Orta Cagin en buyuk seyyahi ve ( Rıhlet-u Ibn Battuta ) Ibn Battuta Seyahatnamesi’nin Fasli yazari Ibn Battuta’nin dogum yildonumu ( 24 Subat 1304 )
“ Ne arkadasliginda nese duyabilecegim bir yol arkadasim ne de katılabilecegim bir kervan olmadan, icimdeki baskin bir insiyak ve bu sanli mabetleri ziyaret etmek icin uzun zamandir icimde tuttugum bir arzu tarafindan tek basima yola ciktim. Bu yuzden disi ve erkek dostlarimi birakmaya karar verdim ve kuslarin yuvalarini terk etmesi gibi evimi terk ettim. Ailem henuz hayatin baglarinda oldugundan, onlardan ayrilmak bana cok agir geldi ve bu ayriliktan hem onlar hem de ben mustarip olduk. O zamanlar yirmi iki yasindaydim. “
“ Partii solo, senza un amico che mi allietasse con la sua compagnia e senza far parte di una carovana, ma ero spinto da uno spirito risoluto e sottacevo in cuore lo struggente desiderio di visitare quei Nobili Santuari. Così mi decisi ad abbandonare coloro che – donne e uomini – amavo e lasciai il mio paese siccome un uccello s'invola dal nido. I miei genitori erano ancora in vita e soffrii molto a separarmene: sia io che loro ne provammo una gran pena. Avevo, allora ventidue anni. “
“ Rum diyari diye bilinen bu ulke, dunyanin belki en guzel memleketi! Allah Teala guzellikleri obur ulkelere ayri ayri dagitirken burada hepsini bir araya toplamis! Dunyanin en guzel insanlari, en temiz kiyafetli halki burada yasar ve en leziz yemekler de burada piser. Allah Teala’nin yarattigi kullar icinde en sefkatli olanlar buranin halkidir. Bu yuzden soyle denilir: ‘ Bolluk ve bereket Sam diyarinda, sevgi ve merhamet ise Rum'da! ’ “
“ This country called ‘Bilad-i Rum’ is the most beautiful country in the world. While God divides his beauty among the other nations separately, hebrought all of them together. Here, the most beautiful people in the world, the cleanest dressedpeople live and the most delicious dishes are cooked. These are the most compassionate amongthe creatures of God, for this reason ‘ Abundance, abundance in Damascus ( Syria ) ; Andcompassion is in 'Rum ( Anatolia ) ' ”
“ Sonra Sermin sehrine yoneldim. Her yani bahce buranin ve agaclarinin cogu zeytin. Burada zeytinden kalip kalip sabun imal edilir; Misir'a, Sam'a gonderilir. Sadece el yikamak icin uretilmis kokulu, kirmizi ve sari sabunlar vardir. Sehrin ismiyle anilan sahane, pamuklu kumaslar dokunur. Buranin ahalisi de sovmekten geri durmaz, Cennet'le mujdelenmis on sahabiye; hatta on lafzini asla agza almayip, kumas ve diger mallarini carsiıda satarken on kelimesini kullanmak gerekirse ‘dokuz ve bir’ derler! Bir gun oradan gecen bir Turk, yerel saticinin ‘dokuz ve bir’ diye bagirdigini isitince dayanamamis, adamin basina topuzu indirip ‘topuz ile on de hele!’ demistir. “
“ We traveled from there to the town of Sermin, a pretty place with a great quantity of orchards, their principal tree being the olive. Brick soap is manufactured there and exported to Cairo and Damascus; they manufacture also perfumed soap for washing the hands and this they dye with red and yellow. At Sarmin too are manufactured fine cotton facbrics which are known by its name. Its population are revilers who hate the ‘Ten’ and - an extraordinary thing never mention the word ‘ten’. When their brokers are selling goods by auction in their bazaars and come to ten they say ‘nine and one’. One day a Turk happened to be there and hearing the broker cry ‘nine and one’ he laid his club about his head saying, ‘say ten’ where upon quoth he ‘ten for the sake of the club ’. “
Yer İmleri