Artan

8,25 10 18:10
15,10 9.98 18:10
175,20 9.98 18:10
11,14 9.97 18:10
263,50 9.97 18:10
Artan Hisseler

Azalan

12,42 -10 18:10
174,90 -9.98 18:10
11.090,00 -9.98 18:10
41,94 -9.96 18:10
336,75 -9.96 18:10
Azalan Hisseler

İşlem

17.494.899.237,93 18:10
12.002.781.238,46 18:10
8.369.000.909,50 18:10
7.898.029.669,40 18:10
6.371.144.929,11 18:10
Tüm Hisseler
Arama sonucu : 1998 madde; 1 - 8 arası.

Konu: Türkiye Ekonomisi, Faiz, USD,BIST, Büyüme ve Makro Ekonomik Değerlendirmeler

Hybrid View

Previous Post Previous Post   Next Post Next Post
  1.  Alıntı Originally Posted by selka Yazıyı Oku
    YİĞİTİ ÖLDÜR; AMA HAKKINI VER...


    TC hiçbir zaman borcunu ödeyememiş bir ülke değildir. Borcunu çeviremez ise İMF den borç alır borcunu öder, çalışmaya devam eder. Türkiye'yi hiçbir zaman Venezuela, Arjintin ve Brezilya gibi ülkeler ile karıştırmamak gerekir...

    Şöyle ki;

    Türk toplumu genel ahlak ve kültür düzeyinde muhafazakar bir toplumdur.

    "Kolu kırar yen içinde gizler..." "Aç karnına Taş basar, Tokluk versin diye.." "Soğan ekmek yer, komşusuna misafirine Tavuk haşlar..."

    Bu yukarıdaki örnekleri sever sevmez yada eleştirirsiniz ama bu öyle olmadığını değiştirmez.. Çünkü bu halk öyledir...

    Ekonomimizde böyledir..

    Mesela ABD de, yada başka batılı ecnebi bir devlette kriz çok çabuk koparken, TR de tarih boyunca ekonomik kriz kopsa bile HALK ayaklanmamıştır...

    Çünkü; ortada kalan bir kardeşimiz olsa; aç kalan bir komşumuz olsa, darda bir yakınımız olsa; ihtiyaç sahibi 50 yaşında oğlumuz yada kızımız olsa anında KOL KANAT gerilir... Saklanır... Gösterilmez... Aç yatılır, tok salınılır...

    Oysa Arjantin Brezilya G.Afrika gibi ülkeler böyle değildir... Oralarda akrabalar, eş, dost, hısım, akraba muhtaç sahibine bakmaz; DEVLET bakar...

    Onlar için DEVLET MİLLET için iken; bizlerde MİLLET DEVLET'i için vardır...

    Bu argüman Türk Halkını her tür ekonomik krizde asla isyan ettirmez..

    Çalışır, çabalar gerekirse cinnet geçirir ama borcunu faizi ile öder, öder, öder, öder ve ödemeye devam eder...

    Sıkıntı;

    Türkiye'yi 1980 ler den sonra SANAYİ den uzaklaştırıp bir HİZMET sektörüne evrimleştiren Özal, Demirel, Çiller politikalarıdır...

    AKP ile Hizmetten ziyade İnşaat ile devleşen TR haline geldik...

    2001 den itibaren o denli şiddetli büyüyoruz ki; şöyle izah edebiliriz...

    USD=PİZZA

    Büyüme= Bir Bebek

    4 yaşında iken her akşam bir pizza yiyen çocuk 5, 6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17, ve 18 yaşında gelince 2,00 m boy ve 200 kg haline gelmiş ve her akşam 10 adet pizzayı yiyor...

    Baba asgari ücretli.... Ama çocukta büyüme şiddetli... Seneye ihtiyacı belki 15 adet pizzaya çıkacak...

    Baba ya gelirini artıracak, ya borç bulucak yada pizza bulamayınca 2 m lik 200 kg lık delikanlının şiddetine maruz kalıcak...

    Dilimizde tüy bitti...

    Büyüme farklı bir şeydir; Kalkınma farklı bir şey diye...

    Dediğim gibi sıkıntı BÜYÜME dir....

    Bir tane EKONOMİST arkadaş açıklasın bana bu forumda yazmayı bırakacağım...

    "NEDEN BÜYÜMEK ZORUNDAYIZ?"

    Çünkü arkadan her yıl 2,000,000 genç geliyor bunlara iş, aş, elektirik, araba, gaz, petrol, eş, ev bulmak zorundayız...

    Haliyle büyüme enflasyonu, enflasyonda faizi ; faizi de kur hareketini kur hareketi de yaşam kalitemizi bozuyor....

    İngiltere'de adamlar yılda %0,5 büyüyorlar..

    Paraları nerdeyse servet değerinde....

    "HAYATLARINI YAŞIYORLAR VE DÜNYA ÜZERİNDEKİ HER MİLLET PARANIN ÜZERİNDE KRALİÇENİN RESMİNE HİZMET EDİYOR"

    yA arkadaş nüfus kontrolü yapalım bizlerde büyümeden vazgeçip; eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, yaşamda kalkınalım....

    Almanya da biz oraya gidince bize hizmet etsin..

    Çarşafımızı sersin, kulladığımız tuvaletimizi temizlesin...

    Hayal edebiliyormusunuz? Paris te bir HOTEL de sizin kapınızı açan bir Fransız, deponuzu dolduran bir Fransız, WC nizi temizleyen bir Fransız...

    Hayal edemiyorsunuz, çünkü HAYALİ DAHİ ZOR...

    Bu büyüme iyi bir şey olsa; İngiltere büyür, ABD büyür, Almanya büyür, Avustralya büyür KANADA büyürdü....

    Hayır bu adamlar BÜYÜME yerine KALKINMAYI tercih ettiler... Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda vb...

    Biz Kalkınmayı değil; büyümeyi tercih ettik.. Burnumuzda b..ktan kurtulmadı..

    Birisi bana açıklayabilir mi?

    Türkiye Cumhurieti Devletinin 80,000,000 kişi ile yapamayıp da; 100,000,000 kişi olunca yapacağı her ne ise, o şeyi?

    Yok açıklayamaz...

    Birisi bana açıklayabilir mi?

    "Almanya'da yaşayan 3,000,000 Türk içinden BUNDESLİGA (Alman SÜPER LİGİ) da oynayan 150 Türk asıllı Alman vatandaşı topçu varken; 80,000,000 luk Anadolu'da yaşayan Türklerden bir tane bile BUNDESLİGA (Alman SÜPER LİGİ) da oynayan topçu olmama nedenini?

    İşte bu soruların cevabını aklı selim rasyonalite ve mantık ile verirbilirsek; Türkiye'nin sorunları zaten çorap söküğü gibi gelecektir...

    Herkese iyi haftalar dilerim...
    Değerli Selka üstad,


    Yazınızı keyifle okudum, ancak bir konuda size şiddetli itirazım var.

    Gelişmiş ülkeler nüfus artışı durduğu için gelişmiş veya müreffeh değiller. Nüfus artışı durmadan çok önce, sosyoekonomik ve kültürel gücü ele geçirmiş ve 'merkez' niteliği kazanmış ülkeler olduklari için hem nüfusları artmıyor hem paraları değerleniyor.

    Üstelik literatüre bir baksaniz, bizzat bu ülkelerin yaşlanma ve nüfus artışında azalmadan inanılmaz ölçüde korkmakta olduklarını görebilirsiniz. Almanya, japonya, ingiltere ve fransa gibi ülkelerde Sosyal politika uzmanları gece gündüz insanlara nasıl daha çok çocuk yaptırırız diye kafa patlamakla meşguller.

    Hadi bunu geçtim, nüfusu artmayan bir turkiye ingiltere gibi Olur demişsiniz ama bence olsa olsa yunanistan olur. Onlar da genç nüfusu avrupaya kaptırdı, nüfus yok üretim yok borç çok değil ama ödeyecek güç yok.

    Bunun böyle olacak olmasının sebebi de yukarıda değindiğim gibi bizim çevre ülke olmamız, merkez ülkelerle aramızdaki devasa gelişmişlik farkı. Biz bu gün çocuk yapmayı kessek, zaten gelişmiş de olmadığınız için yarın bu topraklari başka milletler doldurur geçer. Ki öyle de oluyor aslına bakarsanız. Iç ve batı anadoluda nüfus artışı negatif. Doğu ve güneydoğu bunu dengeleyip, ideal oran olan kadın başına 2.1 çocuk rakamına getiriyor.

