-
Italyan roman, oyku yazari ve sair Edmondo De Amicis'in olum yildonumu (11 Mart 1908)
"Bu sehir, bu vatan uzun yillar boyunca senin butun dunyandi. Annenin yaninda ilk adimlarini orada attin, ilk heyecanlarini orada duydun, ilk kez orada dusunmeye basladin, ilk arkadaslarini orada buldun.Bu vatan senin icin bir anneydi; seni egitti, gelistirdi, korudu.O anneyi butun sokaklarda ara, Onu sev, haksizliga ugradiginiı gordugun zaman da mutlaka onu savun." Cocuk Kalbi

"La tua città, - la tua piccola patria, - quella che è stata per tanti anni il tuo mondo, - dove hai fatto i primi passi al fianco di tua madre, provato le prime commozioni, aperto la mente alle prime idee, trovato i primi amici. Essa è stata una madre per te: t'ha istruito, dilettato, protetto. Studiala nelle sue strade e nella sua gente, - ed amala, - e quando la senti ingiuriare, difendila."
"Iste karsimizda, Istanbul sehri. Sonsuz, yuce fevkalade! Kainatin ve insan soyunun ihtisami. Demek ki boyle bir guzellik sadece bir hayal degilmis. Haydi simdi bu ilahi goruntuyu tarif etmeye, kelimelerle kutsiyetini bozmaya calis bakalim. Kim Istanbul'a tarife curet edebilir ki.Chateaubriand, Lamartine, Gautier. Hepsi de nasil kekelemisler?" Istanbul

"Ecco Costantinopoli! Costantinopoli sterminata, superba, sublime! Gloria alla creazione ed all'uomo! Io non avevo sognato questa bellezza! Ed ora descrivi, miserabile! profana colla tua parola questa visione divina! Chi osa descrivere Costantinopoli? Chateaubriand, Lamartine, Gautier, che cosa avete balbettato?"
-
Alman sair Karl Krolow’un dogum yildonumu (11 Mart 1915)
Tatlı anitlari
Mavi renge boyayacak
kimse yok artik.
Sarisin saclari oksayacak
Hasir sapkalar
Unutuldu artik.
Yorgun otucu kuslara
Parklarda omuzlarini veren
Cocuklar buyuduler.
Zaman degisti.
Zamani artik yumusak eller
Oksamiyor.
Lambalar bugun baska ampuller tasiyor.
Tenis toplari da donmedi goklerden.
Sari mayolar
Soldu kelebekler gibi,
Mektup zarflari da
Toz oldu ince ince.
Sokaklari, hepsinin yerine simdi
Yabancilar dolduruyor, ceplerinde biletleri.

Es gibt niemanden mehr
der die Denkmäler der zärtlichkeit
mit blauer farbe anstreicht.
Die liebkosungen blonder Frisuren
und Strohhüte sind vergessen.
Die Kinder, die den ermüdeten Singvögeln
im Park ihre schulter hinhielten,
wuchsen heran.
Die Zeit verändert sich.
Sie wird nicht mehr von jungen händen
gestreichelt.
Die Lampen tragen nun andere Glübirnen.
Die Tennisbälle kehren aus dem Himmel
nicht wider zurück.
Die gelben Badeanzüge
sind den schmetterlingstod gestorben
und alle briefumschläge zerfallen heissen
zu sanftem staub.
Aber dafür sind die Strassen voller Fremden,
mit Fahrkarten in den Taschen.
-
Italian besteci Ottorino Respighi, senfonik siiri Fontane di Roma (Fountains of Rome), 11 Mart 1917'de yayinladi.
-
Ingiliz akademisyen, sair, roman yazari ve elestirmen Dennis Joseph 'D. J.' Enright'in dogum yildonumu (11 Mart 1920)
Siirin basligi 'Hanoi Sokaklari'ydi,
Konusu dusen bombalar, olum ve yikim,
Cile ve sefalet, aci ve hasar.
Bestelendi siir, bestenin konusu da olum
Ve yikim, cile ve sefalet, aci ve hasar.
Salon bulundu, sarkiyi okuyacak birisi de
Eslik edecek bir orkestra, program basacak
Bir basimevi... O zaman dusunduler ki
Olup bitenlere,bakilirsa sarkinin adi
'Saygon Sokaklari' olsa daha uygun.
Iyi soylendi sarki, iyi calindi, iyi karsilandi.
Siir gercekten evrenseldir, musiki gibi
Dusen bombalar da olum ve yikim da.
Cile ve sefaletle aci ve hasar da
Gercekten tek sair gerektir dunyaya,
Belirli yerlerde adlari yayimcilar degistirir,
Tiyatro yonetmenleri, katipler, kultur bakanliklari.

The poem was entitled 'The Streets of Hanoi',
It told of falling bombs and death and destruction
And misery and pain and wastage.
The poem was set to musics, which told of death
And destruction and misery and pain and wastage.
A hall was found to play it in, a singer to sing it,
An orchestra to accompany the singer, and a printer
To print the programme ... Whereupon it was felt
(Things being what they happened to be) that
The song had better be called 'The Streets of Saigon'.
It was well sung, von played, and well received.
Truly poetry is international, just like music,
And falling bombs and death and destruction
And misery and pain and wastage,
Truly we only need one poet in the
Since local references can be inserted by editors,
Theatre managers or clerks in the Culture Ministries.
-
Istanbul dogumlu Yunan asilli Fransiz filozof Cornelius Castoriadis'in dogum yildonumu (11 Mart 1922)
"Dine duyulan gereksinim aslinda, mutlak baskaligin taninmasinin insanlar tarafindan reddedilmesi, kurulu anlamlandirmanin sinirliligina, insanin girebilecegi her yerde [endroit] olusturulmus girilemez alt alanlara, her yasamin icinde mesken tutmuş olume, her duyunun icine sinmis duyusuz cercevelere karsilik gelmektedir."

"Ce que l’on a pu appeler le besoin de religion correspond au refus des humains de reconnaître l’altérité absolue, la limite de toute signification établie, l’envers inaccessible qui se constitue pour tout endroit où l’on accède, la mort qui loge dans toute vie, le non-sens qui borde et pénètre tout sens."
-
Kanada asilli Amerikali yazar ve sair Jean-Louis 'Jack' Kerouac'in dogum yildonumu (11 Mart 1922)
"Basim donunceye kadar dolastim. Sanki ruyadaydim da ucurumdan yuvarlaniyordum. Icimden ah, sevdigim kiz nerede, diye gecirdim, asagidaki kucuk dunyada bakmadigim gibi bakindim etrafa. Onumde Amerika kitasinin buyuk dogal girinti cikintilari, uzaklarda bir yerlerde de havaya toz bulutu ve kahverengi duman puskurten manyak, heybetli New York. Doguda bir kahverengilik ve bir kutsallik vardi, California ise badana yapilmis gibi beyaz ve bos kafaliydi, en azindan o siralar boyle dusunuyordum." Yolda

"I spun around till I was dizzy; I thought I'd fall down as in a dream, clear off the precipice. Oh where is the girl I love? I thought, and looked everywhere, as I had looked everywhere in the little world below. And before me was the great raw bulge and bulk of my American continent; somewhere far across, gloomy, crazy New York was throwing up its cloud of dust and brown steam. There is something brown and holy about the East; and California is white like washlines and emptyheaded -- at least that's what I thought then."
-
Federico Fellini'nin Sekiz Bucuk (Otto e mezzo -8½, 1963) filminde Carla karakterini canlandiran Italyan aktris (Salvatrice Elena Greco) Sandra Milo'nun dogum gunu (11 Mart 1933)

-
Alman yazar Luiz Heinrich Mann'in olum yildonumu (11 Mart 1950)
"Hayatinin tamamini okullarda gecirdigi icin cocuklara ve onlarin yaptigi seylere, olgun birinin gorus acisindan bakmaktan yoksun kalmisti. Iclerinden biriymis ama yanlislikla yetkiyle donatilmis ve kursuye cikarilmis gibi, yakindan goruyordu onlari." Mavi Melek

"Da er sein Leben ganz in Schulen verbracht hatte, war es ihm versagt geblieben, die Knaben und ihre Dinge in die Perspektive des Erfahrenen zu schieben. Er sah sie so nah wie einer aus ihrer Mitte, der unversehens mit Machtbefugnissen ausgestattet und aufs Katheder erhoben wäre."
"Iste boyle mucadele etmek istiyoruz. Her zaman var olacak egemenlere karsi degil, baskalari icin tuzukler, kararnameler hazirlayan ve mesakkati ve isleri baskalarinin sirtina yuklenenlere karsi degil. Onlari, sirtlarinda dans ettiklerinden, kalin kafaliliklari ve her zaman hosnut olmalariyla bu ulkenin basina gelen felaketlerde kabahati olanlardan, cicekli terliklerinden memleketin tozunu silkmesini gormek istediklerimizden yoksun birakmak istiyoruz. Yani tebaadan!" Tebaa

"So wollen wir kämpfen. Nicht gegen die Herrscher, die es immer geben wird, nicht gegen Menschen, die Verordnungen für andre machen, Lasten den andern aufbürden und Arbeit den andern. Wir wollen ihnen die entziehen, auf deren Rücken sie tanzten, die, die stumpfsinnig und immer zufrieden das Unheil dieses Landes verschuldet haben, die, die wir den Staub der Heimat von den beblümten Pantoffeln gerne schütteln sähen: die Untertanen!"
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri