1947 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, Fransiz yazar Andre ( Paul Guillaume ) Gide’in dogum yildonumu ( 22 Kasim 1869 )
- Ask her zaman asiga kilavuzluk etmistir.
- Kor kilavuz; madem ki henuz kullanmak istemedigim bu ask sozcugunu simdiden ortaya attiniz, sunu da ekleyeyim; seven erkek ne kadar asiksa, o kadar beceriksizlesir; evet, arzusunun yaninda cok daha gercek bir ask bulunacaktir; evet, arzusu salt bencil olmaktan cikinca sevdigi varligi incitmekten korkabilecektir. Hayvanlardan bile olsa, aldigi bir takim orneklerden, bir takim derslerden ya da on ogretimlerden, hatta sevilen kadinin kendisinden bir seyler ogrenmedikce...
- Love has always guided the lover.
- A blind guide; and since you are already using the word 'love,' which I wanted to keep in reserve — let me add: the more deeply a man is in love, the more awkward he will be as a lover; yes, the more closely his desire is accompanied by genuine love; yes as soon as his desire is no longer exclusively selfish, he will be afraid of hurting the being he loves. And so long as he is not taught by some example, perhaps that of animals, or by some lesson or preliminary initiation, perhaps ultimatelyby the beloved herself…
“ Son Latin uygarligindan soz ederken, sanat kulturunu anlattim, bunun icin halkin kaynagina ciktim. ' Kultur ' once kanli canliligi, saglik bollugunu belirtir, sonra donar, sertlesirdi, aklin dogayla kusursuz bagintilar kurmasini baltalar; surekli yasam gorunusu altinda yasam azalisini saklar, icinde huzuru kacmis aklin sararip soldugu bir KIN olusturur, akil bu KININ icinde isiksizliktan solar, sonra da olurdu. En sonunda dusuncemi sonuna kadar goturuyor: kultur yasamdan dogup yasami oldurur, diyordum. ”
" À propos de l’extrême civilisation latine, je peignais la culture artistique, montant à fleur de peuple, à la manière d’une sécrétion, qui d’abord indique pléthore, surabondance de santé, puis aussitôt se fige, durcit, s’oppose à tout parfait contact de l’esprit avec la nature, cache sous l’apparence persistante de la vie la diminution de la vie, forme gaine où l’esprit gêné languit et bientôt s’étiole, puis meurt. Enfin, poussant à bout ma pensée, je disais la Culture, née de la vie, tuant la vie. "
4 Mayis 1893
" Louvre muzesıne giderken elimde kucuk bir defter bulunmali ve resim tarihine simdiye kadar oldugundan daha ciddi calismaliydim. Hayranligin tembelce olmasi lazım. Chardin'i bir eleştirmen olarak değil, bir yorumcu olarak incelemek isterdim. Vesveseye kapilmadan, o andaki hayretle karisik musahadelerimi not etmeliyim, sonra da bunlan kendi kendime izaha calismaliyim. Buyuk bir kisi onunde dikkatli ve saygili bir tavir takinmakta her vakit fayda vardir. " Gunluk
4 mai 1893
" Il faut avoir un carnet pour aller au Louvre et travailler l'histoire de la peinture plus sérieusement que je ne l'ai fait jusqu'alors. Il ne faut pas que l'admiration soit paresseuse. Je voudrais étudier Chardin en exégète et non pas en critique ; pas faire de style ; faire des observations étonnées ; puis s'expliquer à soi-même les choses. Il y a toujours profit à prendre devant quelqu'un de grand une attitude attentive et dévote. "
" Asil ikiyuzlu, kendi yanilgisini kavrayamaz hale gelip, ictenlikle yalan soyleyendir. "
" Hicbir sey mutlulugun anisi kadar engelleyemez mutlulugu. / Rien n'empêche le bonheur comme le souvenir du bonheur. / Non c'è niente che ostacola la felicità quanto il ricordo della felicità. "
![]()




Alıntı yaparak yanıtla





Yer İmleri