    Oysa bu rakamın altına düşüldüğü an ( ki dusulecek ) emeklilik maaşı ortadan kalkacak. Emeklilik ortadan kalkacak. Zaten gelişmemiş olduğumuz için bir de üstüne m yaşlanınca sefalet 3 ile çarpılacak. Alttan gelen nüfus çalışır öder deme imkanınız kalmayınca alacaklılar hemen ver kardeşim paramı demeye başlayacak.

    Almanlar mesela endüstri 4.0 kavramını sırf bu nedenle ortaya attı. Onlar için bile muazzam bir tehlike yaşlılık.

    Bu nedenle, sn. Cumhurbaşkanının sözlerini yineliyor ve ekliyorum; En az 3 son derece nitelikli yetişmiş çocuk bu ülkenin kurtuluşu.

  2.  Alıntı Originally Posted by nosfecagri Yazıyı Oku

    Bu nedenle, sn. Cumhurbaşkanının sözlerini yineliyor ve ekliyorum; En az 3 son derece nitelikli yetişmiş çocuk bu ülkenin kurtuluşu.
    2.1 önemli bir oran ; doğurganlık 2.1 altına düşmemeli ancak ben sn. Cumhurbaşkanının konuyla ilgili NİTELİKLİ üç çocuk tanımlamasını hiçbir yerde duymadım . Üç çocuk çok söyledi hakkını yemeyelim . Gerçekten 90 sonrası doğmuş çocuklarımızın toplum genelinde her sene değişen bir eğitim sisteminde nitelikli bir eğitim almakta olduğuna inanıyor musunuz ? Tekrardan döndük nicelik/nitelik mevzusuna.



    SM-G900F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  3.  Alıntı Originally Posted by Sportivo Yazıyı Oku
    2.1 önemli bir oran ; doğurganlık 2.1 altına düşmemeli ancak ben sn. Cumhurbaşkanının konuyla ilgili NİTELİKLİ üç çocuk tanımlamasını hiçbir yerde duymadım . Üç çocuk çok söyledi hakkını yemeyelim . Gerçekten 90 sonrası doğmuş çocuklarımızın toplum genelinde her sene değişen bir eğitim sisteminde nitelikli bir eğitim almakta olduğuna inanıyor musunuz ? Tekrardan döndük nicelik/nitelik mevzusuna.



    SM-G900F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
    Malesef çok haklısınız. Ingilizce konuşamayan bilkent mezunu gördü bu gözler; çocuk sunumu ezberlemiş de gelmiş. Zaten o nedenle ekliyorum dedim nitelikli kısmını. 3 çocuk tek başına bir şeye derman değil, nitelikli de olmaları gerekiyor. Reis konuşurken o kısmı hep atlıyor çünkü eğitim seviyesi arttıkça kendi oyları düşüyor.

  4.  Alıntı Originally Posted by Sportivo Yazıyı Oku
    2.1 önemli bir oran ; doğurganlık 2.1 altına düşmemeli ancak ben sn. Cumhurbaşkanının konuyla ilgili NİTELİKLİ üç çocuk tanımlamasını hiçbir yerde duymadım . Üç çocuk çok söyledi hakkını yemeyelim . Gerçekten 90 sonrası doğmuş çocuklarımızın toplum genelinde her sene değişen bir eğitim sisteminde nitelikli bir eğitim almakta olduğuna inanıyor musunuz ? Tekrardan döndük nicelik/nitelik mevzusuna.
    SM-G900F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
    nitelik dediğiniz; ingilizce konuşması, diplomasının olması mı ?

    şu an sokakta 18-25 bandındaki gençlerin çoğu çöp, ve daha acısı ne biliyor musunuz ?

    7-18 yaş bandındaki bir nesil çöp bile olmayacak bir potansiyel ile geliyor ...

    peki neden ?

    aman benim oğluşum en iyi özel okula gitsin, yıllık 50 bin usd veriyim şu liseye göndereyim, iphone unu alayım, harçlığını vereyim hatta altına arabasını çekeyim, üniversiteye geçersede ev tutarım.

    bu oğluşum, kızım prensesim bakış açınız ile 25 yaşından sonra çocuğunuzla bir ilişkiniz bile olamayacak ve size düşman olacaklar..

    devlet okuluna gidecek, yokluk görecek, adam olacak, baba parası ile kız/oğlan peşinde koşmayacak..

    alın size nitelikli nesil..

    daha bugün metroda iki tane 15-18 yaş arasında genç gördüm. ( efendim metroya binmiyorsunuz sizin hummerlarlarınız var biliyorum ama..) kız erkeğin saçını çekiyor tokatlıyor, kız gülüyor çocuğu öpüyor üzerine oturuyor, sonra çocukta ona tekrar vuruyor ve öpüyor.. toplum içinde sabahın köründe, anası babası aman benim bebeğim özel okula gitsin diye onbinlerce doları okusun diye çalıştığını savunan bir kitlenin produksiyonu..

    aslında anne baba neden bu kadar özel okul meraklısı biliyormusunuz ? çünkü kendisi eğitim verebilecek, yetiştirebilecek niteliklere sahip değil, ben çalışıyorum ve ilgilenemeyeceğim zamanım yok, bu açığı en güzel en pahalı okulda okutarak tolere edeceğim..

    "edemeyeceksin."

    syg,

  5.  Alıntı Originally Posted by Pythagoras Yazıyı Oku
    nitelik dediğiniz; ingilizce konuşması, diplomasının olması mı ?

    şu an sokakta 18-25 bandındaki gençlerin çoğu çöp, ve daha acısı ne biliyor musunuz ?

    7-18 yaş bandındaki bir nesil çöp bile olmayacak bir potansiyel ile geliyor ...

    peki neden ?

    aman benim oğluşum en iyi özel okula gitsin, yıllık 50 bin usd veriyim şu liseye göndereyim, iphone unu alayım, harçlığını vereyim hatta altına arabasını çekeyim, üniversiteye geçersede ev tutarım.

    bu oğluşum, kızım prensesim bakış açınız ile 25 yaşından sonra çocuğunuzla bir ilişkiniz bile olamayacak ve size düşman olacaklar..

    devlet okuluna gidecek, yokluk görecek, adam olacak, baba parası ile kız/oğlan peşinde koşmayacak..

    alın size nitelikli nesil..

    daha bugün metroda iki tane 15-18 yaş arasında genç gördüm. ( efendim metroya binmiyorsunuz sizin hummerlarlarınız var biliyorum ama..) kız erkeğin saçını çekiyor tokatlıyor, kız gülüyor çocuğu öpüyor üzerine oturuyor, sonra çocukta ona tekrar vuruyor ve öpüyor.. toplum içinde sabahın köründe, anası babası aman benim bebeğim özel okula gitsin diye onbinlerce doları okusun diye çalıştığını savunan bir kitlenin produksiyonu..

    aslında anne baba neden bu kadar özel okul meraklısı biliyormusunuz ? çünkü kendisi eğitim verebilecek, yetiştirebilecek niteliklere sahip değil, ben çalışıyorum ve ilgilenemeyeceğim zamanım yok, bu açığı en güzel en pahalı okulda okutarak tolere edeceğim..

    "edemeyeceksin."

    syg,

    Sn.Pythagoras ülkedeki son gerçek nesil 1980 ler de ilkokula başlayan nesildir.. Yani benim yaşıtlarım...

    Yukarıda anlattığınız tüm olaylar şundan ibarettir....

    Bu durum; Mevcut nesilin "Hakkını aramak ile; Saygısızlık yapmanın arasındaki ince çizgiyi anlayamamış, öğrenememiş olmasından kaynaklanmıştır..."

    Eskiden sınıfta kalma gibi bir durum vardı.. Sınıfta her yıl en az 1 yada 2 kişi kalırdı... Bunların en az 5 ile 10 tanesi EYLÜL den bütünleme sınavına girerdi...

    Pazartesileri tırnak, mendil... Cuma günleri uzun saç kontrolü yapılırdı...

    Şimdi böyle şeyler yok...

    Sınıfta kalmak yok. Bütünleme yok. Eylül gel yok... Disiplin Yok yok...

    Mantar gibi öğrenci, domates gibi lisans mezunu genç, salatalık yetiştirir gibi profesörler var....

    Eskiden Öğrenci öğrenci, Üniversite mezunu gerçek mezun, profesör harbiden profesördü...

    Şimdi her şey cıvık, vıcık, laubali ve samimiyetsiz, hormonlu....

    KISACA

    Ben Türkiye'de sorunların BÜYÜME ile BÜYÜDÜĞÜ nü düşünenlerdenim...

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •