Artan

1,41 14.63 18:10
28,38 10 18:10
55,00 10 18:10
267,50 9.99 18:10
123,40 9.98 18:10
Artan Hisseler

Azalan

47,70 -10 18:10
283,50 -10 18:10
45,36 -10 18:10
43,74 -10 18:10
12,99 -9.98 18:10
Azalan Hisseler

İşlem

13.711.567.177,20 18:10
10.895.811.089,25 18:10
8.802.742.609,10 18:10
8.085.116.003,38 18:10
7.196.277.142,40 18:10
Tüm Hisseler
Sayfa 27/27 İlkİlk ... 17252627
Arama sonucu : 210 madde; 209 - 210 arası.

Konu: Borsa Felsefesi, Borsacı Kafası.

  1. Dünya; (henüz Çin tarafı gücünü gösterecek, 2. kutbun merkezi olacak bir gösterisi olmasa da) tekrar 2 kutupla hale doğru evriliyor. 90'lı yıllardan sonra mutlak güç olarak tek başına hareket eden ve 2 kutupluluğun dengesinden dolayı gereğinden fazla fedai beslemek zorunda kalan ABD, bu kısıtlamadan kurtulur kurtulmaz, küreselleşme adı altında şirketokrasi egemenliği kurarak, dünya ekonomisini tek merkezden kontrol ederek mutlu mesut yaşamakta idi. Rahatlık, üretmeden, çalışmadan keyif sürmek elbette bazı olumsuz sosyal ve sistemsel arızalar da üretiyor. (Tıpkı zengin bir aile içinde sınırsız ihtiyaç karşılamanın, sınırsız hazsal doyumlarla yaşamanın sonucu alışkanlıkları ve karakteri dağılmış çocuklar yüzünden ailenin tüm varlıklarını eritmesi gibi) Ucuz üretim üssü olarak kullandıkları Çin beklenildiği gibi sonuç doğurmayıp, eğitimde ve üretimde sağlam alt yapılar geliştirip, beklenenin üstünde yol alınca hesaplar alt üst oldu. Fark etmede de geç kaldılar. Özellikle doların egemenliğini bir ekonomik operasyon aracı olarak kullanmaya başlayınca elbette bunu her ülke çıplak olarak gördü. Tek merkezden takip edilen gerektiğinde cezalandırılan diğer ekonomiler ABD'nin egemenliğini kabul etmek zorunda kaldılar. Elbette henüz pes etmeyen ülkelerde var. Sessizce Afrika ve Asya'da ekonomik bağımlılıklar kuran Çin'in kolay lokma olmayacağı ortada. Bu durumda ABD; işe kümenin elemanlarını artırmayı ve mecburi veya gönüllü küme bağlarını kuvvetlendirerek, Çin'e yapacağı ekonomik operasyonun etkisini artırması gerektiğini bildiği için, işe Rusya ile başladı. AB'nin Rusya'ya olan enerji bağlarını yok etti. Bağımsız davranma gücü olabilecek Alman ekonomisini hizaya getirdi. Merkel burada bir süre sorundu. Bir şekilde aşıldı ve Almanya'nın bağımsız ekonomik güç olması kontrol altına alındı. İsrail eliyle, Ortadoğu'da ki İran egemenliği yok edildi. Bölge ülkelerinde mutlak biat sağlandı. İran büyük ihtimalle SSCB'nin 90'lı yıllardaki sonu gibi bir süreç yaşayacak. Buradan dönüşümü elbette bir Rusya gibi olacağı beklenmez. Şimdi sıra Hindistan'da gibi. Afrika'da da cezalandırmalar başladı gibi gözüküyor.
    Velhasıl sonuç olarak bu sıkı kümeleşme çabası iyi sonuç verirse Çin bu konuda Japonya gibi geri adım atmak zorunda kalabilir. Eğer Çin;
    Brics bloğunu koruyabilir ve ekonomik yaptırımlara uzun süreli dayanım gösterirse, uzun vade de ABD'nin ekonomisi buna dayanamaz ve 3. dünya savaşı beklenebilir. Buradan bu kümeleşme sürecinde zaafiyet olarak değerlendirilecek bir ekonomik krize müsade edilmeyecektir. Zaten mecburi birlikteliklere ceza ile, gönüllülere güvenlik şemsiyesinin bedeli olarak tarifelerle haracını alıyor. Bu durumda tahvil satış paniği piyasaya bırakılmaz. Kontrol edilir. Ne zamanki kümeleşmede çatlaklar başlar ve kontrol edemediği durumlar oluşur, o zaman kusursuz fırtına beklenebilir. Ülkemiz yöneticileri de; ABD'ye sadakatlerini sundular, bedellerini ödemeye başladık. Bu durumda ülke ekonomisinde yıkıcı bir kriz beklenmez. Koşullar buna uygun olsa bile. Var olan aktörlerden daha kullanışlısını bulamadığı sürece bu bitişi yavaş ivme ile devam ettirir. Ortadoğu'da, İsrail'e yüklediği riski azalmak için Kürdistan oluşumunu hızlandıracak gibi görünüyor. Buna da ülkenin tepki verecek dirayeti kalmayacak hale (belki de geldi) gelmesini bekler.
    Sonuç olarak bahsettiğiniz ABD krizini ve ülkemizde olması muhtemel devülasyonu, nakit akış kırılımını bu açıdan da değerlendirmek gerekir. Elbette bu yazdıklarımı bir öğrencinin, öğretmenlerine verdiği tutarsız ve hayal ürünü yorum olarak değerlendirin. Amatörce kahve sohbeti. Bu konulardaki görüşlerinizi merak ettiğim için konu açmak istedim.

  2. Teşekkürler fikirlerinizi paylaştığınız için sn. Salih Karakaya.
    Ben BRICS'i bir alacaklılar kulübü olarak görüyorum, ABD'den alacaklı olmaları haricinde bunların ortak yanları olmadığı gibi kendi aralarında doğal düşman veya rakipler zaten. ABD tahvillerini tutan yabancılar içinde Çin'in payı %30'dan %8'e ve Japonya'nın %40'tan %13'e düştüğüne göre, eğer haklıysam BRICS topluluğuna pek ihtiyaç kalmadı ve zamanla unutulacaktır.

    Kutuplu dünya konusu da pek net değil. Geçen gün söylediğim gibi Rusya mevcut geleneksel silahlarıyla sonuca ulaşamadığı için ufak çapta nükleer silah kullanımına giderse 1945'te başlayan tek veya 2 kutuplu düzen yıkılmış olacak zira bu silah artık kullanılır hale geleceğinden Fransa, Hindistan, İsrail gibi nükleer güçler bir anda en üst lige çıkmış olacak. Tabi olaya sadece ekonomi olarak bakarsak Uzakdoğu kaçınılmaz bir üretim üssü olmanın yanısıra en büyük pazar olarak da dünyanın ağırlık merkezine dönüştü. Bunu dengeleyecek bir teknolojik zıplama AI ile başarılacak gibi de gözükmüyor, ben uzay yarışında büyük bir hızlanma bekliyorum. Ancak bu sayede batı dünyası sahip olduğu entellektüel avantajı doğu dünyasına karşı kullanabilir. Türkiye ile ilgili hiç bir haber veya resmi açıklamanın benim nazarımda değeri yok. Ekonomi programıymış, kalkınmaymış şuymuş buymuş... Ülke daha kaynak sorununu çözmemişken enflasyon veya faiz tartışıyor olunması tam bir kara komedi. Kaynak olmayınca el koyma haberleri de hiç yadırganmıyor insanlarca çünkü herkes biliyor durumu. Döviz kurları faizlerin gerisindeyse sonuçlarını bu yılki bilançolardan ve gelecek yılın kurumlar vergisi tahsilatlarından göreceğiz. Devalüasyon olursa enflasyonda yeni bir hızlanmanın suçlusu olacak ama problemlerin baş nedeni kaynak sorunu, tek bakacağımız nokta da bu.

Sayfa 27/27 İlkİlk ... 17252627

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •