Alıntı Originally Posted by BORA YAŞAR Yazıyı Oku
Aklıma bizim dönemdeki değerleme geldi de....

Mülkiye'de, yarı yıl ve dönem sonu olarak iki kez sınava girerdik.

Üssü Mizan denilen bir not sistemimiz vardı.

Bu sistemde öğrenci kafayı yerdi...

Okuldan atılan sayısı sanırım mezun olan sayısından fazla idi...

Bakın Üssü Mizanı Mahfi Eğilmez ne güzel anlatmış...

"Mülkiye’de o zaman üssü mizan uygulaması vardı. Yani sınıf geçebilmek için bir yılda okutulan bütün derslerden 10 üzerinden en az 5 alınması ve bütün derslerin ortalamasının da en az 7 olması gerekiyordu. İki sınav hakkı vardı. İlki dersler bitince Haziran’da ikincisi de bütünleme için Eylül’de idi. Diyelim 8 dersiniz var ve siz sınavda 5’inden 5’den yukarıda üçünden de 5’den aşağıda not aldınız. 5’den aşağı not aldığınız 3 dersten bütünlemeye kalıyordunuz. Diyelim ki bütünlemede bunlardan 5’den yukarı not aldınız. O zaman da 8 dersin ortalaması alınıyordu. Eğer ortalamanız 7 ve yukarı ise bir üst sınıfa geçiyordunuz. Eğer bir tek dersiniz bile 5’in altındaysa 8 dersten de sınıfta kalıyordunuz. Ya da hiç zayıfınız yok ama ortalamanız 6,8 tutuyor. O zaman da bütün derslerden sınıfta kalıyordunuz. Yani ders geçme değil sınıf geçme veya kalma sistemi geçerliydi. Birinci veya ikinci sınıfta iki kez sınıfta kalanlar belge alıp okuldan atılıyordu. Ben okula girdiğimde bir önceki yılın bütünleme notları asılmıştı. Merakla gidip bakmıştım. 50 kişi birinci sınıftan belge alıp atılmıştı. Atılanlar arasında hiç zayıfı olamadığı halde üssü mizanı tutturamadığı için atılanlar da vardı. Dehşet verici bir çizelgeydi. 7 orta sayılıyor, 7,5 – 8,5 arası iyi, 8,5 ve üstü pekiyi sayılıyordu."

https://t24.com.tr/haber/bir-zamanla...namadim,353365


Yabancı dil konusu da ayrı bir belaydı...
Ben ilkokulu bitirdiğimde şimdiki lise mezunlarının bazılarından daha donanımlıydım.
Eğitim zaman geçtikçe kolaylaşıyor, kalite düşüyor.

Kendi şahit olduğum üniversiteden iki tanesini yazayım:

Doktora yeterlilik sınavı diye çok ağır bi sınav vardır, geçemeyen doktorasını tamamlayamaz, yazılı ve sözlüsü olur, ben beş dersten yazılıya girdim, birkaç sene sonra çok ağır oluyor öğrenciler zorlanıyor diye yazılıyı üç derse düşürdüler, kalanlara her dersten değil de sadece kaldıklarından girme hakkı verdiler. Belki ileride de teste çevirirler, malum yazılı sınav daha zor oluyor.

Doçentlik sınavını kaldırdılar, doçent olmak için önce özgeçmiş incelenir, yeterli görülürseniz beş profesörün önünde en az iki saat sözlü yapılırdınız, sınavda sınır yoktu, "bilemeyene kadar" sorulurdu. Şimdi o kalktı sadece özgeçmişe göre ünvan veriliyor.

Eğitime talep arttıkça ben kalitenin korunmasını hatta kriterlerin yukarı çekilmesini savunurum ama uygulamada tam tersi oluyor maalesef.