Alıntı Originally Posted by şirinbaba Yazıyı Oku
risk ölçülebilir, hesaplanabilir ama belirli senaryolar dahilinde. farklı senaryolarla mevcut portföyünüzün yapabileceği maksimum zararı, karı hesaplar ve sunarsınız. riskin ölçülmesidir, ama risk yönetimi farklıdır, riski o şirketin vizyonu, bulunduğu sektörü vb belirler. ayrıca yönetimi ve hissedarları der ki, ben bu riski alıyorum, ben bu riski almıyorum. bir karardır. son verdiğiniz şirket örneklerinde enron diğerlerinden çok farklı bir hikayesi var. mortgage krizi ise tamamiyle farklı. risk senaryolarında olmayan bir riskin gerçekleşmesinden bahsediyoruz. belki de bilinen ama yöneticiler tarafından kabul edilmeyen.
dünyada depremler oluyor, florida da fırtına oldu, olacağı 1-2 hafta öncesinden biliniyor ve halk tahliye edilmiş olmasına rağmen20 kişi öldü. yani cds ciddi bir öncü göstergedir, türkiyedeki bankalar global oyuncular tarafından alınarak güçlendirilmiş, bddk ciddi risk ölçümleri yapıyorken "bankaları riskli" görmek benim eleştirdiğim konu. yoksa farklı düşünmemiz beni üzmez, bilakis mutlu olur yeni şeyler öğrenirim.
Tüm bankacılık sistemi zaten risk üzerine kurulu değil midir?. Bankaların işi risk alarak para kazanmaktır. Benim burada belirtmek istediğim Türkiye'nin ve bankalarının riskinin 4-5 sene öncesine göre yükseldiğidir. Ama bu dünyadaki en riskli konumdadır demek te değildir. Belki dünyada daha riskli konumda olan en az 50-60 ülke ve 150-200 banka vardır.

Türkiye'deki bir başka problem de yurt dışına göre risk ölçümlerinin varyanslarının sabit kalmaması da olabilir. (Sanırım buna çok garip bir kelime olan heteroskedastisite deniyor). Tcmb'nin yayınları arasında bu konu (değişken varyans) ile ilgili bir çok makale var. Nedeni de çok açık, Türkiye'deki risk yönetimi gelişmekte olan ülkelerdeki gibi standart kalıplara oturtulduğunda belirli uyuşmazlıklar yaratabiliyor. Yani Türkiye'de riskin ölçülmesinde de uluslararası piyasalarda kabul görmüş geleneksel risk yönetimine göre farklılıklar/zorluklar olduğunu düşünüyorum.
Hatta biraz daha ileri giderek yurt dışından Türkiye'ye akan fütursuzca dövizin geleneksel risk yönetimi ile karar alarak geldiğini, Türkiyedeki hane halkının ise yukarıda belirtmeye çalıştığım standard risk ölçüm kalıplarıyla değerlendirildiğinde ortaya çıkan uyuşmazlık ile hareket ederek her noktadan döviz aldığı gözlemleyebiliriz.

Kimin sezgilerinin daha isabetli olacağını sadece zaman gösterebilir.