür cemaat çalışır. O yüzden üreticiden hiç bir şeyi ucuza almaya çalışmam imkanım olduğu sürece hep fazlasını verdim çünkü onların emeği ödenmez.
Yatalak bakıma muhtaç olmam sebebiyle bizim alışveriş stratejisi miyadı uygunsa ne kadar tüketiliyorsa yıllık iki yıllık üç yıllık al. Bazıları üç yada aylık onlar çabuk bozulanlar. Burada ilk amaç para kazanmak değil tabi ki. Bir kadın düşünün sürekli evde çakılı birine bakacak. Hiç büyümeyen bir kaç aylık bebek gibi. Altında bez tabi bünye büyük olunca o bez yetmiyor kaçırınca çişini. Devasa yatağa bile taşıyor. Haftalık kaç kez yıkanır o çarşaflar üst baş. Bunun için eşime zaman kalsın kursa gitsin sosyal hayata karışsın diye alabildiğince alırım. Meyve sebzeyi bile çürüme süresine göre alırız. Şu dönemlerde de aylar yıllar önce yüklü aldığımız için enflasyondan kısmen az etkileniyoruz. Tabi burada en büyük pay markette eşşşek gibi çalışan kızım. O da yuva kurduğunda game over. İnşallah o zamana kadar da ülke düzelir. Yoksa durum kötü.
Eğer bu konuda çok ciddi yanlış yapılmamış olsa. Çiftçilik ve hayvancılık yapanlar ciddi yatırımlar yapar ülke bu konuda bolluk içinde yaşar ihracaat yapardı. Ama ne zaman çiftçinin hayvancının ürettiğinin fiyatı yükselse hemen dışardan mal getirerek para kazanmasını engellediler. Bu kesimin cüzdanı tam takır boş. Dolayısıyla zamanında para kazanmadığı için bu yıl da benden olsun diyemedi biz de bu sıkıntıya düştük. Yoksa ambarlardan bol bol ürün tedarik edilirdi gerçi o da stokçuluğa girdi. Bundan sonra babayı bulursunuz en ufak bir krizde uçar her şey.
Sizde benim gibi cocuklugunu tasrada gecirmissin. sorunu iyi tespit ettiniz.
Devlet destekler verse bile 40-50 donumluk araziler bile isletme maliyetlerini kurtarmiyor.....Turkiye tarim arazileri atom parcalarina bolunmus. Enerji ve ham madde fakiri bir ulkede bu kucuk arazi parcalarinda karli tarim yapmak artik imkansiz.
Devletin Acil arazi reformu yapilmasi gerekiyor.
1- Topragin mulkiyet hakki korunmak sarti ile birbiri ile sinirli butun kucuk arazi parcalari zorunlu olarak birlestirilip daha genis arazilere donusturulmelidir.
2- Genisletilen bu arazilere modern makina ve teknolojilerle isletilmesi icin yatirim yapacak buyuk ciftci yada tarim sirketlerine sureli kiralanmasi lazim. Koylulere tercihe bagli ya yillik arazi kirasi yada mahsulun gelirinden odeme yapilmasi gerekir.
3- Bu birlestirilmis genis arazilerde calistirilacak insanlar yine o parcali arazilerin sahipleri olan koylulerden secilmesi zorunlu hale getirilmelidir.
Boylece hem ulke, hem koylu hemde tarim sirketi kazanmis olur.
Kucuk olcekli arazilerde ancak Iran ve Rusya gibi enerji zengini ulkelerde tarim yapabilirsiniz. ....Gubrenin ham maddesi petro kimya. Traktor mazotla, su matoru mazotla, Nakliye mazotla calisir, jenerator mazotla calisir.
Migros'a gittim. Savaş hazırlığı yapıyor millet. 5x 5KG un alan vardı.
Yağ sadece 1 litre Orkide yağ var o da 34 TL civarıydı. TV'de herif tohum 2000 dolar/ton dedi millet ayçiçek yağmaladı.
Zeytinyağı Komili Naturel Sızma 2kg 109.90 TL kampanyadan aldım.
https://www.migros.com.tr/komili-nat...t-2-l-p-3f121a
Zorunlu tüketim mallarında büyük zam olurken, olmasada olur ürünler de göstermelik indirim var.
Tüm yorumlarım asla/zinhar alım veya satım tavsiyesi değildir.
"Zayif devamli adalet ister, halbuki bu kuvvetlinin umurunda bile değildir."
Yer İmleri