Evet ama bu kitlenin *tamamının* her koşulda güvenilir olması beklenemez. Zira başkanlık sadece %1.2 oy ile kazanıldı. %1.2 oy karşı tarafa geçseydi aradaki %2.4 lük fark sıfırlanacaktı. Yani 26 milyon kişiden sadece 1 milyonu açlıktan lidere olan *koşulsuz* bağlılığını *koşullu* hale getirirse veya bağlılığını kaybederse iktidar gücü zedelenir. O nedenle bu hamleyi riskli buluyorum.
Nitekim AKP olarak parti kanadında bu durum yaşandı ve oylar tek başına iktidar olamayacak seviyeye indi.
Başkanlıkta da sadece ve sadece Edoğan'ın ekonomik durumu toparlayacağına olan seçmen güveninden dolayı başarı sağlandı. İşte bu güven Erdoğan'a açılmış önemli bir kredidir.
Seçmen AKP için sağlamadığı bu krediyi Erdoğan için devam ettirmiştir. Ancak çok büyük bir ekonomik buhran ve Erdoğan'ın sorunu çözememesi durumunda seçmen verdiği bu krediyi geri isteyebilir.
O nedenle bu hamleyi politikacı açısından çok riskli buluyorum.
Dün ekşide bir yazı okudum: Bir karı koca markette tartışmaya başlamış. Kadın bebeğime aptamilden başka mama yedirmem diye yere oturup ağlamaya başlamış. Adam ise bunu alırsak ay sonu kiramızı ödeyemeyeceğiz diye çıkışıyormuş. İşte bu durum Türkiye'nin özetidir. İnsan her şeyden önce kendi hayatta kalma iş güdüsü ile hareket eder. Bu iç güdü ona karşı oluşabilecek hayati tehlikelere karşı önceden hesaplanamamış tepkiler vermesini mümkün kılar.
İş açlık seviyesine taşınırsa politikacıların güvenebilecekleri çok fazla destek kalmayabilir.
Yer İmleri