- 
	
	
		
		
		
				
					
					
				
				
		
			
				
					Alman ressam Gabriel Cornelius Ritter von Max’in dogum yildonumu (23 Agustos 1840)
 
 Die ekstatische Jungfrau (Katharina Emmerich, 1885)
 
  
 
 
 Selbstbildnis mit Affen, 1910
 
   
 
 
 
 
 
 
        
    
- 
	
	
		
		
		
				
				
		
			
				
					Ingiliz sair, elestirmen ve editor William Ernest Henley'in dogum yildonumu (23 Agustos 1849)
 
  
 
 Beni saran geceden baska
 Kapkaradir o cukurda bastan basa
 Hangi tanrilar bahsetmisse bana
 Sukrederim yenilmez ruhum icin onlara
 
 Kotu sartlarda olsam bile
 Ne korktum, ne de agladim kimselere
 Kaderin pervasiz darbelerinde bile
 Kana bulansa da basim, egilmedi asla
 
 Bu gazap ve gozyasi ulkesinin otesinde
 Gorunmez golgelerin dehsetinden baska bir sey
 Ve beni bulur o senelerin tehdidi
 Bulacaktir da korkusuz
 
 Kapi ne kadar dar olsa da
 Cezalarim ne kadar agir olsa da
 Kaderimin efendisi benim
 Ruhumun kaptani benim
 
 
 
 
 
 
- 
	
	
		
		
		
				
				
		
			
				
					Alman ressam Heinrich Gogarten’in dogum yildonumu (23 Agustos 1850)
 
 Winterliche Niederrheinlandschaft, 1880
 
  
 
 
 Südliche Ansicht, 1911
 
   
 
 
 
 
 
 
- 
	
	
		
		
		
				
				
		
			
				
					Fransiz bir figur - portre ressami ve pastelist Henri Lucien Doucet'nin dogum yildonumu (23 Agustos 1856)
 
 Carmen, 1884
 
  
 
 
 Après le bal (After the Ball, 1889)
 
   
 
 
 
 
 
 
- 
	
	
		
		
		
				
				
		
			
				
					Polonyali ressam Wacław Szymanowski’nin dogum yildonumu (23 Agustos 1859)
 
 Portrait of a girl, 1875 – 1880
 
  
 
 
 Three nymphs at the lake, 20th century
 
   
 
 
 
 
 
 
- 
	
	
		
		
		
				
				
		
			
				
					Avusturyali ressam Ferdinand Georg Waldmüller’in olum yildonumu (23 Agustos 1863)
 
 A rediscovered self-portrait, 1825
 
  
 
 
 Venetian fruit seller, 1826
 
   
 
 
 
 
 
 
- 
	
	
		
		
		
				
				
		
			
				
					Fransiz yazar Mayer André Marcel Schwob’un dogum yildonumu (23 Agustos 1867)
 
 "Sana yok etme eyleminden soz edecegim: yok et, yok et. Icindekini yok et, cevrendekini yok et. Kendi ruhuna ve baskalarina yer ac. Her iyiyi ve kotuyu yok et. Yikintilar birbirinin benzeridir. Insanlarin eski barinaklarini, ruhlarin eski barinaklarini yok et; olu seyler bicim bozan aynalardir. Yok et, cunku her yarati, yok edis sonucu ortaya cikar.Ve ustun iyiligi yaratmak icin alcak iyiligi yok etmek gerekir. Ve boylece yeni iyilik kotuluge doymus gorunur." Monelle'nin Kitabi
 
  
 
 "Voici la parole : Détruis, détruis, détruis. Détruis en toi-même, détruis autour de toi. Fais de la place pour ton âme et pour les autres âmes. Détruis tout bien et tout mal. Les décombres sont semblables. Détruis les anciennes habitations d’hommes et les anciennes habitations d’âmes ; les choses mortes sont des miroirs qui déforment. Détruis, car toute création vient de la destruct ion. Et pour la bonté supérieure il faut anéantir la bonté inférieure. Et ainsi le nouveau bien paraît saturé de mal."
 
  
 
 “I shall speak to you of destruction.Behold the word: Destroy, destroy, destroy. Destroy within yourself; destroy what surrounds you. Make space for your soul and for all other souls. Destroy all good and all evil. Their ruins are the same. Destroy the old dwellings of man and the old dwellings of the soul; what is dead is a distorting mirror. Destroy, for all creation comes from destruction. And for higher benevolence you must annihilate lower benevolence.”
 
 
 
 
 
 
- 
	
	
		
		
		
				
				
					
				
		
			
				
					Amerikali sair Edgar Lee Masters'in dogum yildonumu (23 Agustos 1868)
 
 Topragimin topragisin,
 Ve topragimdaki topraksin,
 Ah, dunyaya gelir gelmez olen cocuk,
 Olumumde olensin!
 Oyle caba gostersen de, bilmeden nefesi,
 Ve icimde yasarken carpan yuregin durmustu
 Yasamak icin benden ayrildiginda.
 Pekala, cocugum. Degil mi ki hic gitmeyeceksin
 Okul gunleriyle baslayan o uzun, upuzun yoldan,
 Carpik harflerin ustune dusen gozyaslari altinda
 Belirsizlesir kucuk parmaklarin.
 Ve ilk yara, kucuk bir arkadasin
 Biraktiginda seni baskasi yuzunden;
 Ve hastalik, ve yataga dusmusken korkunun yuzu;
 Babanin ya da annenin olumu;
 Ya da onlari utandirmak, ya da sefalet;
 Okul bitiminde genc kizlik uzuntuleri;
 Ve kor icgudu hazirlar ickini
 Askin kabinda, zehirli oldugunu bilsen bile;
 Kime gulumseyecek o cicek yuzun?
 Cicekciye mi, iradesiz birine mi? Hangi kanin cigligi sana dogru? -
 Saf ya da aptal, fark etmez,
 Kandir cagiran kanimizi,
 Ve senin cocuklarin - ah, ne bekler orada?
 Ve hangi uzuntulerin? Ah cocuk! Cocugum!
 Olum daha iyidir hayattan!
 
  
 
 Polvere della mia polvere,
 e polvere con la mia polvere,
 o bimbo, che moristi mentre entravi nel mondo,
 morto della mia morte!
 Che non conoscesti il respiro, nonostante gli sforzi,
 e il cuore ti batteva quando vivevi con me,
 e si fermò quando mi lasciasti per la vita.
 È bene così, bimbo mio. Così non percorresti mai
 la lunga, lunga strada che inizia coi giorni di scuola,
 quando le piccole dita si fanno sfuocate dietro le lacrime
 che cadono sulle lettere sbilenche,
 e la prima ferita, quando il tuo piccolo compagno
 ti abbandona per un altro;
 e la malattia, e il volto della paura accanto al letto;
 la morte del padre o della madre;
 o la vergogna per causa loro, o la miseria;
 poi, cessato il virgineo dolore dei giorni di scuola,
 una natura cieca ti fa bere
 alla coppa dell'amore, che tu sai avvelenata.
 A chi avresti proteso il tuo viso di fiore?
 Un botanico, fragile creatura? Quale sangue avrebbe gridato col tuo?
 Puro o contaminato, non importa,
 è sangue che chiama il nostro sangue.
 E poi i tuoi figli - oh, che sarebbe stato di loro?
 E quale il tuo dolore? Figlio! Figlio!
 La morte è migliore della vita!
 
 
 
 
 
 
 
  
	
	
	
	
	
	
	
	
	
	
	
	
		
		
		
		
			
				 Gönderi Kuralları
				Gönderi Kuralları
			
			
				
	
		- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-  
Forum Rules
 
			 
		 
	 
 
  
  
  
 
 
Yer İmleri