Sayfa 2675/7020 İlkİlk ... 167521752575262526652673267426752676267726852725277531753675 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 21,393 - 21,400 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Fransiz bir figur - portre ressami ve pastelist Henri Lucien Doucet'nin dogum yildonumu (23 Agustos 1856)

    Après le bal (After the Ball, 1889)


  2. Fransiz yazar Mayer André Marcel Schwob’un dogum yildonumu (23 Agustos 1867)

    "Sana yok etme eyleminden soz edecegim: yok et, yok et. Icindekini yok et, cevrendekini yok et. Kendi ruhuna ve baskalarina yer ac. Her iyiyi ve kotuyu yok et. Yikintilar birbirinin benzeridir. Insanlarin eski barinaklarini, ruhlarin eski barinaklarini yok et; olu seyler bicim bozan aynalardir. Yok et, cunku her yarati, yok edis sonucu ortaya cikar.Ve ustun iyiligi yaratmak icin alcak iyiligi yok etmek gerekir. Ve boylece yeni iyilik kotuluge doymus gorunur." Monelle'nin Kitabi



    "Voici la parole : Détruis, détruis, détruis. Détruis en toi-même, détruis autour de toi. Fais de la place pour ton âme et pour les autres âmes. Détruis tout bien et tout mal. Les décombres sont semblables. Détruis les anciennes habitations d’hommes et les anciennes habitations d’âmes ; les choses mortes sont des miroirs qui déforment. Détruis, car toute création vient de la destruct ion. Et pour la bonté supérieure il faut anéantir la bonté inférieure. Et ainsi le nouveau bien paraît saturé de mal."



    “I shall speak to you of destruction.Behold the word: Destroy, destroy, destroy. Destroy within yourself; destroy what surrounds you. Make space for your soul and for all other souls. Destroy all good and all evil. Their ruins are the same. Destroy the old dwellings of man and the old dwellings of the soul; what is dead is a distorting mirror. Destroy, for all creation comes from destruction. And for higher benevolence you must annihilate lower benevolence.”

  3. Amerikali sair Edgar Lee Masters'in dogum yildonumu (23 Agustos 1868)

    Topragimin topragisin,
    Ve topragimdaki topraksin,
    Ah, dunyaya gelir gelmez olen cocuk,
    Olumumde olensin!
    Oyle caba gostersen de, bilmeden nefesi,
    Ve icimde yasarken carpan yuregin durmustu
    Yasamak icin benden ayrildiginda.
    Pekala, cocugum. Degil mi ki hic gitmeyeceksin
    Okul gunleriyle baslayan o uzun, upuzun yoldan,
    Carpik harflerin ustune dusen gozyaslari altinda
    Belirsizlesir kucuk parmaklarin.
    Ve ilk yara, kucuk bir arkadasin
    Biraktiginda seni baskasi yuzunden;
    Ve hastalik, ve yataga dusmusken korkunun yuzu;
    Babanin ya da annenin olumu;
    Ya da onlari utandirmak, ya da sefalet;
    Okul bitiminde genc kizlik uzuntuleri;
    Ve kor icgudu hazirlar ickini
    Askin kabinda, zehirli oldugunu bilsen bile;
    Kime gulumseyecek o cicek yuzun?
    Cicekciye mi, iradesiz birine mi? Hangi kanin cigligi sana dogru? -
    Saf ya da aptal, fark etmez,
    Kandir cagiran kanimizi,
    Ve senin cocuklarin - ah, ne bekler orada?
    Ve hangi uzuntulerin? Ah cocuk! Cocugum!

    Olum daha iyidir hayattan!



    Polvere della mia polvere,
    e polvere con la mia polvere,
    o bimbo, che moristi mentre entravi nel mondo,
    morto della mia morte!
    Che non conoscesti il respiro, nonostante gli sforzi,
    e il cuore ti batteva quando vivevi con me,
    e si fermò quando mi lasciasti per la vita.
    È bene così, bimbo mio. Così non percorresti mai
    la lunga, lunga strada che inizia coi giorni di scuola,
    quando le piccole dita si fanno sfuocate dietro le lacrime
    che cadono sulle lettere sbilenche,
    e la prima ferita, quando il tuo piccolo compagno
    ti abbandona per un altro;
    e la malattia, e il volto della paura accanto al letto;
    la morte del padre o della madre;
    o la vergogna per causa loro, o la miseria;
    poi, cessato il virgineo dolore dei giorni di scuola,
    una natura cieca ti fa bere
    alla coppa dell'amore, che tu sai avvelenata.
    A chi avresti proteso il tuo viso di fiore?
    Un botanico, fragile creatura? Quale sangue avrebbe gridato col tuo?
    Puro o contaminato, non importa,
    è sangue che chiama il nostro sangue.
    E poi i tuoi figli - oh, che sarebbe stato di loro?
    E quale il tuo dolore? Figlio! Figlio!

    La morte è migliore della vita!


  4. Uyumsuz tiyatro'nun onde gelen savunucularindan Rus asilli Fransiz oyun yazari (Arthur Adamian) Arthur Adamov'un dogum yildonumu (23 Agustos 1908)

    “Her sey sanki buyuk, anlasilmaz ve temel bir varligin belirli olusumlarindan yalnizca biriymisim gibi meydana geliyor...Bazen yasamin bu buyuk butunlugu beni bir esriklige sokacak carpicilikta guzel gorunuyor. Ama daha cok, icime isleyip, beni asan ve her yerde, icimde ve disimda olan korkunc bir canavara benziyor…Ve korku her an daha guclu yakalayip, sariyor beni …Tek cikis yolum, bunu tek basima duyumsamak zorunda kalmamak ve ne denli kucuk olursa olsun bir parcasindan kurtulmak icin yazmak, baskalarinin bunun ayrimina vardirmak!”



    "Tout se passe comme si, d’un grand être incompréhensible et central, je n’étais qu’une des existences particulières...Parfois, cette grande vie totale me semble si dramatiquement belle qu’elle me plonge dans le ravissement. Mais plus souvent elle m’apparaît comme une bête monstrueuse, qui me pénètre et me déborde, et qui est partout, en moi et hors de moi... Et la terreur m’étreint et m’enserre plus fort, d’instant en instant...mon seul recours est d'écrire, d'en faire part pour ne plus l'éprouver toute entière."



    “Orada ne var ? Her seyden once ben varim, biliyorum. Ama ben kimim? Kendimle ilgili butun bildigim aci cektigim. Ve eger aci cekiyorsam, bunun nedeni, kendi kaynagimda kopma, ayrilma olmasi. Ayriyim. Neden ayri oldugumu soyleyemem. Ama ayriyim!"



    "Zamanimizin krizi aslinda bir dini krizdir. Yasam meselesi ya da olumudur."

  5. Alman kokenli Finli ressam Adolf von Becker'in olum yildonumu (23 Agustos 1909)

    Pikettipeli, 1869




    Im Atelier


  6. Amerikan dansci, sinema, sahne ve televizyon aktoru ve sarkici Gene (Eugene Curran) Kelly'nin dogum yildonumu (23 Agustos 1912)






  7. Sakarya Meydan Muharebesi 23 Agustos 1921'de basladi. / The battle of Sakarya begins with Turkish troops led by Mustafa Kemal.

    “Hatti mudafaa yoktur, sathi mudafaa vardir. O satih butun vatandir. Vatanin her karis topragi vatandasin kani ile islanmadikca terk olunamaz.”



    "There is no defense line, but a defense territory, and that territory is the whole of the motherland. Not even an inch of the motherland may be abandoned without being soaked in the blood of her citizens." Gazi Mustafa Kemal ATATURK

  8. 1920'lerin sessiz sinema ikonu, romantik, Latin asik rollerin yildizi, Italyan asilli Amerikali aktor (Podolpo d'Antogualla) Rudolph Valentino'nun olum yildonumu (23 Agustos 1926)






Sayfa 2675/7020 İlkİlk ... 167521752575262526652673267426752676267726852725277531753675 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •