Sayfa 229/359 İlkİlk ... 129179219227228229230231239279329 ... SonSon
Arama sonucu : 2872 madde; 1,825 - 1,832 arası.

Konu: Dev'ayna Masalları

  1.  Alıntı Originally Posted by müzikal Yazıyı Oku
    Günaydın hocam. Bu konuda kafalar karışık pek çok kişide ve hatta şirketlerin muhasebe birimlerinde. Farklı bir açıdan konuya yaklaşmayı deneyeyim, belki yatırımcı olma felsefesinin özüne biraz daha inebiliriz bu vesileyle.

    Bu işlem yapılacak mı, evet yapılacak. Sonuçta artı veya eksi bir vergi çıkacak mı, çıkacak. Bu şirketlerin finansal durumunu etkileyecek mi, etkileyecek. Bunlar net olanlar.

    Ne kadar (parasal olarak) etkileyecek, bilmiyoruz. Ne kadar süre etkileyecek, bunun cevabı parçalı bulutlu. Ciddi vergi çıkarsa nakit akışına darbe vurur, bu kısa vadede negatif etki yapar fiyata. Çıkmaz ise kısa vadede değişen bir şey olmaz piyasa fiyatında. Bu kısa vadeli "darbe" bizim yatırım planımızı değiştirmeli mi? Bence değiştirmemeli. Neden? Çünkü, biz uzun vadeli büyümeye (benim felsefemde "borsada" kısa vadeli yatırım olmaz, uzun vadeden kastım minimum 3 yıl ve üzeridir) yatırım yapıyoruz. Tek seferlik bilançoya yansıyacak bir durum, negatif veya pozitif benim yatırım akışımı değiştirmez. Kısmen etkileyeceği tek durum olabilir, o da bu verginin 3 yılı aşkın bir süre nakit akışını negatif etkileyecek kadar büyük çıkıyor olması. Bunun olasılığını (tüm şirketlerin bilançolarına vakıf olmamakla birlikte) oldukça düşük görüyorum. Bu durum ancak, uzun yıllardır sürekli ve oldukça yüksek seviyede varlık biriktiren (belki büyük gyolarda bu durum hasıl olabilir) şirketlerde olabilir. Bu ahmaklığı yapan kaç şirket vardır, orasını kestiremiyorum açıkçası. Bu çok ayrı değerlendirilmesi gereken bir konu ki, zaten finansal okuryazarlığı olan ve uzun vadeli yatırımcı olan bir kişinin portföyünde böyle şirketler olmamalı.

    Bu tespitleri yaptıktan sonra ilk defa yatırımcı olacak bir kişi ne yapmalı sorusuna gelelim. Beklesin. Bilançoları görsün ve kriterlerine uyan yatırımları ondan sonra yapsın. Şimdi değil.

    Mevcut yatırımcı ne yapmalı? İki taraftan bakılmalı buna cevap vermeden önce. Birincisi; bütün rasyoların değiştiği bir ortamda "piyasanın buna vereceği tepki genel olarak negatif olur" çıkarımı varsa kafasında, o zaman aşağıda devam eden cevaba göre karar vermeli. En temelde eğer şirketlerinin finansal gücüne güveniyorsa olduğu gibi kalıp beklemesi daha doğru olur. Nihayetinde piyasa mutlaka satın almak isteyeceği bir şeyler arar. Bu arayışın sonunda finansal durumu kuvvetli olan şirketler piyasadan pozitif ayrışır. İkincisi; finansal kurumlar dışındaki tüm şirketler bundan etkilenecek ve "genele sirayet edecek bir negatiflik olmayacak" diye bir yaklaşım ortaya çıkıyorsa, bu durumda portföyündeki finansal şirket oranını artırarak pozisyon almalı. Zaten son aylarda da benzer bir durum var piyasada. Bu durum 2024 ilk bilançolara kadar, yani yılın ilk yarısına kadar, bu şekilde devam edecektir.

    Her iki durumda da doğru şirketlerde doğru oranlarda pozisyon alan uzun vadeli yatırımcı için bir sorun göremiyorum. Kısa vade zaten benim işim değil, o sebeple o tarafa hiç bulaşmam.

    Vaktim dar olduğu için çok hızlı yazdım. Eksiklerim veya yanlışlarım varsa düzeltmenizi rica ederim.

    Sevgiler.
    Hocam sağolasın, bugün biraz fazlaca meşguldüm, sayfayla ilgilenemedim, bu sebeple de yazınızı yeni gördüm ve cevap yazma fırsatı bulamadım. Fikirlerinizi ve olaya bakış açınızı büyük bir netlikle izah etmişsiniz. Kendi yatırım perspektifinize çok uyumlu ve çıkış noktanıza göre oldukça tutarlı ve değerli bir bakış açısı. O nedenle benzer vadeli bir yatırım felsefesi oluşturmak isteyen ve tartışılan durumdan dolayı kafası karışmış arkadaşlara anlamlı alternatif bir yol haritası oluşturabilir.

    Ayrıştığımız nokta 'en az 3 yıl vadesi olmayan alım satım işlemleri'ni yatırımcılık sınırlarına dahil etmemeniz ya da başka bir ifadeyle kısa vadeli alım satım işlemlerine yatırım gözüyle bakmıyor olmanız. Asıl konumuz, an itibariyle, 'yatırım' kavramının nasıl tanımlanması gerektiği olmadığı için, fazla da sözü uzatıp yazdıklarınıza gölge düşürmeyeyim.

    Kaleminize sağlık.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz



  2. Endeksteki düşen çizgilerden birisi (yeşil çizgi ile gösterileni) kırıldı. Diğerinin (mavi çizgi ile gösterilenin) de sınırlarını zorladı endeks ve sonrasında biraz satış yedi o noktadan. Endeksteki ivmelenmeye bakılırsa not artırımı beklentisi artmış olabilir diye düşünüyorum. (Kendi hüsnü kuruntum)

    Bu arada Çarşamba günü yaptığım işlem hatasının akabinde arka arkaya gelen zincirleme hataların sonucu da (THYAO yerine komple OYLUM yığmam) mutlu bir şekilde bitti, hasbelkader. (%5,70 civarı bir kazanç farkı ile) Sağolsun OYLUM tavan kapandı ve absürt hareketimi cezalandırmak yerine ödüllendirdi beni bugün. Kapanışa yakın hem OYLUM'ların tamamını, hem MNDRS'lerin tamamını ve hem de OZGYO'ların az bir kısmını satarak THYAO'ya çevirdim. MNDRS'te çok cüzi bir kâr var, kafa kafaya nerdeyse, satış sebebim kâr realizasyonu değil, daha likit THYAO ortamına malın çoğunu yığmak isteyişim. OZGYO tahtası hızlı satışa müsait değildi o sebeple onu biraz yavaş yavaş azaltacağım ve pay miktarımı % 25-30 bandına çekeceğim OZGYO'da. THYAO'daki yoğunluk, olaya trading amaçlı bakıyor olmamdan kaynaklı. OZGYO'daki durum hem enflasyon muhasebesi etkisinden kaçış psikolojim, hem de yeniden değerleme sonucu net aktif varlıkların piyasa değerinin 3 katı civarına yakın civarı bir değere ulaşmış olması ve fiyatta net çıkış potansiyeli görmüş olmam. (Belki o da hüsnü kurumtumdur)

    Sonuçta Portföy % 39,41 OZGYO ve %60,59 THYAO olacak şekilde hafta sonuna girmiş olduk. Aslında çok risk almayıp yarısını nakitte tutsam mı diye de düşünmedi değilim, ancak sonuçta yine tam malla kapatma gibi bir karar almış olduk. Hayırlısı bakalım.
    Son düzenleme : deva-i dert; 12-01-2024 saat: 18:59.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  3. Kategorilere ayırmak her zaman hoş görünmeyebilir bazılarınca.. Çoğu zaman ben de bazı kategorik değerlendirmeleri pek sevmiyorum. Ama insan beyni bir şeyden maksimum fayda ya da kazanç elde etmek niyetinde ise, genelde muhatabı olduğu varlıkları çeşitli sınıflara ayırmaya ve sonra onları birbirleriyle mukayese etmeye her zaman meyillidir. Buradaki amaç faydanın/kârın azamileştirilmesini/maksimizasyonunu sağlamaktır. Tabii ki sınıflandırmak yahut kategorize etmek hedeflenen şeye her zaman erişimi mümkün kılmayabilir. Yanlış kategorizasyon sözkonusu olabileceği gibi mukayeseler de hatalı olabilir. Neyi nasıl ve hangi bağlamda mukayese ettiğin önemlidir. Elma ile muzu mukayase ederken bile şekline göre mi, rengine göre mi, içeriğindeki besin tiplerine göre mi, hangi durumlarda yenmesinin azami fayda sağlayacağına göre mi mukayese ettiğiniz önemlidir.

    Sayfanın kuruluş amacı besin tiplerinin ya da meyvelerin kategorizasyonu olmadığı için bu örneğin burada çok da eğreti göründüğünün farkındayım ve mâlâyâni cümlelerle sözü uzatmak maksadında da değilim. O sebeple belki tez sadede gelmek icap edebilir. Biz burada "yatırım" kavramı üzerine kendimizce paylaşımlar yapıyoruz. Kullandığımız kavramlara nasıl baktığımızı ya da nasıl kategorize ettiğimizi önceden netleştirmezsek, burayı okuyan ya da yazdıklarımla kendi seçimlerini ya da tavırlarını mukayase eden arkadaşlar çelişkili, birbiriyle uyumsuz tercihler gözlemleyebilir ve bazen kendi doğrularına ve bazen burada paylaşılan doğrulara karşı içlerinde kuşku ve şüphe uyandıklarına da şahit olabilirler.

    Ben burada genel anlamıyla yatırım kelimesine nasıl baktığımı izah edeceğim ve bunun zamanlamasının ne kadar olması gerektiğinin kişiden kişiye değişebileceğini hatta değişmesi gerektiğini iddia edeceğim.

    Bana göre yatırım, ekstra gelir (kâr) veya ekstra değer elde etme amacıyla elde edilen / satın alınan herhangi bir varlık veya herhangi bir varlığın unsurlarından ya da parçalarından birisidir. Eksta gelir (kâr) ya da ekstra değer elde etmek bir kaç türlü olabilir.

    Mesela elde ettiğimiz varlık bize belli aralıklarla bir kâr ödemesinin gerçekleşmesini sağlayabilir. Örnek olarak, elinizde olan bir para ile bir gaz istasyonuna ortak oldunuz ve ortaklığınız bâki kaldıkça her ay ya da önceden belirlenmiş başka zaman dilimlerinde gaz istasyonundan elde edilen net kârın bir kısmını ya da tamamını size ortaklığınız oranınca ödenmesi şeklinde olabilir bu yatırımın sonucu. Burada dikkat ettiğimiz husus bu yatırımdan beklentimizin ne olduğudur. Siz bir para yatırdınız ve o gaz istasyonuna ortak oldunuz ve sonuçta elde edilen net kazançtan kendi payınıza düşen kısmını belli zamanlarda almayı düşünüyorsunuz. Böyle bir durumda bile o gaz istasyonunun büyüme hedeflerini bilmeniz şarttır. Mesela bu gaz istasyonunun istasyonu genişletmek ya da istasyon bünyesinde başka servisler ya da hizmetler sunma gibi ya da başka mevkilerde başka gaz istasyonları açma gibi bir hedefi var mıdır? Bunu önceden bilmeniz gereklidir bir ortaklığa giriyorsanız. Zira siz bu ortaklığa girerken zamansal aşınma sonucu yenilenme veya istasyonun kısmen ya da tamamen modernize edilme durumu haricinde başka bir hedef olmadığını görüyorsanız, olması gereken şey oradaki direkt maliyetler ve operasyonel maliyetler düşüldükten sonra ödenecek vergiden sonra kalacak paranın size pay edilmesi durumudur. Yok eğer bu gaz istasyonunun bir önceki cümlede belirttiğim gibi büyüme ve genişleme gibi bir gelecek planı varsa, bunun bir maliyeti olacağı için sizin payınıza düşen aylık ya da yıllık kazanç miktarınız değişecek ve büyük ihtimalle kısa vadede oldukça azalacaktır. Hatta belli dönemlerde büyüme ve genişlemenin maliyetleri elde edilen kârdan da büyük bir yekûn oluşturacağı için, gerekli nakış akışı sağlanamayacağından ya eksta borçlanma yoluna gidilebilecek ya da ortaklara kâr dağıtımı bile yapılmayacaktır.

    Gördüğünüz üzere bir gaz istasyonuna bile ortak olurken bile 2 farklı senaryoyu bilmeniz gerekli ki size belli aralıklarla bir kâr paylaşımı yapılabilecek mi yapılamayacak mı senaryosuna göre hazırlıklarınızı yapın ve nakit akışınızı ona göre ayarlayın. Bu durum hisse senetleri aracılığıyla bile olsa görece daha büyük şirketlerin paylarını almanız durumunda da aynı şeyler geçerlidir. Hisselerini alarak ortak olduğunuz şirket büyümenin hangi evresindedir? Net kazançlarının tamamını ya da önemli bir kısmını size kâr payı olarak ödeyecek durumda mıdır? (Gaz istasyonu birinci senaryo) Yoksa şirket elde edilen tüm kazançları yeniden yatırıma dönüştürüp ileride daha fazla kazançlar elde etmeyi mi planlamaktadır?

    Birinci senaryoda size yılda bir ya da yılın belli dönemlerinde bir kâr payı dağıtılacağı için size bir nakit akışı sağlayabilecektir. Siz şirketin kârlılığının daha da artacağını düşünüyor iseniz şirketteki ortaklık payınızı artırabilirsiniz, ve hatta bunun için size net kâr payı olarak dağıtılan paranın tamamın tekrar ortaklık payınızı artırmak için kullanabilirsiniz. Ortaklık payını artırmanız durumunda ilerde geri ödenecek kâr paylarındaki oranınız yükselecektir.

    İkinci senaryoda ise siz şirketin elde ettiği kazançlarının tamamının büyüme ve genişleme amaçlı yeniden yatırıma kullanılacağını biliyorsunuz ve bu durumda ucu açık bir gelecek tarihe kadar size bir kâr payı dağıtılmayacağının yani size yönelik şirketten bir nakit akışı olmayacağının farkındasınız. Belki de bu süre 10 yıldan fazla da sürebilecek. Düşünün bir şirkete paylarını almak suretiyle ortak oldunuz ve belki de 10 yıl boyunca size hiç bir kâr paylaşımı yapmayacak. Bu durumda sizin beklentiniz nedir? İki türlü beklenti içerisine girebilirsiniz bu durumda:

    a) Gelecekte payınıza çok daha büyük kâr ödemeleri olabileceğini düşünerek sabredersiniz ve kendiniz için gerekli olan nakit akışları için başka alternatifler arar ve kısa vadeli olarak buraya yönelik bir beklenti içerisine girmezsiniz ve beklediğiniz tarihler geldiğinde ortağı bulunduğunuz şirketten daha büyük miktarlarda kâr ödemeleri alırsınız.

    b) Gelecekte ne zaman kâr ödemelerinin başlayacağını net olarak bilmediğiniz ya da bilseniz bile bunun ne kadar olacağını kestiremediğiniz için ortak olurken almış olduğunuz payların yani ortaklığınızın ileriki bir tarihte sizin ödediğinizden daha yüksek bir fiyatla başka birisine satılabileceğini /devredilebileceğini düşünerek beklemek.

    Aslında yukarıda belirtilen birinci senaryoda da ikinci senaryoda da ve hatta ikinci senaryonun a şıkkında da b şıkkında da bir hesap kitap yapıyorsunuz kafanızda. Birinci senaryoda payınız oranınca doğruda bir net kazanç beklentiniz var. İkinci senaryonun a şıkkında da aslında benzer bir senaryo var, ama bu, gelecekte yansımasının daha büyük olacağını düşündüğümüz ertelenmiş bir net kazanç senaryosu. İkinci senaryonun b şıkkında ise bir ekstra değer elde etme hesabı yapıyorsunuz. Payını alarak ortaklık kurduğunuz şirketin size ne zaman paylarınız oranınca kâr payı dağıtabileceğini öngöremiyorsunuz ve bu durumda yapmış olduğunuz hesap şirketin büyümesine paralel ortaklık paylarınızın değerlerinin de büyüyeceğini ve ilerde bu ortaklık paylarını daha yüksek meblağlara devredebileceğiniz şeklinde. Hesabınızın sonuçlarının sizin hesabınızla paralel gidip gitmemesini etkileyebilecek onlarca farklı parametre olabilir. Basit bir gaz istasyonunda bile bu mümkündür. Hiç bir büyüme ve genişleme hesabı olmayan bir gaz istasyonunda bile sizin hesaplamadığınız ya da hesaplayamayacağınız durumlar ortaya çıkabilir. Mesela yanı başınıza başka bir istasyon açılabilir, benzin yahut motorinden elde ettiğiniz kâr marjları azalabilir ya da devlet bu paylara narh/limit koyabilir, ya da istasyonda çalıştırdığınız elemanların minimum ücretlerinin beklentinizin üzerinde yükselmiş olması istasyonun operasyonel maliyetlerini artırabileceği için sizin beklentinizin altında bir net kazanç elde edilebilir ve haliyle bu da size yönelik nakit akışı beklentinizle paralel olmayan sonuçlar doğurabilir.

    Netice olarak yapmış olduğunuz hesaba uygun sonuçlar alsanız da almasanız da başta iki alternatif beklenti var yatırım yaparken:

    1) Doğrudan yatırımınızın karşılığı oluşan ortaklık oranınızca kâr payı elde etmek
    2) Ortaklık paylarınızın bizzat kendisinin zamanla değer kazanacağını ve bunu ileriki bir tarihte daha yüksek fiyatlara devredebileceğinizi hesaplıyor olmanız.

    Sonuç ne olursa olsun aslında bir spekülasyon yapıyorsunuz. Tabii burada spekülasyon kelimesi genelde bir negatif çağrışım yaptığı için insanlar kullanmakta işkilleniyorlar.

    Aslında spekülasyon, kazanç umuduyla, kaybetme riskini de göze alarak, hisse senetlerine, diğer varlıklara, diğer mülklere veya diğer girişimlere yatırım yaparken yapmış olduğumuz kazanç-kayıp riskinin hesaplanması ya da ölçülmesidir. Bu durumda aslında değerleme de spekülasyonun bir parçasıdır. Ülkemizde spekülasyon kelimesi asıl anlamından ve bağlamından çıkarılarak manipülasyon kelimesi ile eşdeğer kullanıldığı için yaptığımız her yatırımın ya da almış olduğumuz her yatırım kararının bir spekülasyon içerdiğini söylemeye kelimenin gerçek anlamını bilenlerce bile tereddüt ediliyor.

    Yatırım yaparken insanların amaçları farklı olabilir. Bir kişi yatırım olarak bir mal ya da varlık satın aldığında amaç, o malı tüketmek değil, onu gelecekte zenginlik oluşturmak için kullanmaktır. Siz 10 kg domatesi tüketmek için alabilirsiniz ancak 10 ton domatesi tüketmek için almazsınız. 10 ton domates alan adam gelecekte ondan bir ekstra değer ya da kazanç elde etmeyi speküle ediyordur, bu aslında bir yatırımdır. Belki 10 ton domatesi şehir hallerinde ya da salça fabrikalarında daha yüksek bir fiyata satabilmeyi yahut o 10 tonu kendisi proses edip başka bir mamule dönüştürerek daha yüksek kazançlar elde etmeyi düşünüyor olabilir. Sonuçta alınan 10 tonluk domatesin nihai amacı daha fazla para kazanmaktır. Bunu ne kadar süre elde tuttuğunuz, ne zaman başkalarına sattığınız, yahut onu kendinizin proses edip başka bir ürüne dönüştürerek daha yüksek bir fiyatla satmış olmanız bunların herbirinin bir yatırım türü ya da şekli olduğu gerçeğini değiştirmez.

    Şimdi mesela 10 tonluk domatesi alıp domates salçası haline dönüştürdünüz ve onları konserve kavanozlarına doldurdunuz ve güzel bir ambalajlama ile satışa sundunuz. Yahut ileride daha yüksek bir fiyatla satabileceğiniz beklentisi ile hemen satışa sunmadınız ve deponuzda önemli bir süre bunları beklettiniz (tabii ki raf ömrünü dikkate alarak). Bu nasıl bir yatırım şekli ise, o 10 ton domatesi kısa bir süre içerisinde daha yüksek bir rakamla hallerde satmanız ya da salça fabrikalarına satmanız da bir yatırım şeklidir. Şimdi buna itiraz edecekler olacak ve aslında bu ikincisi bir yatırım değil bir ticaret diyecekler. Onu da basit bir örnekle yıkacağım hemen. Mesela BIMAS hissesi aldınız ve süresiz bir şekilde bunu elinizde tutmayı, hatta hiç satmamayı planlıyorsunuz diyelim. Hemencecik uzun vadeli bir alım olduğu için bunun bir yatırım olduğu fikrine herkes kani olacak. Ee peki BIMAS'ın kendisi bizzat ne iş yapıyor? Birinci örnekte olanı yapmıyor mu? Yani BIMAS'ın kendisi bir ticaret işi yapmıyor mu? BIMAS'ın yaptığı işe ticaret deyip ona ortak olmaya yatırım demek birbiriyle çelişkili olmuyor mu? Sizin yaptığınız (BIMAS hisselerini süresiz almanız) bir yatırım kabul ediliyorsa, BIMAS'ın yaptığı ticaret de yatırım kabul edilmeli ya da ticaret bir yatırım kabul edilmiyorsa o durumda siz bir tüccara ve de dolayısıyla bir tüccarın ticaretine ortak olmuşsunuz ve siz de tüccarlaşmışsınız demektir. Bakın kelimelerle filan oynamıyorum. En başından beri ileri sürdüğüm argüman şu: Yatırım ileride ekstra bir kazanç ya da ekstra bir değer elde etmek amacıyla bir varlık alımı ya da bir varlığa ortak olmaktır. Burada tartışmalı olan tek kısım "ileride" kelimesinin vadesidir. Bu vadenin uzaması ile yapılan işlemin yatırım kabul edilmesi, kısaması ile yatırım kabul edilmemesi durumu söz konusu olamaz. Sonuçta beklenen şey ekstra bir kazanç ya da değer artışıdır ve ikisi de içerisinde bir spekülasyon içerir.

    Yazının uzadığının farkındayım o sebeple diğer söyleyeceklerimi başka bir metinde paylaşacağım. Bu yazı bağlamında sadede gelirsek, ileride ekstra bir kazanç (net gelir/kâr paylaşımı, vb) yahut ekstra değer elde edinimi hesabıyla (spekülasyonu ile) alınan her bir varlık türü (bu tarla, arazi, arsa olabilir, gayrı menkul olabilir, emtia olabilir, hisse senedi/ ortaklık payı olabilir, bir işletmenin tamamı olabilir) bir yatırımdır. Bunun 2 hafta vadeli olması ile 20 yıl vadeli olması arasında, ana amaç ekstra kazanç sağlamak ya da değer artışı sağlamak olduğu için, nitelik ve beklenti açısından tek fark sadece vadenin uzamış olmasıdır.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  4. Yukarıdaki yaklaşımımda belirttiğim üzere yatırım aslında kaybetme riskini de içeren bir spekülasyon ile bir varlığın tamamını satın almak ya da bir varlığa ortak olmaktır. Varlığın ne olduğu tür açısından farklılık arz edebilir. Hangi dönemde hangi varlıkların daha fazla kazanç sağlayacağı başka bir tartışma konusudur. Sonuçta ucu açık bir vade ile bir spekülasyon yapılarak alınan bir varlığın hangi vadede elden çıkarıldığı sadece yatırımın vadesini ilgilendiren bir konudur.

    Tartışma uzun vadeli yatırımın mı yoksa kısa vadeli yatırımın mı daha çok kazanç sağlayacağı ise, o ayrıca tartışılır ve onda da bir genelleme söz konusu olamaz. Benim temelde şahit olduğum şey insanların pozisyonlarına göre yatırımı tanımlamaları ve kendi yatırım şekline uyumlu olmayan yatırımları başka isimlerle adlandırmaları hatta yatırımdan dahi kabul etmemeleri şeklinde. Fazla değil bundan 2 yıl öncesinde, 'temettü yatırımcılığı' konsepti o kadar çok benimsenmişti ki, bu şekli benimseyen ve içselleştiren arkadaşlarımız başka şekil ya da tür yatırımları yatırımdan dahi saymamaya başlamışlardı. Hesap basitti, belirli temettü veren şirket payları alınacak ve ömür boyu o şirketten yıllık kazanç elde edilecek ve bu şekilde finansal özgür olunacak ve mis gibi yatılacaktı. Sonrasında ne oldu peki? Düzenli temettü dağıtımı yapan şirketlerin bazılarının işlerinin bozulması sebebiyle temettü vermeyi en azından 1-2 yıldır kesmesi, bazı şirketlerin bazı yatırımlarının bir kısmını öz kaynaklarla finanse etmesi ya da bazı borçlarının kapatılması gibi gerekçelerle verilen temettü oranlarının düşürülmesi gibi senaryolar karşısında önceden bol keseden temettü yatırımcılığının gerekliliği ve onun haricindekilerin gerçek bir yatırım dahi olmadığı konusunda iddialı fetvalar verenlerin önemli bir kısmı düştükleri trajikomik durum karşısında argümanlarının çok da gerçekçi olmadığı ya da en azından böyle tek tip bir yatırımcılık olmaması gerektiği noktasına doğru evrildiler. O iddialı fetvalar da forumların tozlu arşivlerinde ancak kurcalayanlar tarafından farkedilebileceği için bugün aynı zevat-ı muhterem başka hikayeler anlatabiliyor ya da başka başka finansal özgürlük modelleri tavsiye edebiliyorlar.

    Tüm bunları kınamak ya da tahfif etmek niyeti ile yazmıyorum. Zaman zaman hepimiz pozisyonumuzun doğru olduğu fikrine o kadar çok kapılıyoruz ki, tek mutlak doğrunun o olması gerektiği yönünde iddialı yorumlar yapabiliyoruz. Tabii ki zaman geçtikçe bazı argümanlarımızın her döneme ya da her konjonktüre uymadığını tecrübe ediyor, bazılarımız bunlardan ders alıp hareket tarzımızı değiştirirken, şartlara ve döneme uygun daha iyi bir yöntemle reforme ederken, bazılarımız hiç bir ders almadan başka bir uçta başka hatalara muhatap olmaya devam edebiliyoruz.

    Muhasebe yapmak, özeleştiri yapmak, neyi kaçırdığını anlamaya çalışmak iyidir. "Ben yaptım", "ben ettim", "ben başardım" şeklinde tezahür eden kibir ve aşırı güvendir sonrasında insanın burnunu yere sürten. Tevazu sahibi olup hatalarından ders çıkarmak, emek harcayıp başka yatırım yöntemleri ve varlıkları keşfetmeye çalışmak, zamanın ve dönemin ruhunu anlamaya çalışmak kazandıracak trendleri önceden yakalamak açısından bir avantaj teşkil edecektir.

    Bir de hangi vade ile yatırım yapılırsa yapılsın, hangi varlık ya da enstrüman alınırsa alınsın, hiç bir şeyin en iyi döneminde bile belli salınımlar, belli zig-zaglar yapmadan ilerlemesi mümkün değildir. Reel hayatta da reel ekonomide de durum aslında bundan farklı değildir. Değişen piyasa şartları ve buna adaptasyonun zaman alması reel ekonomide de şirketlerin performanslarını etkileyecek ve zaman zaman kötü sonuçlar almasına neden olabilecektir. Geminizde en iyi kaptanların oluyor olması fırtına çıkmasına mani olmaz. En iyi kaptanların olması fırtınaları en hasarsız şekilde ya da en az hasarla atlatıp sağ salim hedeflediğimiz limana varmaktır.

    Hangi birimiz portföyümüzde buluna her bir şirketin en iyi kaptanlarla yönetildiğine yüzde yüz eminiz ki fırtınalı dönemleri hep en başarılı sonuçlarla bitireceklerini garanti edebilelim. Sonuçta bir çoğumuz zaten gerçekleşmiş sonuçlara, yani şirketlerin geçmiş karnelerine not verip gelecekte de benzer şekilde hareket edebileceği umudu ve ön yargısı ile alım kararları veriyoruz. Bazılarımız bunu bir tık daha ileri götürüp işlerin ve marjların trendini ve seyrini takip ederek gelecek adına bir projeksiyon yapıp buna paralel spekülasyon yapmaya çalışıyor. En idealini bulmak, her zaman en moda trendleri (moda sektörleri) yakalamak mümkün olmayabileceği gerçeğini aklımızın bir köşesinde tutarak, mümkünse pro-aktif yatırımcı olmaya çalışmak, bunu becermek mümkün değilse en azından aktif bir yatırımcı olmaya özen göstermek şeklinde bir sistematik uygulanması mümkündür.

    Diyelim ki kısa vadeli yatırım kavramına inanmıyoruz, bu durumda dahi almış olduğumuz varlıklarda aktif bir yatırımcı olmayı deneyebiliriz. Nedir kastettiğim şey? Gemileriniz var ve taşımacılık yapıyorsunuz. Fırtına geldiğine ya da geleceğine dair göstergeler mevcutsa elinizde, gemilerinizi açık denizlere/okyanuslara göndermeyip görece daha sığınaklı limanlarda tutmayı tercih ediyorsunuz. Bakın ne gemi taşımacılığından ne de gemilerinizden vazgeçtiğiniz anlamı çıkmıyor bundan. Fırtına dinene kadar gemilerinizi sağlama alıyorsunuz sadece.. Uzun vadede sizlere istikrarlı bir şekilde para kazandıracağını düşündüğünüz şirketlerde ya da varlıklarda da bu yöntemi uygulayabilirsiniz. Nasıl ki fırtına göstergeleri ya da kötü hava şartları göstergeleri ortaya çıktığında gemilerinizi salıvermemeniz ve sabırla fırtınanın ya da kötü hava şartlarının ortadan kalktığına dair göstergeler ortaya çıkana kadar beklemeniz gerekiyorsa, uzun vadeli varlıklarınızda benzer tedbir yöntemlerini devreye alabilirsiniz.

    Neyi kastettiğim ve bunların nasıl yapılacağını daha önceki yazılarımda tafsilatlı şekilde anlattığım için tekrar tekrar sayfalar dolusu aynı konuda yazmaya gerek duymuyorum. Olması gereken iyi kaptanlar bulmak ve kötü hava şartlarında gemileri sığınaklı limanlarda tutmak.

    Hint: Temel analiz bazlı swing-trading..
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  5. İnsanlar söylediklerinin sonuçlarını düşünmeden konuşuyorlar. Mesela birisi halkımızı eleştirmek için şöyle bir cümle kurmuş: "Bizim halk çıkana atlar, düşenden kaçar." Sözü kimin söylediğinin pek bir önemi yok, benzer ifadeleri kullanan çokça kişi var. Aslında adamın dediğinde zımnen kastettiği şey şu "çıkandan kaçalım, düşene atlayalım." Şimdi bir grafik paylaşayım. Grafiğin sonundaki barın üstüne de bir mavi dikey çizgi koydum sonrasında ne olduğunu görelim diye. Şimdi bu grafikte fiyat hatırı sayılır bir şekilde çıkmış, arkadaşa göre çıkandan atlamamız gerekli.



    Arkadaşımızın aslında kastettiği kanaate göre çıkandan atlarsak bakalım ne olurmuş?



    Evet çok çıkandan atladık ve sonuçta çok çıkmış yer nerede kalmış bir bakalım...


    Benzer şeyin ters örnekleri de verilebilir. Sayfayı full grafiklerle kaplamamak için bunu yapma gereği hissetmedim. Şimdi arkası düşünülmeden söylenen ezber sözleri felsefe haline getirirsek olacağı işte bu.. Aslında beyninin ona dediği şey şu: Bir şey ucuzsa al pahalıysa sat.. Temel argümanda bir yanlışlık yok.. Ancak piyasanın ne zaman "bu artık pahalı" diye dur diyeceğini biliyor muyuz? Hayır.. Tersinde de ne zaman piyasanın "bu çok düştü, artık ucuzdur, bunu alalım ve yukarı yolculuğa başlatalım" diyeceğini biliyor muyuz? O da hayır. Tepesinden % 30 düşmüş diye 8 kat çıkan hisseye atlayanlar görüyorum, çok düştü, çok ucuzladı diye. Bu da başka bir yanlış düşüncenin karşılığı.

    Evet elimizde bir şeyin çok ucuz ya da çok pahalı olduğuna dair yüzde yüz objektif doneler yok. Ama karşılaştırma yapabileceğimiz göreceli veriler genelde oluyor. Birincisi bunu ucuz ya da pahalı mı sorusuna cevap için mutlak doğru bir delil olmasa da yardımcı bir delil olarak kullanabiliriz. İkincisi çok çıkandan kaç, çok düşene atla gibi bir mantık hatasına düşmemek için de iz süren bir trend takibi sistemi kurabiliriz. Çıkışın % 20'sinden atlayıp % 80'ininden olmak istemiyorsak.. (Tabii burada aynı yatırım enstrümanında kalmaktan bahsediyorsak, bu durum geçerli.) Ya da "% 30 düşmüş, çok ucuzladı, alalım!" deyip sonra aldığımız fiyatın % 30 daha aşağısına gelebilen bir enstrümana da denk gelebiliriz.

    Ezbere konuşmak için yatırım denilen süreçte iş hafızamızın çok gelişmiş olması bile kâfi gelmezken, kısa bir zamandır bu işlerin içinde olup da sözde eleştiri yapıyormuşçasına beylik laflar söyleyerek ve başkalarını hakir görerek aslında ne kadar basit ama bedeli çok ağır hatalar da yapılabildiğini sonradan anlayabiliyor çoğu kişi. Acı tecrübeler edindikten sonra elbette..

    Saded beyimiz ne diyor bu konuda? Stop-loss (Kaybı durdur) and maximize your profit (kârını azamileştir) şeklinde özetlenebilecek bir yatırım tarzı olan borsada tam da tersi yönünde ahkâm kesmemeli insanlar.
    Son düzenleme : deva-i dert; 13-01-2024 saat: 21:44.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  6. Birisi "wisdom of crowds" diye durumu güzellerken, birisi "sürü psikolojisi" diye aşağılıyor. Hanginize inanalım ağam??
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  7. Zaman zaman Ereğli sayfasına uğruyor ve ne yazılıp çiziliyor diye merakla okuyorum. Sonuçta borsanın en büyük işlem tahtası olmasa da, en büyüklerden birisi ve forumun en yüksek hacimli tahtası. Çokça geyik ve siyaset yapılsa da, zaman zaman şirketle ilgili bir yığın detaylar paylaşılıyor. Dünyadaki benzerleri ile mukayeseler yapılıyor. Yani tabir-i caizse temel analizin dibine vurulduğu demler de oluyor. Ciddi ve sabırlı yatırımcıları da mevcut. Peki geçen bir yıl içerisinden neler olmuş:

    Öncelikle 1 yıl önceki ve bir yıl sonraki değerleme rasyolarını karşılaştıralım:

    1 yıl öncesinde ( 12.01.2023'te) şirketin değerleme rasyoları şöyle imiş :

    PD/DD = 1,24
    FD/FAVÖK=4,35
    F/K= 7,08

    gayet makul ve ucuz görünen rasyolar.. Ama sektörde beklenti çeşitli sebeplerin bileşkesi sonucu işlerin kötüye gittiği şeklinde ve marjlar gittikçe daralıyor.. yani forward kazanç rasyolarının geleceğinin çok da ucuz kalması beklenmiyor.

    Dün itibariyle (yani 12.01.2024'te) değerleme rasyoları nasıl gerçekleşmiş?

    PD/DD = 0,95
    FD/FAVÖK=17,24
    F/K= N/A

    Bir de kapanış fiyatlarını alt alta yazalım ki mukayese şansımız olsun:

    12.01.2023 Ereğli Kapanış Fiyatı: 39,58 TL---------- $2,11
    12.01.2024 Ereğli Kapanış Fiyatı: 43,80 TL---------- $1,45


    TL bazında % 10,66 civarında bir büyüme olmuş fiyatlarda. Kazançlara göre oluşan değerleme rasyoları fiyatın yükselişi ile hiç bir ilişkisi olmadan değişmiş. Yıllıklandırılmış net kâr 0'ın altına indiği için (yıllıklandırılmış bazda yaklaşık -693 milyon TL zarar oluştuğu için) F/K oranı eksi değerde bu sebeple hesaplanmıyor ve N/A olarak gösterilmiş. Yıllıkandırılmış FAVÖK de giderek azaldığı için 7,08'den 17,24'e yükselmiş. Fiyat sadece %10,66 artmış olmasına rağmen FD/FAVÖK %143,50 daha pahalı hale gelmiş. Burada yıllıklandırılmış FAVÖK'ün neredeyse dibe vuracak seviyelere geldikten sonra kısmi artışa geçmesinin etkisi büyük. Diğer yönden FD hesaplaması Piyasa Değeri + Net Finansal Borç şeklinde olduğu için Net Finansal Borcun artışının da FD/FAVÖK rasyosunun pahalı hale gelmesinde bir miktar etkisi var.

    Tabi iki kazanç rasyosu pahalı hale gelirken PD/DD değerinin ucuzlaması (hem de fiyat % 10,66 artmışken) neye bağlanabilir? Aynı dönem zarfında Özkaynakları fiyattan çok daha fazla artmış demektir bu. Peki FAVÖK ve Net Kâr yamulurken Özkaynaklar nasıl artmış olabilir? Kar veya Zararda Yeniden Sınıflandırılmayacak Birikmiş Diğer Kapsamlı Gelirler'den kaynaklı bir artış bu. Bu gelir nedir ki Özkaynkaları artırmasına rağmen FAVÖK ve Net Kara hiç bir yansıması olmuyor? Bunun büyük bir kısmı bilanço para birimi dolar olduğu için Yabancı para çevrim farklarından oluşan ama doğrudan Ticari Gelir Tablosunu ilgilendirmeyen kalemler.. Mesela Stokların dolar bazlı değerleri aynı kalsa bile 1 yıl önceki dolar kuru ile bu yılki dolar kuru arası farktan ötürü TL Bilançoda bu meblağlar arası farklar oluşuyor ve bu da Kar veya Zararda Yeniden Sınıflandırılmayacak Diğer kapsamlı Gelirler altına atılıyor Özkaynaklarda 1 yılda %45,23 civarı bir artış olmuş bilançoda hem de cüz'i de olsa bir net zarar yazmış olmasına rağmen. İşte bu sebeple fiyat % 10,66 artmasına rağmen PD/DD oranı 1 yıl önceki seviyenin % 23,38 altında.

    Kapanış fiyatlarını alt alta bir defa daha yazalım:

    12.01.2023 Ereğli Kapanış Fiyatı: 39,58 TL---------- $2,11
    12.01.2024 Ereğli Kapanış Fiyatı: 43,80 TL---------- $1,45

    TL bazlı fiyatta % 10,66 nominal büyüme söz konusu. Dolar bazlı fiyatta ise %31,28 civarı bir küçülme olmuş.

    Durum böyle iken ve son 1 yılda Ereğli için şartlar oldukça verimsiz ya da kötü seyretmişken bile EREGL hissesinde bir trend süren sistem uygulasaydık sonuç ne olurdu? Bunu diğer yazıda paylaşacağım.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz



  8. Yukarıda Ereğli hissesinde 4 saatlik periyotta Heikin Ashi barlarını kullanarak yapılacak bir swing trade stratejisinin bileşik getirisini kopyaladım.

    İşleme girme prensibi şu: 4 saatlik periyotta kırmızı barlar devam ederken barın rengi yeşile döndüğünde bekle ve ikinci bar da yeşil başlarsa alım yap, barlar yeşil devam ederken kırmızıya dönene kadar bekle ve bar kırmızıya döndüğünde, ikinci bar da kırmızı açılırsa satış yap. Bu kadar basit bir işlem. Çok fazla işlem sıklığı da yok.

    A kolonundaki değerler işlem başı elde edilen % kârlar. B kolonundaki değerler bu kârlardan binde 0,4 düşülmüş hali (kendi işlem komisyonum binde 0,2 olduğu için hem alış hem satış komisyonunun toplamı olan binde 0,4'lük bir yüzdeyi düştüm) C kolonundaki değerler her işlem başlangıcındaki birim değer, D kolonundaki değerler ise işlem sonunda oluşan değerler.

    % 1 altında oluşan kârlı işlemleri komisyonları ve olası kayma ihtimallerini düşünerek buraya eklemedim ya da başarısız işlem kabul ettim. Bu durumda toplamda 1 yılda 30 başarılı işlem gerçekleşmiş oluyor. Ve 100 birimle başladığımız portföy başlangıç değeri 1 yıl sonra 30 başarılı işlemle 521,88 birimle bitiyor. Toplam 1 yıllık bileşik getiri % 421,88.

    Çok ütopik görünüyor, değil mi?

    Bu kadar mükemmel işlem yapamasak yani bazı geç kalmalar olsa, bazı kaymalar olsa (4 saatlik periyotlarda bu çok da fazla olmayacaktır ama olduğunu varsayalım, her şeye negatif bakalım ve diyelim ki her bir işlemimizde yaklaşık 1 puanlık daha az kâr ettik yani % 4 kar etti isek bunu % 3 kar etmiş gibi kabullensek ve bu kayıpları traşlasak sonuç ne olurdu?



    Bu da her bir kârlı işlem yüzdesinden 1 puan azaltarak ve sonrasında işlem komisyonunu düşerek elde edilen bileşik getiri sonucu.

    1 yıl sonunda 100 birimlik değer 392,21 seviyesine çıkmış yani %292,21 bileşik getiri elde edilmiş.

    Hissenin kendisi 1 yılda ne yapmıştı? % 10,66 değer kazanmıştı.

    Çok beğendiğiniz ve ülkenin en değerli şirketlerinden birisinde işleri iyi gitmediği için fiyat sadece % 10,66 değer kazanmışken siz çok basit, hiç bir destek, direnç, formasyon, fibonacci değerleri, indikatör falan filan kullanmadan, yani teknik analizde kullanılan tüm metodları görmezden gelerek, sağı solu dinlemeden, Ereğli'de neler oluyor neler bitiyor gibi şeylerle fazla zaman harcamadan, sadece ve sadece görsel trend takibi yapabileceğiniz heikin ashi'ye tabii olsanız ve 4 saatlik periyotlarda yukardaki basitlikle ve yalınlıkla işlem yapıyor olsanız sonuç ne olurdu?

    Fark ortada..

    Ha diyeceksiniz ki, madem işler bu kadar basit niçin kimse yapmıyor da böyle paralar kazanmıyor? Sistemin basitliğinden dolayı olaya tepeden bakma ya da "yok böyle bir para", ya da "bu ıvır zıvır, gerçekçi değil" diye durumu kabullenememe ya da hor hakir görme gibi kibir kaynaklı yaklaşımlar yahut bu kadar basit bir sisteme dahi uyamayacak kadar duygularımızın esiri olmamız.. Bu durumun başka açıklaması yok.

    Hadi deseniz ki küçük tahtalarda hacimler düşük ve tahtalar sığ, bu sebeple bu işlemleri büyük meblağlar söz konusu olduğunda yapabilmek zor, bunu anlarım. Ereğli gibi koca bir tahtada bunu mazeret olarak sunamaz kimse. Elimizdeki tek mazeretimiz duygularımıza yenik düştüğümüz için sistem sadakatimizin olmaması ve bir şeyi sattığımızda hep başka yerlerde çabuk kazanç fırsatları kolluyor olmamız. Gerisi tırı-vırı.. Emin olun. Kendim de aynı tırı-vırı sebeplerle kendimi kandırıyorum, yok sizden çok da farkım. Ama azimle bu disiplinsizliğimi kırmaya uğraşıyorum, bir gün bu basitliğe % 100 sadakati sağlayabildiğimde çok da öyle zırt pırt hisse analizi yapmaya ya da kendimce yeni yeni keşiflerde bulunmaya zamanımı harcamayacağım.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

Sayfa 229/359 İlkİlk ... 129179219227228229230231239279329 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •